Esad ile petrol anlaşmasını yapmalıyız
Suriye'nin günlük petrol üretiminin 600 küsür bin varillere çıktığı görüldü. Son yıllarda günlük üretimin 100 bin varilin altında olduğunu belirtiyor. Suriye, petrol açığını İran'dan günde 90 bin varil civarında petrol alarak kapatmaya çalışıyor
Suriye'de petrol üretiminin büyük oranda ülke değişimi, yani yoğun olarak Kürtlerin yaşadığı bölgeden ayrılmaya başlandı. Bölgede Amerika'nın askeri güçleri olduğunu ve petrol üretimi ve satışını büyük oranda kontrol ettiğini varsayabiliriz.
Bu yazının amacı, politikalarımızın değerlendirilmesi için alternatif strateji petrol politikaları önermesidir.
NEREDEN NEREYE
Ekim ve Kasım 2019'da farklı açıklamalarla (hatta birinde Erdoğan ile görüş sırasında) dönemin ABD başkanı Trump şu ifadeleri kullanmıştı: 'Suriye petrolünden 45 milyon dolar kazanabiliriz. Petrollerini kontrol ediyoruz, koruyoruz, askerlerimizi sadece petrol için orada bıraktık.
Bu açıklamaların ardından Suriye başkanı Esad şu açıklamayı yaptı: 2014'ten beri DEAŞ teröristlerinin petrolümüzü çalmada iki ortakları var: Amerikalılar ve Türkler. (Gerçi 'Türkler' demedi, isim verdi). Daha sonraları CNN kanalındaki bölgede faaliyet gösteren 'Crescent Energy Company' isimli Amerikan firmasına bloke edildi. Firma ve petrolcü bazı özel isimlerle kuruluyor, bölgesel petrol işi yapıyor ve ABD bu firmayı Suriye yaptırımlarından muaf tutuyor. Daha sonra Biden döneminde şirket dosyası çekildi. Zaten CNN'de Biden'ci çizgide olduğu için bu yayınlar çalışılmıştı. Önümüzdeki dönemde Trump tekrar geldiğinde benzer olaylar yaşayabiliriz. Daha sonraki dönemde Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika'yı Suriye'nin petrolünü çalmakla suçladı.
Türkiye'nin Suriye'deki günahları çok fazla. Suriye ordusu ile sıcak çatışmaya kadar süren iş. Güneyden İsrail bombaladı, kuzeyden biz askeri operasyon gerçekleştirdik. Suriye, Halep, hayatın hayatı perişan oldu. Allah afetsin, milletçe büyük günahımız var.
Türkiye, Suriye ile ilgili hatalı politikalarından 2016 Temmuz'unda yaşadığı 'Temmuz Aydınlanması' sonucunda çark etmeye başladı. Hatalarımızı yıllar önce anladık ama hala Esad ile arzulanan hızlarda iyileşme sağlanamadı. Peki önümüze bakalım. Suriye ile ilgili olan petrol politikalarında nereye doğru gitmek istiyoruz?
HEDEFLER
1) Suriye petrol üretiminin tekrardan günde 400-500 bin varil seviyelerinin çıkarılmasını istiyoruz ve bu paralar ile Suriye'nin hızla savaş ve yıkımın yaralarını sarmasını istiyoruz.
2) Petrol paralarının bölgedeki çeşitli terör hareketlerinin desteklenmesi için yapılmaması. Yani petrolün çıktığı bölgede başta Kürtler olmak üzere bölge halklarının da refahını temin edecek ama petrolün vanasının ve gelirin kontrolünün büyük ölçüde merkezi Suriye'de kalacak bir çözüm isteniyor.
3) Suriye'nin kendi petrolünün satışını en yüksek pazar hakkının satmasını ve birçok gelir üretmesini istiyoruz, politik baskı altında tavizler ile iskontolu satış yapılmasını istemiyoruz.
4) Bölgedeki petrol gelişimi gelişirken, sistematik olarak petrol gelirleri ile Türkiye'den sağlanan Suriye'nin yeniden imarı ve normalleşmesi için mal ve hizmet sunmasını istiyoruz.
5) İdlib bölgesinde, TR destekli gruplar, PYD vb. örgütlerden satın alma hakkının ham petrolü ilkel koşulları, kazanlarda rafine edilmesi. Proseste çocuklar kullanılıyor, etrafa zehir saçılıyor, bölgesel su kaynakları kirleniyor, tarım ve hayvancılık bitiyor. Kazanlar sırasında ve ısınırken patlamalar oluyor. Zehir çözülüyor. Yaralananlar TR'de tedavi yöntemleri geri geliyorlar. Bu insanlığın yüzüne izin verilmemelidir. Bu insanların ihtiyacı olan rafine edilmiş petrol ürünleri temin edilmelidir. Bu bölgedeki TPAO bölgesindeki petrol satış duraklamaları başlar.
Peki mevcut uygulama hedeflediğimiz yeni durum geçişi için nasıl politikalar uygulanabilir?
1) Türkiye, Suriye hükümeti ve Esad ile hızlı bir şekilde oturmalıdır ve ilişkiler normalleştirmelidir. Normalin de ötesinde iyi ve barışçı seviyeye getirilmelidir. Suriye ile petrol üretim ve işbirliği anlaşması imzalanmalıdır.
2) Suriye'deki üretim durmuş olan veya yatırım/bakım tüketimi olan petrol kaynakları TPAO birimlerine girmeli, yapılması gereken yatırım yapılmalı ve hızla Suriye'nin üretimi en üst seviyeye çıkartılmalıdır.
3) Üretilen petrolün tamamı Türkiye indirimsiz piyasa fiyatından Suriye rejiminden satın almalı ve rafinaj için Türkiye rafinerilerine ve/veya ihracat limanlarına aktarılmalıdır. (İlk dönem belki karayolu tankerleri sonrasında yapılması gereken boru hattı inşası ile)
4) Petrol tüketimindeki üretim artışı, gerçekleşen vs. ilintili işlerde öncelikle bölgedeki Kürtlerden hizmet alınmalı ve makul miktarda gelir analizi taraması yapılmıştır. Bölgedeki tesislerin ömrünün çalışma düzeyinde merkezi hükümet, Türkiye ve bölge halkının temsilcileri mutabık olmalıdır.
5) Suriye için hala önemli miktarda Batı kaynaklı ticaret yaptırımı var. Bunlar kaldırılmalıdır veya Türkiye için (veya birleştirilecek şirketler için) muafiyet bilgisi veya Türkiye yaptırımları tanınmamalıdır.
6) Suriye'ye yıllardır İsrail saldırıları olmakta ve rafinerileri ile petrol tesisleri tehdidi altındadır. Elbette İsrail, zayıf bir Suriye arzuluyor ve Suriye'nin ekonomisini geliştirecek her türlü projeyi sabote edeceklerdir. Rafinajın Türkiye'de yapılması bu şekilde ilave bir güvencedir. Petrol tesislerinin İsrail hava saldırılarından korunması için İsrail'e Azerbaycan'dan aktarılan petrol güvencesi olarak kullanılabilir. Türkiye'nin yatırım yaptığı sahalara İsrail saldırır, Türkiye'de BTC'den İsrail'e akan petrolü keser. En kötü ihtimalle İsrail kuyuları vursa dahi Türkiye'nin teslimatı lojistik ve teknik destek ile iki günde kuyular tekrar üretime alınır. Ayrıca bölge, Türk sınırına ulaşmak için hava savunması yapım sistemi kolay olur.
7) Peki Suriye'deki petrol üretim sahalarındaki yabancı hakları ne olacak? Verilen bazı üretim lisansları hâlâ geçerli midir? Varsayalım bazı haklar mevcut, ne yapılabilir? Suriye hükümetinin çıkartacağı bir kanun ile bunların hepsini devletleştirebilir ve ilgili ülkelerin Suriye'deki yıkımındaki sorumlulukları oranında tazminatlar bu bedellerden düşülür. Türkiye'nin de Suriye'deki yıkımında suçu vardır ve Türkiye'nin tazminat ödemesi (yeniden imarın bir kısmının masrafını karşılama şeklinde) makuldür. Diğer bir olasılık ise, Türkiye, ilgili lisansların sunduğu kadarını kabul ediyor ve üretilip işlenecek petrolden bu firmalara satış yapıyor.
8) Kamışlı bölgede büyük miktarda verimli tarım arazisi de var. Petrol işbirliği konusunda başarılı bir girişim yapılabilir ve bölgede barış, huzur ve refahı sağlayabilmek, kalkınma konusunda tarım konusunda işbirlikleri de yapılabilir. Tarım konusunda işbirliği yapılabilirse, Türkiye'nin kendi tarım havzalarını korumak için su kaynakları fazlaca tutmasına da ihtiyaç kalmayabilir ve bölgedeki barajların doluluğu artıyor ve bölgesel sulu tarımın artışı artıyor. Sonucunda herkes kazanır.
9) Şırnak tarafında, Gabar Dağı civarında malum önemli miktarda petrol bozulmadı ve üretim çalışmaları devam ediyor. İlgili bölge zaten Suriye'nin petrol üretimi bölgelerine yakın. Belki Gabar petrolünün hacmi ve Suriye petrolü hacmi birlikte değerlendirilerek Türkiye tarafında uygun bir yerde, yeni bir petrol rafinerisi yatırımı Suriye devleti ile ortak olarak yapılabilir. Hatta Irak devleti ortak olabilir ve Kuzey Irak petrollerinin bir kısmı da bu rafineride işlenebilir.
10) Türkiye sınırından geçtiği her litre petrol karşılığında Suriye rejiminin Türkiye'de açılan ilgili banka hesaplarına aynı gün ödeme yapılabilir. Suriye hükümeti de bu hesaplardaki paranın belirli bir serbest bırakılması kendi ülkesine çeker ve harcar, diğer kısmı ile Türkiye'den ürün ve hizmetler satın alır ve ülkenin hızla imarını sağlar. Bu işlemler USD fiyatı referans alınarak dahi yerel paralarla işlem yapılabilir. (Ve Suriye'ye USD endeksli faizsiz TL KKM hesabı açılabilir)
11) Suriye'nin ve bölge halklarının, benzin, mazot, gazyağı vs. gibi rafine edilmiş petrol ürünlerine de ihtiyacınız var. Bu ürünler TR tarafından karşılanmalıdır. Ek olarak bölge halkı, ilkel rafinaj sürecinde oluşan bazı katran üyelerini sobalarında kışın yakacak olarak kullanacak. Bunlar seçilir ve kanserojen durumlar oluşur. Kışın, bölgeye ait kömür yardımı da yapılabilir.
12) Özellikle İdlib bölgesinde Beyaz Bereliler'in faaliyetlerinin izlenmesi gerekir ve mümkün olduğunca insani yardım konuları bunlara bırakılmamalıdır. Bölgede Kızılay ve benzeri milli yardım sisteminin açılması gerekir. Kızılay'ın önünde medyanın bağışı daha iyi görünmelidir ve hem gelirini artırmalı hem yardım faaliyeti genişlemelidir.
13) Cizre şehrimiz malum Suriye ve Irak ile komşu bir şehir. Sınırın hemen karşısındaki petrol üretimi var. Belli ki Cizre'nin petrolünün altı. Bu bağlamda Cizre'ye üretim kuyularının açılması uygun olabilir. Kuyu açılmayacaksa da ilgili kişilerin gerekçelerini açıklamaları uygun olur. (Tam olarak Habur çayı ve Dicle nehrinin birleştiği yerde kuyu açılmalı. Dümdüz sulak tarım arazisi orası, ucuz maliyetle kuyu açılabilir. Yüzlerce düşük sıcaklıkta (belki de zararına) üretim yapan kuyularımız var, birkaç parça bu bölgede taşınabilir)
14) Enerji bakanımızın son dönemdeki tercihleri bende güven telkin etmedi. En zengin batılı ülke şirketleri ile yapılan LNG alım anlaşmaları, TPAO'nun oldukça başarılı olan yönetim yapılan değişiklikleri, Akkuyu nükleer projesinden ayrılırken seçilen kelimeler, Irak ve diğer bazı enerji/petrol bakanları ile (Libya, Moritanya) Amerika'nın Teksas'ta yapılan toplantıları. Hayırlısı diyelim...
15) Bölgeye en yakın TCDD istasyonu Nusaybin'de. Otobüs istasyonu ile Suriye'nin petrol bölgesi bağlantısı ile bağlanarak ham ve rafine petrol taşımalarının ve diğer ticari yüklerin kalkışına kaydırılması uygun olabilir. Yolcunun dolaşımında da bu konaklamalar mevcuttur.
16) Kuzey Suriye bölgesinde başta zeytin ağacı fidanları olmak üzere gerekli anlaşma üretimin çoğalması için bölgede kişilere destek olmak uygun olabilir.
17) Bölgedeki tanker ile petrol taşımalarında, çekici ve dorse tercihinde Türk teknolojisiyle çalışılmasının teşvik edilmesi uygun olabilir. Türkiye'deki ilgili bölgelerdeki uygun modelleri tasarlayabilirler.
Peki, yukarıdaki çerçeveler çizilen yöne bir petrol değişimi Esad için makul müdür? Neden Esad böyle bir anlaşma ile ülkenin petrol gibi yüklediği bir alanda Türkiye gibi fazlaca günahları olan bir ülke ile işbirliği yapsın?
Suriye'ye petrol parası gelip akmaya başlayacak. Mevcut durumda muhtemelen Suriye merkez araçlarına ya hiç para vermiyor ya da çok az gidiyor. Anlaşma ile bölgedeki karayolu tankerleri sona erecek ve Suriye'ye girecek ve bu sayede katılımın başlamasını sağlayacak. Türkiye'den rafine edilmiş petrol ürünleri Suriye'ye gönderilecek.
Biden döneminde ABD, İsrail yanlısı bir politika izledi ve bölgesel ekonomilere ekonomik yaptırımlar uyguladı. Trump geldiğinde, daha da artarak İsrail yanlısı politikalar izlenecek ve bölgesel ülkelerin boğazları iyice sıklaştırılacak. İsrail'in saldırıları, Trump'tan destek alarak muhtemelen genişleyerek devam edecek. Bu durumda Suriye'nin petrol kuyularını, rafinerilerini korumak mümkün olabilir mi? Petrol Amerika'yı çıkartıp terör örgütlerini beslerse sistem yürür. Esad, kendi ülkesinin petrolüne el atarsa, İsrail bombaları. Türkiye'nin yasal olarak bu yasal garantilidir. Hem Türkiye bütün teknik, ekonomik ve sosyal güç ile petrol bağlantısını birleştirecek hem üretimi artıracak hem de Suriye'nin kasasına paralar akacak. İsrail'in olası saldırılarına karşı gerekli ekonomik ve askeri planlama yapılacak.
YILDA 13 MİLYAR PETROL
Biraz da dört işlem sırasında. Günlük 90 bin varilden, günlük 500 bin varillik üretime çıkmamızı varsayalım. Varilini 70 dolardan sayalım. Yani Suriye, günlük 'sıfır' petrol gelirinden, günlük 500x70=35 milyon dolar, yılda 13 milyar dolar gelire çıkacak. Hem terörizmine 2 milyar dolar gitmeyecek, hem de kasaya 13 milyar girecek. Türkiye Nereden baksanız Suriye'ye satacağınız ürün ve hizmetlerden 4-5 milyar dolar kazanıyor. Bölgede yüzbinlerce kişiye istihdam imkânı sağlanır. Zaten haritaya bakan herkes görecek ki Suriye'nin imarını yapabilecek Türkiye'den başka bir ülke yok. Kim yapacak? Fransa Marsilya'dan çimentoları, demirleri gemiye yükleyip, gelip Halep'i imar mı edecek? İnşaat romantizmi, ustalarını Marsilya'daki Ermeni diasporasından mı karşılayacaklar? Elbette hayır. İskenderun'daki, Gaziantep'teki, Mardin'deki çimento fabrikaları, demir çelik fabrikalarından ihtiyaç karşılanacak. Arabı, Ermenisi, kürdü ile Suriyeliler Halep'teki şantiyelerde çalışırlar.
Zaman, hızla Suriye hükümeti ile ve Esad ile ilişkilerin ilerlemesi, bölgesel barışı, dayanışmayı ve ekonomik kalkınmayı getirme zamanıdır. Birinci normalleşme bölümünü başarıyla finanse ettikten sonra sınır aralıkları, serbest dolaşım ve serbest ticaret anlaşmalarının kiralanması mümkündür.
- https://en.wikipedia.org/wiki/Petroleum_industry_in_Syria
- https://www.youtube.com/watch?v=rypy8DXLjdI
- https://www.youtube.com/watch?v=KsB9OTkepe8
- https://www.youtube.com/watch?v=lQc7PYPZ7g4