Eski istihbarat subayı Ritter: ABD ve NATO dostunuz değil
ESKİ ABD subayı Scott Ritter'la, Henri Barkey’in ABD'nin Türkiye'ye silahlı müdahalesini ima ettiği makalesini konuştuk. Ritter, Türkiye'ye karşı “çatışma hilali” kurulduğunu söyledi.
ABD’li eski istihbarat subayı ve silah denetçisi Scott Ritter, daha önce ABD’nin Irak’ta söylediği yalanları ortaya çıkardığı için dönemin Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Joe Biden tarafından hedefe konulmuştu. CIA ve Pentagon tertiplerinin iç yüzünü bilen Ritter, Kuzey Akım boru hattına yapılan sabotajı, Henri Barkey’in Türkiye makalesini ve NATO’dan ülkemize yönelen tehditleri Aydınlık’a değerlendirdi.
- ABD’li ödüllü gazeteci Seymour Hersh'ün makalesine Washington’dan yalanlama geldi. Sizin Kuzey Akım sabotajıyla ilgili görüşünüz nedir?
Öncelikle Seymour Hersh'ü yaklaşık çeyrek asırdır, 25 yıldır tanıyorum. Çok yakın dostum. Dolayısıyla kendisi lehine bir önyargım olduğunu bilmelisiniz. Ancak onun profesyonel olarak neler başardığını, sicilini ve metodolojisini çok iyi biliyorum. Gerçeğe sadakat onun için en üstün ilkedir. Kaynaklarını asla açıklamaz. İnsanlar ona gelirken kimliklerinin asla ortaya çıkmayacağını biliyorlar. Ve makalelerinde hakikati keşfetmeyi size bırakıyor. Onu gelmiş geçmiş en iyi gazetecilerden biri yapan da bu.
‘EN BÜYÜK SUÇU İFŞA ETTİ’
Şimdi de en büyük suçu ifşa etti. ABD hükümeti, ‘yalancı’, ‘aldatıcı’, ‘imal edilmiş’ diyor. Hersh değil, Beyaz Saray yalan söylüyor. Makalesini haklı çıkartan olaylar dizisine bakalım.
Joe Biden, 7 Şubat 2022’de Beyaz Saray’da Almanya Başbakanı Olaf Scholz’la bir basın toplantısı yaptı. Burada Rus tanklarının Ukrayna’ya girerse ABD’nin Kuzey Akım 2’yi bitireceğini söyledi. Bir Alman gazeteci bunu nasıl yapacağını sorduğunda, ‘Yöntemlerimiz var.’ diye cevap verdi. Yani Alman Şansölyesinin önünde Alman altyapısının bir bölümüne saldırmayı taahhüt etti!
Hersh’in makalesinde 7 Şubat’taki görüşmeden önce Beyaz Saray’da bir dizi toplantı yapıldığı anlatılıyor. Herkes ‘Biden neden Scholz’un yanında böyle bir şey söylüyor?’ diye sormuştu. Cevabı artık biliyoruz. CIA, Biden’a bu sabotajı yapma kabiliyetleri olduğunu bildirdi. Kibirli bir narsist olan Biden, bunu bilmiyor gibi davranamazdı. Ayrıca ortak basın toplantısı, Olaf Scholz’u küçük düşürmek için tasarlanmıştı. Dolayısıyla bu saldırı sadece Rusları değil, Almanya’yı da hedef aldı. 7 Şubat'ta söyledikleri bir itiraftır ve anlamı da budur.
‘EKONOMİK BİR PEARL HARBOR’
- Öyleyse ABD, bir NATO üyesine saldırdı diyebilir miyiz?
Evet, kesinlikle. Kuzey Akım boru hatlarını havaya uçurmak, görünürde dost ve müttefik olan ABD’nin bir NATO müttefikine karşı ‘kışkırtılmamış bir saldırganlık’ eylemiydi. Bu, NATO'nun ABD için hiçbir şey ifade etmediği anlamına geliyor. Eğer aksi olsaydı, ABD, Almanya’nın 12 milyar dolarlık altyapısını havaya uçurduğunda NATO’nun 5. Maddesi devreye girerdi.
NATO bu konuda ne yaptı? Hiçbir şey. Danimarka ve İsveç hükümetleri bulgular hakkında asla konuşmayacağını söyledi. Alman hükümeti, ‘Bulguları bilmek istemediğimiz için soruşturmayacağız.’ bile dedi. Neden? Çünkü herkes kimin yaptığını biliyor.
Bu hikâye de genişleyecek. Daha fazla kaynak ortaya çıkacak. Ve sonunda, canavarın doğası gereği, bu kaynaklar kimliklerini açıklayacak. Kongre önünde ifade verecekler. Umarım Alman müttefiklerimize karşı bir saldırı, bir savaş eylemi ve ‘ekonomik bir Pearl Harbor’ gerçekleştiren Amerikalılar için kovuşturma başlatacaklar; mahkûmiyet ve hapis cezası verecekler.
‘AMERİKA SİZİN DOSTUNUZ DEĞİL’
- Bu sizce diğer ülkeler için nasıl bir ders taşıyor?
Almanlar ve ABD’nin hizaya getirmeye çalıştığı ‘müttefikleri’ şunu anlamalı. “Size saldırıyoruz. Çünkü size saygı duymuyoruz. Çünkü size ihtiyacımız yok. Ve bu sizin midenizi bulandırmalı. Sadakatinizi defalarca kez gösterdiniz. Amerika'nın Avrupa'daki ve hatta dünyadaki konumuna ulaşmasına yardımcı olmak için her şeyinizi feda ettiniz. Ve biz yine de size bunu yaptık. Türkiye'ye de aynı şeyi yapacağız. Bunu biliyorsunuz. Size nasıl davrandığımızı biliyorsunuz.”
Bir Amerikalı olarak bunu söylemek bana acı veriyor. Babam orada görev yaptığı için 1975-77 yılları arasında Türkiye’de yaşadım. Bize her zaman bir dost gibi davranıldı. Türkleri dost, müttefik ve meslektaş olarak görüyorum. Ama söylemek zorundayım: Amerika sizin dostunuz değil. Öyleymiş gibi davranıyor, ama değil. Amerika sizin düşmanınız.
Dostunuz olduğumuzu düşünecek kadar saf olduğunuz takdirde, koyunları kurda emanet etmiş olursunuz. Eğer buna izin verirseniz diye sizi harcamak için hazırda bekliyoruz.
‘RAND, DURUP DURURKEN RAPOR YAYIMLAMAZ’
- CIA’nın önemli Türkiye uzmanlarından Henri Barkey, yakın zamanda Dış İlişkiler Konseyi (CFR)'nin yayın organı Foreign Affairs için bir makale yazdı. Erdoğan'ı bir sonraki seçimi kaybedeceği için 3 cephede silahlı çatışma çıkarabileceğini iddia etti: Komşumuz Yunanistan’la, Suriye’de ABD askerleriyle ve Kıbrıs’ta. Gazetemiz bunu ‘ABD, Türkiye’ye silahlı müdahale niyetini açıkladı.’ diye manşete taşıdı. Siz nasıl değerlendirirsiniz?
Öncelikle Dış İlişkiler Konseyi (CFR) ve RAND Corporation gibi kuruluşlar, görünürde akademik uzmanlığa sahip olan bu gibi yerler, Amerikan dış politikasının fiili bir parçasıdır. Bunlar birkaç işlev görürler. Diğer ulusların kabiliyetlerini değerlendirirler. Amerikan niyetini yansıtabilirler. Çoğu zaman bunu muğlak bir şekilde yaparlar ki daha sonra inkâr edebilsinler.
RAND Corporation 2019’da Rusya’da istikrarsızlık yaratmak için neler yapabileceğine dair ‘Çatışma Hilali’ oluşturacağını ilan eden bir rapor hazırlamıştı. Hedeflerden birisi de güney cephesiydi ki bu Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye'yi de kapsıyor. Ortada tarihsel husumetler olsa bile ABD ortalığı karıştırmak için bir girişimde bulundu. CIA, tam olarak bu faaliyetler için kurulmuştur ve RAND Corporation durup dururken bir şey yayımlamaz.
‘ABD, TÜRKİYE’YE KARŞI ÇATIŞMA HİLALİ KURDU’
- Aynısı Barkey’in makalesi için de söylenebilir mi?
Elbette. Bahsettiğiniz makale de Türkiye için benzer bir ‘çatışma hilali’ tarif ediyor. Mesele Türkiye'nin nasıl karşılık vereceği değil. Türkiye'yi nasıl kontrol altına alacağımızla ilgili. Bunun için hangi araçları kullanacağımızla ilgili. Kendinize şunları sormalısınız: Türkiye'nin Kıbrıs'ta büyük bir savaşa girmesi için ne olması gerekir? Türkiye Yunanistan'la, özellikle de Ege adaları konusunda çatışabilir mi? Evet, ama bunu kışkırtan Türkiye mi olur? Cevap hayır. Yunanistan, anlaşmaya göre askersiz olması gereken adalara asker yığınağı yapıyor. Bu ABD tarafından destekleniyor. Peki burada kim neyi kışkırtıyor?
‘YILLARDIR TERÖRÜ DESTEKLİYORUZ’
ABD, Erdoğan’ın şu anda ekonomik olarak çok zor bir siyasi konumda olduğunu biliyor. Erdoğan ikitdarı kaybetme riskiyle karşı karşıya. Eğer Yunanları Türkiye’nin üzerine sürerek bir sorun yaratırsanız, Erdoğan bunu görmezden gelemez. Nitekim bunu güçlü bir şekilde ortaya koydu. Soruna Yunanistan ve son olarak da Suriye üzerinden ABD neden oldu.
Türklerin Suriye'deki Amerikan güçlerine saldırması, duyduğum en çılgınca şey. Türkler bunu yapmayacaktır. Ama ABD, Suriye'nin kuzeyindeki çatışmayı Türkiye'yi daha da zayıflatmak için kullandı. Suriye Demokratik Güçlerine verdiğimiz destek bunun kanıtıdır. YPG'nin PKK'nın bir uzantısı olduğunu biliyoruz. ABD yıllardır terör örgütü PKK’yı destekleyen bir politika izlemektedir.
‘TÜRK HALKINI ALKIŞLIYORUM’
- Son yapılan anketlere göre Türk halkının yüzde 80'inden fazlası ABD'ye karşı.
Türk halkını alkışlıyorum. Türkiye’yi çok seven biri olarak Amerikalılar ile Türklerin dost olduklarını görmek isterdim. Ama size düşmanca davranan bir ulusla dost olamazsınız. Umarım bir gün Amerika yolunu değiştirir. Belki Amerika'da petrodolar çöktüğünde, çok kutuplu dünya düzeni tam anlamıyla kurulduğunda bu olabilir. Belki o zaman Türkler kalplerini, ruhlarını açabilir ve bizi dost olarak bağrına basabilir. Ama bu güveni biz kazanmak zorundayız.
TÜRKİYE’NİN GELİŞME VEKTÖRÜ
RItter: Ben demokrasiye inanıyorum, herkes inanmalı. Ancak dünyanın en büyük süper gücü seçim sonuçlarınızı manipüle etmeye çalışıyorsa demokrasiye sahip olamazsınız. Şu anda bir lideriniz var, Erdoğan. Geleceğiniz için doğru kişi olmayabilir. Bu sizin vereceğiniz bir karar. Sadece sizin kararınız. Ama ABD’nin yapmaya çalıştığı şey seçimleri etkilemektir. ABD, istediği şekilde oy vermenizi sağlamak üzere tasarlanmış etki vektörleri yaratır. Bunun için krizler yaratır. Sizin aday tercihlerinde kendi gerekçeleriniz elbette olacaktır. Ancak şu anda ABD tarafından Erdoğan'ı gayrimeşrulaştırmak için yürütülen bu kampanyanın sizi etkilemesine izin vermemelisiniz.
GELECEĞİNİZ NATO’DA MI?
Ayrıca Türkiye'nin geleceğe bakması gerektiğini de söylemek isterim. Geleceğiniz nerede? Geleceğiniz NATO'da mı? İttifak, Kur'an yakan İsveç ve Finlandiya ile genişliyor. İki ülke de Türklerin meşru ulusal güvenlik kaygılarına saygı duymuyor. YPG'ye, SDG'ye destek veriyor. Gülen konusuna girmiyorum bile. Türkiye, Rusya'yı istikrarsızlaştırmak için kolektif Batı çabasının bir parçası olmak istiyor mu? Bence bu sorunun cevabı hayır. Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu gelişme vektörü, Rusya'nın Türkiye'de bir enerji merkezi potansiyeli yaratmak için Türkiye’yle birlikte çalıştığı bir vektördür. Bu Türk ekonomisine radikal bir şekilde iyileştirecektir. Türk halkı için hayatı daha iyi hale getirecektir. Benim kanaatim, Türkiye'nin geleceği, sizinle alay eden, sizi kullanan ve ihtiyaç duyduğunuzda asla yardımınıza gelmeyen NATO ittifakı ile değildir. ABD ve NATO, Türkiye'yi sadece kendisine faydası olduğu sürece kullanacaktır. Olmazsa, size ihanet edecektir.
14 Mayıs’ta sandığa gittiğinizde bunu düşünmeniz gerektiğine inanıyorum. Çünkü Türkiye'yi gelişebileceği bir yöne götürecek bir lidere oy vereceksiniz.
-BİTTİ-