Esad gitti, captagon bitti mi?
HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesiyle birlikte ise uyuşturucuya darbe vurulacağına yönelik tezler ortaya atılmaya başladı. Ancak HTŞ’nin İdlib yönettiği dönemdeki uyuşturucu karnesi oldukça zayıftı. Kaynaklar İdlib’de uyuşturucu üretim merkezlerinin sayısının arttığını bildiriyorlardı
Suriye’de Beşar Esad Hükûmeti’ni devirerek yönetimi ele alan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü, İdlib’i kontrol ettiği dönemin kötü karnesini unutturabilecek mi?
HTŞ’nin Halep, Hama ve Humus üzerinden ilerleyerek Şam’a girdiği 8 Aralık günü, Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dikkat çeken bir açıklama yaptı. “Rejim, iktidarda kalmak için uyuşturucu gelirlerine bağımlı hale gelmişti.” diyen Fidan’ın sözleri, büyük yankı uyandırdı.
Hemen ertesi günü Şam’da Emevi Camii’nde boy gösteren HTŞ Lideri Ebu Muhammed el-Colani de benzer bir ithamda bulunarak, “Bu zorba (Esad), Suriye’yi dünyanın en büyük captagon (uyuşturucu) üretim merkezi yaptı. Fakat bugün Allah’ın izniyle bunlar temizleniyor.” ifadelerini kullandı.
Üst üste yapılan bu açıklamaların ardındansa Batı medyası, devrik Suriye yönetiminin uyuşturucu ile olan bağlarına yönelik haberler yayınlamaya başladı. Eski Baas yönetiminin evlerine yapıldığı söylenen baskınlarda, çeşitli uyuşturucu yapımında kullanılan aletler görüntülendi.
Bazı depoların zemininde hap yığınları olduğu kaydedildi. Nitekim bu haberler çok da yeni değildi. Geçen yıllarda da Batılı bazı araştırma kuruluşları aynı suçlamaları Esad Hükûmeti’ne yöneltmiş, Suriye’yi bir “uyuşturucu cenneti” olmakla nitelendirmişlerdi.
Örneğin, Arap dünyasındaki captagon ticaretini takip ettiğini iddia eden “Observatory of Political and Economic Networks” adlı kuruluş, 2020 ile 2022 yılları arasında Esad yönetiminin uyuşturucudan yıllık 2,4 milyar dolar gelir elde ettiğini ileri sürmüştü.
Bu tür yayınların hemen ardındansa ABD Hazine Bakanlığı, captagonun üretimi ve ihracatında rol oynadıkları gerekçesiyle, aralarında Beşar Esad’ın kuzenlerinin de bulunduğu bazı kişileri yaptırım listesine eklenmişti.
İDLİB’DE KENEVİR TARLALARI
HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesiyle birlikte ise uyuşturucuya darbe vurulacağına yönelik tezler ortaya atılmaya başladı. “Esad gitti captagon cumhuriyeti bitti” başlıklı haberler manşetleri doldurmaya başladı.
Ancak HTŞ’nin İdlib yönettiği dönemdeki uyuşturucu karnesi oldukça zayıftı. O dönem Suriye Milli Ordusu kaynakları, İdlib’de uyuşturucu üretim merkezlerinin sayısının arttığını, kullanımın da oldukça yaygınlaştığını bildiriyorlardı.
HTŞ, 13 Ekim 2022’de Suriye Milli Ordusu’na bağlı Üçüncü Lejyon ile girdiği çatışmaların ardından Afrin'de kontrolü ele geçirmişti. HTŞ'nin Genel Güvenlik Birimi, bir süre Afrin'de hayatın tüm yönlerini kontrol etti.
Bu dönemde biri Sultan Murad Tugayı üyesi, diğeri Hamza Tümeni'nden iki kaynak, HTŞ'nin Afrin'i ele geçirmesinin uyuşturucu ticaretinde yeni bir döneme işaret ettiğini söylemişti.
HTŞ’nin İdlib kırsalındaki esrar tarlalarının yanı sıra 7 uyuşturucu fabrikasına ev sahipliği yaptığını bildiren kaynaklar, işgalin ardından Afrin’de de uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığını belirtmişlerdi.
Hatta kaynaklara göre HTŞ'nin Milli Ordu unsurları ile çatışmaya girmesinin ana nedeni de muhaliflerin uyuşturucu ticaretine karşı aldığı önlemlerdi.
Kaynağa göre HTŞ’nin Suriye Milli Ordusu’na duyduğu düşmanlığın ana nedeni, milyonlarca ABD doları değerindeki uyuşturucu sevkiyatının engellenmesiydi.
RAPORLARDA CAPTAGON
HTŞ'nin İdlib’i yönettiği dönemde bölgede kenevir tarlalarının arttığı, captagon kullanımının da yaygınlaştığı kaydediliyor. Bunlara kristal, kokain, eroin, Afgan haşhaşı ve Bulgar captagonu gibi türler de ekleniyor. Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS), HTŞ ile ilgili Ağustos 2023’te yayımladığı bir raporda, uyuşturucu faaliyetlerine ilişkin şu bilgilere yer veriyor:
“HTŞ, gelirinin büyük kısmını sınır tarifelerinden elde ederken, aynı zamanda bölge sakinlerinden vergi topluyor ve su, petrol ve çöp imhası gibi kamu hizmetleri üzerinde tekel sahibi. HTŞ ayrıca, popüler sentetik uyarıcı captagonun kaçakçılığı da dahil olmak üzere güçlü bir yasa dışı ekonomiyi kolaylaştırmakla suçlanıyor.”
Yakın Doğu Güney Asya Merkezi (NESA Center)’nin captagon raporunda ise “Heyet Tahrir Şam gibi isyancı gruplar, sınır geçişleri üzerindeki kontrollerini kullanarak komşu pazarlara captagon akışını kolaylaştırmak suretiyle uyuşturucu endüstrisine fayda sağlamaktadır.” deniliyor.
Newsline Enstitüsü’nün raporundaki şu ifadeler de dikkat çekiyor:
“Heyet Tahrir Şam gibi grupların Sarmada ve Cisr eş Suğur’daki kaçakçılık merkezlerinde Kuzey Suriye'den Türkiye'ye uyuşturucu akışını vergilendirdiği ve kolaylaştırdığı bildirilmektedir. Türkiye'nin 2016-2020 yılları arasında bir dizi askeri operasyonla Kuzey Suriye'de bir tampon oluşturmasından bu yana, Türkiye'ye yönelik sınır ötesi captagon kaçakçılığında azalma yaşanmıştır. Son zamanlarda Suriye Milli Ordusu, muhtemelen Türkiye'nin de teşvikiyle captagon yakalamaları gerçekleştirmiş ve hatta uyuşturucu kaçakçılarıyla küçük çaplı çatışmalara girmiştir.”