Evinize, kapınıza düşen yağmuru toplayın!
Prof. Dr. Hüseyin Toros, bir anda her tarafa on santim yağmur yağdığını belirtti ve şöyle konuştu: Ne olacak bu su? Eğer bir yerde biriktiremezsek, o akışı bir müddet geciktiremezsek, bir anda sele dönüşür, buna hiçbir şey, hiçbir altyapı dayanmaz
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, sağanak yağışların ve selin, artık yaşamımızın bir parçası haline geldiğini belirterek toplumların ve bireylerin atacağı ilk adımın buna uyum sağlamak olduğunu söyledi. Aynı zamanda İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (İTÜ MTAL) Müdürü olan Toros, bireylere “Evinize, kapınıza düşen yağmuru toplayın, hem ziyan olmasın hem felakete karşı sizin de bir çabanız olsun” dedi.
Sağanak yağışların yol açtığı sel, kentlerde köprüleri, kara yollarını hatta demiryollarını yıkıp geçiyor, evleri, tarım arazilerini sular altında bırakıyor. Haftalardır sele dönen yağışların daha da sürmesi bekleniyor. Afete karşı yapılabilen ise trafiğe kapanan yolları, nehirlerde biriken molozu, mazgalları temizlemek, zarar tespit etmek. Yetkililer de bundan sonrası için bir açıklama yapmıyor.
Prof. Dr. Toros’a “Sel evimizi, tarlamızı basıyor. Ne yapabiliriz?” diye sorduk, şöyle konuştu:
DERE YATAĞINA EV YAPMA SEL ALIR!
Atalarımız bir söz söylemişler: tepeye ev yapma yel alır, dere yatağına ev yapma sel alır! Biz arazi kullanımı konusunda mevzuatları sonuna kadar delmişiz, kurnazlıkla zekâyı, sahtekarlıkla zekâyı birbirine karıştırmışız…
İklim değişikliğinin iki maddesi var. Biri uyum sağlamak. Nasıl uyum sağlayabiliriz? Uzun yılların iklim verilerini baz alarak yapabiliriz. Eski nesil dededen oğula, toruna bir kültür aktarımı vardı: ‘Bunu yapma şu olur’. Şimdi biz yeni nesil geçmişle bağımızı kopardık, dedem nenem ne bilir, dedik, yaptık evleri, yaptık yolları. Ama geçmişteki tecrübe artık gelecekteki insanları uyarmalı.
ÇATIDAN GELEN YAĞIŞI
AĞACIN YALAĞINA GETİR
Şimdi görüyorum caddelerde ağaç dikilmiş. Çok güzel. Ama ağacın yalağının etrafını çöp gitmesin diye kapatmışız. Bu neye sebep oluyor? Suyun akmasına engel oluyor. Zaten her taraf beton, asfalt. Su ağacın dibine de gidemiyor. Sokaklardan caddelere akıyor, şehirleri seller alıyor.
Onun için her birimiz öncelikle evimizin önündeki ağacın etrafını açmalıyız. Çatıdan gelen yağışı mümkün mertebe ağacın yalağına getirmeliyiz. İmkanı varsa evimizin bodrumunda, kenarında köşesinde yağmur biriktirmeliyiz. Avrupa'da ciddi çalışma var bu konuda.
Diyorlar ki şiddetli bir yağmur geldi, bir ayda yağması gereken yağış bir saatte yağdı, bir saatte, üç saatte yağdı. Düşünün yüz milimetre yağış geliyor, ne demektir, her noktaya on santim yağmur geliyor demektir ki bir günde bile olsa şimdi on santim bir anda her noktadan geldiğinde buna hiçbir şey dayanmaz! Çözüm ne? Yağmur sularını geçici de olsa bir müddet biriktirmek.
Ağaçların yalaklarına suyu akıtırsak hem ağaçlar sulanmış olacak hem bu su oradan yeraltı suyunu besleyecek.
ATMOSFERİK NEHİRLER
ŞELALEYE DÖNÜYOR
Bakın suyu biz üç noktadan topluyoruz. Bir, işte gördüğümüz karalardaki sular, nehirler vesaire. İki atmosferdeki nehirler, atmosferik nehir diyoruz. Karadeniz'den, Akdeniz'den veya Atlas Okyanusu'ndan gelen atmosferik nehirler, sıcaklık farklılığıyla beraber bir yerde şelaleye, sağanak yağışa dönüşüyor. İşte o sağanak yağışları, atmosferik nehirleri yeryüzünde nasıl biriktirebiliriz?
Bu nehirlerin de nerede boşalacağını pek tahmin edemiyoruz; bir Samsun'da boşalıyor, bir Ankara'da, bir Bursa'da... Çünkü topografyası düz değil Türkiye'nin, çok engebeli. Havada çalkantı oluşuyor, sıcaklık farklılığıyla beraber bir nevi nehir oraya boşalıyor. Bunun için de her birimiz kendi çapımızda suyu nasıl bir yerde biriktiririz konusunu derslerde, evlerde dile getirmeli, yol bulmalıyız.
OKULLARDA BUNU KONUŞALIM
Dünya meteoroloji teşkilatının şöyle bir sloganı var: Suyun her damlası değerlidir, her damlayı sayarak kullan! Acaba suyun her damlasını yerinde nasıl muhafaza edebiliriz konusunda kafa yormamız gerekiyor ki uyum sağlayalım. İklim değişikliğiyle mücadele biraz daha uzun zaman istiyor; 2030’lardan bahsediyoruz. Afetlerden olumsuz etkilenmemek için bugün hemen, her birimiz bulunduğumuz bahçede, bulunduğumuz sitede, bulunduğumuz parkta suyun, yağan yağışın bir anda caddeye gitmesini nasıl engelleriz? Buna hep beraber kafa yorarsak ilginç fikirler çıkacağına inanıyorum. Şimdi okullarda da yavaş yavaş iklim değişikliği tartışmaya başlandı. Teorik bilgi edinelim ama bir yandan da ‘ne yapabiliriz’, bunu çok tartışmamız gerekiyor.
KURAKLIĞA ÇÖZÜM
Su sorununun çözümü de bu diyordunuz.
-Tabii kuraklık için. Afetlerden konuşuyoruz. 2022’nin ikinci yarısı, 2023’ün ocak şubat ayları son derece kurak geçti. Son yirmi yılda genellikle iki yıl, üç yıl normal değerin altında, iki üç yıl normalin üstünde seyrediyor. Düz mantık düşünelim: o zaman herkes su bütçesini üç yıllık planlasın. Ben çiftçiyim veya hobi bahçem var bir dönüm, orada öyle bir depo yapalım ki bana üç yıl yetsin. Bunu yaparsak o zaman kuraklığın da önüne geçmiş oluruz büyük ölçüde.