‘Engin Denizlerin Sıradağları’ sergisi Deniz Müzesi’nde açıldı

‘Engin Denizlerin Sıradağları: Gücünü Şanlı Mirasından Alan Türk Donanması’ sergisi kapılarını açtı. Sergi, ziyaretçileri Türk denizciliği tarihinde yolculuğa çıkarıyor.

Müzede Yavuz zırhlısından TCG Anadolu’ya, Hamidiye kruvazöründen Pirireis denizaltısına, Mahmudiye kalyonundan Gediz fırkateynine, Utarit korvetinden Nusret mayın gemisine, tarihi bir şebekten gökeye kadar unutulmaz gemilerin maketleri yer alıyor.

Türk denizciliğinin tarihi mirasını koruyup gelecek nesillere aktaran Beşiktaş Deniz Müzesi Komutanlığı, eşsiz koleksiyonunu muhteşem bir de maket sergisi ile süsledi.

18 Ekim Cuma günü açılışı yapılan sergi, ‘Engin Denizlerin Sıradağları: Gücünü Şanlı Mirasından Alan Türk Donanması’ adını taşıyor. Sergide kadırgalardan kalyonlara, zırhlılardan fırkateynlere, modern yerli ve milli gemilerimize kadar Türk gemi tipolojisinin en özel örneklerinin yer aldığı gemi maketleri bulunuyor. Saltanat kayıklarının eşsiz atmosferini paylaşan sergi, 11’i Osmanlı dönemine, 31’i Cumhuriyet dönemine ait olmak üzere toplam 42 parçadan oluşuyor. 18 Aralık 2024 tarihine kadar Beşiktaş Deniz Müzesi’nde kalacak olan sergiyi, pazartesi günleri dışında her gün saat 17:00’ye kadar ziyaret edebilirsiniz.

TÜRKLERİN DENİZE İLGİSİ OLDUKÇA ESKİ

Serginin açılışı için düzenlenen tanıtım töreninde basın mensuplarına bilgi veren Beşiktaş Deniz Müzesi Deniz Tarih Araştırma Şube Müdürü Öğ. Alb. İbrahim Halil Ertürk, serginin amacını şöyle özetledi:

“Türk Deniz Kuvvetlerinin geçmişten günümüze olan yolculuğunun hiç de küçümsenmeyecek bir süreç olduğunu, tarihte donanmanın her zaman Türkler tarafından çok iyi algılandığını, Türklerin denizle olan ilgi ve alakalarının kısa bir süre önce oluşmadığını kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Türk halkının burada göreceği objelerle denizcilik sevgisini pekiştirerek Türk Deniz Kuvvetleri’nin gücüne güç katacağına inanıyoruz. Çünkü deniz gücü, denizle ilgili yapılan her şeydir aslında… Bir resim bile deniz gücünün bir simgesidir. Balıkçılıktan tutun bir olta yapımına kadar hepsi deniz gücünün bir parçasıdır. Maketler de öyle. Biz denizciliği ve geçmişte Türklerin denizle olan ilgisini ne kadar iyi anlatırsak, gelecekte de Türklerin denizle olan ilgi ve alakasının o derece artacağına inanıyoruz.”

DÜNYANIN YAŞAYAN EN ESKİ GEMİSİ MÜZEDE

Deniz Müzesi’yle ilgili de bilgiler veren Albay Ertürk, müzenin 1897 yılında Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın gayretleri ve Süleyman Nutki’nin önemli çalışmalarıyla Tersane-i Amire’de kurulduğunu söyledi. Müzenin günümüzde yaklaşık 20 bin parçalık önemli bir koleksiyona ev sahipliği yaptığını belirten Albay Ertürk, bunların içinde Atatürk’ün eşyalarından tarihi kayıklara, haritalardan gemi modellerine, gemi baş figürlerinden seyir aletlerine kadar denizcilik tarihimize ait çok sayıda eserin yer aldığını kaydetti. Müzenin en kıymetli parçalardan biri olan “Tarihi Kadırga” hakkında da bilgi veren Ertürk, Tarihi Kadırga’nın dünyanın yaşayan en eski gemisi olduğunu söyledi.

Türk denizciliği bilinenden eski

Türk denizciliğinin, 1081 Çaka Bey dönemine tarihlense de daha eskilere gittiğini anlatan Albay Ertürk, Yazman el-Hadım’ın 890’lı yıllarda Tarsus’ta bir donanma kurarak Bizans’a karşı deniz akınları düzenlediğini, 4 kere Eğriboz seferi yaptığını ve bu seferlerden Bizans gemilerini esir alarak döndüğünü söyledi.

Müze bir süre camide kaldı

Deniz Müzesi bir süre Dolmabahçe Camisi’nde de bulunmuş. O zaman caminin durumunun çok iç açıcı olmadığını belirten Albay Ertürk, “Deniz Kuvvetleri camiyi onardı ve müze bir süre orada kaldı.” dedi. Bu kalışın temelinin 1864’teki bir kanuna dayandığını ve özünde bir Osmanlı geleneği olduğunu belirten Ertürk, şöyle devam etti: “Ayasofya mahzenlerinde de hazine evrakı saklanırdı, çünkü kagir bina aranırdı. Osmanlı’da binalar genellikle ahşaptı ve yangın İstanbul’un en büyük felaketiydi. Bu yüzden de taş binalar aranırdı, bunlar da camilerimizdi. Camiler, özel eserlerin koruma alanı olarak da kullanılırdı. Bu nedenle müzemiz de bir süre Dolmabahçe Camisi’nde kaldıktan sonra Beşiktaş’ta Barbaros’un vakıflarının bulunduğu bu arazide Deniz Müzesi ihdas edildi.”

Göke var mı yok mu?

Serginin en özel parçalarından biri de, Kemal Reis’in kullandığı meşhur göke tipi geminin maketiydi. Son dönemde bazı tarihçiler, döneminin en gelişmiş gemisi olarak gösterilen gökelerin gerçekte hiç inşa edilmediğini iddia eden yazılar kaleme aldı. Gökenin var olup olmadığına dair görüşlerini sorduğumuz Albay Ertürk ise, bu gemi tipinin yalnızca Osmanlı porselenlerinde değil, yabancı kaynaklarda da göründüğünü söyledi.

Sonraki Haber