Esad: Bölgemiz savaşın yanı sıra liberalizm tehlikesi ile de karşı karşıya! Suriye’nin yeniden inşası için Çin modeli
Çin’in ortaklık ilkesi ile eşitliğe önem verdiğine dikkat çeken Suriye Lideri Esad, Çin’in ‘dayanışmacı’ olduğunu belirtti. Suriye’yi yeniden inşa ederken sosyo-kültürel olarak da inşanın önemli olduğunu ifade eden Esad, Çin’in önemli deneyimleri olduğunu ve yararlanmak istediklerini söyledi
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 19. Asya Oyunları'nın açılış törenine katılmak üzere 21 Eylül'de Hangzhou'yu ziyaret etti. Esad’ın bu ziyareti, Suriye liderinin 2004’ten bu yana Çin'e yaptığı ilk ziyaret oldu. Ziyarette, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ve Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı Beşar Esad, Çin-Suriye stratejik ortaklığının kurulduğunu ilan etti. Hangzhou’dan sonra Pekin’e geçen Esad burada China Media Group (CCTV) ile röportaj yaptı. Öne çıkan vurguları sizlerle paylaşıyoruz:
-
Yıllar sonra Çin'i tekrar ziyaret ettiniz. Ne hissediyorsunuz?
Çin'de gördüğünüz en büyük değişiklik nedir? Çin'in dünya için önemli bir emtia fabrikası olduğu söylenirdi. Ancak bugün Çin bir yandan da yaratıcılığın fabrikası oldu. Diğer yandan Çin halkı, ülkelerini çok seviyor. Bu başarıların belki en önemlisi, Çin'de neyin değişmediğidir. En büyük zorluk da buradadır. Çin'de değişmeyen en önemli şey kültürdür. Anavatana, topluma, Çin gelenek ve göreneklerine aidiyettir. Bu en büyük başarıdır. Birçok ülke teknolojik, ekonomik ve çeşitli bilimsel alanlarda gelişebilir. Ancak çok azı kimliğini koruyabilir ve Çin kimliği bugün de yirmi yıl önce olduğu kadar nettir.
-
Başkan Xi ile birlikte Çin ile Suriye arasında stratejik bir ortaklık kurulduğunu ilan ettiniz. Bu ortaklığın anlamı nedir? İşbirliğinin hangi alanlarda daha fazla gelişmesini bekliyorsunuz?
Çin, bugün dünyada çok önemli bir rol oynayan süper güç. Başkan Xi, ortaklıktan bahsederken bir ilkeden bahsediyor. Dikkat çekmek istiyorum, hegemonyadan bahsetmiyor. Ülkeler olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde eksikliğini hissettiğimiz şey bu. Sadece Suriye'de değil, özellikle küçük ülkelerin buna ihtiyacı var; ortaklık. Çin bu rolü oynuyor. Suriye şu anda Batı'nın Suriye halkını aç bırakmayı amaçlayan ekonomik kuşatmasına maruz kalıyor. Çin, Suriye'ye insani yardım sağlıyor ve acıların hafifletilmesinde önemli bir rol oynuyor. Belirlediğimiz projeler var. Şam'a döndüğümüzde bu projeleri pratik çalışmaya dönüştürecek mekanizmaları geliştireceğiz.
-
Başkan Xi ile görüşmenizde Çin özellikleri taşıyan sosyalizmden bahsettiniz. Suriye'de de Çin'in kalkınma deneyiminden nasıl ders alınabileceğine dair bazı tartışmalar olduğunu belirttiniz. Çin tarzı modernleşme yolunun Suriye’de yeniden inşaya ne gibi bir ilham getireceğini düşünüyorsunuz?
Çin'in yıllar önceki koşulları birçok üçüncü dünya ülkesinin koşullarına benziyordu. Bu anlamda ilk olarak, endüstriyel ekonomik nitelikteki projelerde, Çin uzmanlığı ile Suriye uzmanlığı arasında ortak işbirliği olmalıdır. İkincisi ise, sosyal değer kavramları da kalkınma sürecinde temel bir rol oynamaktadır. Teknik kalkınma ile sosyal kalkınmayı birbirinden ayıramayız. Bu nokta da Çin deneyiminden faydalanabiliriz. Ayrıca bölgemizdeki birçok ülke, Batı deneyimlerinden faydalanmaya çalıştı. Ancak başarısız oldular.
-
Geçen yılın ocak ayında Suriye “Kuşak ve Yol” girişimine katıldığını açıkladı. Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerindeki çok önemli ülkelerden biri olduğunu biliyoruz. Bu girişimin küresel kalkınma için önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuşak ve Yol Girişimi, Küresel Medeniyet Girişimi, Küresel Kalkınma ve Küresel Güvenlik… Hepsi bir bütün. Güvenlik olmadan kalkınma olamaz. Medeniyet ve ahlakı koruyamazsak, kalkınma ve güvenlik de olmaz. Tüm bu girişimler, kurumlarla birlikte bir ağ oluşturarak küresel düzeyde gerçek bir uygulamaya dönüşecektir.
DEĞERLER VE AİDİYETLER
-
Suriye, Orta Doğu'nun en zengin ve istikrarlı ülkelerinden biriydi ve birçok Çinli tarafından bilinen Arapça bir şiirin dizelerinde “Sonsuzluğun cenneti yeryüzündeyse Şam'dır ya da gökyüzündeyse onun üzerindedir.” yazıyor. Ancak, on yıldan fazla süren savaşın ardından Suriye sadece savaş ve ekonomik durgunluktan muzdarip olmakla kalmadı, aynı zamanda birçok kayıp ve şok yaşandı. Suriye'deki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? En önemli soru şu: Savaş bitti mi?
Hayır, savaş bitmedi. Şu anda hala savaşın tam ortasındayız ama şunu söylemek isterim ki Suriye, tarih kitapları yazıldığından beri coğrafi bir konum olarak işgaller için bir koridor olmuştur. Şehirleri bir çok defa yerle bir edilmiştir. Bu Suriye'nin tarihidir ama her zaman yeniden inşa edilmiştir. Suriye halkı, savaş durduğunda ve kuşatma sona erdiğinde ülkelerini yeniden inşa edebilir. Esas sorun, ortaya çıkabilecek sosyal etkilerdir. Maddi olarak bir şey kaybettiğinizde onu yeniden inşa edersiniz ama entelektüel ve kültürel olarak bir şey kaybettiğinizde bu yok olur ve geri gelmez. Şimdi bölgemiz bu savaşla birlikte iki tür tehlikeyle karşı karşıya: liberalizm tehlikesi. Amerika'da ortaya çıkan Batı modernitesi ve aşırıcılık tehlikesi. Yani toplumlar iki farklı şeymiş gibi görünen ama aslında bir olan iki kötü şeyle karşı karşıya. Şu anda odaklandığımız şey öncelikle değerleri ve aidiyeti koruyabilmek. Çünkü değerler ve aidiyet toplumumuzu veya vatanımızı inşa etmemize yardımcı olan şeylerdir, bu değerleri kaybettiğimizde herkes göç edecek ve kimse ülkesini savunmaya veya topluma hizmet eden herhangi bir iş yapmaya hazır olmayacaktır.
-
Sayın Cumhurbaşkanı, bu sizin için Suriye meselesinin çözümünün önündeki en büyük engelin dış güçlerin müdahalesi olduğu anlamına mı geliyor?
Evet, bu büyük bir engel. Eğer bu dış müdahaleyi ortadan kaldırırsak, karmaşık gibi görünen ama aslında öyle olmayan Suriye sorunu yıllar içinde değil birkaç ay içinde çözülebilir.
ABD HEM HIRSIZ HEM DE TERÖRLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR
-
Suriye'de ciddi bir elektrik enerjisi sıkıntısı var ve bu sorunun ana nedeni yakıt eksikliği. Suriye'nin petrol ve gaz kaynakları açısından çok zengin olduğunu ve Haseke ve Deyrizor vilayetlerinde çok sayıda petrol sahası bulunduğunu biliyoruz. Bu sorunun Amerikan ordusunun petrol hırsızlığıyla doğrudan bir ilgisi var mı?
Doğrudur, Suriye'nin teröristler tarafından işgal edilen kuzeydoğu bölgesi Amerikalıların gözetiminde olan bölgeyle aynıdır. Dolayısıyla mesele sadece hırsızlık değil, mesele teröristlerle kâr paylaşımı ortaklığıdır. Bir süper gücün teröristlerle ortak olması da ikinci bir sorundur. Suriye'deki gerçeklik budur. Dolayısıyla o bölgelerde petrol ve buğday kaybediyoruz. Biz buğday ihraç eden bir ülkeydik. Şimdi çok az buğdayımız var. Elektriğimiz yok. Elektrik olmadan yaşam nasıl olabilir?
‘ÇOK DAHA İYİ BİR YERE GELECEĞİZ’
-
Ülkenin yeniden inşasının şu anda Suriye halkının en büyük taleplerinden biri olabileceğini söylediniz. Yeniden inşa için planlarınız ve istekleriniz nelerdir?
Eğer yeniden inşada başarılı olursak, Suriye'yi çok büyük bir gelecek bekliyor. Varsayımlar, umutlar ya da beklentiler üzerinden konuşmuyorum. Savaştan önceki duruma bakarak konuşuyorum. Savaştan önce Suriye'nin büyümesi en iyi seviyedeydi, yüzde 7'ye yakındı ki bu sınırlı imkânlara sahip bir ülke için çok yüksek bir orandır. Borcumuz yoktu. Borçlu bir ülke değildik. Kredi alırdık ve krediyi doğrudan geri öderdik. Yeterli miktarda buğdayımız vardı ama buğdayı birçok ülkeye ihraç ediyorduk. Sebze ve meyve ihraç ediyorduk ve endüstrilerimizi geliştiriyorduk. Bu yüzden güvenle söyleyebilirim. Savaşı durdurmak ve Suriye'yi yeniden inşa etmek Suriye'yi savaştan önceki halinden çok daha iyi bir hale getirecektir.
REÇETE YUANA GEÇİŞ
-
Suriye'nin yeniden yapılanma ve kalkınma gibi çeşitli alanlarda karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkmak için nasıl bir “reçete” önerirsiniz?
Elbette şu anda savaş ve abluka ile ilgili bir iç zorlukla karşı karşıyayız. Ancak küresel ekonomik durum, Korona pandemisinin etkileri, Ukrayna'daki savaşın etkileri gibi ilgili bir takım dış zorlukla karşı karşıyayız. Tüm bunlar, dolardaki faiz artışına ek olarak tüm fiyatlarda artışa yol açtı. Böylece tüm ülkeler için zorluklar da arttı. Böyle bir durumun temel reçetesi, tabii ki sadece Suriye için değil, tüm ülkeler için dolarla işlem yapmaktan diğer para birimlerine, özellikle de yuana geçiştir.
-
Orta Doğu'da bir “uzlaşma dalgası” ortaya çıktı. Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesinin yanı sıra Çin’in arabuluculuğuyla Suudi-İran diplomatik ilişkileri yeniden kuruldu. Çin'in Orta Doğu'da barış ve istikrarın desteklenmesindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suudi-İran uzlaşması, çok büyük ve beklenmedik bir başarıydı. Bu girişim iki taraf arasındaki uzlaşmadan daha fazlasıydı. Orta Doğu’da bir modeldik ve herkese olumlu yansıyacaktır. Öte yandan Çin'in bu uzlaşmayı ilan etmesi, siyasetinin Batı'daki gibi boş laflara, konuşmalara ve propagandaya değil eyleme dayalı olduğu anlamına geliyor. Ortada gerçek bir siyasi eylem ve elde edilmiş sonuçlar var.
-
Başkan Xi tarafından önerilen Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi ve Küresel Medeniyet İnisiyatifi'nin önemi nedir?
Çin'in sürekli olarak gördüğümüz gibi artan bir siyasi rol oynamaya devam edeceğini umuyoruz. Şu anda içinde yaşadığımız çağın eski bir dünyadan yeni bir dünyaya geçiş çağı olduğunu söylüyorum. Birkaç bin yıllık eski dünyayı kastetmiyorum. On beşinci yüzyılda Amerika'nın keşfiyle sömürgecilik çağıyla başlayan eski dünyadan bahsediyorum. O zamandan bugüne kadar altı yüzyıl sömürgecilik, öldürme ve yağmalama ile geçti. Bu girişimler ne anlama geliyor? Bugün dünyada siyasetin artık başkalarının sırtından kâr elde etmek olmadığı, artık öldürmek olmadığı, artık işgal olmadığı, ihtiyacımız olan siyasetin ya da yeni politikanın ahlaka dayalı bir siyaset, işbirliğine dayalı bir siyaset, ilkelere dayalı bir siyaset, karşılıklı çıkara dayalı bir siyaset haline geldiği anlamına geliyor. Dolayısıyla bunların yavaş yavaş eski dünyanın yerini alacak yeni bir dünya için geçerli ilkeler olduğunu söylüyorum. Biz bunu böyle görüyoruz.
-
Ülkeniz ölüm kalım anlarından geçti ve siz de Başkan olduğunuzdan bugüne kadar kişisel olarak pek çok zor an yaşadınız. Bu süreçte size en büyük manevi destek ne oldu?
Sizi en çok ayakta tutan şey halktır. Eğer bu tür durumlarda halk yanınızda değilse, savaşa devam edemezsiniz.