Emperyalizme karşı mücadelede yeni bir dönem
Emperyalist sistemle, ona direnen milletlerin mücadelesinde, süreç inişli, çıkışlı bir yol izler. Sistemin yükseliş dönemindeki atakları yükselişini, gerileyiş dönemindeki atakları ise, çöküşünü hızlandırır. ABD ve ona bağlı kuvvetlerin güç kaybı telafi edemeyecekleri noktalara geldi.
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'nin, ABD Emperyalizmi'nin Tayvan provokasyonuna karşı kararlı duruşu, ezilen ve gelişmekte olan ülkelerin anti emperyalist mücadelesinde, yani dünya devriminde yeni bir dönemin habercisi oldu. Tabii bu değerlendirmeyi, Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesindeki başarısıyla, Türkiye'nin Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz'deki Gladyo tertiplerine karşı dik duruşuyla birlikte yapıyoruz. Bu gelişmelere, ABD'nin Afganistan'dan kaçar gibi çekilmesini, Azerbaycan'ın Karabağ'ı ABD piyonu Ermenistan'dan kurtarmasını, Kazakistan'daki turuncu darbenin püskürtülmesini ve KKTC'de Atlantik Sistemi'ne karşı İki Devletli Çözüm'ün iktidar olmasını eklediğimizde, ABD Emperyalizmi'nin 2019-20'lerden beri uyguladığı yeni saldırı hamlesinin yenilgiyle sonuçlandığını söyleyebiliriz.
Çünkü, bu hamlenin başlıca hedefi, gerileyen ABD'nin dünya ölçeğinde hakimiyetini sürdürmesini yeniden sağlamaktı.
2019'da toplanan Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı), 90'lardan beri sürdürdüğü Asimetrik Savaş'ı kaybettiğini kabul etmiş ve Rusya'yla ÇHC'ni dünya egemenliğinde "Rakip" ilan ederek, Truva Atı Stratejisi'ni benimsemişti. Bu stratejiye göre, ABD'nin dünya egemenliği, artık sadece kontrol ettiği terör örgütlerinin milli devletleri parçalama hedefli saldırılarıyla gerçekleşemezdi. Bundan sonra stratejik hedefler "ABD milis güçlerince" vurulacaktı. Pentagon'u da denetim altında tutan Gladyo, Türkiye, Rusya, ÇHC, İran, Afganistan, Azerbaycan, KKTC vb.yi peş peşe stratejik hedef olarak saptadı. Ama, bu ülkelere karşı tertip ve saldırılarında "ABD milis güçleri" hiç devreye girmedi. ABD üsleri, işbirlikçi ülkelerle tatbikatlar vb. sadece psikolojik savaş, gerçekte bir şov olarak kullanıldı, ama askeri harekâtta hiç kullanılmadı. Bu unsurlar ya bu bölgelerde yer değiştirdi, ya da çekildi gitti. Özetle; bu ülkelere karşı Truva Atı Stratejisi de başarısızlığa uğradı.
Gladyo'nun bu saldırganlığının amacı konusunda, gerek ABD'de, gerekse dünya ölçeğinde yoğun bir tartışmanın yaşandığını da vurgulamalıyım. ABD Derin Devleti ve tayfasına göre, madem ki ABD hâlâ dünyanın en büyük silahlı gücüydü, bu hamleyle gerileme tablosunu değiştirerek yükselişe geçebilir ve yeniden dünyada egemenliğini sağlayabilirdi. Buna muhalif olan geniş kesimlerin tutumu ise, ABD saldırganlığından rahatsız olup "İçe dönme" çağrıları yapsalar da, bu hamleyle gerilemenin yavaşlayacağı ve ABD'ye zaman kazandıracağı şeklindeydi. Bu tartışma ABD'de de Derin Devlet'le, resmi devlet ve ABD Halkı arasındaki bölünmeyi hızlandırdı. Ama ABD'de Gladyo'nun halen en güçlü iktidar odağı olması nedeniyle, bu son saldırganlığın başlıca hedefinin dünya egemenliği, kaybedilenin de yine bu hedef olduğunu söyleyebiliriz.
Peki bu tablodan ortaya çıkan "yeni dönemden" kastımız nedir? Yıllardır söylüyoruz; Emperyalist sistemle, ona direnen milletlerin mücadelesinde, sistemin ister yükseliş, isterse gerileyiş döneminde, süreç daima ataklar ve geri çekilişler şeklinde inişli, çıkışlı bir yol izler. Sistemin yükseliş dönemindeki atakları yükselişini, gerileyiş dönemindeki atakları ise, çöküşünü hızlandırır. Sistemin çöküş döneminin son aşaması olan Devrim Döneminde ise, bu atakların hiçbir başarı şansı olmadığı gibi, sadece bizi devrime yaklaştırır.
İşte son haftaların olguları da bu gerçeği kanıtlamaktadır. Gerek ÇHC'nin Rusya'nın Ukrayna müdahalesine verdiği destek, gerekse Rusya ve gelişmekte olan ülkelerin ÇHC'nin Tayvan'daki askeri tatbikatlarına desteği; Türkiye, Rusya ve İran'ın Tahran Zirvesi'nde ABD Emperyalizmi'ni Suriye'den çekilmeye çağırmaları; son olarak da, Türkiye ve Rusya Devlet Başkanları'nın Soçi'de ABD Emperyalizmi'ne karşı ortak mücadele ve her alanda işbirliği açıklamalarıyla, Türkiye'nin Eylül ayında yapılacak Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısına katılma kararı bu konudaki bazı örnekler. Böylece, ABD Emperyalizmi'nin çöküşünün ve ona karşı dünya ülkelerinin işbirliğinin daha da netleştiği ve güçlendiği yeni bir döneme giriyoruz.
Sonuç olarak;
1. ABD Emperyalizmi'nin peş peşe aldığı yenilgilerden sonra inşa ettiği yeni saldırgan stratejisi de yenilgiyle sonuçlanmış ve çöküşünü derinleştirmiştir.
2. Yine bu saldırganlık, gerileme sürecini yavaşlatıp ABD'ye zaman kazandırmamış, tersine, gerilemesini hızlandırmıştır.
3. En önemlisi, Asya'dan Avrupa'ya ve Güney Amerika'ya kadar bütün dünyada ülkelerin ABD Emperyalizmi'ne karşı işbirliği ihtiyacı daha da netleşmiş ve gerçekleşme sürecine girmiştir. Bu arada Türkiye - Rusya, Türkiye - ÇHC ilişkilerinin ve yine ülkemizin başta Suriye olmak üzere, bölge ülkeleriyle işbirliğinin daha da güçleneceğini ve bu konulardaki tutarsızlıkların, ikircikli tutumların en düşük düzeyde seyredeceğini de vurgulamalıyım. Özetle; Devrim Döneminin son aşamasına girmiş bulunuyoruz.