Erkan Yücel’e selam götür
Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Erkan Yücel ile birlikte anılan tiyatro sanatçısı Mert Egemen hayatını kaybetti. Türk tiyatrosunun ustası olan ve neşeli karakteriyle tanınan Mert Egemen’i sanatçı dostlarıyla konuştuk
Oyuncu, yazar ve yönetmen Mert Egemen, önceki gece İstanbul’da hayatını kaybetti. Yaklaşık bir aydır yoğun bakımda olan sanatçı, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Mert Egemen’in cenazesi, bugün ikindi vakti Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’nda babasının mezarının bulunduğu yerde defnedilecek.
Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu (DAST) döneminden sanatçı dostları, Mert Egemen’i Aydınlık’a anlattı. Oyuncu ve yönetmen Ali Yaylı, Mert Egemen’in Türk tiyatrosunun büyük bir ustası olduğunu belirterek “Her şeye rağmen devrimci çizgisinden vazgeçmedi” dedi. Yaylı şunları söyledi:
“Sahnede olağanüstü bir sihri vardı. Erkan Yücel’in başka bir versiyonuydu. İşi gücü güldürmekti. Yüzlerce anısı vardı, bunları insanları güldürmek için bir silah gibi kullanırdı ve bundan büyük keyif alırdı.”
‘HEP TEBESSÜMLE HATIRLAYACAĞIM’
Oyuncu Sibel Aydın da duygularını şöyle dile getirdi:
Ahhh... Mert Egemen... Dün gece 23.00 de kaybetmişiz. Çok üzgünüm. Tiyatro sahnesine adım attığım ilk gün sahnede onlar vardı, bütün iyi oyunculukları ve birikimleri ile. Erkan Yücel ve Mert Egemen... Bu insanların hayatları boyunca sohbetleri sanat, sanat ve sanattı... Ülke sorunları, dünya sorunları üzerine sohbetler de dönüp sanata ve tiyatroya bağlanırdı. Öylesine işlerine âşık iki insandı onlar... Birini anlatırken diğerini anmamak olmazdı. Sizi çok özleyeceğiz muhteşem ikili... Ankara Halk Tiyatrosunun Kavuklu ile Pişekarı ve birçok tiyatro oyununun ortak kahramanları. Sanat camiasının başı sağ olsun…
Sevgili Mert, seni düşünürken zamanda şöyle bir yolculuk yaptım... Ellerimizle inşa ettiğimiz ayakkabıcıdan bozma küçük tiyatro geldi mesela aklıma. Maraş Pazarcık'ta araba farı ışıklarla römork üzerinde sergilediğimiz oyunlar, yol iz olmayan köylerde dağıldığımız köy evlerinde ayıp olmasın diye ağzımız burnumuz şişerek yemeye çalıştığımız acılı yemekler... Neredeyse her ilde engellenmeye çalışılan oyunlarımız, Gaziantep turnesinde seyirciler arasında oturmuş, rol gereği sahneye laf atması gereken bir oyuncunun yanında oturanlar tarafından provokatör diye dövülmeye çalışılması. Ertan (Bilgi) geldi mesela aklıma, o ne güzel bir depremzede dede performansı idi, tüylerimizi diken diken eden. Onu da yıldızlara yolculadık yakınlarda... Muhlis (Asan) ve benim sokakta gasp edilen, içinde kostümlerimizin de olduğu valizimiz geldi aklıma ki Muhlis de bizi terk edeli bir kaç yıl oldu... Erkan (Yücel) abinin özellikle keyifli olduğu zamanlarda, turne otobüsünde bir ilde başlayıp, doğaçlama anlattığı, ucu birbirine bağlanan, asla bitmeyen ve bütün öykülerin birbirine geçtiği "Nasrettin Hoca'nın biri bir gün" hikayelerini dinleyişimiz... Bizi "salon full, çok net!" diye götürdüğün bir turnede, afiş ve biletleri bıraktığın sendikanın bilet satmayı unutması sebebiyle ekipçe mahsur kalmamız ve daha niceleri geçti aklımdan… Seni hep tebessümle hatırlayacağım dostum. Gittiğin yerde huzurla uyu.”
‘12 EYLÜL’LE İLGİLİ EN İYİ OYUNU YAZDI’
Oyuncu Mehmet Esen de Mert Egemen’in Türk tiyatrosunun önemli kilometre taşlarından biri olduğunu belirterek kendi hayatında çok önemli bir rolü olduğunu söyledi. Esen şunları kaydetti:
"DAST’a girdiğimde Erkan yücel olsun Mert Egemen olsun bana çok güven vermişlerdi. Bana çok destek oldu. Haldun Taner’in Eşeğin Gölgesi oyununda, en genç ben olmama rağmen dört önemli kompozisyonu bana vermişti oynamam için. O oyunla hayatım değişti. Haldun Taner geldi oyunu seyretti. Çok beğendi beni ve ‘İstanbul’a gelmelisin, Münir Özkul’un öğrencisi ol, geleneksel meddahlık yap’ dedi. Erkan Yücel ile Mert Egemen tiyatroda bir bütündü. Haldun Taner’in tavsiyesi ve onların desteğiyle İstanbul’a geldim ve meddahlığa başladım. Bende temeli atan kişilerden biridir Mert Egemen. Çok iyi bir yazardı. Yazdığı oyunlar kapalı gişe oynardı. Mesela 12 Eylül ile ilgili yazılmış en iyi oyunu yazan insandır. “Baba 12 Eylül’de Neredeydin” oyunu. Müthiş bir mizah zekâsı vardı. Rejisi, yazarlığı, oyunculuğuyla, çok donanımlı bir aktördü. Ama hayat ve şartlar yüzünden çok iyi değerlendirildiğini düşünmüyorum. Çok daha faydalı olabilirdi. Çok daha iyi bir final yapabilirdi, o beni çok yaraladı.
Çok sevdiğim, şahane bir insan, gurur duyduğu bir kız evlat yetiştirdi. En önemlisi, gerçek bir devrimciydi. Devrimci tiyatronun büyük kahrını çekti. Tiyatrocu olarak bedel ödeyen on kişiden biridir. Hep dik durdu, başını sadece sahnede eğdi.”