Esad, Suriye ve Çin’in yeni İpek Yolu

Türkiye’nin bekasını sürdürmesi için Suriye devletinin egemenliğinin savunulmasını isteyen Rusya’yla askeri olarak; Çin’le ise Orta Koridoru’nun Türkiye’den geçtiği Kuşak Yol Girişimi dahilinde iş birliği yapmaktan başka şansı yoktur.

Rusya ve Çin, 2011'de ABD'nin Suriye'ye müdahalesini BM Güvenlik Konseyi’nde veto ederek, Anglo-Amerikan dünya doktrinine ilk kez açıktan meydan okudu. O zamandan beri, Arap dünyasını on yıllardır kaos, bölünme ve cehalet içinde birbirine bağlayan Gordion düğümleri çözülüyor.

Sadece on yıl önceye kadar 'yeni Amerikan yüzyılının' tek kutuplu vizyonu rakipsiz bir şekilde hüküm sürüyordu. Ancak 2013’e gelindiğinde Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) hayata geçirildi. Bununla birlikte Xi Jinping'in liderliğinde, Çin derin devletine yönelik tarihin en büyük tasfiyelerinden biri başlatıldı. Bu tasfiyeler, CIA’nın Çin’deki faaliyetlerini neredeyse imkânsız hale getirdiği için ABD istihbaratını öfkelendirdi. Bunun sonucunda savaş fanatiği eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Xi Jinping’i “otoriter” ilan etti.

Rusya'nın başını çektiği Avrasya Ekonomik Birliği'yle güçlü bağları olan bu yeni iş birliği modeli, büyük bir hızla büyüyor. Bugün, dünyanın önünde çok kutuplu bir gelecek beliriyor. Bu çok kutuplu gelecek, kurallarına göre oynamayı seçen herkes için gerçekten uzun vadeli bir gelişme sağlamayı planlıyor.

Söz konusu seçimi yapan devletlerden biri Suriye olacak. Vadesini tamamlamış tek kutuplu düzenin temsilcilerinin, on yıllık askeri saldırısından mucizevi bir şekilde kurtulduktan sonra dünya sahnesine yeniden çıkan Suriye.

Elbette savaşın acısı ve yıkımı Suriye’de hâlâ derinden hissediliyor. ABD’nin hukuk dışı yaptırımları, kitleleri açlığa mahkûm ediyor; altyapının yeniden inşasını baltalıyor, halkın içme suyuna erişimini engelliyor; okulları, hastaneleri, işletmeleri ve insanların geçim kaynaklarını hedef alıyor.

Wang Yi - Beşar Esad

KUŞAK-YOL GİRİŞİMİ VE SURİYE'NİN YENİ GELECEĞİ

5 Kasım 2021’de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşerek “Suriye tarafının Kuşak ve Yol Girişimi ve Küresel Kalkınma Girişimi'ne katılımını memnuniyetle karşılıyoruz.” dedi. Bununla birlikte Xi, yeniden yapılanma, kalkınma ve Suriye'nin egemenliğiyle toprak bütünlüğünün savunulması çağrısında bulundu.

Çağrı, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Temmuz 2021'deki Batı Asya ve Kuzey Afrika'daki fırtına gibi esen turunun arifesinde de gündeme gelmişti. Bu turdaki ziyaretlerden biri de Suriye'nin, Arap Birliği’ne geri dönüşünü görüşmek üzere Birlik Başkanı'na yapılan ziyaretti.

Esad'ın yeniden seçilmesiyle aynı zamana denk gelen bu turun sonunda Çin, Suriye'nin çok yönlü krizini geniş kapsamlı yeniden yapılanmaya, yasadışı yaptırımlara son vermeye ve Suriye'nin egemenliğine saygı duymaya odaklanarak çözmek için dört maddelik bir öneriye imza attı.

Bunun üzerine Suriye, Sinciang, Tibet, Tayvan ve Hong Kong'daki Batı destekli ayrılıkçı hareketler karşısında Çin'in toprak bütünlüğüne desteğini yeniden teyit etti.

Çin'in Batı Asya'daki kalkınmaya olan ilgisi, ilk olarak 2017'de Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang’ın şu sözleriyle ilan edilmişti:

“Orta Doğu'da çok fazla insan teröristlerin acımasız ellerinde acı çekiyor. Bölge ülkelerinin sinerji oluşturmalarını, terörle mücadele ivmesini pekiştirmelerini ve bölgesel istikrar ve düzeni yeniden tesis etme çabalarını destekliyoruz. Bölgedeki ülkeleri, kendi ulusal koşullarına uygun bir kalkınma yolu keşfetmeleri konusunda destekliyoruz ve yönetişim deneyimini paylaşmaya, Kuşak ve Yol'u ortaklaşa inşa etmeye ve ortak kalkınma yoluyla barış ve istikrarı teşvik etmeye hazırız.”

2018’de Çin, Suriye’ye 28 milyar dolarlık kalkınma yardımı teklif ederken, bir yandan da Irak’ın KYG’yle bütünleşme sürecini yönetiyordu. İş birliği, Eylül 2019’da dönemin Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin, ülkesinin yeniden yapılanmasını sağlayacak Çin-Irak petrol iş birliği programını ve Irak’ın KYG’yle kapsamlı bütünleşmesini ilan ettiğinde resmileşmişti.

Fakat bu süreç, yabancı çıkarlar eliyle kesintiye uğradı. Kitlesel protestolar kısa süre sonra Abdülmehdi hükümetini devirdi ve beraberinde petrol iş birliği programını rafa kaldırdı. Son zamanlarda programın aşamalı olarak canlandığı görülmekle birlikte, bu süreç yavaş ilerliyor.

Öte yandan, Çin ile İran arasında Mart 2021'de imzalanan 25 yıllık “Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması”, İran’ı, Çin’in altyapı ve bağlantı projelerini Batı Asya'ya genişletmesinin ana kapısı yaptı.

İran-Irak arasında inşası devam eden Selemçe-Basra demiryolu hattı, iki komşu ülkeyi iş birliği dahilinde bir araya getiriyor. Bu hat, KYG’nin güney uzantısı olarak, İran’dan Irak’a ve Suriye’ye uzanan daha büyük bir demiryolu ve enerji güzergâhını mümkün kılma potansiyeli anlamına geliyor.

Nisan 2019'da Suriye Devlet Başkanı Esad, Pekin'deki ilk resmi KYG zirvesine davet edilmiş ve şunları söylemişti:

“Çin hükümetine Kuşak ve Yol metodolojisine uygun olarak yaklaşık altı proje önerdik ve hangi projenin veya projelerin onların düşüncelerine uygun olacağını duymayı bekliyoruz. Sanırım zamanla bu altyapı geliştirildiğinde, Suriye'den geçen İpek Yolu (KYG), sadece harita üzerinde çizilecek bir yol olmakla kalmayacağı için (iki ülke için) kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.”

Peki bu projeler tam olarak neleri içeriyor?

Çin ve Suriye, henüz bu projeler hakkında detay vermiyor. Ancak Esad'ın, geçmişte Suriye için belirlemiş olduğu stratejik vizyonuna bakarak, söz konusu proje önerileri hakkında bazı isabetli tahminlerde bulunulabilir.

Bu konudaki en açık hedef, Esad'ın 2004'ten 2011'e kadar savunduğu ve Suriye'nin yok edilmesi hedeflendiğinde kenarda kalan “Beş Deniz Stratejisi” olacaktır.

KISACA BEŞ DENİZ STRATEJİSİ

Beş Deniz Stratejisi; Akdeniz, Basra Körfezi, Karadeniz, Kızıldeniz ve Hazar Denizi'nin su sistemlerini Suriye'ye bağlayan demiryolu, yol ve enerji şebekelerinin inşasını içeriyor. Proje, Mackinder'in dünya adasının çeşitli uluslarını bir uyumlulaştırma, bütünleştirme ve kazan-kazan modelinde endüstriyel iş birliği programında birleştiren mantıklı bir düğüm görevi görüyor.

2009’da Beşar Esad bu projeyi tutkulu bir şekilde şöyle dile getirmişti:

“Suriye, Türkiye, Irak ve İran arasındaki ekonomik alan bütünleştiğinde, Akdeniz, Hazar, Karadeniz ve Basra Körfezi'ni birbirine bağlayacağız. Biz sadece Orta Doğu için önemli değiliz. Bu dört denizi birbirine bağladığımızda, yatırım, ulaşım ve daha pek çok konuda kaçınılmaz şekilde tüm dünyanın kesişim noktası haline geleceğiz.”

Bunlar boş sözler değildi. 2011 yılına kadar Esad, Beş Deniz Projesi'ni başlatmak için Türkiye, Romanya, Ukrayna, Azerbaycan, İran, Irak ve Lübnan liderleriyle görüşüp, anlaşmalar imzalamıştı. Bu anlaşmalar, dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi'nin öncülüğünde Sudan, Etiyopya ve Mısır'ın içinde olduğu bir uluslar koalisyonla tarihin en büyük su projesi olan insan yapımı “Büyük Nehir”in inşa edildiği bir süreçte imzalanmıştı.

Kaddafi'nin öldürülmesinin, Sudan'ın 2009'da bölünmesinin ve Etiyopya'da ABD destekli rejim değişikliğine yönelik mevcut çabaların gerçek nedenleri, Esad’ın ve diğer liderlerin öncülük ettiği bu oyunun kurallarını değiştiren güçlü strateji anlaşılmadan kavranamaz.

GİZLİLİK İHTİYACI

Çin ile Batı Asya arasındaki diplomasisinin, rejim değişiklikleri sonrası şu anda yeniden şekillenen dünyada gizliliğe ihtiyaç duyması, söz konusu nedenlerle bariz bir gereklilik olarak anlaşılmalıdır.

Son on yılda, herhangi bir Batı Asya ya da Afrika ülkesi, KYG’ye uyumlu bir programı dünyaya ilan eder etmez, farklı derecelerde yabancı kontrollü sabotajlara sürüklendi. Dolayısıyla ne Suriye ne de Çin yönetiminin, böyle kritik bir dönemeçte bu eğilimi tekrar etme niyeti yok.

Suriye ve Türkiye’nin istihbarat teşkilatlarının başkanları, Eylül 2021’de Bağdat'ta bir araya geldikten kısa bir süre sonra, Esad'ın bir Lübnan heyetine “birçok Arap ve Arap olmayan devletin bizimle iletişim kurduğunu ancak bunu bir sır olarak saklamak istediklerini” söylediği bildirildi.

Arap Birliği, 23 Kasım 2021’de Suriye'nin yeniden örgüte kabul edildiğini açıklayınca, bu gizli diplomasinin doğası da kısa sürede netlik kazandı.

Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi Beşar Esad'ın eski yeminli düşmanları, küçük düşmeyi göze alarak, Esad'ın meşruiyetini kabul etmeye ve Çin ve Rusya gibi yeni güçlere uyum sağlamaya istekli olduklarını gösterdiler. Arap ortaklarına, tek kullanımlık geçici çıkar kapıları gibi davranan onlarca yıllık Anglo-Amerikan vaatlerinin aksine, Çin-Rusya ittifakı, tüm taraflar için güvenlik ve kalkınma gibi somut, ölçülebilir faydalar barındırıyor.

ÇOK KUTUPLULUK VE 'KURALLARA DAYALI ULUSLARARASI DÜZEN'

ABD, küresel hegemonyasını kabul etmeyen uluslara, kurumlara ve bireylere yaptırım ve cezalar empoze ederek son on yılı boşa harcarken, Çin sabırla Batı Asya ve Afrika devletlerini KYG'ye dahil ediyordu. Bugün 17 Arap ve 46 Afrika devleti KYG’nin parçası durumundadır.

NATO üyesi Türkiye de Washington'un yaptırımlarından muzdarip olduğu için Çin'i, daha bağımsız bir gelecek adına potansiyel bir araç olarak görmeye başladı. Zira bu gelecek, ülkenin mevcut ekonomik sıkıntılarını ve kur dalgalanmalarını hafifletmek için mali kaynaklar anlamına geliyor.

Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan bir zamanlar Irak, Suriye ile Afganistan'daki IŞİD ve El Kaide operasyonlarına büyük destek sağlamıştı. Bu, IŞİD kontrolündeki petrolün satın alınması ve aşırılık yanlısı savaşçıların tedariği, gizli finansman ve silah transferlerini kapsıyordu. Bu destek giderek sönümlendi ve IŞİD'e CIA'nın sağladığı dışında çalışacak çok az şey bıraktı.

ABD Başkanı Joe Biden, Ekim 2021’de Suriye'nin kuzeydoğusunu işgal eden Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) destek vereceğini teyit etmesine rağmen “Kürt kartı” işlevini yitirdi. Artık ülkedeki birçok taraf, Kürtler’in IŞİD'e karşı bir çete olarak hizmet etmek üzere kandırıldığını ve bir Kürt devleti için verilen sözlerin, “Esad'ın devrilmesi rüyası” kadar yanıltıcı olduğunu kabul ediyor.

Erdoğan bu süreçte zaman zaman iki farklı yoldan yürümüş olabilir. Ancak, Türkiye’nin bekasını sürdürmesi için Suriye devletinin egemenliğinin savunulmasını isteyen Rusya’yla askeri olarak; Çin’le ise Orta Koridoru’nun Türkiye’den geçtiği KYG dahilinde iş birliği yapmaktan başka şansı yoktur.

Bu yeni gerçeklik, Batı Asya’da daha belirgin hale geldikçe ve eski tek kutuplu düzen, tarihi ölçekte sistematik çöküşüne devam ettikçe, bölge ülkelerinin kalkınmaları ve (yeni) bağlantılar kurmaları için iyi bir sebep olacaktır.

* https://thecradle.co/Article/Investigations/4371 sitesinden alınmıştır.

Sonraki Haber