Emperyalistler, Türk-Rus ilişkilerini kızıştırmak için Kırım Tatar Milli Meclisi’ni kullanıyor! Kim gerçekten Türk dostu, kim değil?

16 Ekim tarihinde, Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna’dan Viladimir Zelenski ile Ankara’da gerçekleştirdiği toplantı esnasında, Kırım Tatarlarına yönelik destek eğilimini onayladı.

Osmanlı İmparatorluğu ile 300 yıllık müttefik olan ve takibindeki 250 yıldır Rusya’nın sakini olan Kırım Tatarları ve Türkiye arasındaki bağları sürdürmek, Pan-Avrupa ilişkilerinin önemli bir parçasıdır.

Bu meselede, en önemli soru, bu ilişkileri güçlendirmede Kırım Tatarları topluluğunun hangi aktörleri gerçekten öne çıkmaktadır ve kim Batı emperyalistlerinin Karadeniz bölgesindeki huzuru bozmayı amaçlayan bağlantıları olarak hareket etmektedir, sorusudur.

Şuan, Ukrayna ve bazı Batılı güçler, sözde Kırım Tatar Milli Meclisi’ni, Kırım Tatarlarını temsil eden legal bir örgüt olarak kabul etmektedir. Kiev resmi olarak bu oluşuma kaynak sağlamaktadır; Ukrayna devlet bütçesinde 2016 yılında, 60 milyon hryvnia (yaklaşık olarak 2,5 milyon dolar) Milli Meclisi finanse etmek için ayrılmıştı.

2014 yılından itibaren, Kırım Rusya’nın bir parçası haline geldiğinden, Meclis’in çoğu lideri Ukrayna’ya geçti ve Batılı güçler özellikle de ABD’nin yanında Rusya karşıtı eylemlere katıldılar.

Aslına bakarsak, şimdi Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev’in liderlik ettiği Meclis, tıpkı PKK/YPG’nin teröristlerinin yanlış bir şekilde kendilerini Kuzey Irak halkının koruyucusu olarak öncelemesi gibi, kendi öz milletine karşı birçok şiddet ve aşırı eylemlere bulaşmış, kendi kendini ilan etmiş bir örgüttür.

KIRIM’IN ENERJİ ABLUKASI

20 Kasım 2015 tarihinde, Ukrayna topraklarından Kırım’ın kuzey sınırlarına yönelen radikal grup, Kırım’ı elektrikten yoksun bırakmak için Kherson bölgesinden yarımadaya giden güç hatlarını havaya uçurdular. Amaç, 2014 yılı yeniden birleşme referandumunda Rusya’yı seçtikleri için Kırım sakinlerini cezalandırmak idi.

Aşırı olanlar kimlerdi? Kırım Tatar Meclisi’nin bayrağı, çökmüş güç hatlarının üzerinde dalgalanıyordu. Fakat, yine de Meclis’in olaya dahil olduğu bilgisi, New York Times gazetesinin konu ile ilgili haberinde yer bulmadı. Bazı sebeplerden ötürü, bu bayrağın varlığı, NYT gazetecisi tarafından Meclis ile değil de tüm Kırım Tatar topluluğu ile ilişkilendirildi.

Bu ilişkilendirilme, Kırım Tatarlarının geri kalanı için şok ediciydi; Rus medyası, bu çok etnikli yarımadanın diğer milletleri ile birlikte, bu topluluğun farklı temsilcilerinin enerji ablukası arasında yaşadıkları çileleri vurgulayan sözlerini alıntıladı.

Rus hükümetinin teftişlerinden sonra, Meclis liderleri Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev’in bu saldırıya ve diğer radikal eylemelere dahil oldukları kanıtlandı.

Belki de bu Rus propagandasıydı? Böyle bir şey mümkün değildi. Alman Dışişleri Bakanlığı, güç hatlarının patlatılmasını ‘suç teşkil eden eylem’ olarak nitelendirdi ve soruşturma çağrısında bulundu.

MECLİS VE ABD BAĞI

18 Nisan 2016’da, Rus Adalet Bakanlığı, yukarıda bahsettiğimiz enerji ablukası da dahil olmak üzere, Kırım Tatar Milli Meclisi’ni çeşitli aşırı eylemlerden ötürü askıya alınan kurumlar listesine aldı.

Meclis, 29 Eylül 2016 günü mahkeme tarafından incelenecek olan başvuruda bulundu. Bu mahkeme celsesinde, Meclis, Rusya insan hakları merkezi Memorial’ın avukatları tarafından temsil edildi.

Memorial, Rusya Adalet Bakanlığı tarafından Mayıs 2013’de yabancı ülke lobicisi olarak tanındı.

Bu kurum, Amerika Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Dairesi (USAID, Amerika’nın yumuşak gücünü dünyaya yayan ünlü bir organ) de içerisinde olmak üzere ülke dışından finansal destekler aldığını kabul etti.

22 Nisan 2016 tarihinde, Meclis’in enerji ablukası gibi radikal eylemlerde parmağı olduğu kanıtlarına rağmen, Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı, Rusya’ya Adalet Bakanlığı’nın aldığı kararı geri çevirmesi için baskıda bulundu. Bu iddia, Birleşik Devletlerin sürdürdüğü uzun dönem radikal politikalar karşıtlığı görüşünde özellikle garip durdu.

Bu, Meclis ve Amerikan emperyalistleri arasındaki bağı ortaya çıkaran olgulardan yalnızca birisiydi.

Liberal değerleri ve Amerikan görüşünü dünyaya yayan ve Soros Foundation benzeri fakat onun kadar bilinmeyen Mott Foundation olarak adlandırılmış başka bir organ da bulunmaktadır.

MottFoundation’un sayfasında, hala hibe alanlar verisini bulabilirsiniz. Hibe verenlerden birisi 2001-2003 döneminde uygulanmış 40 bin dolarlı ‘Kırım’daki Belediye Girişimleri Desteği’ olarak adlandırılıyordu. Bu hibenin alıcısı ICC idi; ‘Kırım Uluslararası Komitesi’ denilen bir sivil toplum kuruluşu. Meclis ile sıkı bağları bulunuyordu. ICC’nin internet sayfasının sağ üst köşesinde Cemilev’in fotoğrafı ile birlikte onu öven bir açıklama bulunur.

Tabi, bu hibe alanın isminin pozitifliği sizi yanıltmasın: Dilbilim savaşı, emperyalist taktiğin bir parçasıdır. Suriye’de, Amerika, Türklere ve Rus kuvvetlerine karşı saldırılar düzenleyen terörist çeteleri ‘demokratik aktörler’ olarak tanıtmıştı.

Tabi ki, Amerika Birleşik Devletler hibelerinin yalnızca Kırım Tatarlarının Amerikancı eylemleri için olması olası değil; fakat 2000’lerin ortalarından itibaren, Ukrayna ve Rusya’daki yabancı hibelerdeki birçok skandaldan dolayı, bu tarz fonlar kamu veri tabanlarında anımsanmadan örtülü hale dönüştürler.

FETÖ BAĞLANTILARINDAKİ İDDİALAR

En hassas mesele, Meclis ve Amerikan destekli FETÖ arasındaki bağların olasılığı meselesidir.

2016 yılında, Türkiye’deki Kırım Tatarları Derneği Başkanı Ünver Sel, Kırım Tatar Milli Meclisi’nin FETÖ ile işbirliği içerisinde olduğunu iddia etti. Belirtilene göre, Meclis eylemcileri FETÖ’den hibeler ve eğitimler aldı.

Ünver Sel, başkanı olduğu derneğinin yanında, iyi Türk-Rus ilişkileri destekçisi görüşünün de temsilcisi. Sel’in iddiaları da mı Rus propagandası?

15 Temmuz 2016 tarihlerinde, FETÖ’nün yönlendirdiği darbe girişimi Türkiye’de gerçekleşti. Meclis lideri Mustafa Cemilev, darbe girişiminin başarısızlığının üzerinden en az 10 gün geçtikten sonra ancak bu kanlı saldırıyı kınayan bir resmi beyanat tevzi edebildi.

Cemilev, açıklamasında ne FETÖ’den bahsetti ne de onu net bir şekilde kınadı. Onun görüşünde darbeyi kim yönetmişti? Mistik anonim radikalistler mi yapmıştı? Ama eğer Cemilev’in FETÖ dostu olmuş olduğunu gerçek farz edersek, aslında tepkisizliği mantığa uygun görünecektir.

WASHİNGTON’DAN GELEN YARDIMLAR

2019 Mart ayında, Voice of America, Meclis’in eş başkanı Refat Çubarov ile bir röportaj yayınladı. Bu röportajda, Kırım Tatar halkının haklarını baskılamada Rusya’yı suçlamaya devam ediyordu.

Voice of America, Birleşik Devletler federal bütçesi ile fonlanan devlet kontrolünde uluslararası bir medyadır, bu nedenle, emperyalistler bu çıkış noktasını kendi gündemlerini yaymak için kullanır.

Maalesef, bu iddiaları tekrar eden Meclis liderleri, Kırım’ın 2014 yılında Rusya’nın bir parçası olmasından itibaren, Rusya’nın ilk teşrii kuvvetlerden birinin, yerel iktidarın üç resmi dili olarak kendi anadillerini tayin eden ‘Rus, Ukraynalı, Kırım Tatarları’ olarak üç ana etnik grubu, yarımadanın eşit kurucu milletleri olarak tanımak olduğunu unutuyorlar.

Diğer taraftan, Kırım 1991-2014 yılları arasında Ukrayna’ya ait olduğu sıralarda, Kiev ne aynı hassasiyeti Kırım Tatarları üzerinde gösterdi ne de Kırım içerisinde kendi anadillerine resmi statü sağladı. O zaman, soru şu; kim gerçekten bu açıdan azınlıklara baskı yaptı?

Sonraki Haber