En sıcak günü yaşadık! Peki serinlemek için ne yapılmalı?
Gezegenimiz aşırı sıcak hava dalgalarının pençesinde ve giderek artan sıcaklıklar günlük hayatı çekilmez hâle getiriyor. Peki serinlemek için ne yapılmalı? İşte detaylar...
İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı sıcak hava dalgalarının tüm dünyada etkisini gösterdiği bu dönemde, dünyanın ortalama sıcaklığı 3 Temmuz Pazartesi günü yeni bir zirveye ulaşarak ilk kez 17 dereceyi aştı.
Bunaltıcı sıcaklar, insan sağlığına yönelik risklerden ekinlerin tahrip olmasına ve orman yangını riskinin artmasına kadar çeşitli sonuçlar doğuruyor.
Sıcak hava dalgalarının yol açtığı can kayıpları konusunda büyük bir belirsizlik olsa da, 2019 yılında dünya çapında 356 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor ve bu da onu sık sık göz ardı edilen ancak en tehlikeli doğal tehlikelerden biri hâline getiriyor.
Ve iklim değişikliğinin yakın gelecekte sıcak hava dalgalarını daha sık ve şiddetli bir hâle getirmesi muhtemel.
SICAK HAVA SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLER?
İnsan vücudunun ideal sıcaklığı, nasıl ölçüldüğüne bağlı olarak 35.01 ile 37.76 derece arasında değişiyor ancak çoğu tıp uzmanı ortalama 36.8 dereceyi kabul ediyor. Çevredeki hava bu sıcaklığa yaklaştığında veya aştığında ve özellikle de nem oranı yüksek olduğunda, vücudun kendini soğutma yeteneği zayıflıyor. Yüksek nem seviyelerinde terin buharlaşması ve dolayısıyla soğuması daha zor.
Vücut çok ısındığında veya sıcaklığını dengelemekte zorlandığında, bu durum baygınlık hissi, aşırı terleme, nemli cilt, kramplar ve mide bulantısına yol açabiliyor. Halk arasında ‘güneş çarpması’ olarak bilinen durum vücudun artık ısıyı yönetemediği ve tıbbi yardım almanız gerektiği anlamına geliyor. Belirtiler arasında sersemlik hissi, mide bulantısı, kusma, terlemenin durması, aşırı sıcak cilt, bilinç kaybı ve nöbetler yer alıyor.
Sıcak hava dalgaları aynı zamanda baş ağrısı, kalp krizi ve solunum problemlerine kadar uzanan ve bazen ölümle sonuçlanabilen bir dizi sağlık sorununa yol açabiliyor.
Her yaştan insan sıcağa karşı dikkatli olmalı ama yaşlılar vücut ısılarını daha az düzenleyebildikleri ve sıcaktan kaynaklanan kalp sorunlarına karşı daha savunmasız oldukları için özellikle risk altında. Sıcak hava ayrıca hamilelik ve doğumda olumsuz sonuçlar, yükselen intihar oranları, ruh sağlığı sorunları ve hastaneye yatışlarda artış ile ilişkilendiriliyor.
Bazı ilaçlar sıcak havanın yarattığı sağlık risklerini artırabilir. Örneğin epilepsi ve Parkinson için kullanılan bazı ilaçların terlemeyi azalttığı ve serin kalmayı zorlaştırdığı belirtiliyor. Diüretikler de vücudun idrar olarak attığı su miktarını artırabiliyor ve ayrıca mineral dengesizliğine yol açabiliyor.
AŞIRI SICAKLARDA NASIL SERİNLEYEBİLİRİZ?
Sağlığınız üzerinde ciddi etkileri olabileceğinden sıcak havalarda serin kalmak çok önemli. Neyse ki, sıcaklıklar rahatsız edici seviyelere ulaştığında biraz olsun ferahlamak için atabileceğiniz bazı basit adımlar var.
Genellikle günün en sıcak saatleri olan sabah 11 ile öğleden sonra 3 arasında kapalı bir yerde ya da gölgelik bir alanda kalarak güneşten uzak durmak atılacak en önemli adım. Sıcak ve soğuk içecekler de dahil olmak üzere bol miktarda sıvı tüketmek de mühim. Çilek, salatalık, marul ve karpuz gibi su oranı yüksek yiyecekler yemek vücudunuzun su ihtiyacını karşılamaya yardımcı oluyor. Ayrıca ilginç bir bilgi: Baharatlı yiyeceklerin daha fazla terlememizi sağlayarak serin kalmamıza yardımcı olduğu biliniyor.
Giysilerin rengiyle ilgili bilimsel çalışmalara gelince; 1980’lerde Bedevi kabileleri üzerinde yapılan bir araştırma açık ya da koyu renk giysiler giymek arasında aslında çok büyük bir fark olmadığını ortaya koyuyor. Ancak cildinizin hava almasını sağlayan bol giyecekler tercih etmek faydalı olabilir.
Ayrıca serinlemek için evinizin tüm pencerelerini açmadan önce iki kez düşünmelisiniz; dışarıdaki sıcaklık içeridekinden yüksekse, nispeten daha serin olan bir sığınağı kaybedebilirsiniz. Bunun yerine güneşe bakan odalardaki perdeleri sıkıca kapatın.
Soğuk bir duş almak veya yüzmek hızlı bir şekilde serinlemenize yardımcı olabilir. Kadim toplumlar bir pencerenin ya da cereyanlı bir noktanın önüne su dolu toprak çömlekler ya da ıslak çarşaflar yerleştirerek havanın üzerinden geçerken soğumasına yardımcı oluyorlardı.
Bununla birlikte, günümüzde fanların verimliliğine ilişkin kanıtlar biraz karışık; genel olarak, vantilatörlerin 35 dereceye kadar olan sıcaklıklarda yardımcı olduğu düşünülüyor. Ama bunun üzerindeki sıcaklıklarda vücuda sıcak hava üflemek durumu daha da kötüleştirebiliyor ve hatta dehidrasyonu artırabiliyor. Fanların çalışmak için motor kullandığını ve bu nedenle çalışırken kendi ısılarını ürettiklerini de hatırlamakta fayda var.
Ağaçlar şehirleri serin tutmanın harika bir yolu ve bir sokaktaki ya da bahçedeki tek bir ağaç bile ölçülebilir fayda sağlıyor.
SICAK HAVALARDA UYUYABİLMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Sıcaklık, insanların (ve tüm memelilerin) uyku döngüsünde önemli bir rol oynuyor. Yatma vaktimiz yaklaştıkça, vücut sıcaklığımız kalp atış hızımızla birlikte düşüyor ve bu durumun bilindik uyku hissini artırıyor. Ellerimizdeki ve ayaklarımızdaki damarlar daha fazla kan geçmesine izin vermek için açılıyor, cildimizin sıcaklığını yükseltiyor ve böylece ısı kaybını artırıyor.
Ancak sıcak gecelerde vücudumuzun ısı dengesini bulması zorlaşıyor ve bu da uykuya dalmakta zorlanacağımız anlamına geliyor. Ve sıcak havalar gece uykunun daha fazla bölünmesine yol açarak insanların ertesi gün daha yorgun hissetmesine neden olabiliyor.
Uyku için ideal oda sıcaklığının 19-21 derece arasında olduğu belirtiliyor ancak bazı araştırmalar cildimizin 31-35 derece arasında bir sıcaklıkta olması gerektiğini öne sürüyor. Sıcaklıklar yükselmeye başladığında pek çoğumuzun uyurken yaptığı ilk şey üstümüzden nevresimleri atmak. Ancak yatak çarşafları, nevresimler ve pijama gibi gece giysileri cildimizin etrafında bu ideal sıcaklığı koruyan bir mikro iklim yaratılmasına yardımcı oluyor. Bu nedenle, nevresim fazla geliyorsa ince bir çarşaf daha iyi bir gece uykusu için tercih edilebilir.
Hafif bir esinti varsa pencereleri açmak da yardımcı olabilir ancak büyük şehirlerde dışarıdan gelen gürültü bazen işleri daha kötüleştirebiliyor. Gün boyunca, özellikle de güneş pencerelere vurduğunda perdelerinizi kapalı tutmak yatak odanızın çok fazla ısınmasını önleyebilir.
Araştırmacılar, özellikle tavan vantilatörlerinin vücut üzerinde hafif bir hava akışı sağlamaya yardımcı olduğunu ve insanların gece boyunca uyanma sayısını azalttığını belirtiyor. Gece geç saatlerde atıştırmaktan kaçınmak da öneriler arasında. Burası önemli: Gece geç saatlerde yemek yemek, vücut ısısının yükselmesiyle ilişkilendiriliyor ve bu da uykumuzu kaçırabilir.
SICAK HAVALARDA SU TÜKETİMİ NASIL OLMAZLI?
Su vücut ağırlığımızın yüzde 60 ila yüzde 70'ini su oluşturuyor ve düzenli takviye yapmadığımız takdirde susuz kalmaya başlıyoruz. Dehidrasyon dediğimiz bu durum fiziksel efor veya egzersizle daha hızlı gerçekleşiyor. Hafif dehidrasyon bile yorgunluk, bitkinlik ve vücudun suyu korumak için terlemeyi durdurması nedeniyle aşırı ısınmaya neden olabiliyor.
Birçoğumuz içgüdüsel olarak bir bardak suya uzanırız ancak çok susuz kaldığımız durumlarda bu her zaman en iyi seçenek olmayabilir. Süt, terleme yoluyla kaybedilen az miktarda tuz ve şeker içerdiğinden bazı durumlarda daha iyi seçenek olabilir. Hindistan cevizi suyu da aşırı terleme ile kaybedilen hayati elementleri içeriyor.
Susuz kalmamak çok önemli olsa da, çok fazla içmemeye dikkat edilmeli. Bu noktaya gelmeniz pek olası değil ama yine de belirtmekte fayda var: Kısa bir süre içinde aşırı miktarda su içmek (sadece birkaç saat içinde birkaç litre) vücudun terle kaybedilen klorürü yeterince hızlı yerine koyamamasına ve su zehirlenmesi semptomlarına yol açabiliyor. Ve bazı durumlarda trajik sonuçlar doğurabiliyor.
GÜNEŞLİ HAVALARDA NASIL GÜVENDE KALABİLİRİZ?
ıcakta dışarı çıkmak zorunda kalanlar için; güneş kremi kullanmak ve doğru şekilde uygulamak, aynı zamanda diğer koruyucu adımları atmak önemli. Örneğin Avustralya, özellikle çocuklar için ‘slip, slop, slap’ yöntemi tavsiye ediliyor. Bu yöntem insanları ‘tişört giymeye, güneş kremi sürmeye ve şapka takmaya’ davet etmenin yanı sıra gölge bir yer aramaya ve günün en sıcak saatlerinde dışarıda olmaktan kaçınmaya teşvik ediyor. Sadece bu basit adımlar bile ülkedeki yüksek cilt kanseri oranlarının düşmesine yardımcı olmuş.
Cildi çok ince ve hassas olan bebeklerin korunması farklı bir yaklaşım gerektiriyor. Avustralyalı uzmanlara göre, altı aylık veya daha küçük bir bebekte asla güneş kremi kullanılmamalı ve bir yaşın altındaki bir çocuk UV ışınlarına doğrudan maruz bırakılmamalı. Bunun yerine, bebekler gölgede tutulmalı ve hava akışına izin veren hafif, bol giysiler giydirilmeli ve boğulma tehlikesi yaratmayacak yumuşak bir şapka takılmalı. Tabii ki bebekler ve çocuklar sıcak bir günde asla arabada bırakılmamalı.
SICAK ARABALARIN TEHLİKELERİ NELER?
Sadece ABD'de son 25 yılda 900'den fazla çocuk sıcak arabalarda hayatını kaybetti. “Nasıl olabilir?” diyebilirsiniz ancak bu durum sadece çocukların kasıtlı olarak arabada bırakılmasından kaynaklanmıyor. Sersemletici sıcaklarda, örneğin ağabeyini veya ablasını kreşe bırakmak gibi rutin işler sırasında uyuyan bir bebeği arka koltukta olduğunu unutmak da yaygın. Bir araba sadece 10 dakika içinde 11 derece ısınabiliyor. Çocukların vücut sıcaklıkları ise bir yetişkinden üç ila beş kat daha hızlı yükseliyor.
Evcil hayvanlar, özellikle köpekler sıcakta ekstra ilgi gerektiriyor. Köpeğinizi sıcak günlerde içeride veya gölgede tutmanız ve yürüyüşe veya egzersize çıkarılmamanız tavsiye ediliyor. Çünkü bizim gibi terleyerek serinleyemedikleri için sıcağa karşı savunmasızlar ayrıca sıcak yüzeylerde patileri yanabilir.