Eyşandirdönlerin gazeteleri

Eyşandirdönlerin gazeteleri

Dünkü gazetelerin manşetlerini 1 Mayıs süsledi.
Bir tek Aydınlık’ta işçinin talepleri vardı. Diğer bütün gazeteler, Taksim’e odaklı yayın yaptı. Taksim’le işçinin taleplerini örttüler.
CHP, DEM Parti, DİSK, KESK, başıbozuk maskeli gruplar Saraçhane’de buluştu. Taş ve sopalarla saldıran grupları polis sakince ve sabırla uyardı. Bazı gruplar, Bozdoğan Kemeri önünde polise flamalarının sopalarıyla, taş, pet şişe atarak ve tekme savurarak saldırdı, barikatı yıkmaya çalıştı. Polis, sık sık anons yaparak sabırla gruplara eylemin yasal olmadığını ve güvenlik güçlerine sorun çıkarmadan dağılmaları uyarısında bulundu. Maskeli gruplar, polisin kalkanlarını kasklarını parçaladı. O anlarda polis sadece durup bekledi, anonsa devam etti. Alanı ilk terk eden Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu oldu. Tertip komitesi eylemi sonlandırma kararı aldı.
İşte gazeteler bu işçinin olmadığı, talebin olmadığı başıbozukların sesi oldu.
Aklımıza rahmetli yazarımız Hasan Yalçın geldi.
Yalçın bu başıbozuklarlan “Eyşandirdön” olarak bahsediyordu. Yani, “eylemi şanlı direnişe dönüştürme” büroları… Bu bürolar halk hareketinin geri çekildiği dönemlerde öne çıkar ve zor gücüyle eylemi şanlı direnişe çevirirlerdi!
Bu sahte sol zırvalığını yaşadık Saraçhane’de.
Fakat “Eyşandirdön”lerin bile kafası karıştı.
TKP, “Bu saçmalığa ortak olmayacağız artık.” açıklaması yaptı.
Önce çağırıp sonra alandan kaçan CHP’nin DİSK ve KESK’in tutumu sorgulanmaya başladı.
Ama buna rağmen bazı gazetelerin “Eyşandirdön”lerin hizmetinde olduğunu görüyoruz.
Nedeni basit, işçinin gerçek talepleri konuşulmasın…
İster sistem gazeteleri ister ‘sol’dan olsun, bu anlayış krizi emekçinin üstüne yıkma ve susturma siyasetinin bir parçasıdır.
Bugün esas çözüm, vatan ve emek mücadelesinin birleştiği koşullarda, bu çizgiyi güçlendirecek ve emekçinin hakkını savunacak yayınlar yapmaktır.

FETÖ İDDİANAMESİNE SARILDIKLARI YETMEDİ ŞİMDİ ‘İDAM’ SLOGANLARI ATIYORLAR

Dün 1 Mayıs diye yazamadık ama gözümüzden de kaçmadı…
Bahse konu, Yeni Akit’in manşeti…
Bir sosyal medya fenomeni hanımefendi vardı… Dolandırıcılıktan içeri attılar. 37 kiloya düşmüş. Çıktı. İlk işi kuaföre gitmek oldu. Fakat yıllardır tutuklu olan 28 Şubat davasındaki komutanlar sağlık sorunlarına rağmen içeride tutulmaya devam ediyor.
Aydınlık olarak Cumhurbaşkanı’na da çağrı yapmıştık.
Ama buna gözünü ve kulağını tıkayanlar, intikam alırcasına vicdansız başlıklar atmaya devam ediyor.
Önce gerçekleri sıralayalım:
28 Şubat davasının iddianamesini yazan savcı Mustafa Bilgin, FETÖ hükümlüsü.
28 Şubat davasının iddianamesini kabul eden mahkemenin hâkimi FETÖ hükümlüsü.
Davanın delilleri sahte (Meşhur 5 nolu CD).
Delilleri getiren kişi FETÖ’den hükümlü, cezaevinde.
Yeni Akit gazetesine Nusret Senem’in “MİT'in Çiller-Fetö Raporu/28 Şubat'ın Hedefi” kitabını okumasını öneriyoruz ve tabiî tüm okurlarımıza.
Aydınlık’ın gündeme getirdiği akademideki FETÖ’ye, cemaatlere renklendirme yöntemiyle sızan kripto FETÖ’cülere gözünü kapatan AKİT, FETÖ’yle omuz omuza komutanlarımıza kara çalmaktadır.
Biz Akit’in vicdanına bir şey diyemeyiz. Ama Türkiye’nin devlet, hukuk, namus ve vicdan birikimi bu tabloyla kesinlikle bağdaşmamaktadır.
Cezaevindeki komutanlarımız siyasi bir hırsın ya da intikamın kurbanı olamazlar.
Bu süreç ve bu tip başlıklar, Türkiye’ye zarar vermektedir.
Ömürlerini Türkiye’nin bağımsızlığına veren, zor koşullarda görev yapan komutanlarımıza bir sosyal medya dolandırıcısı kadar değer vermemek, hepimizin vicdanını yaralıyor.
Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.

Sonraki Haber