Eski Gümrük Bakanı Gün Sazak’ın katledilişinin 40. Yılı

Eski Gümrükler Başmüfettişi Necati Can onu şu sözlerle anlatmıştı: İdeolojik olarak çatışan insanlara, 'Siz ideolojilerinizi sürdürün. Ama önce Türkiye var. Yolsuzlukla mücadele edelim. Sonra eksikliklerimizi tartışalım' diyen bir insandı.

Eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak (48), 27 Mayıs 1980 günü Ankara'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. MHP Genel Başkan Yardımcısı da olan Sazak, dürüstlüğü ile de parti içinde ayrı bir saygınlığı olan isimdi. Gümrüklere disiplin getiren ve iltimasa da karşı çıkan Sazak'ın, özellikle Türkiye'de darbe amaçlı terör örgütlerine yönelik silah kaçakçılığını önlediği biliniyordu. Sazak'ın bu çalışması Türkiye'ye yönelik silah kaçakçılarını da rahatsız etmişti. Silah kaçakçılığı konusu o günlerin en önemli gündem maddelerinden birisiydi.

Türkiye'den yurt dışına uyuşturcu gidiyor ve karşılığında da silah geliyordu. Bunu da önemli kaçakçı isimler organize ediyordu. Bu işin asıl patronu ise ABD, Almanya, Fransa, İsrail ve Bulgaristan gibi ülkelerin gizli servisleriydi. Türkiye'ye yönelik çok uluslu bir kaçakçılık organizasyonu vardı. Bu konuları o günlerde Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu da sık sık gündeme getiriyor ve devletten önlem almasını istiyordu. Mumcu, terörün önlenmesinde silah kaçakçılığının önemli bir adım olacağını vurguluyordu.

İşte bu güzergâhtaki silah kaçakçılığı trafiğine taş koymuştu Gün Sazak. Bu nedenle de Gladyo tarafından hedefe konuldu ve özellikle Fransız gizli servisinin kontrolündeki Dev-Sol tetikçileri tarafından katledildi. Bu cinayet ayrıca 12 Eylül Darbesine giden yolda "sağ-sol" kışkırtmasında önemli bir adım oldu. Her iki grup da daha fazla cinayet işlemeye kışkırtıldı. Kin ve nefret tohumları atılarak bir hayli gerilen ortam daha da kızıştırıldı. Bu saldırının ardından çıta yükseldi ve şu önemli cinayetler işlendi: 19 Temmuz 1980: 12 Mart 1971 Muhtırası'nın Başbakanı Prof. Dr. Nihat Erim ve 22 Temmuz 1980 günü DİSK'in kurucu Genel Başkanı ve Maden İş Genel Başkanı Kemal Türkler... Toplum askerin yönetime müdahale etmesini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. Zaten Gladyo da bunu istiyordu. Bu süreç Türkiye’yi darbeye götürdü.

GÜN SAZAK KİMDİR

Gün Sazak, 26 Mart 1932 tarihinde doğdu. Babası Eskişehir'in Mıhalıççık ilçesinin Sazak Köyü'nde büyük toprak sahiplerinden Emin Sazak Bey, annesi Kayı köyünden Ayşe Hanım'dır. Baba Sazak Milli Mücadele'ye katılmış ve ilk Meclis'te Milletvekili de olmuştu. İstiklâl Madalyası sahibiydi. Oğul Gün Sazak ilk, orta ve lise tahsilini Ankara Maarif Koleji'nde yaptı. 1951-1959 yılları arasında ABD’ye gitti. Burada California Polytechnic-Curleck Koleji’nde süt sanayii ihtisası yaptı. 1955-1956 yılları arasında çiftçilik yapan Sazak, 1956-1958 yıllarında askerlik görevini yerine getirdi. Askerliği dönüşü çiftçiliği sürdürdü ve 1972 yılında bir inşaat firması kurarak müdürlüğünü üstlendi. Bu firmanın müdürlüğü döneminde 6 liman, bir havaalanı ve bir hastahanenin yapımında görev aldı. Gün Sazak daha sonra MHP’ye girdi ve genel kurul üyeliğine seçildi. 1973’teki kongre ile yeniden genel kurul üyeliğine getirildi. Sazak bu kongrede ayrıca MHP Genel Başkan Yardımcısı görevine de seçildi.

Gün Sazak, 21 Temmuz 1977 tarihinde kurulan AP, MSP, MHP koalisyon hükümetinde parlemento dışından Gümrük ve Tekel Bakanı oldu. Bir yıl süren bakanlık dönemi Türk tarihinde kaçakçılığa karşı en şiddetli mücadelenin yürütüldüğü bir dönem olarak hatırlanır. Sazak, üstün çalışma şevki ve azmi ile başarılı bir bakanlık döneminde herkesin takdirini kazandı. Sazak evli ve dört çocuk babasıydı.

SALDIRI NASIL OLDU

27 Mayıs 1980 günü saat 21.00'de ailesiyle birlikte piknikten dönen Gün Sazak, özel otomobilini Kavaklıdere Kırkpınar Sokak'taki evinin önünde parketmiş, bagajındaki eşyalarını alırken, yan taraftaki inşaattan kimliği belirsiz 2 kişinin yaylım ateşine tutuldu. Başından, karaciğerinden ve karnından aldığı 4 kurşunla ağır yaralandı, Hacettepe Hastanesi'ne kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Olay sırasında Sazak'ın yanında ailesinden 8 kişi bulunuyordu.

Yapılan ilk incelemede olayda 7.65 ve 9 mm çapında iki tabanca kullanıldığı belirlenir ve illegal bir örgütün olayla ilişkili olduğuna dair bazı bulgular elde edildiği açıklanır. Olayda kullanılan otomobilin de çalıntı ve plakasının sahte olduğu belirtilir. Sazak’ın ölümü üzerine yurt çapında çıkan olaylarda çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybeder. Büyük gerilim yaşanır. Sazak’ın cenazesi memleketinde toprağa verilir.

Ankara'da yapılan operasyonda Levent Babacan, Cem Öz ve Zafer Özcan isimli üç Dev Sol örgütü üyesi yakalanır. 7 Nisan 1981 günü Emniyet Müdürlüğü tarafından basına yapılan açıklamada, sanıkların yakalanması için 1,5 aylık bir çalışma yapıldığı belirtilir. Sanıkların Gün Sazak cinayetinde görev aldıklarını itiraf ettikleri iddia edilir. (Milliyet, 8 Nisan 1981, s.1, 10.)

DAVA AŞAMASI

6 Nisan 1983 günü biten Gün Sazak Davası'nda olayın sanıkları olarak yargılanan Ahmet Levent Babacan ömür boyu, Zafer Özcan altı yıl ve Cem Öz beş yıl ağır hapis cezasına çarptırılır. Gerekçeli kararda Dev Sol sorumlusu ve halen firarda bulunan Edip Eranıl'ın, Sazak'ın öldürülmesiyle ilgili kararı Cemal Kemal Altun'un evinde aldığı ve halen firarda olan sanıklardan Cengiz Gül ile birlikte Ahmet Levent Babacan'a Gün Sazak'ın öldürülmesi emrini verdiği belirtilir. Cem Öz'ün eylem sırasında da silahları verdiği Zafer Özcan'ın da istihbarat toplamayla görevlendirildiği kaydedilir. (Milliyet,31 Ağustos 1983, s.10.)

ZANLI İNTİHAR ETTİ

1982 yılında Almanya'ya kaçak olarak girdiği sırada yakalanarak tutuklanan Gün Sazak cinayetinin sanıklarından Cemal Kemal Altun, 30 Ağustos 1983 günü Berlin İdare Mahkemesi'ndeki duruşmada ellerindeki kelepçelerin çözüldüğü sırada pencereden atlayarak intihar eder. Mahkeme binasının 6. katından atlayan Altun, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamaz. Mahkeme o gün Altun'un Almanya'ya sığınma hakkını tanıyacak ya da Türkiye'ye iade edilmesine karar verecekti…

ÇELEBİ’NİN AÇIKLAMALARI

Abdi İpekçi'nin katil zanlısı Mehmet Ali Ağca, 1981 yılında Papa Jean Paul'a Vatikan'da başarısız bir suikast girişiminde bulunur. Olaydan sonra yakalanarak tutuklanır ve cezaevine atılır. Ağca'nın davası Roma'da sürer. Bu kapsamda Avrupa Ülkücü Türk Federasyonu Başkanı Musa Serdar Çelebi'nin de ifadesine başvurulur. 1 Ekim 1985 tarihinde görülen davada ifade veren Çelebi, ilginç açıklamalarda bulunur. Sazak cinayetine de değinen Çelebi şunları anlatır: "Gün Sazak, mafyaya karşı mücadele etmekle tanınır. Bunu Uğur Mumcu da belirtmiştir. Sazak, bu mücadelesi için 30 kişilik kontroller ekibi kurmuştu. Ben de bu kontrollerden biriydim. Kaçakçılıkla mücadele için 4 ay kurs gördüm."

Güz Sazak göreve başlar başlamaz kaçakçılığa karşı ciddi sonuçlar alındığını kaydeden Çelebi, Türk Mafyasının Sazak'tan rahatsız olduğunu, kaçakçı TIR'larının bu dönemde Türkiye'ye giremediğini hatırlatarak, "Oysa 500 bin liraya bir TIR rahatça giriyordu. Türk Mafyası, hükümeti düşürmek için harekete geçmişti. Nitekim Abuzer Uğurlu da, 'hükümeti düşüreceğim' demişti. Bunun sonucunda MC'den 11 kişi ayrılarak CHP koalisyonuna katıldı ve Abuzer Uğurlu'nun adamı Tuncay Mataracı da Gümrük ve Tekel Bakanı oldu. Biz ise, o sırada kaçakçılık kursunu bitirmiş göreve başlamaya hazırdık. Ama bizi göreve başlatmadılar, işimize de son vermediler. Bir anda sigara ve silah kaçakçılığı süratle başladı" der.

Bu çerçevede Gün Sazak ile Abdi İpekçi'nin ilişkisine değinen Çelebi, kaçakçılığın yayılması üzerine Sazak'ın, İpekçi'ye bir kaçakçılık dosyası verdiğini ve İpekçi'nin de kaçakçılık dosyası üzerinde yorumlar yazmaya başladığını söyleyerek,"Mafya, Gün Sazak'ın görevine son vermişti. 1979'da da Abdi İpekçi öldürüldü. Daha sonra İpekçi'yi Mafya'nın öldürdüğü ileri sürüldü" der. (Milliyet, 2 Ekim 1985, s.7.)

‘TETİĞİ ÇEKENLER FİGÜRANDI’

Gün Sazak'ın 1955 doğumlu oğlu Süleyman Serdar Sazak, babasının yolunu tutar ve yıllar sonra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)'nden siyasete girer. 21. Dönem Eskişehir Milletvekilli seçilir. Babasına ilişkin olarak 1999 yılında yaptığı açıklamada, babasının ölümünden sonra bir hayli sarsıldığını ancak onu öldürenlere karşı kin tutmadığını belirterek "Bizden öncekileri aşmak zorundayız. Tetiği çekenler figürandı" der. Sazak olaya ilişkin olarak şunları anlatır: "Hem sağda hem solda bu işin içinde aktif rol alan insanların hepsi bir oyunun parçaları oldular. Aslında oyun başka bir yerde oynandı. Onlar ise savaş filminde oynayan figüranlardı. Savaş sahnesi ise çok kanlı oldu. Savaşı sahneye koyanları tesbit edebildiğim zaman daha çok kahrediyorum o insanlara. Çünkü bu kadar kanlı bir oyunun oynanmaması lazımdı. Sağ ve sol çatışıyor. Onlara silah veren eller aynıydı ama tetiği çekenler hep ayrı eller oldu. Babamı öldüren Dev- Sol'a bakalım. Profesyonel iş yapıyorlar. Başında Dursun Karataş var. Nasıl hapisten kaçıyor? Kimin adamı? Paris'te nasıl yaşıyor? Yani bu cinayet çeteleri hem sağda, hem solda var aslında. Aynı şekilde 111 kişinin öldüğü Kahramaraş olayları nasıl başladı, insanlar orada nasıl silahlandı, bu silahlar kimler vasıtasıyla getirildi, gümrük müdürlüklerinden bu silahların girişiyle ilgili müfettiş raporları neden ortaya çıkartılmadı? (Azer Bortaçina, Milliyet, 25 Ocak 1999, s.1, 14.)

SAZAK’I BATILI SERVİSLER KATLETTİ

1980 yılında Gümrükler Başmüfettişi olan Necati Can, 2006 yılında Aydınlık dergisine yaptığı açıklamada Avrupa ülkelerinden Diyarbakır’a uzanan silah kaçakçılığından bahseder. Bunun üzerinin örtülmeye çalışıldığını ve Gün Sazak'ın üstüne gittiğini anlatır. Can, silah kaçakçılığı trafiğine ilişkin olarak da şunları anlatır: "Silahların gittiği örgütü tespit edemediğimiz için raporda "Türkiye'nin bölünmesine yönelik çalışmaların bir bölümü" diye belirttik. Bu raporu, Gün Bey'in talimatıyla hazırladık. 1982'den sonra PKK'nın eğitim tüfeklerinin tamamen bu mavzerlerden oluştuğu ortaya çıktı. Silahların PKK' ya gittiği yönünde hiçbir kuşku yok. PKK, özellikle Batılı gizli servislerin silah ve para yardımıyla bu hale getirildi." PKK kuruluşunu 1978'de ilân etti. Oysa silahlar 1977'de gönderildi. Mavzerlerin anlamı da burada.

Gün Sazak'ı öldürenler sonradan yakalandı. Fakat, ben şuna inanıyorum: Gün Bey

ilerde Başbakan olabilirdi. Çünkü Gün Bey çok başarılıydı. Neden başarılıydı? Kesinlikle bürokratlar arasında ideolojik ayrım yapmıyordu. Türkiye'nin ihtiyacı olan bir politikayı savunuyordu. İleride MHP'nin başına gelip Başbakan olsaydı, şu anda saldırılan "Kızılelma" olayının içinde olurdu. İdeolojik olarak çatışan insanlara "Siz ideolojilerinizi sürdürün. Ama önce Türkiye var. Yolsuzlukla mücadele edelim. Sonra eksikliklerimizi tartışalım" diyen bir insandı. Ben Gün Sazak'ı, Avrupa gizli servislerinin öldürttügüne inanıyorum. Nitekim, Gün Bey'i öldürenler Avrupa'da yakalandı. Fakat iade edilmediler. Sazak'ın, Türkiye'nin geleceğini karartmak isteyen servislerin talimatıyla öldürüldügünü düşünüyorum. Hatta biliyorum.” (Aydınlık, 8 Ocak 2006, s.4-8.)

ZEYBEK ANLATIYOR

Gün Sazak'ın Gümrük Müsteşarı Namık Kemal Zeybek, Aydınlık'a o dönemi anlattı:

“O dönemde, bakanlık içinde eğer dürüst değilse MHP'lilere dahi en agır ceza verildi. Hem vatana zarar veriyor hem de ülkücülüğe. İdeolojiye bakmadık. Rahmetli Gün Sazak bu duruma göğüs gerdi. Bunu parti içinde karşıladı. Hem de dışarıda. Milliyet gazetesi o dönem solun gazetesi olmasına rağmen bizim bakanlığı destekledi. Tercüman ise tayin işi olmadığı için aleyhimizde yazdı. Mesela CHP'nin sol kanat Milletvekili Süleyman Genç Meclis'te yaptığı konuşmalarda 'MHP'ye karşıyım ama Bakanlık, Cumhuriyet tarihinde yapılamayacak işleri yaptı’ dedi. Necati Bey'in açıklamalarıyla ilgili şunu söyleyebilirim: Necati Can'ın degerlendirmelerine çok değer veririm. Bir şey bilmeden konuşmaz. Kale gibi adamdır. Cesur adamdır. Bizim bakanlığımızdaki birinci dayanağımız Necati Can'dı. Biz ona çok güvendik." (Aydınlık, 8 Ocak 2006, s.6.)

Sonraki Haber