Suriye ile işbirliğinin her cephede faydası var: Ekonomiye nefes Mavi Vatan'a müttefik
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Şam ziyaretinde gündemde olacak konulara dair merak edilen soruları yanıtladı. Suriye ile işbirliğinin Türkiye'ye ve bölgeye birçok kazanç sağlayacağını belirten Perinçek, Doğu Akdeniz’de elimizin güçleneceğine, ekonominin hareketleneceğine dikkat çekti.
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek önceki gün Halk TV televizyonunda gazeteci Seda Selek’in sunduğu “Perdenin Önü Arkası” programına konuk oldu. Selen, programın diğer konukları gazeteciler İsmail Saymaz ve Hakan Çelenk, Vatan Partisi’nin eylül ayında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yapacağı görüşme hakkındaki sorularını Doğu Perinçek’e yönelttiler.
Perinçek güvenliğimizin sağlanması, enerji ihtiyacımızın giderilmesi ve Doğu Akdeniz’deki haklarımızın korunması konusunda Suriye ile iyi ilişkilerin anahtar olduğuna dikkat çekti. Perinçek programda Suriye ile işbirliğinin Türkiye’ye katacağı güce dikkat çekti.
İLK KONU TERÖRÜN BİTİRİLMESİ
Ziyarette hangi konuların ele alınacağı konusunda da Perinçek şu ifadeleri kullandı: “Birinci gündemimiz Suriye’nin toprakları içerisinde kalan PKK/YPG, DEAŞ gibi etnik bölücü, yobaz Amerika güdümündeki terör örgütlerinin hep birlikte Rusya ve İran’ın da katkılarıyla temizlenmesi ve Türkiye’deki Suriyeli misafirlerimizin kendi vatanlarına, işlerinin başına güvenli bir biçimde dönmelerin sağlanması. Tabii Türkiye’nin Suriye Devletine de bu konuda garantiler vermesi gerekiyor. İran, Rusya ve Türkiye Hükümeti de bizim gibi düşünüyor. Zaten Suriye Devleti af da çıkarttı. Yaptığımız görüşmelerde kendi vatandaşlarının dönmelerini istiyorlar ve döndükleri zaman cezai bir yaptırımla karşılaşmayacakları konusunda taahhütlerde bulunuyorlar. Bunlar devletler arası konuşulması gereken konular ancak bu konuları da konuşacağız.”
‘DOĞU AKDENİZ’DE DOST KAZANMALIYIZ’
“Doğu Akdeniz. Doğu Akdeniz’de de bizim Suriye ile beraberliğe ihtiyacımız var. Doğu Akdeniz’de Amerika, Yunanistan ve İsrail intikam başlıklı askeri tatbikatlar yapıyorlar. Bu tatbikatlarda namlular Türkiye’ye dönük. Yunanistan’ın kıyılarında doğrudan doğruya Amerikan üsleri var. Onun için Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendisine yönelen tehditlere karşı dostlar kazanmak zorunda. Suriye ile Türkiye’nin menfaatleri birleşiyor. Bu da bizim gündemimizde olacak. Bu süreç KKTC’nin tanınmasına kadar gider. KKTC’yi tanımaya Rusya çok yakın. Ardından İran gibi, Azerbaycan gibi, Suriye gibi, Çin gibi dostlar gelecek. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de güvenlik sorunun çözülmesi, enerji ve ekonomik sorunlarının çözülmesi açısında da çok önemli bir hamle. Çünkü dünyanın en büyük doğal gaz üreticileri Rusya ve İran. NATO’nun mazotu yok ama İran’ın mazotu var, doğal gazı var, benzini var. Irak ve Katar da yine öyle. Bu konuda Suriye anahtar ülke.”
VATAN PARTİSİ'NİN SEKİZ AYI
Sekiz ay önce davet edilmesine rağmen neden daha önce gidilmediği yönündeki soruya, bu süre zarfında yapılan faaliyetleri anlatarak yanıt veren Perinçek şunları aktardı: “Biz oraya turistik bir geziye gitmiyoruz. Geçen sekiz ay içerisinde partimiz Rusya ile iki kez Moskova’da görüşmeler yaptı. Birleşik Rusya Partisi ve Rus Devletinin merkeziyle görüştük. Sayın Ethem Sancak ve Şule Perinçek iki kere Moskova’ya gitti. Yine bu arada İran devleti ile görüşmelerimiz oldu. Çin Komünist Partisi ile çeşitli görüşmelerimiz oldu.
“Rus Devleti bu sekiz ayda dört kere İstanbul’a geldi. En yüksek düzeyde görüşmelerimiz oldu. Bütün bu görüşmeler sonunda Soçi Mutabakatında zirveye varan anlaşmalar oldu. Bu anlaşmayla Asya devletleri Türkiye, Suriye, Rusya, Çin, İran, Katar Amerika’yı Suriye’nin kuzeyinden, Fırat’ın doğusundan-batısında kovacaklar. Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanacak. Suriye’den DEAŞ-PKK/YPG gibi terör örgütleri bu Asya ülkeleri ile temizlenecek.
‘SURİYE’YE BİR İŞİ BAŞARMAYA GİDİYORUZ’
“Sonuç itibarıyla biz Suriye’ye bir işi başarmaya gidiyoruz. Türkiye Suriye ilişkilerinin olgunlaştığı bir noktada düzgün müdahaleleri yapmak için gidiyoruz. O bakımda zamanlama siyasetimizde çok önemli. Hücumun bir zamanı vardır. Bu sekiz ay o bakımdan değerlendirildi.
“Dikkat ederseniz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Ukrayna dönüşü yaptığı konuşmalarda sekiz ay içerisinde yapılan çalışmalarda hangi ürünleri aldığını ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanı Amerika’yı tehdit olarak ilan etti. Rusya ile birlikte terörü temizleme kararlılığından söz etti. Suriye ile ileri adımlar atılacağını belirtti. Türkiye’nin Atlantik’ten ayrılma süreci bugün bir doruk noktaya gidiyor. Bu süreci de biz Silivri duvarlarını yıkarak Vatan Partisi olarak başlattık.”
Suriye’ye gidecek heyetin oluşmaya devam ettiğini belirten Perinçek, kimlerden olacağına değindi: “Türkiye’nin önemli şahsiyetleri heyetimizde olacak. Ben bu heyetin başkanıyım ama bu heyetimizde Vatan Partili olmayan önemli devlet adamlarımız, şahsiyetlerimiz de olacak. Geçmişte bakanlık, büyükelçilik, generallik yapmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde önemli görevler almış kişiler olacak. Bugün aktif görevde olan devlet adamlarını heyetimize almayız. Bu Türkiye hükümetine de saygısızlık olur.”
‘TÜRKİYE’NİN SÜRECİNE ÖNDER OLARAK MÜDAHALE EDİYORUZ’
“Bu sürece Vatan Partisi önderlik ediyor. 2014’ten bugüne bakarsanız Vatan Partisi’nin programlarının Türkiye’nin bir bir gündemine geldiğini görürsünüz. Vatan Partisi iktidara yürüyen bir parti. Nasıl Atatürk Anadolu’ya çıkar çıkmaz İstiklal Savaşı’nın stratejisini oluşturdu. Ruslarla görüşmeler yaptı ve diğer siyasi faaliyetleri yürüttü ve o süreçlerin sonucunda zaferi kazandı. Vatan Partisi de 2014 yılından bu yana Türkiye’nin sürecine önder olarak müdahale ediyor.”
ASYA'YA YÖNELİŞ
Türkiye’nin Asya’ya yöneldiğini aktaran Perinçek, Suriye’nin anahtar ülke olduğunu belirtti: “Dolayısıyla bugün de Türkiye NATO’dan ayrılma sürecinde, Atlantik sisteminden çıkıyor, Amerika’yı bir tehdit olarak görüyor. Asya’ya yerleşiyor. Bu Üretim Devrimi içinde zorunlu olan bir mevzilenme. Türkiye ekonomik atağını da ancak Asya mevzisinde gerçekleştirebilir.”
'İKİ TARAF DA SÜRECİ ANLADI'
Türkiye’den yapılan açıklamalara Esad’ın sessiz kaldığını konusunda gelen soruya Perinçek şu cevabı verdi: “Suriye Devleti’nin sessiz olması çok akıllı bir tutum. Türkiye Hükümeti ile görüşerek sorunları çözme süreci başladı. Burada ön koşullar öne sürmek ve basına açıklamalar yaparak sürece zarar verecek davranışlarda bulunmaktan dikkatle sakınıyorlar. Dikkat ederseniz hükümetimiz de sakınıyor. Sayın Cumhurbaşkanı uçakla gelirken 'Bizim Esad’a karşı bir düşmanlığımız yok' diyor. Yani her iki tarafta süreci anlamış durumda. Benim görüşmelerimde Suriye tarafının umutlu ve süreçten memnun olduğunu gördüm. Aynı zamanda Rusya ve İran da bu süreçten memnunlar. Dolayısıyla anlayış ve eylem birliği oluşmuş durumda. Bölgemize Türkiye, İran ve Rusya’nın karşısında duracak bir güç yok.”
YILLAR SONRA ŞAM'A İNECEK İLK UÇAK...
Perinçek, Suriye ziyaretinde Şam Havalimanını kullanacaklarını söyledi ve görüştükleri Suriyeli yetkililerin bu konuya olumlu baktığını anlattı: “Suriye Devletine doğrudan Şam Havalimanına inmek istediğimizi söyledik. Onlar da çok büyük bir memnuniyetle karşıladılar. 'Her türlü güvenliğinizi sağlamaya hazırız' dediler. Türkiye açısında da bunun bir sorun yaratacağını düşünmüyoruz. Biz Şam Havalimanına ineceğiz.”
‘TALİMATLA HAREKET ETMEYİZ O YÜZDEN BU SÜREÇ YAŞANIYOR'
Perinçek, partisinin ziyaretini arabuluculuk olarak değerlendiren kesimlere de seslendi: “Vatan Partisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönettiği veya kontrolünde olan bir parti değildir. Bağımsız bir partidir ve bu iktidarın rakibi olan bir partidir.
“Ak Parti Hükümeti ile düşman değil. Bugünkü hükümetle Amerikan emperyalizmine karşı aynı cephede bulunuyoruz ama onlardan daha iyi yönetiriz. Nitekim bizim programlarımız bir bir gündeme geliyor. Üretim Devrimine önderlik edecek programa sahibiz. Uluslararası planda da Türkiye’nin güvenliğine, bağımsızlığına hizmet eden siyasetleri oluşturacak olan partiyiz. Bu nedenle biz Türkiye’nin yönetimine talibiz ve Türk milletinden yetki istiyoruz. O bakımdan bugün Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerin etkisi altına girmeyiz. Onların talimatları içerisinde hareket etmeyiz. Etseydik Türkiye zaten bu noktaya gelmezdi. Biz bu devletin kontrolü dışında olduğumuz için bu süreç yaşanıyor. Ama tabii ki Türkiye Hükümeti ile görüş alışverişimiz oluyor. Onlara bilgiler veriyoruz ve onlardan bilgiler alıyoruz . Suriye’ye giderken de Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın İçişleri Bakanımızla bu görüş alışverişlerimizi yapacağız. Ama yaptığımız faaliyetin programı Vatan Partisi programıdır. Türkiye’nin ufku açılıyor ve bağımsız, başı dik bir şekilde Asya’daki mevzilerine yerleşiyor. Bu Vatan Partisi’nin aynı zamanda iktidar yolunda attığı adımlarıdır.”
KKTC'NİN TANINMASINA GİDECEK SÜREÇ
İkili işbirliğinin en önemli yansıması Doğu Akdeniz’de olacak. Sadece Türkiye ve Suriye açısından değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması bakımından da Suriye ile atılabilecek adımlar bulunuyor. 2011 öncesinde KKTC-Suriye feribot seferleri başlamıştı. Suriye’den gayriresmi heyetler sık sık Ada'ya gelerek KKTC yöneticileri ile görüşmeler yapıyordu.
8 Nisan 2010 tarihinde ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan bir rapora göre, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant Havzası’nda, 3.45 trilyon metreküp doğal gaz ve 1.7 milyar varil petrol bulunuyor. Bu zenginliğin hakkaniyetli paylaşılabilmesi için de Suriye ile yapılacak anlaşmalar, büyük önem arz ediyor. 19 Kasım 2003’te ‘Karasularında Ulusal Egemenliğin Belirlenmesi’ne ilişkin çıkardığı yasa ile bölgedeki anlaşmaların önünü açan Suriye, savaş öncesi kıtasahanlığı, bitişik sular, iç sular ve Münhasır Ekonomik Bölge gibi düzenlemelerini yapmış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile de görüşmelere başlamıştı. Neticelenemeyen bu süreç, Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirecek bir potansiyel taşıyor.
EKONOMİK FIRSATLAR
Suriye ile Adana Mutabakatı sonrasında ilişkilerimiz düzelince ticari ilişkilerimiz çok arttı. İlişkilerimizin iyi olduğu dönemde Suriye’nin ithalatında ilk sırada Türkiye yer alıyordu. Açık ara öndeydi. 2010 yılında Suriye’ye yönelik ihracatımız yaklaşık 2 milyar dolara çıkmıştı. Türkiye’nin dış ticaret fazlası 1,2 milyar civarındaydı. Özellikle Gaziantep, Hatay, Adana, Mersin gibi illerdeki iş insanları Suriye pazarındaki hakimiyetini artırıyorlardı.
Suriye aynı zamanda Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkeler için de geçiş ülkesiydi. Bu ülkelere yönelik ticaret de Suriye üzerinden yapılıyordu. Çukurova bölgesinde üretilen yaş meyve sebzenin önemli bir kısmı da Arap tüccarlar tarafından alınarak Arap ülkelerine Suriye üzerinden götürülüyordu.
STA ANLAŞMASI
Türkiye ile Suriye arasındaki 1 Ocak 2007’de Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yürürlüğe girmişti. İki ülke karşılıklı olarak gümrükleri indirdiler. Bu iki ülke arasındaki ticaretin önemli ölçüde artmasını sağladı. STA sonrası ihracatımız ikiye katlandı.
Arkasında ABD’nin bulunduğu iç savaş sonrasında Suriye 4 Aralık 2011’de, STA'yı askıya aldı. Türkiye de bir süre sonra benzer bir karar almak durumunda kaldı.
Türkiye ile ilişkilerde normalleşme sağlanması durumunda askıya alınan STA yeniden yürürlüğe girebilir. Şu anda başta Halep olmak üzere birçok şehirde Türk müteahhitler için büyük iş olanakları çıkabilir. Suriye hattı açılırsa Türkiye’nin Suudi Arabistan, Ürdün gibi diğer Arap ülkelerine ihracatında nakliye avantajı nedeniyle artışlar yaşanır.
ENERJİ
Suriye’de henüz çıkarılmamış doğalgaz yatakları var. İlişkilerin iyi olduğu dönemde Suriye yönetimi Türkiye’ye bu doğalgazın ortak çıkarılmasını ve sınırın sıfır noktasında ortak tesis kurulmasını, üretilecek elektriğin ve doğal gazın Suriye ile Gaziantep ve Çukurova bölgesindeki sanayinin ihtiyaçlarında kullanılmasını önermişti. Bu proje hızla hayata geçirilebilir.
TURİZM
Suriye ile Türkiye arasında ciddi bir turizm potansiyeli de var. Eskiden Hatay’a çok sayıda Suriyeli turist gelirdi. Suriyeliler ihtiyaçlarını da Türkiye’den alır ve bölge ekonomisine büyük katkı sağlardı. İç savaş nedeniyle bu durum ortadan kalktı. İlişkilerin normalleşmesi kısa süre içinde Türkiye-Suriye arasında turizmi ve sınır ticaretini de canlandıracak.
‘SURİYE DÜŞMANLIĞINI SÜRDÜREMEZLERDİ’
“Ak Parti’nin Suriye politikasındaki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Perinçek “Suriye ve Esad düşmanları, Suriye’yi Amerika ile istikrarsızlaştırmak isteyenler Türkiye’nin başında kalamaz.” dedi. Türkiye’nin hayati menfaatlerine dikkat çeken Perinçek şöyle sürdürdü: “Suriye ile dostluğun terörü bitirmede anahtar bir rolü var. Rusya ve İran dostluğu terörü bitirmede anahtar. Üretim Devrimini yapmak açısından anahtar. Dolayısıyla Türkiye’nin başında olanlar Suriye düşmanlığını sürdüremezlerdi. Türkiye’nin sanayicisi, çiftçisi var, ordusu var, Türk Milleti var. Hükümet bu inadı sürdüremezdi ve sürdüremedi. Türkiye tarihi bir dönem yaşıyor.”
ÖSO PROTESTOLARINA YANIT
Türkiye’nin adımlarına karşılık Amerikan yanlısı grupların Türkiye'ye karşı düzenlediği protestolara da değinen Perinçek, Tayyip Erdoğan Hükümetinin ciddi yanlışlar yaptığını belirtti: “İlan ettikleri ve güvenlik koridoru dedikleri proje çok yanlış. Çünkü meseleyi çözmüyor. Oraya evler yapıyorlar, postaneler, bankalar açıyorlar ve Türk askeri oraya yerleşiyor. Oraya mültecileri, Suriyeli misafirleri yerleştirdiğimiz zaman sorun çözülmüyor. Çünkü mültecileri yine Türkiye’nin egemenlik alanına yerleştiriyorsunuz. Üstelik PKK’yı da bitirmiyorsunuz. Bizim projemiz doğrudur. Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanı'nın uçaktaki konuşmalarında bu da var. PKK’yı ve diğer terör örgütlerini orada bitireceğiz. Ve misafirlerimiz Suriye topraklarına dönecek. Dönmeyenler de kalacak ve bizden olacak.
“İdlib konusunda da Türkiye’nin çok ciddi ağır hataları var. İdlib’de maalesef Türkiye Hükümeti yağma edenleri koruyor. İdlib’de madenler yağma ediliyor. Oraya yağmacı grup çökmüş ve Ak Parti ile de ilişkileri var. Menfaat grubu İdlib’de Türkiye’nin kalmasını istiyor. Ama orası Suriye toprağı. ÖSO’ya gelince (Suriye Millî Ordusu). ÖSO Türkiye’de yanlış biliniyor. ÖSO, Suriye Ordusundan kopmuş olan bir güçtür. DEAŞ benzeri bir güç değildir. Zaman zaman ÖSO içinden bazı gruplar Suriye Ordusuna katılıyorlar. O sorun çözülür. Sonuna kadar Türkiye ÖSO’yu sırtında taşıyacak değil.”