Emin Çölaşan’ın yalan ve iftirası
Arkasında güçlü sermayeler ve holdingler olan yayın kuruluşları bu parayı elbette verebilir de Vatan Partisi'nin (ya da Ulusal Kanal yönetiminin) nereden ve nasıl bulduğu merak konusu. Arkalarında hiçbir büyük ekonomik gücün yer almadığı Tele-1, Halk TV, KRT gibi kanallar bu yıllık aidatı ödemede büyük zorluklarla karşılaşırken, demek ki Vatan Partisi parayı bir yerlerden bulmuş! Yardım kampanyasıyla bulduklarını söylüyorlar. Elin ağzı torba değil ki büzesin, öbür yanda ise ortaya bir sürü söylenti çıkıyor.O kadar ki, bazıları bu 500 bin doların Ulusal Kanal'a Vatan Partisi güçlensin diye örtülü ödenekten verildiğini ve Digitürk'e o yolla ödeme yapıldığını bile iddia ediyor.
'ÖZKAN’IN AÇIKLAMASI BİREYSEL'
Hâl böyleyken Cahit Özkan neden böyle bir çıkış yaptı? Bireysel görüşü mü yoksa MHP’nin çağrıları karşısında AK Parti tavır mı değiştiriyor? Dün bu soruyu AK Parti kurmaylarına ve Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına sordum ve hepsi aynı yanıtı verdi: Cahit Özkan’ın açıklaması parti kararını yansıtmıyor, HDP’nin kapatılması konusunda alınmış bir karar yok… Hatta kimileri Cumhurbaşkanı’nın İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladığı günde Cahit Özkan’ın böyle bir çıkış yapmasını da yersiz bulmuş açıkçası… Elbette son sözü Cumhurbaşkanı söyleyecek ama AK Parti ve hükümet kanadı içinde HDP’nin kapatılmasını destekleyenler olduğu kadar doğru bulmayanlar da olduğunun altını çizelim.
AĞIRALİOĞLU: AKŞENER DE BENİM GİBİ DÜŞÜNÜYOR
Yavuz Ağıralioğlu’na “Genel Başkan da sizin gibi mi düşünüyor” diye sordum, şöyle bir cevap verdi: “Bizden farklı düşünmez. Meral Hanım’ın bu mevzudaki hassasiyeti, ifade tarzı, vurgulamaları, beni açığa düşürecek gibi olsa ben tenezzül etmem böyle bir şeye.” Sonra, “Partimizde HDP’ye müsamaha gösterecek bir tane adam olsa, ben o adamı saklamam, hemen ifşa ederim” diye iddialı bir cümle de kurdu Ağıralioğlu.
'ABD’Yİ SİYASİ İKBALİ İÇİN MÜTTEFİK GÖRENLER VAR'
Her iki konu artık daha asil bir ele ihtiyaç duyuyor. Türkiye doğal adaydır. Açıklanan dört başı mâmur ve adalet-ahlak ruhuna yaslanan plan buna da zemin sunuyor… Unutulmamalı ki, Batı içinde geniş bir kesim ‘stratejik özerklik’ için gizlice çalışıyor. Yani Amerika’ya artık inanmayan, askerî gücünü dahi abartılı bulan, iktidar odak ve ortakları mevcut Avrupa’da. Bu yüzden ne oyuna dönüşüne ne değerlerine yüz veriyorlar. İşin garibi, ABD’nin yeniden İnsan Hakları ve Demokrasi söylemini, daha doğrusu söylencesini kendi siyasi ikballeri için fırsat ve müttefik gören siyasi odaklar da bizden çıkıyor. Türkiye’nin asaleti de burada zaten; insan hakları planı onları da kapsayacak…
'HDP’YE TAVIR BELİRLEYİCİ OLACAK'
Kimse, 2023 seçimini bugünden “çantada keklik” görmesin. Önümüzdeki iki yıllık sürecin ana belirleyeni HDP'ye tavır olacak. İktidarın/Cumhur İttifakı'nın HDP konusunu hep sıcak tutacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. İktidarın bu tavrına karşı HDP nasıl siyasi strateji takip edecek? PKK, silahlı teröre devam edecek ise… HDP, PKK'yı desteklemeyi sürdürecek ise…Yani bilinen kanlı yalancı süreç devam ederse Millet İttifakı'nın birlikteliğinin hayli zorlaşacağını öngörmek için dahi olmaya gerek yok.
'ABD ÜLKEMİZDEKİ ATLANTİKÇİLİKTEN BESLENİYOR'
ABD; gerek doğrudan gerek ABD’nin işgal ve saldırı aygıtı olan NATO eliyle Türkiye’yi Akdeniz’de, Karadeniz’de, Balkanlar’da, Kafkasya ve Orta Asya’da zor duruma sokan talepler, hamleler, kuşatma girişimleriyle çıkıyor karşımıza. PKK - PYD YPG, FETÖ terör örgütlerine, darbelere, darbe girişimlerine destek veriyor. İçişlerimize müdahale ediyor. Yaptırım uyguluyor. En acısı da halen, ülkemizdeki yapısal Amerikancılık, NATO’culuk ve Atlantikçilikten destek alıyor.