FETÖ darbesini ezen komutanlardan Zekai Aksakallı Paşa: "NATO, Türk Ordusunun güçlenmesini önledi!"

15 Temmuz gecesinin kahraman Korgenerali NATO-FETÖ ilişkisine dikkat çekerek darbelerde NATO etkisinin yadsınamaz olduğunu belirtti. NATO’nun Türkiye'ye olan fayda ve zararlarının iyi incelenmesi gerektiğini ifade eden Aksakallı, FETÖ darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu vurguladı.

Emekli Korgeneral Zekai Aksakallı, 15-16 Temmuz 2016’daki ABD destekli FETÖ kalkışmasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Darbe girişiminin bastırılmasında önemli roller oynayan Aksakallı, NATO’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) güçlenmesini engellediğini vurguladı. “Kanaatimce NATO, Türk ordusunun çağın gerekliliklerine göre gelişimini geciktirmiş ve engellemiştir.” dedi.

Aksakallı, Türkiye’de darbelerin arkasında NATO’nun olduğu mesajını verdi. NATO-FETÖ-15 Temmuz ilişkisini “NATO görevinde olan subayların çoğunluğunun FETÖ mensubu olduğu Genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarının karargahlarında çok etkin olduklarını görmekteyiz.” sözleriyle izah etti. “FETÖ; CIA, PENTAGON, CENTCOM ve ülkemizi hedef alan devletler ve istihbarat servisleri tarafından desteklenmiştir.” diye ekledi.

“Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti istenmiyor ve istenmeyecektir.” tespitini yapan Aksakallı, kalkışma başarılı olsaydı Türkiye’nin bölüneceğini bildirdi. O günlerde yaşananları ve darbenin seyrini değiştiren eylemi gerçekleştiren Şehit Astsubay Ömer Halisdemir’le son görüşmesini de aktaran Aksakallı Türkiye’ye yönelik tehditlerin devam ettiğine dikkat çekti.

M5 Ulusal Güvenlik, Savunma ve Strateji Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ardan Zentürk’e konuşan Aksakallı’nın röportajında şu vurgular öne çıktı:

‘HEP TSK ZARAR GÖRDÜ’

“Büyük fetihler yapan, zaferler kazanan ordular adalet ve liyakat temelinde kuramsallaştırılamadığı, iyi yönetilmediği ve kontrol edilemediği dönemlerde devleti ve milleti zaafa düşürmüştür. Örneğin; toplam 36 Osmanlı Padişahının 12 tanesi yani üçte biri isyan ve darbe ile tahttan indirilmiştir, bazıları hunharca katledilmiştir. Cumhuriyet dönemine bakacak olursak; 27 Mayıs 1960, 1962 ve 1963 Talat Aydemir'in darbe girişimleri, 12 Eylül 1980, 1998 MGK Bildirisi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası, 15 Temmuz 2016 Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimi, hepsinin ayrı ayrı özellikleri ve sonuçları olmasına rağmen, hiçbirinin asla ve asla haklı sebepleri olamaz. Bunların sonucunda ülkemiz büyük kayıplara uğramış, en büyük zararı da TSK görmüştür.”

‘TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE İSTENMİYOR’

“Her defasında Türk Silahlı Kuvvetleri nitelikli insan gücünü kaybetmiş, ülkenin savunması için ordu, çağın gerekliliklerine göre kendini yenileyememiş, gerekli değişimi ve gelişimi tamamlayamamıştır. Bu tecrübeler bize şunu gösteriyor; üzerinde bulunduğumuz coğrafyada tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti istenmiyor ve istenmeyecektir. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Darbelerin arka planında farklı yöntemlerle ve farklı seviyelerde dış etki mevcuttur. Bunlar başta TSK olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin içine yerleştirdikleri, koruyup kollayıp üst kademelere taşıdıkları devşirme insan gücü ile ki, bunlar manda ve himayesiz kendi başımıza ayakta kalamayız inancında olanlardır ve bazı iktidar ve ikbal hırsında olanlarla birlikte darbeleri hazırlamışlardır.”

‘FETÖ EMPERYALİSTLERİN ÜRÜNÜ’

“Son olarak 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü küresel emperyalistlerin bir ürünüdür. FETÖ; CIA, PENTAGON, CENTCOM ve ülkemizi hedef alan devletler ve istihbarat servisleri tarafından desteklenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamaya yönelik girişimdir. Eğer başarılı olunsaydı kukla bir yönetimle ülkenin adım adım parçalanma sürecine gireceğini değerlendiriyorum. 15 Temmuz darbe girişiminin öncesini, girişimini ve sonrasını yaşamış bir asker olarak, ordunun emperyalist sistemin emrinde kendi halkına, kendi askerine uçakla, tankla hunharca saldırması dünya tarihinin ve bizim tarihimizin en dramatik hadiselerinden biridir.”

‘LİYAKATLİ KURUMSALLAŞMA’

“Bu tür felaketlerin yaşanmaması için darbe girişimin çok iyi incelenmesi, irdelenmesi, her yönüyle ortaya konması gerekmektedir. Dış etkilerden uzak, yalnızca kendi ülkesinin çıkarlarını düşünen, gayri milli ve gayri yasal faaliyetlerden arınmış milli ve muharip bir ordu, bu coğrafyada güçlü ve tam bağımsız olmanın en temel şartlarından biridir. Bunu sağlamanın yolu ise adalet ve liyakat temelinde ordunun kurumsallaşmasıdır. Bir ordunun karakterini üst komuta heyetinin öz geçmişinin ve safahatını objektif biçimde incelediğinizde anlayabilirsiniz.”

‘NATO’DAKİ FETÖCÜLER’

“Darbe öncesine baktığımızda Türkiye sathındaki tugay ve alay seviyesindeki birlik komutanlarının çoğunluğunun FETÖ mensubu olduğunu görmekteyiz. Son yıllarda kurmay subay yetiştiren Harp Akademileri'nden mezun olan subayların tamamına yakınının da FETÖ mensubu olduğunu (diğer Askeri Okullar da aynı) görüyoruz. NATO görevinde olan subayların çoğunluğunun FETÖ mensubu olduğu Genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarının karargahlarında çok etkin olduklarını görmekteyiz.”

‘NATO, DARBELERDE ETKİLİ’

“NATO, genelde ABD çıkarlarına göre hareket eden bir örgüttür. Tarihsel süreç içerisinde NATO'nun Türkiye'ye olan fayda ve zararları çok iyi incelenmesi gereken bir konudur. Kanaatimce NATO, Türk ordusunun çağın gerekliliklerine göre gelişimini geciktirmiş ve engellemiştir. NATO, Amerikan stratejisi ve çıkarlarına göre hareket ettiğinden darbelerdeki etkisi de yadsınamaz. Bunlarla birlikte bugünkü konjonktürde milli çıkarlarımız açısından NATO içinde kalarak ülke çıkarlarına göre milli duruş sergilemek daha önemlidir. Bunun için NATO kadrolarının seçimi de çok önemlidir. Bunun örneği pek çok kez geçmişte yaşanmıştır. FETÖ mensupları ve mandacı, himayeci zihniyetin adamları haricinde pek çok diplomatımız ve askerimiz, NATO bünyesindeki görevlerinde Türkiye'nin milli çıkarlarını savunmuş ve milli duruş sergilemişlerdir.”

‘ABD SÖZDE MÜTTEFİK’

“Yakın tarihimizde sözde müttefikimiz ABD'nin kendi çıkarlarına ve stratejik hedeflerine göre PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ ve içimizdeki diğer gayri milli unsurlar vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına yönelik faaliyetlerini yakından biliyoruz. 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi de bunlardan biridir. 15 Temmuz'a gelmeden önce sahada bizlerin iyi niyet ve samimi iş birliklerimize rağmen her zaman bir şekilde ihanete uğradığımızı gördük. 2011 yılında Uludere olayı bir istihbarat tuzağıydı. CIA tarafından içimizdeki FETÖ ve PKK iş birliği ile planlanmıştır. 2015 yılı eylül ayından sonra Ağrı, Tendürek, 40 gün süren Doski Vadisi-İkiyaka Operasyonlarında FETÖ mensubu askerlerin operasyonları engelleme ve ihanetleri devleti zaafa uğratma süreçleri yaşandı.”

‘İNCİRLİK ÜSSÜ DAHİL’

“15 Temmuz ihanet girişiminden 40 gün sonra başlayan Fırat Kalkanı Harekatı'nda ABD'nin çirkin yüzünü bir kez daha gördük. 11 Kasım 2016 tarihinde harekatın son safhası olan EL-BAB bölgesine yöneldiğimizde ABD, harekat alanında PKK, PYD, DEAŞ dahil bütün terör örgütlerini destekleyerek karşımıza çıkarmıştır. Rusya ve rejim de aynı hedefte birleşerek karşımıza çıktılar. O dönem SİHA'larımız henüz kullanılmaya başlanmamıştı. Hava sahasının kontrolü nedeniyle de Hava Kuvvetlerinin desteği kısıtlı oldu. Bu dönem tam bir istiklal mücadelesiydi. Biz de İncirlik Üssü'ü dahil Fırat'ın doğusunu destekleyen Gaziantep'teki ABD helikopterlerini ve İHA uçuşlarını kontrol altına aldık. Akabinde şahsım içerde ve dışarda hedef haline getirildi. Medya ve sosyal medyadan direkt ve dolaylı saldırılar başladı ve hala devam ediyor. Bu operasyonda şehit olan kardeşlerimizin ruhu şad olsun. Onların her biri destan yazarak şehadete ulaştı. Normal de 3 ayda tamamlanacak harekat 6 ay kadar sürmüştür. ABD, işbirlikçi terör örgütlerini kullanarak saldırılarına devam etmiştir.”

‘DEVLETTE KÜSLÜK OLMAZ’

“Öncelikle bizler için en büyük rütbenin şehitlik, en büyük makamın ise şehadet makamı olduğu inancına sıkı sıkı bağlı olarak mücadele ettik. Yüzlerce çatışma bir çok saldırıya uğradık, kalleşçe sahsımı ortadan kaldırma girişimleriyle karşı karşıya kaldım. Maalesef mucize eseri de olsa şehadet makamına ulaşamadık. Allah onurlu, şerefli yaşamayı ve ölmeyi nasip etsin. Bu çerçevede asla küskün değilim, devletle küslük olmaz. Önemli olan onurla şerefle görevini tamamlamaktır. Savaşçılar; rütbe ve makamdan ziyade onurlarını şereflerini önemserler gitmesi gerektiği zaman giderler, arkada bırakılan sadece makamdır.”

ÇUVAL HADİSESİNDEN ÇIKAN 8 EMİR

Aksakallı, Ömer Halisdemir’in cebinden çıkan 8 maddelik emrin hikayesini paylaştı. Aksakallı, 4 Temmuz 2003’ye ABD askerlerinin Türk askerlerinin başına çuval geçirme eyleminden sonra bu emirleri yazdığını kaydederek şöyle devam etti:

“Ben özel kuvvetler komutanı olduktan sonra, Kıbrıs'ta Türk varlığının korunması için 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın başarıya ulaştırılmasında tarihi rol oynamış Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın yaşadığı Süleymaniye Olayı gibi kötü tecrübeleri dikkate alarak, çok geniş bir coğrafyada görev yapan Özel Kuvvetler'i doğru ve temel bir çerçevede yönetmek, prensipler dahilinde hareket etmesini sağlamak için sekiz maddelik Özel Kuvvetlerin Temel Prensipleri adı altında emir yayınladım ve imza karşılığı her personele tebliğ edilmesini ve sürekli ceplerinde taşınmasını sağladım. Çünkü milletimizin başını öne eğdiren Çuval Hadisesi olarak bilinen Süleymaniye Olayı yaşanmıştı, bu bir emir komuta zafiyetiydi. Kritik zamanlarda emir beklememeli, alandaki liderler muhtemel durumlara karşı önceden tedbir almalıdır. Çünkü stratejik bir komutanlık olan Özel Kuvvetler mensuplarının bir liderde bulunması gereken A-B-C-D olarak formüle ettiğim ADALET, BASİRET, CESARET ve DİRAYET özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Sekiz maddelik emrin birincisi; Bütün faaliyetlerde yasallık esastır. Sekizinci ve son maddesi ise; durum ve şartlar ne olursa olsun esarete düşmek ve teslim olmak asla düşünülemez, ŞEHADET ESASTIR.”

‘HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ GELDİLER’

Aksakallı, 15-16 Temmuz günlerinde yaşananlara dair de ayrıntılar paylaştı. 15 Temmuz gecesini “Türk milletinin en zor gecesi” olarak niteleyen Aksakallı, “Gece boyunca Başbakan, İçişleri Bakanı, Mit Müsteşarı, Müsteşar Yardımcısı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve bazı valiler ile Türkiye genelinde FETÖ'cü olmadığından emin olduğum komutanlar ile görüşerek darbeye karşı mücadeleyi koordine ettik.” ifadelerini kullandı.

Davetli olduğu düğünden çıktıktan sonra kendisini derdest etmek üzere yoluna çıkan FETÖ gruplarını bertaraf ettiğini aktaran Aksakallı şaşırdığı bir olayı şöyle anlattı: “Ele geçen kamera kayıtlarından gece darbeye fiilen iştirak edenleri tespit etmeye başladık. İlginç olan darbe gecesi darbeye fiilen katılıp darbe başarısız olunca kaçanların pazartesi günü hiçbir şey olmamış gibi üniformalarını giyip Genelkurmay Karargâhına mesaiye gelmeleriydi.”

ÖMER HALİSDEMİR İLE DUYGUSAL GÖRÜŞME

Darbenin elebaşlarından Semih Terzi’yi alnından vurarak olayların seyrini değiştiren Şehit astsubay Ömer Halisdemir’le 1997’den beri birlikte olduklarını bildiren Aksakallı emri ve son görüşmesini şu ifadelerle anlattı:

“Darbe gecesi 00.55 ten itibaren Özel Kuvvetler makamında koruma nöbetçisi olan Ömer Halisdemir ile irtibata geçtim. Karargahı ele geçirmek isteyen kurmay albayların yaptıklarını takip etmesini ve fırsat bulursa etkisiz hale getirmesini istedim. Gece boyu birçok kez kendisinden darbeciler hakkında bilgi aldım… Semih Terzi'nin bir tabur kuvvetle Ankara'ya Özel Kuvvetler Komutanlığı emir komutasını almak üzere hareket ettiğini öğrendikten sonra 02:00 sularında Ömer Halisdemir'i aradım. Bu onunla son görüşmemizdi. Bu son görüşmemizin haleti ruhiyesini anlatmak çok zor. Aramızda çok duygusal bir görüşme oldu. Bir taraftan memleketin halini diğer taraftan Silahlı Kuvvetlerin düştüğü durumu, bir diğer taraftan da yaşanan ihanetin acısını yaşarken tarif edilmez dramatik duygular içerisinde tek yürek olmuş bir baba oğulun inanılmaz hisleri içerisinde o tarihi emri verdim. Özetle; ‘Ömer, kardeşim 20 yıla yakın birlikteliğimize dayanarak sana tarihi bir görev veriyorum; Semih Terzi darbeci bir haindir, onu karargaha girmeden öldür. Bunun sonunda şehadet olduğunu biliyorsun, hakkını helal et.’ dedim. O da ‘Emredersiniz, başüstüne komutanım, hakkım helal olsun.’ dedikten sonra telefonu kapattık.”

Sonraki Haber