Eski astsubayın ankesör başvurusuna ret
Ankesör soruşturmasında yargılanıp ceza alan FETÖ sanığı, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespitine ilişkin kayıtların hukuka aykırı elde edildiğini iddia etti. Anayasa Mahkemesi ise FETÖ üyeliği suçu kesinleşen eski astsubayın başvurusunu kabul edilemez buldu.
Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün askerî mahrem yapılanmasına mensup kişilerin belirlenmesi amacıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturmada, ankesörlü telefonlara ait hatların HTS kayıtlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) getirtilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldı. Kolluk görevlileri, BTK'dan gönderilen HTS kayıtlarını incelemeleri sonucunda 9 Kasım 2017 tarihli HTS Analiz İnceleme ve Tespit Tutanağı hazırladı. Tutanakta, astsubay C.D. adına kayıtlı telefon hattının Bandırma ilçe merkezinde bulunan 3 ayrı ankesörlü/kontörlü telefondan 21 Haziran 2014-21 Ağustos 2014 tarihleri arasında toplam 15 kez arandığı belirtildi. Ayrıca bu aramalar içerisinde C.D.'nin kendisi gibi astsubay olan A.Ö. ve A.T. isimli kişilerle farklı tarihlerde iki kez ardışık aramasının bulunduğu, bu iki ardışık aramada C.D.'nin dokuz kez arandığı, diğer altı aramanın tekil olduğu tespit edildi.
ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN CEZA ALDI
Başsavcılık, HTS kayıtları doğrultusunda C.D.'nin, örgütün mahrem hizmetler sınıfına tabi olduğunu, örgütün sivil mahrem imamları ile buluşarak görüştüğünü ve örgütsel toplantılara katıldığını belirterek FETÖ üyeliği suçundan iddianame düzenledi. Balıkesir 3. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamada C.D.'nin atılı suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi. Bu hükme yönelik istinaf başvurusu Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 15 Ekim 2018 tarihinde esastan reddedildi. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay istinaf kararını onayınca C.D. Anayasa Mahkemesine başvurdu.
DAYANAKSIZ İDDİA
Anayasa Mahkemesi, iletişimin tespitine ilişkin kayıtların, mahkûmiyet kararında tek veya belirleyici delil olarak kullanılamayacağına ilişkin iddiayı dayanaksız buldu: “Kullanım şekli ve teknik özellikleri itibarıyla FETÖ/PDY'nin mahrem yapılanması mensuplarınca kullanılan bu iletişim yöntemine ilişkin verilerin terör örgütüne üye olma suçu açısından mahkûmiyete dayanak alınması, adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerini tamamen etkisiz hâle getiren ve açıkça keyfî bir uygulama olarak değerlendirilemez."