‘Eril dil’ dedikleri

Boğaziçi Film Festivali’nin ödül töreninden bir sahne; Selcen Ergün (yönetmen), Burak Haktanır (oyuncu), Korhan Abay (sunucu) arasında şöyle geçiyor.

Ergün: “Mesela az önce, eee, işte bir arkadaş arkadan bağırdı, niye bağırdığını anlamadım ama çok eril bir şey… O eril şeyin böyle, eee… (alkışlar, alkışlar…) O erilliğin azaldığı, bu mevzuların böyle işte, eee… (homurtular, alkışlar…)”

Haktanır: “Neyi anlamadınız? Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira atıyor diyorum, böyle bir şey var mı?”

Ergün: “Beyefendi ben neden bahsedildiğini bile anlamadım, ama eril bir şey işte, çok eril yani, eee…”

Abay: “TSK kendini savunur, sana mı kaldı TSK’yı savunmak, zıpçıktı!”

Eril, erillik, eril dil… Neoliberal feminist arkadaşların son zamanlarda dillerine pelesenk ettikleri bu moda kavramla ilgili iki cümle de biz kuralım.

KUTLUYORUZ

Birincisi, Amerika’nın kara gücü terörist PKK ile bir olup, gene Amerika’nın klâsikleşmiş “kimyasal silah” yalanı üzerinden TSK’ya iftira atan Şebnem Korur Fincancı’ya ödül ithaf edilen, alkış tutulan salonda tek başına itiraz yükselttiği için o “eril dili” kutluyoruz.

‘GİDECEK YERİNİZ SÖYLEYECEK SÖZÜNÜZ YOK’

İkincisi, “eril dilin” karşısında feminist halleri ve dilleriyle gerçeklerden bu kadar kopuk olanları, neden bahsedildiğini bile anlamadan yorum yapmaya kalkanları, kayda değer hiçbir şey söylemeden işi feminizme bağlayıp “Ay çok eriil!..” diyerek alkış alanları, o alkışı verenleri, “TSK kendini elbette savunur”ken kendilerini bu savunmanın neresine koyacaklarını bilemeyenleri, bulundukları platformları “sanat” adı altında emperyalizmin komplo ve yalanlarına ortak edenleri uyarıyoruz… Ne gidecek yeriniz ne söyleyecek sözünüz ne üretecek sanatınız olabilir artık sizin. Ne kadar alkışla bastırmaya çalışsanız da, tükendiğiniz mimikleriniz, titrek sesiniz, daralan nefeslerinizden belli!

Sonraki Haber