Emekli Kahire Büyükelçisi Yaşar Yakış: İlişkiler düzelirse Türkiye kârlı çıkar

'İki ülkenin iyi ilişkiler kurduğu zamanlarda Türkiye'nin daha kârlı bir durumda olduğunu ve ilişkiler normalleştiği takdirde yine Türkiye'nin lehine sonuçlar çıkacağını düşünüyorum'

Mısır'ın resmi yayın organı Al Ahram Gazetesi’nin Genel Müdürü Mohamed Sabreen'in kaleme aldığı “Türkiye-Mısır ilişkilerinde normalleşme önerileri” makalesinden sonra Türkiye – Mısır ilişkileri gündemde. 1995-1998 yıllarında Kahire'de Büyükeliçilik yapmış olan Yaşar Yakış, iki ülke arasındaki ilişkileri ve normalleşmenin kazanımlarını Aydınlık için değerlendirdi.

Ak Parti hükümetinin ilk dışişleri bakanı da olan Yakış, “Türkiye ve Mısır dostluğuna doğrudan katkıda bulunmuş biri olarak şu anki duruma çok üzülüyorum” dedi ve şöyle sü”dürdü: “Türkiye ve Mısır birbirlerine ihtiyacı olan ve birlikte çok güzel işler yapabilecek iki büyük ülke. İki ülkenin iyi ilişkiler kurduğu zamanlarda Türkiye'nin daha kârlı bir durumda olduğunu ve ilişkiler normalleştiği takdirde yine Türkiye'nin lehine sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.”

'BAĞIMIZ 400 YIL DEĞİL 1200 YIL ESKİYE DAYANIR'

İlişkilerin bu noktaya gelmesinde Türkiye'nin de çeşitli politikalarının etkili olduğunu belirten Yakış'ın değerlendirmesi, ana başlıklar halinde şöyle:

“Bir çok kişi Türkiye – Mısır ilişkilerini anlatırken 400 yıl önceden başlayarak anlatıyor. Fakat Türkler, Mısır'a bundan 1200 yıl kadar önce 868 yılında 10 binlerce kişilik gruplar halinde gitmişlerdir. Yani Türkler Anadolu'ya gelmeden önce Mısır'a gitmişlerdir. Osmanlı zamanında Anadolu'dan Mısır'a sadece Türkler değil diğer gruplardan da gidenler olmuş ama saf Kıpçak Türklerinin gidişi daha eskiye dayanıyor.”

İSMET İLE KEMAL'İN HİKAYESİ

“Kahire'de görev yaptığım sırada eski Mısır Dışişleri Bakanı İsmet Abdülmecid ile konuşmuştuk. Kendisi bana sokaktaki üç kişiden birinin Türk kanı taşıdığını söylemişti. Ben bu bilgiye şaşırmıştım ve akrabalığın karşılıklı olduğunu söylemiştim. Kendi adının neden İsmet olduğunu da bana anlattı: Annesi İsmet Abdülmecid'e hamile olduğu zaman, annesinin bir arkadaşı da hamileymiş ve aralarında 'çocuğu erken doğanın adını Kemal, geç doğanın adını da İsmet koyalım' şeklinde konuşmuşlar. 1923 doğumlu olan İsmet beyin bu hikayesi, aynı zamanda, zamanında Türkiye'ye nasıl bir ilgi duyulduğunu da gösteriyor.”

'TÜRKLERE ÖZEL SANAYİ BÖLGESİ VAR'

“İlişkilerin iyi olduğu zamanlar, sadece iki ülkenin ticareti değil yerli Türklerin ve Türk girişimcilerin de önü açılmıştır. Hüsnü Mübarek zamanında Mısır Ekonomi Bakanı Raşit Muhammed, İskenderiye'de sadece Türklerin fabrikalar kurması ve işletmesi için bir organize sanayi bölgesi tahsis etmiştir. Bu çeşit bir uygulamaya Dünyanın başka bir yerinde rastlanamaz. Orada hâlâ 70'ten fazla Türk işletmesi var. İki ülke arasındaki ilişkilerin bozulması, Mısır'daki Türk işletmecileri de doğrudan etkiliyor.”

'TÜRKİYE HARİTASINI ÇİZDİ MISIR HAK KAYBINI GÖRDÜ'

“Doğu Akdeniz'de bundan çok önce çeşitli ülkelerin de katılımıyla çalışmalar başladı. Bu çalışmaların başladığı tarihte Türkiye yetersiz ilgi gösterdi. Eğer Türkiye ilk zamanlarda yeterli alakayı gösterip bu çalışmaların içerisinde bulunsa şu an yaşanan sorunların yaşanmayacağını tahmin ediyorum. Şu an Türkiye, adaların Münhasır Ekonomik Bölge sahibi olamayacağı tezine dayanarak çalışmalar sürdürüyor. Bu çalışmalarda Mısır da eski anlaşmalarına göre daha iyi haklara sahip oluyor. Mısır yaşadığı hak kaybını Türkiye kendi haritasını çizdiği zaman fark etti. Dolayısıyla Mısır ve Türkiye, Doğu Akdeniz'de de işbirliği içerisine rahatça girebilirler.”

“Türkiye, Doğu Akdeniz'de çizdiği haritayla bir avantaj elde etti. Bu avantaj sonuna kadar da kullanılmalı. Şu an petrol ve gaz yatakları eskiye oranla önemini kaybetmiş ve fiyatları da oldukça aşağı seviyelere inmiş durumda. Daha önce diğer ülkeler tarafından planlanan EastMed projesi şu an daha da az ekonomik, daha az kâr getirir durumda. Burada akılcı yöntem, Türkiye ve çevresindeki pazarlara gazın Türkiye üzerinden aktarılması olacaktır.”

İLİŞKİLERİN LİBYA BOYUTU

“Türkiye ve Mısır ilişkilerinin bir de Libya boyutu var. Burada iki ülke karşıt tarafları destekliyorlar. Bu iki ülkenin de zararına olabilecek bir durum. Şu an Hafter güçleri ülkenin yüzde 75'ine hakim durumda. Eğer savaş devam eder ve Libya bölünürse bu da başka bir sorun olacak çünkü ülkenin doğu kısmı Hafter'in elinde kalacak.”

'TERÖRE KARŞI BİRLİKTE ÇALIŞILABİLİR'

“Ben Kahire'de bulunduğum sırada terör örgütü başı Apo'nun Suriye'den çıkarılması gerçekleşmişti. Bu süreçte Türkiye, Suriye'ye Apo'yu sınır dışı etmelerini, yoksa gelip alacaklarını bildirmişti. Bu sıralarda Hüsnü Mübarek Türkiye ziyareti gerçekleştirmiş, ziyaretinden sonra uçağına binince ilk olarak istikameti Mısır olarak belirtmiş fakat uçak kalktıktan sonra Suriye'ye iniş yapmıştı. Orada Baba Esad'la görüşen Mübarek, 'Türkiye bu konuda oldukça ciddi, eğer Apo'yu sınır dışı etmezseniz almak için gelecekler' demiş. Bunu bana uçakta bulunan dostlarımdan biri ziyaret sonrasında anlatmıştı.”

BÜYÜKELÇİNİN FESİ

“Türkiye ile Mısır'ın araları iki defa daha kötü duruma gelmişti. Birinde Atatürk'ün de bulunduğu bir baloda gerçekleşmiştir. Baloya geleneksel resmi kıyafetleriyle katılan Mısır Büyükelçisi fes taktığı için garsonlar tarafından fesi düşürülerek çeşitli tacizlere uğramıştır. Mısır yaşanan bu olaydan sonra Büyükelçilerini geri çekmiştir.”

FUAD HULUSİ TUGAY OLAYI

“İkincisi, Fuad Hulusi Tugay olayıdır. 1952'de yapılan bir darbeyle, liderliğini Albay Cemal Abdülnasır'ın yaptığı 'Hür Subaylar Hareketi' yönetime gelmişti. Mısır hanedanından Prenses Emine ile evli olan Mısır Büyükelçimiz Tugay ise yeni yönetimin temsilcilerine şöyle demiş: 'Yaptığınız bu darbe ile Mısır'ın canına okudunuz! Kendinizi Napolyon sanıyorsunuz ama değilsiniz, akıbetiniz Napolyon'dan da beter olacak'. Abdülnasır aleyhinde sürekli olarak konuşan Tugay, bir balo esnasında diğer bürokratlarla birlikteyken, kendilerini uzaktan selamlayan Abdülnasır'ın yanına giderek 'Bizler Devlet Başkanlarını temsil ediyoruz bizi uzaktan selamlayamazsınız' demiş ve o gece Mısır'dan sınır dışı edilmiştir. Bunun akabinde ilişkiler 1980'e kadar kötü gitmiştir.”

SİSİ OLAYI

“İlk iki olayda olduğu gibi son olayda da ilişkiler Türkiye nedeniyle bozulmuştur. 2013'te Mısır'da gerçekleşen darbede tüm ülkeler darbeyi kınamış ama aradan geçen süre sonrasında Abdülfettah El Sisi'yi resmi olarak tanımışlardır. Türkiye bu konuda ısrar ederek Sisi'yi tanımamıştır. Halbuki politika Sisi'yi tanımayı gerektirmektedir.”

Sonraki Haber