Emojiler yeni bir dil yapısı oluşturuyor
Dijital iletişimin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte emoji kullanımı son 10 yılda zirveye çıktı. Duygusal aktarımı kolaylaştıran emojiler bugün aynı zamanda yeni bir dil yapısının habercisi
Günümüzde dijitalleşmeyle birlikte yeni bir dil oluşmaya başladı. Esasında Japon yazılarından ilham alan ve çokça Mısır hiyerogliflerine de benzetilen, “emoji, çıkartma, hareketli grafik” gibi basit fakat duygu durumunu anlatmaya katkıda bulunan sembollerin dillerin gelişimine olan etkisi tartışılıyor.
Filologlar, emoji kullanımının yaygınlaşmasıyla kelime dağarcığı arasında ters orantı kuruyor. İsmini Japoncadan alan ve resim ile karakter sözcüklerinin birleşimi anlamına gelen emojinin kullanımı son 10 yılda zirveye çıktı. Bir yanıyla iletişimi zenginleştiren, ortak bir dil oluşmasına katkı sunan emoji bir yandan da sözcük dağarcığının azalmasına neden oluyor.
Artık gündelik hayatın bir parçası haline gelen emoji kullanımı farklı coğrafyalardaki insanların anlaşmasını kolaylaştırırken, iletişimin yüzeyselleşmesinin en önemli sebepleri arasında gösteriliyor.
Emoji ilk kez Japonya’da arayüz tasarımcısı Shigetaka Kurita'nın 1999 yılında tasarladığı 12x12 piksel boyutundaki görsellerle ortaya çıktı. Kurita’nın amacı mesajlaşmalardaki karakter kısıtlamasını aşmaktı.
Emoji tanımı ise ilk kez 2015 yılında Oxford tarafından yılın sözcüğü seçildi. Başlangıçta yalnızca yüz ifadeleriyle sınırlı olan emojiler, zamanla genişledi ve günümüzde emojiler ile hareketli resimler neredeyse sözcük kullanımı olmadan iletişimin önünü açtı.
Anadolu Ajansının haberine göre, Metropolitan Üniversitesi Germen Filolojisi Bölüm Başkanı Profesör Rusudan Makhachashvili tek bir emojinin bir hikâye anlatabileceğini söyledi.
Makhachashvili, emojierin kullanımını cazip kılan ve yaygınlaştıran noktanın çok uzun duygu ya da ifadeyi tek resimle anlatarak zaman kazandırması olduğunu belirtti.
KÜLTÜREL FARKLAR EMOJİNİN ANLAMINI DEĞİŞTİRİYOR
Makhachashvili, bir emojinin insanlarda çağrıştırdıklarına dair yürüttükleri deneyi anlattı.
Deneyde farklı dil ailelerinden 6 dil konuşan kişilere soğuk ter akan, ağzı açık gülen emojinin ne çağrıştırdığını sorduklarını belirten Makhachashvili, aynı emojinin farklı dillerde farklı duyguları yansıttığını gördüklerini söyledi. Deneyin sonunda alnından soğuk ter akan, ağzı açık gülen emojinin en az 21 farklı anlamda kullanıldığı keşfedildi.
Makhachashvili, “Kahkaha, neşe belirteçlerinin seçimi, bu işaretlerin görünen anlamı olarak belirgin. Rahatsızlık anlamı ise daha az oranda elde edilen bir belirteç olarak algılanıyor.” dedi.
Makhachashvili, “Emoji kullanımı ülkeden ülkeye, dilden dile değişiyor.” ifadelerini kullandı.
“İngilizce konuşan biri bazı emojileri tek bir anlamda kullanırken İspanyolca konuşanlar ise bundan tamamen farklı bir şey anlayacaktır.” diyen Makhachashvili, bunun zor bir durum olduğuna dikkati çekti.
Makhachashvili, içeriğinde emoji barındıran yoğun bir metnin insan zihni tarafından çok farklı algılandığını hatta yapay zekanın bu nedenle yetersiz kaldığını ifade etti.
EVRENSEL BİR DİL OLUŞMAYA BAŞLADI
Amerikalı öğrencilerine gülen yüz emojisi yolladığında onların bundan "mutlu, memnun" anlamını çıkardığını belirten. Gı, Japonya, Çin gibi Asya ülkelerinden öğrencilerine aynı emojiyi attığında ise onların bundan "nezaketen geçiştirme" anlamı çıkardıklarına dikkati çekti.
Farklı din ve kültürlere yönelik de birçok emojinin bulunması, dünya genelinde emojilerin evrensel bir dil oluşturduğunun göstergesi.
Emojiler, konuşma dilinin jest ve mimiklerle desteklendiği gibi yazı dilini duygu ve düşüncelerin aktarımı konusunda destekleyen yapısıyla yeni bir dil oluşturuyor. Özellikle sosyal medya araçlarının yayıldığı 21. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren yeni nesiller bu “yeni dil” ile büyüyüp yaygınlaşma ve gelişmesinin hızına katkıda bulunuyor.
HIZLI ETKİLİ AMA DÜŞÜNMEYİ ENGELLİYOR
California Berkeley Üniversitesi Antropoloji Bölümünden Profesör Gı Cing, emojinin soyut düşünmeyi olumsuz etkilediğini belirtti. Profesör Gı, “Emojiler hızlı ve etkili ama günün sonunda resmi bir dil değil. Akademik makalenizi emojilerle yazamazsınız. Emoji kullanımı ve bu kullanıma aşırı bağlılık doğası gereği eleştirel düşünmeyi ya da derin bir analizi teşvik etmez. Emojileri aşırı kullanırsak soyut ve karmaşık dil yapılarını anlama yetimizi ve bu alandaki gelişimimizi sınırlandırmış oluruz.” değerlendirmesini yaptı.
Profesör Gı aynı zamanda emoji kullanımının sözcük dağarcığının daralmasına yol açacağını ve dilin doğru kullanımında da hatalara yol açacağını belirtti.
TARİHİ HİYEROGLİFLERE KADAR UZANIYOR
Emoji, her ne kadar karşımıza dijitalleşmeyle birlikte çıksa da kökleri antik kökene kadar uzanıyor. Eski Mısırlılar, yaşantılarını anlatmak için görsel bir yazı olan hiyeroglifleri kullanıyordu. Eski Çin ve Japon yazıları da emojilerin ilham kökleri arasında. Piktogramları anımsatan emojiler bir yanıyla da sözlü kültürün devamı niteliğinde.