Eşit yurttaşlığı pekiştiren adım: Kadınlara seçme ve seçilme hakkı

Türk kadınlarına hakları 'gümüş tepsi içinde' verilmedi. 1930 yılından itibaren kadınlar lehine yapılan yasal dönüşümler kadınların her alanda verdikleri mücadelenin sonucudur. Ancak Cumhuriyet Devrimleri, kadını ve erkeğiyle tüm yurttaşların ayrım gözetilmeksizin eşit yurttaş olmasını sağlamıştır

1920'lerin başında, kadınların siyasi hak talepleri karşısında gazeteler kadınların bu siyasi çıkışlarını alaycı ifadeler kullanarak haber yapmışlardı. Gazetelerden birisi kadınlar için şu ifadeyi kullanmıştır: “Bu asabi tabiatlı cins-i latifler kırmızı rujlarıyla meclise girseler seyretmek ne kadar hoş olurdu.” Kurtuluş Savaşı'nda, erkeğin yanında cephede de yer alarak toplumsal hayatta var olduğunu fiilen ispatlayan kadınlarımız için Türkiye Cumhuriyeti, hak ettikleri yeri sosyal ve siyasi hayatta sağlayabilmeleri açısından birçok devrim niteliğinde düzenleme yaptı. Türk kadınlarına siyasi haklar tanınması konusu, ilk defa 1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Milletvekili Seçimi Kanunu görüşülürken dile getirilmiştir. Kanun tasarısına göre, her 20 bin “erkek nüfusa” bir milletvekili seçilecektir. Ancak mecliste, bu nüfusa kadınlar dâhil edilsin mi edilmesin mi tartışması da yapılmıştır.

1924 Anayasası hazırlanırken kadına seçme ve seçilme hakkı verilip verilmeyeceği tartışmaya neden oldu. Celal Nuri Bey’in, bu yasaya göre her “Türk” deyiminden sadece erkeklerin anlaşılması gerektiğini söylemesi üzerine Recep Peker “Kadınlar Türk değil mi beyefendi?” sorusuna cevaben “Türk'tür” yanıtını almasıyla, “Mademki Türk dediniz, maddenin şümûlü içinde Türk kadını da vardır.” yanıtını verir. Meclisteki tartışmalar sonrasında bile kadınlar nüfustan sayılmamışlar, 1923 seçimlerine, keza Cumhuriyet’in ilânından sonra 1927 ve 1931 seçimlerine de katılmamışlardı. Oysa, 1924 yılında Tevhit-i Tedrisat Kanunu ile her iki cinsin eşit öğrenim olanakları sağlanmış, 17 Şubat 1926'da Medeni Kanun’un yasalaşması ile kadınlar ilk kez "Yurttaş" olarak yasadaki haklardan eşit olarak yararlanma hakkı elde etmişlerdi.

Kadınlar Dünyası Dergisi, 2000 yılı.

1930'DA BELEDİYE SEÇİMLERİNE KATILIM

Adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt, mecliste yaptığı konuşmada "Bir millet ki asıl temel direği olan kadınları hukukundan yoksun bırakır, hayattan uzaklaştırır, kendi kendisinin yarısını felç eder." demiştir.

1930 yılında, kadınlara “Belediye Seçimlerine Katılma Hakkı” tanınmıştır. 1933 yılında, Köy Kanunu’nda yapılan bazı değişikliklerle kadınlara köyde muhtar ve ihtiyar kuruluna seçilme hakkı verilmiştir. Çine Karpuzlu nahiyesinin merkezi Dereköy’den Gül Hanım muhtar seçilmiştir. Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklamış, kız kaçırmaları önlemiş, resmi nikâh işlemlerini düzene sokmuştur.

1934 yılında kadınlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar yürüyüş yaparak bütün siyasi hakların kendilerine tanınmasını istemişlerdir. Meclis’teki odasından yürüyüşe tanık olan Atatürk, "Arkadaşlar kadınlarımız mecliste görev isteğinde haklılar, hemen kanun tasarısı için çalışmalara başlayınız" direktifini vermiştir.

5 Aralık 1934 günü, “1924 Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Yapılan Değişiklikler” ile kadınlara genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 5 Aralık sonrası gazetelerin manşetleri şöyledir: “Türk kadını büyük sevinç içinde”, “Dünün süs kadını, bugün ulus saylavı Atatürk'ün yoldaşı.”

Kadınlar Fransa'da 1944, Yunanistan'da 1952, İsviçre'de 1974 yılında seçme ve seçilme hakkına ancak kavuşabilmişlerdir. Kadınlar bunun için pek çok eylem yapmıştır.

18 MİLLETVEKİLİ

1935 yılında kadınlar, milletvekili seçimlerinde ilk kez oy kullandılar ve mecliste 18 kadın milletvekili milleti temsil etmek üzere seçildiler. Anayasa, yeni hazırlanan Medeni Kanun ve Seçim Yasaları sayesinde Türk kadını sosyal ve siyasi haklara dünyadaki birçok ülkeden önce ulaşmıştır. Fransa'da 1944, Yunanistan'da 1952, İsviçre'de 1974 yılında kadınlar seçme ve seçilme hakkına ancak kavuşabilmişlerdir. 1934 yılında, dünya genelinde kadınların seçme ve seçilme haklarının bulunduğu ülke sayısı 28'dir. Tarihsel sürece baktığımızda da Türk kadınlarına hakları “gümüş tepsi içinde” verilmemiştir. 1930 yılından itibaren kadınlar lehine gerçekleşen yasal dönüşümler kadınların her alanda verdikleri mücadelenin sonucudur. Ancak Cumhuriyet Devrimleri, kadını ve erkeğiyle tüm yurttaşların ayrım gözetilmeksizin eşit yurttaş olmasını sağlamıştır. Bu konuda yapılan devrim niteliğindeki hukuksal düzenlemeleri yok sayamayız. 1935 seçimleri, ülke gündemine kadınların seçme ve seçilme hakkı olarak girmiştir.

1933'te Dereköy’de muhtar seçilen Gül Hanım, kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklamış, kız kaçırmaları önlemiş, resmi nikâh işlemlerini düzene sokmuştur.

Kaynakça:

- Ferit İlsever, Cumhuriyet Devrimi Kanunları.

- Dr. Belkıs Konan, Ankara Üni. Hukuk Fak. Öğr. Üyesi, Türk Kadını’nın Siyasi Haklarını Kazanma Süreci.

Sonraki Haber