Esad’a yakınlığıyla bilinen isim: ABD subayları PKK'yı saat başı yönlendiriyor
ULUSAL Kanal’da Türkiye-Suriye ilişkilerini değerlendiren Dr. Bessam Abu Abdullah, “YPG saat başı ABD'li subaylarla haberleşiyor.” diye konuştu.
Suriye Devlet Başkanı Esad'a yakınlığıyla bilinen Araştırmacı-Yazar Prof. Dr. Bessam Abu Abdullah, Ulusal Kanal'da Türkiye-Suriye ilişkilerini değerlendirdi. YPG için “Saat başı ABD'li subaylarla hareket ediyorlar.” ifadelerini kullanan Abdullah, HDP için de YPG'yi destekleyerek bir NATO projesi olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda “Son günlerde rejim YPG ve PKK ile ciddi çatışıyor. Ülkedeki yönetimle aramız iyi değil diye ülkenin parçalanmasını destekleyemeyiz ki.” ifadelerini kullanmıştı. Çavuşoğlu'nun açıklamalarını Ulusal Kanal'da değerlendiren Prof. Dr. Bessam Abu Abdullah, Suriye'nin sadece YPG'ye karşı değil birçok terör örgütüne karşı mücadele ettiğini söyledi. 2 ülke arasında kurulacak iş birliğinin önemine dikkat çeken Abdullah, şunları söyledi:
“Sn. Çavuşoğlu'nun açıklamalarını biz de takip ettik. Önemliydi ama eksikti. BAE ve Suudi Arabistan'la ilişkileri nasıl bina ettiyse Suriye ile ilgili yapılması gereken de aynı şey. Aynısının Şam'la yapılmasını beklerdik. Sn. Çavuşoğlu, hem terör örgütüne karşı Suriye ile birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapmakta ama aynı zamanda 'Rejimi tanımak zorunda değiliz. Onu tanımadan da birlikte terör örgütüne karşı birlikte hareket edebiliriz' ifadesi, hem yanlış hem eksik kalan taraf olarak görüyorum. Suriye sahasında PKK'nın yanı sıra El Nusra ve onunla birlikte hareket eden terör örgütleri var. Özellikle Suriye ile ortak faaliyet olacaksa sadece Fırat'ın doğusu Suriye'nin kuzeyi değil bütün toprak parçasında bütün terör örgütlerine karşı mücadelenin elzem olduğunu söylüyorum.
“Uzun yıllar Türkiye'de diplomat olarak çalıştım. O dönemlerde Türkiye ve Suriye arasında, özellikle güvenlik ve istihbarat alanında iş birliği konusunda bütün terör eylemlerine karşı birlikte ortak hareket ediyorduk. Ne Suriye'de ne Türkiye'de terör örgütlerinin faaliyetlerine hiçbir şekilde izin verilmiyordu. Türkiye İsrail, BAE ve Suudi Arabistan'la, Mısır'la bu ilişkileri ikamet ettiği gibi Suriye ile de ikamet etmeli. Suriye ile ilişkiler diğer ülkelerden çok daha ehemmiyet arz etmektedir. Milyonlarca Suriyeli mülteci söz konusudur. Bunun Suriye ile görüşülerek halledilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra her iki ülkenin milli güvenliğine ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan terör örgütleri varlığı söz konusudur. İdlib'de de birlikte bu terör örgütlerine karşı mücadelenin önemi söz konusudur. Türkiye'nin diğer ülkelerle yaşadığı ilişkilerden bir adım öte Suriye ile konuşacağı çok önemli hususlar var.”
TÜRKİYE'DE MUHALEFETİN ÇOĞUNLUĞU NATO'CU
“Türkiye'de ‘Suriye ile iyi ilişkiler kurmak, görüşmek istiyoruz.' diyen muhalefetin ezici çoğunluğuna baktığımızda NATO'cu, Batıcı olduğunu söyleyebilirim. Bu kuvvetlerin mevcut olan sorunu NATO çerçevesinde ve Batı’nın çıkarları çerçevesinde çözmeye çalıştıklarını da görebiliyoruz. En önemli husus 11 senedir bu savaşın amacını oluşturan Kürdistan diye pazarlanan, hem Suriye hem Türkiye'nin bölünmesini hedef alan çok önemli bir projeyle karşı karşıya olduğumuzu da unutmayalım."
BAKANLIK GÜVENCESİNDE GENEL AF
Abdullah, Suriye'de ilan edilen genel afla ilgili de şunları söyledi: “Daha önce de genel aflar ilan edilmişti. Bunu diğerlerinden ayıran en önemli özellik şudur: Güvenlik ve askeri kuvvetlerle, özellikle genel aftan yararlanacak ve yargılanma koşulunu yerine getirenlerle olmayacak. Bizzat Adalet Bakanlığının uluslararası sivil toplum kuruluşlarının içinde yer alacağı, bu kurumlarla bu aftan yararlanacak insanlar arasında direk görüşmelerle sağlanacak. Bu aftan yararlanacak olanlar Adalet Bakanlığı ve uluslararası kuruluşların güvencesi altında olacaklardır. Daha öncekilerde hukuki işlem olur mu korkusu vardı. Bu korkuları da gidermek adına böyle güvenli ve geniş kapsamlı genel af ilan edildi.”
HDP NATO PROJESİ OLDUĞUNU ORTAYA KOYUYOR
Abdullah konuşmasında YPG'nin ABD ile ilişkilerine de dikkat çekti. Türkiye'de HDP'nin YPG'yi sahiplendiğini hatırlatan Abdullah, şunları söyledi:
“Bu örgütün ABD'nin sahadaki kara kuvveti olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok. Saat başı ABD'li subaylarla hareket ediyorlar. O bölgeleri Batılı istihbarat uzmanları sık sık ziyaret etmektedirler. Bunu da saklamıyor, onlarla birlikte hareket etmekten onur duyuyorlar. Sahada YPG dışında birçok Kürt örgüt olmasına rağmen batı ve ABD bütün imkanlarını YPG'ye ayırmaktadırlar. YPG'nin Kürt örgütlerine yaptığı zulmü hiç kimse yapmıyor. ABD kuvvetlerinin varlığı ve kendilerine sağladıkları destek olmasa YPG'nin orada halk tarafından ezilip geçilmesi çok kolay olacak.
“Türkiye'deki HDP, YPG'yi sahiplenerek otomatikman ABD'nin NATO'nun bir parçası olduğunu, o projede görev aldığını açıkça ifade etmektedir. Suriye'de hem Kürt kardeşlerimize karşı hem diğer Suriye vatandaşlarına karşı ortaya koyduğu zulmü görmüyorlarsa YPG'nin bütün yaptıklarını mutlak kabul etmektedirler. Türkiye'deki ana muhalefet başta olmak üzere birçok muhalif partinin HDP'yi halen yanında tutmaya çalıştığını, koruduğunu görmekteyiz.”
BÖLGE ÜLKELERİ BİRLİKTE HAREKET ETMELİ
Abdullah, ABD'nin BOP projesine karşı bölge ülkeleri Türkiye, Irak, İran ve Suriye'nin birlikte hareket etmesi gerektiğine de dikkat çekti:
“1970'li yılların başından itibaren Barzani ve Talabani'ye verdiği demokratik hakları, petrolün Kuzey Irak'taki özerk Kürt bölgesiyle paylaşılması oradaki Kürtlere tahsis edilmesi... Son nokta Irak'ın bölünmesi olacaktı. Bütün bu işbirliklerine özgürlüklerine rağmen bir elinde ABD bir elinde İsrail bayraklarıyla Irak'ın bölünmesi için talepte bulundular. Aynı şeyi Suriye için de yapacaklar.
“Suriye toprakları üzerinden başta Türkiye'ye sirayet edecek tehditler ve tehlikeler vardır. Nihai netice için bölge devletleriyle ve ordularıyla birlikte hareket edilmesinin önemi idrak edildi. Türkiye Şam'la artık bu ilişkilerini bir an önce başlatmalı. ABD'nin BOP'u halen devam etmektedir. Bu proje bütün bölge ülkelerini tehdit etmektedir. Bölge ülkeleri birlikte hareket etmektedir.”