En büyük gericiye geçit yok

ZERRİN ÖZTÜRK

Kadınlar üzerinden “Eyvah, özgürlük elden gidiyor!”, “Şeriat gelecek”, “6284 Sayılı Yasa kaldırılacak!” söylemlerini bazı sanatçılar ve birçok kuruluş tüm güçleriyle yayarak panik havası yaratmaya çalışmaktalar. Niçin? Amerikancı Kılıçdaroğlu’na oy vermenin laikliğin gereği olduğunu kanıtlamak için.

Gericilik yaygarası koparanlar, dünyanın en büyük gericiliğine kapılandıklarının farkındalar mı acaba? Yeryüzünün en büyük gericisi ABD’nin adayından ilericilik bekliyorlar. Bu nasıl gaflettir? Biz, 200 yıldır süregelen ABD’ye ve Batılı emperyalist devletlere karşı tam bağımsızlık savaşımızda bunu pek çok kez deneyimlemedik mi?

Halkımız, hâlâ aklıyla alay edilmesine yanıtını 14 Mayıs’ta akıllara durgunluk veren bir kararlılıkla verdi. O, dış düşmanı net olarak görüyor. Türk Milleti “Açlığa, yokluğa, yoksulluğa, her şeye dayanırım, ama vatansızlığa ve bölünmeye asla!” diyor. Türkiye’nin, müstemlekeci Batı’yla işbirliğine 200 yıllık karşıtlığı sürüyor.

Emperyalist Batı feminist, neoliberal, LGBT+’ci çok sayıda sivil toplum kuruluşunu besliyor. Kendilerince bölücü, etnik ve mezhep ayrılıkçısı militanlarını yetiştirdiler. Üstelik onlara bina, salon, ulaşım ve iletişim olanakları, sözde sosyal hizmet ortamları, her türlü gösteri malzemesi verdiler. Sosyal medya televizyonları, Youtube kanalları, sözde akademisyenler-bilimciler-merkezler, özel televizyon kanallarında filmlerle, dizilerle yaygınlaşma olanakları, sayısız propaganda ve kitlelerde bilinç erozyonu yaratma hedefli imkânlar sağladılar.

Emperyalizmden laiklik, özgürlük, insan hakları beklemek aymazlıktır. Dışa bağımlılık köksüzlüktür. Batı’ya bel bağlamış solculukların sözde enternasyonalizmi, AB-D’nin dümen suyunda yol almaktır. Ne yazık ki Batı’ya koşulsuz biatla, ilericilikten gericiliğe itilmişlerdir.

Özgürlük derler, toplumu cinsiyetsizlik bataklığında çürümeye özendirirler. Demokrasi derler, terörün ve tarikatların payandası olup yok oluşa yönlendirirler. Kadın hakları derler, İstanbul Sözleşmesi ve Grevio Raporlarını savunarak Emperyalist Batı’nın ulus devletleri kadınlar eliyle dağıtmasına, parçalamasına, kabile devletçiklere bölmesine hizmet ederler.

Atatürkçüyüz” derken, yüce önderin yazdıklarına, söylediklerine, devrimlerine, ilkelerine taban tabana zıt, emperyalist batıcılığa kapılanacak kadar sağduyusunu yitiren kadınlarımızın hâli pür melali, saldırganlığına ne demeli?

Atatürkçü olmak, onun zafere kadar ve sonrasındaki mücadelesini doğru anlamak, bilmektir. Salonlara, kürsülere, koltuklara hapsedilebilecek bir Atatürkçülük yoktur! Türk Milleti’nin ve kadınların gözünü şeriatla, gericilikle korkutan CHP yöneticilerinin, Batıcılığa biat edenlerin çırpınışları boşunadır.

En büyük gerici kimdir? Onların sırtlarını dayadıkları, icazette yarıştıkları Atlantik Cephesi’dir. Başını çeken insanlık kanlısı, katil Amerika’dır. Cumhuriyetimizle kenetlenmiş kadınlarımız, asıl gericiliğin Batı’dan geldiğini görmektedirler. Aileye kasteden, gençleri uyuşturucu batağına ve cinsiyetsizliğe sürükleyen Batı’nın çürümüşlüğünü yakından görmektedirler.

Kadının her türlü şiddetle ve LGBT ile aşağılanmasını, çocuk istismarını, ülkelerinde kurallara, yasalara, sözleşmelere, raporlara bağlayan, Atlantik Cephesi’nin bizzat kendisidir.

O halde günümüzdeki birinci görevimiz, kadınların gerçek düşmanı en büyük gerici Atlantik Cephesi’ne sırtını dayayanların 28 Mayıs’ta önünü kesmektir. Geçit yok!

Sonraki Haber