Eski Rus Bakan Galuşka'dan Aydınlık’a özel açıklamalar: 'Rusya'daki Türk şirketler artıyor'

Ukrayna krizinin başlamasıyla birlikte birçok Batılı şirket Rusya’yı terk etti. Bu işletmeler zarara uğrarken Türk şirketlere büyük fırsatlar doğdu. Eski Rusya Uzak Doğu Kalkınma Bakanı Aleksandr Galuşka, Türk şirketlerin Rusya pazarında varlığını artırdığını söyledi.

Aleksandr Galuşka

Rusya ile büyük bir ticari hacme sahip olan Avrupalı şirketlerin akıbeti, son yayımlanan bir raporla ortaya çıktı. Rusya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin hazırladığı rapora göre, Rusya’dan ayrılan şirketlerin toplam kaybı 200 ile 240 milyar dolar arasında hesaplanırken, en çok zarara uğrayan şirketler ABD, İngiltere ve Almanya menşeili oldu. Finlandiya ise yüzde 2 ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’da oransal anlamda en çok mali kayba uğrayan ülke oldu.

Batılı şirketlerin zararlarını değerlendiren Eski Uzak Doğu Yatırım Bakanı Aleksandr Galuşka, AB’nin tarihi bir enflasyonla karşı karşıya kaldığını ve ciddi kan kaybı yaşadığını belirtti. Galuşka bu ortamda Türk şirketlerin işbirliğini geliştirdiğini vurguladı.

‘TÜRKİYE’NİN YAPTIRIMLARA KATILMAMASI, TÜRK ŞİRKETLERE ALAN AÇTI’

Galuşka, Türkiye’nin Rusya’ya karşı Batı yaptırımlarına katılmaması sayesinde, Türk şirketleri için Rusya’da büyük pazarlar ve alanlar açıldığını belirtti. Türkiye’nin birçok alanda Rusya ile işbirliğini geliştirebileceğini vurgulayan Galuşka, “Türkiye, Rusya’dan Avrupa’ya gaz tedariği için en büyük gaz merkezi haline gelebilir. Turizm alanındaki işbirliğine de yeni bir ivme kazandırılabilir.” ifadelerini kullandı. Türk firmalarının Rusya’da inşaat, otomotiv parçaları üretimi, giyim, beyaz eşya, inşaat malzemeleri, gıda vb. alanlarda büyük fırsatlarının olduğunu söyleyen Galuşka, “Türk iş dünyası, Batılı şirketlerin gitmesiyle Rusya pazarındaki varlığını zaten artırıyor. Arçelik, Whirlpool’un beyaz eşya fabrikalarını satın aldı. Birçok Türk giyim markası Rusya pazarına girmeyi planlıyor. Şirketler, adL, Mudo, LTB, Twist ve İpekyol marka mağazaların açılması için alışveriş merkezleriyle görüşmelere başladı bile.” bilgisini paylaştı.

‘YAPTIRIMLARI KALDIRMAK ZORUNDA KALACAKLAR’

Avrupa halkının yaptırımlardan rahatsız olduğunu belirten Galuşka, krizin gerçekliğine vurgu yaptı. Galuşka, “Protestolara neden olan; refah seviyesinin keskin düşüşü, enerji krizi, AB için rekor enflasyon ve insanların sıradan sağduyusu, Avrupalı siyasetçileri ekonomik gerçeklerle alay etmeyi bırakmaya teşvik edecektir.” ifadelerini kullandı. Bu durumun yöneticileri Rusya karşıtı yaptırımlarla Avrupa ekonomisini baltalamaktan vazgeçireceğini belirten Galuşka, “Avrupalı siyasetçilerin bu tür ifadeleri her geçen gün daha da artıyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa ekonomisinin Rusya’ya yönelik yaptırımlarından dolayı ‘kan kaybettiğini’ ve ‘Brüksel’deki Rus karşıtı yaptırımların kaldırılmasının gerekli olduğunu ve bunun Avrupa ekonomisini enflasyon ve durgunluktan kurtaracağını’ söyledi. Bu doğru bir ifade.” dedi ve ekledi: “Avrupa halklarının temel çıkarları, doğrudan Avrupa’ya zarar veren Rusya’ya karşı yaptırımların kaldırılmasına tekabül etmektedir.”

Rus yetkililer, TürkAkım'ın sabotaja uğrayan Kuzey Akım boru hatlarının yerini alabileceğini açıkladı.

‘TİCARET AÇIĞI TARİHİN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE’

AB ve Avro Bölgesi’nde enflasyonun şimdiden yüzde 10’u aştığını belirten Galuşka, “Bu tarihi bir rekor. Bu, hem AB’nin hem de para birimi olarak avronun tarihinde hiç olmadı. AB’nin 18 ülkesinde enflasyon artık çift haneli oldu, 4 ülkede ise daha şimdiden yüzde 20’yi aştı.” ifadelerini kullandı. Galuşka, Avrupa’daki fiyat artışının, ana tedarikçisi Rusya’nın olduğu enerji ve gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını söyledi. Galuşka ayrıca AB’nin ticaret açığının 2022’nin Ağustos ayında 64,7 milyar avroluk tarihi bir rekora ulaştığının altınız çizdi. Sürece bakıldığında, bu krizin henüz doruğa bile ulaşmadığını söyleyen Galuşka, “Rekor enflasyon, rekor dış ticaret açığı ile birleştiğinde AB ekonomisini tarihindeki en güçlü ekonomik krize sürüklüyor, AB ekonomisi durgunluk ve sanayisizleşmenin eşiğinde.” diye konuştu. Avrupa ekonomisindeki krizin derinliği ve niteliğinin AB ülkelerini istikrarsızlaştıracağına ve böleceğine inanmanın hiç de zor olmadığını vurgulayan Galuşka, “Böylece Avrupa ekonomisini alaya alan yıkıcı yaptırım politikasının reddetme eğilimi hızlanıyor.” dedi.

‘AVRUPALI YÖNETİCİLER İNTİHAR ETTİKLERİNİ SÖYLÜYOR’

Galuşka, Avrupa’nın önde gelen şirket ve sendika başkanlarının, yaptırımların Avrupa işletmelerini yok ettiğini ve bunun ekonomik intihar olduğu yönünde açıklamalar yaptığını belirtti. Konuyla ilgili örnek de veren Galuşka, “Dünyanın en büyük kimyasal şirketi BASF’nin CEO’su Martin Brudermüller’e göre, Rus karşıtı yaptırımlar Alman ekonomisini 1945’ten bu yana en kötü krize sürükleyecek.” dedi. Aynı zamanda, Almanya’da sanayi enflasyonun zaten yüzde 45,8’e ulaştığını hatırlatan Galuşka (1949 yılı itibariyle bu bir rekor), bunun fazla büyüme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Avrupa’nın en büyük çelik şirketi Arcelor Mittal, Almanya’daki üretim fırınları boşta çalıştırdığını söyleyen Galuşka, “Küresel alüminyum üreticisi Alcoa, Norveç’teki tesisinde üretimi üçte bir oranında azaltıyor. Alman tuvalet kağıdı üreticisi Hakle iflas başvurusunda bulundu. Ve bunun gibi birçok örnek var.” değerlendirmesinde bulundu.

‘İŞLETMELERİ ÇALIŞTIRMAK MÜMKÜN DEĞİL’

Galuşka, Avrupa iş dünyasının konumunun aşikar olduğunu söyledi. Avrupa’da bir dizi işletmeyi işletmenin artık mümkün olmadığını vurgulayan Galuşka, “İş dünyası oylarını parayla verir. İşletmelerin AB’den, ABD de dahil olmak üzere diğer ülkelere taşınması başladı bile. Danimarkalı mücevher şirketi Pandora ve Alman Volkswagen, ABD’deki faaliyetlerinin genişletileceğini zaten duyurdular. Tesla, Amerika’da üretime geçme olasılığını göz önünde bulundurarak Almanya’da akümülatör üretme planlarından vazgeçti.” ifadelerini kullandı. Galuşka son olaraki Rusya’ya yönelik düşüncesiz yaptırım politikası nedeniyle, Avrupa’da çoğu endüstriyel sektörlerin bütünüyle kapanması ve milyonlarca insanın işinden olması ile ilgili doğrudan bir tehdit belirdiğini söyledi.

Sonraki Haber