Faik Işık'tan önemli çıkış: Rusya'nın Ukrayna'ya yaptığını ben de Dedeağaç'a yaparım

Dün Ulusal Kanal'da yayınlanan Çıkış Yolu programına katılan Avukat Faik Işık, önemli açıklamalarda bulundu. Işık, "Bu savaş Avrupa'nın Amerikanlaştırılmasına karşı bir savaş. ABD Dedeağaç'a silah yığıyor. Rusya'nın Ukrayna'ya yaptığını ben de Dedeağaç'a yaparım." dedi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Avukat Faik Işık, Ulusal Kanal'da Sinan Sungur'un sunduğu Çıkış Yolu programında buluştu.

Faik Işık, gündeme damga vuran açıklamalar yaptı.

Sinan Sungur'un sorularını yanıtlayan Işık'ın konuşmasından vurgular şu şekilde:

AMERİKANLAŞTIRILMIŞ AVRUPA OLUŞTURULMASI

-Şimdi ben bu gözümüzün önündeki savaşı bir Rus-Ukrayna savaşı olarak görmüyorum. Hele ki bizim bu medyada sel sümük ağlayan arkadaşların Ukrayna’ya kendilerini daha yakın hissetmelerini de saçma buluyorum. Ruslar ve Ukraynalılar kardeşler zaten. Bu kardeşler arası bir tartışma ve kavgada birine diğerinden daha yakın olan biziz yaklaşımı saçma.

"Hukuki açıdan bağımsız olan bir devlet istediği paktın üyesi olamaz mı?" Gözüken soru bu. Oysa sorunu başlangıçı bu değil. Buradan baktığınız zaman çok masum bir soru var gibi gözüküyor.

Bu soruyu soranlar ki, benim de çocuk ve gençken "Bu Komünistler... Moskof... Kızıl ... Allahsız, dinsiz, kitapsız şunu yapıyor bunu yapıyor..." dediğimiz insanlar, en temel noktayı örtmüş olmaktalar. Doğu Bloku denilen Sovyet (danışma kurulu demektir) rejimi, Avrupa’da barış için ipleri 1980'lerden itibaren gevşettiler. Perestroika dediler yeniden yapılanmaya giriştiler. 1985'lerde Glasnost dediler açıklık ve şeffaflık istediler. 1991'de Varşova Paktını dağıttılar. Bundan önce Berlin Duvarının yıkılmasına müsaade ettiler. AET ve Comecon çatışmasını bitirmek istediler. Varşova Paktı gerilim alanlarını tarafsız ve tam bağımsız bölgeler çevirdikçe, Joseph Raymond McCarthy kafasıyla eleştirdiğimiz bu insanların güvenlik ve barış oluşturmaya yarayacak bölgeleri, ABD adına kukla bir Batı Avrupa, AB üzerinden iktisadi olarak cepheleşti. Askeri olarak NATO üzerinden "yeni cephe hattı" oluşturuldu. Bunun Avrupa'nın güvenliği denilerek başlandığını biliyoruz. Ancak gelinen noktada Napolyon ve Hitler'in ordularıyla yapamadığını gerçekleştirmek maksadıyla yapıldı. Ama daha da vahimi üzerlerinde ABD kontrolü bulunmaktadır.

BU SAVAŞ, UKRAYNA-RUS SAVAŞI DEĞİLDİR

Avrupa bugün tamamen uydulaşmış, şahsiyetsizleşmiştir. Rusya'nın harekâtı, Avrupa aydınlarının tarihsel birikimiyle değerlendirildiğinde; dünyada saygın ve âdil bir kıta olması gereken Avrupa'nın, Amerikanlaştırılarak içinde gizli Alman ekonomik diasporaları oluşturulması suretiyle işgaline karşı buna karşı kaçınılmaz ve zorunlu bir harekattır.

AB içerisine ekonomik olarak alınıp NATO kuvvetlerince içlerinden bağlanan Avrupa ülkeleri; Almanya ve iddiasını Afrika'da sürdüren Fransa'nın lehine eritip, NATO silahlarıyla cepheleştirildiler. Ukrayna bunun son sahnesidir. Bu savaş Ukrayna'nın savaşı değildir.

YENİ DEMİR PERDE'NİN ARKASI RUSYA VE TÜRKİYE'DİR

Bugün "yeni demir perde" kurulduğunu görmemek için aptal olmak gerekir. Birleşik, bütünleşik, ABD'den bağımsız yepyeni bir Avrupa kurmak yerine Batı/Doğu Avrupa ayrımı bambaşka şekilde oluşturulmak üzeredir. Tek kutuplu dünyada tam bağımsız bir Avrupa kutbu oluşturmak yerine; ortasından ikiye bölünmüş dünyada Amerikan çıkarları cephesinin atıklarla beslenen Batı Avrupa'sı oluşturuluyor. Üçüncü Reich'ın "doğuya doğru" politikası şekil ve nitelik değiştirerek Doğu'ya Karşı terbiyesizce ve fütursuzca ilerlemektedir. Ukrayna bunun son adımı olmuştur. Rusya buna daha fazla sessiz kalmamış ve dur demiştir. Rusya'nın kalbinin içine düşman silahlarını sokmasına göz yumacağını düşünenler, Ukrayna'yı bugünkü haline getirmiştir.

TÜRKİYE'YE KARŞI DA EŞGÜDÜMLÜ HAREKÂT

Avrupa’nın içerisinden Yunanistan'ı Ege'de, Kıbrıs'ta Türkiye'nin üzerine iteklediklerini görmeyenler ahmak değillerse işbirlikçidirler. Türkiye’yi Dedeağaç’tan kuşatmışsınız. Ege’de, Akdeniz’de sekiz ülke bize karşı tatbikat yapabilmekte. Girit’te, Rodos’ta, silahsız kalması gereken Ege adalarında iki denizi kuşatma altına aldılar. Suriye ve Irak’ta bir terör hattı oluşturdular. Biz de Türkiye olarak güya NATO'nun müttefiki ve AB'nin bekletilen üyesiyiz. Yani bizim düşmanımız, müttefikiniz diyenlerden daha büyük düşmanlık hiç yapmadı. NATO dediğimiz şey bu. Bize daha büyük düşmanlık ettiği halde dost gözüken, girdiği her yerde yıkıntılar bırakan, şişirilmiş ve güvenilmez yıkım ordusundan başka bir şey görmeye inandırılmıştık.

"BU SAVAŞ AMERİKANLAŞTIRMAYA KARŞI"

ABD, tüm Avrupa'yı piyonlaştırarak kullanmakta; uygar dünyanın nesiller harcayarak kurduğu ideallerini iğfal ederek kamplaşmaktadır.

Birincisi pazar ekonomisi, ticaret serbestisi olacak diyorsun. Serbest ticaretin, eşit ve adil ticaret ve rekabetin hepsini kahrediyorsun. Yani "Rus malı almayın, Rus gazı kullanmayın, İran gazı alanı yakarım, Venezuela petrolüne el sürmeyin, ambargo koyarım, yaptırım yaparım..." . Sen kullanma kardeşim sen kullanma. Sana ne benim nereden ne alacağım Şimdi televizyonda arkadaşlar oynaya oynaya yaptırım kararlarına seviniyor. Bidon dünyaya emrediyor: "Rus gazı kullanmayacaksın. Silahları satarsam benden alacaksın. Para sistemin kontrolümde olacak, emtianın hareketlerini ben belirleyeceğim...". Dünya senin oyun alanın mı be densiz?

Ukrayna savaşı Amerikanlaşmaya karşı bir savaştır. Avrupa Amerikanlaşmıştır

DEDEAĞAÇ, SON DEMİR PERDEDİR

Rusların mücadelesine bakalım. Rusların savaşı, bizi de doğrudan ilgilendiren onurlu bir Avrupa için tüm Avrupalıların doğru düzgün bakması gereken bir savaştır. Yani sen Amerikanlaşmış bir Avrupa’ya karşı direniyorsan, kusura bakma bu meşru bir savaştır. Demirperde dediğin ülkeler, bütün perdelerini indirdi. Demir perdeyi Rusya kurmuyor. Amerikanlaşmış Avrupa NATO ve AB ile askeri ve ekonomik olarak, idari siyasi şekillenme ile kuruyor.

Bir Türk olarak Dedeağaç’ a bugün çekilmiş demir silahlı perdeye, Rusya’nın Ukrayna’yı düşman bölgeye çevirmesi kadar karşıyım. İmkanım olduğunda oradaki tüm silahlara el koyarım.

Rusya ile oturup silahsızlandırma ile ilgili anlaşma yapıyorsun ama silahlandırıyorsun. Bizimle Ege adaları silahlanmayacak diye anlaşma yapmışsın. Uymuyorsun.

Üstüne üstlük Ukrayna'yı NATO’ya alacağız diyorsun ama almıyorsun. Bu kadar aşağılıksın ve bu şekilde tüm dünya ticaretini perişan ediyorsun.

Ne yapıyorlar? Rusya, İran, Venezuela... petrol diyorlar. O zaman kim satacak Gerizekalı Avrupa, bu oyun seni de vuruyor.

ONURLU BİR AVRUPA İÇİN PORTAKALLAR SIKILMAKTA

Turuncu devrimler, sevimli portakal devrimler diye derin operasyonlar yürütüldü. Avrupa’nın Amerikanlaştırılmasıdır bunlar. Peki Rusyalaştırılmasını mı istiyoruz? Hayır. Onurlu bir Avrupa oluşturulmasını istiyoruz. Bugün bir açıklama yapıyorsun Biden... Rusya’dan doğal gaz ve petrol almayı yasaklıyorsun. Üç tane boru hattımız var Rusya'dan. Bir tane İran'dan. Burası senin babanın toprağı mı? Kimi yasaklıyorsun? Ülkemizin ve komşularımızın ticareti sana niye bu kadar dert oluyor? Ulan dünya sizin babanın toprağı mı çakal? Buralar senin ülken mi? Buralar bizim ülkelerimiz. Bak sırtlarına çantalarına bir şeyler doldurup meydanlara saldığınız çocuklar var. Meydanlar ve ateşli taşlı kalabalıklar taktiğiyle epey ülkenin ekonomisini çökerttiniz. Mısır da "Tahrir" de meydandı. Ukrayna'da Nezalezhnosti Maidan da meydandı. Bugün Taksim de meydan. Gürcistan, Ermenistan, Kazakistan... hepsinde kullanılan yöntem aynı idi. Bunu yaptınız. Bu portakal devrimlerin çocuklarına sahip bile çıkamadınız. Ukrayna’da Rusya bunları tankların altında ezmemek için yavaş ilerliyor. Bir daha portakal devrimi yaparsanız, sıkma makinası karşılığıyla sizi portakal gibi sıkacak vatanseverlerle karşılarsınız.

Rusya’ya kızıyorsunuz öyle mi? Niye? Portakal devrimimizi yemedi diye, değil mi? Güzel. Eee karşı harekatın adı da portakal sıkma harekatı. Ülkelerin meydanlarında nasıl turunçgil devrimler yapsak diye etki ajanlarınız, arkadaşlarınız, sempatizanlarınız, patilerdeki uzantılarınız, hükümetlere yerleştirdikleriniz, ordulardaki bağlılarınız, sivil toplum adına ilişkileriniz, konsolosluk görevlileriniz onu bunu… Hepiniz oralardasınız. Ve siz, onurlu, bağımsız bir Avrupa istemiyorsunuz. İçinde Rusya’nın olduğu bir Avrupa istemiyorsunuz. İçinde Türkiye’nin olduğu bir Avrupa istemiyorsunuz.

ESKİDEN DOĞU ROMA AŞAĞILANIRDI

Doğu Roma diye, Doğulu diye aşağılık muamelelere tâbi olanlar, ekranlarda bizlere göz yaşlarıyla çocuk manzaraları göstermekteler. Siz Suriye’deki çocukların denize vurduğunu gördüğünüz de bu kadar ağladınız mı? Bugün Yemen’de 8 ,10 tane çocuk aynı anda mezara konuyor. Baktınız mı her biri ne kadar ince ve zayıf. Buna ağladınız mı? Sabah akşam bunların yayınlarını yapıyor musunuz? Afgan çocukları bombalanırken onlara ağladınız mı?

50 TON DİZEL REZALETİ

Amerika’nın Afganistan’daki rezilliğinden sonra şu Ukrayna’ya yaptığı dostluğu, ülkemizdeki işbirlikçileri iyi gözlemlesinler. Askeri üstten kaçarak havalanan son Amerikan uçağından 800-900 metre yükseğe kadar tutunup düşenler, o NATO Amerikan uçağını bırakmak zorunda kalacaklar ve aşağı düşüp parçalanacaklar.

Ukrayna ne diyor bugün? 50 ton dizel gönderiyorsun bana Ruslarla savaşta. 50 ton dizel! Bir insanı aşağılamak için bundan fazlası yapılamaz.

"NAPOLYON'U BULAMADINIZ, BİDEN'LA MI GELECEKSİNİZ"

Rusya ezilmeyi, yenilmeyi kabul mü edecek? Siz Rusya’yı "doğu" diye yeniden perdeleyip Avrupa’dan dışarı atacaksınız. Uyduruk ikiye bölünmüş bir Avrupa’yı oluşturacaksınız.

Rusya’yı içine niye almıyorsunuz? Türkiye’yi içine niye almıyorsunuz? Karar organlarınızın içine niye almıyorsunuz? Şimdi Napolyon’u ve Hitler’i bulamadınız, Biden’la mı geleceksiniz? Gelemiyorsunuz, gelemezsiniz! Henüz bunun Asya'sı, Pasifik'i başlamadı.

KENDİLERİ DIŞINDA KİMSEYE ÖZGÜRLÜK YOK

Batı'nın vazgeçilmezi hani basın özgürlüğü idi? Ne yazılacak gazetelere, ne çıkacak ekranlara ? Sen ne dersen o olacak, başkası olmayacak. Ve sen istediğini şeytanlaştıracaksın. Bu batının basın özgürlüğü bu. Ukrayna'da iki tane mafya babasının, iki tane oligarkın; ABD'de sahipleri iktidarlarla ustaca ilişkili medya ağlarının şekillendirdiği medya, dünyayı şartlandırmakta. Bizim Ukrayna'da ağlaşan sümüklü medya mensuplarına, Penosi’nin klozetleri diyorum. Çünkü ABD işgalleri anlatılırken coşup ayağa kalkan Penosi klozetine ne yapıyorsa; siz bizim ekranlarımıza, bizim haber kanallarımıza bunu yapıyorsunuz. Bir de karşı tarafa geçin, nasıl basınsınız siz? Savaşın iki tarafı var, bir de öteki tarafa geçin. Nasıl bir objektiflik anlayışı?

SAVAŞ TARAFTARLIĞI

Bir şey daha söyleyeyim. İki devlet savaş halindeyken Türkiye’nin taraflardan biriyle savaşa girmesi için uğraşan her kimse, Türk ceza kanununa göre suç işler. Türkiye’yi taraflardan biriyle savaşa sokmak isteyen, basın mensubuysa o da suç işler. Efendim emekli bilmem ne ise, o da işler. Uzman güvenlik stratejisi ve benzeriyse, o da suç işler.

İNSAN HAKLARI BİLDİRİLERİNDE NE VARSA

BM İnsan Hakları Bildirilerinde, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinde ne varsa hepsi bugün iğfal ediliyor.

Açık semalar anlaşması iğfal ediliyor. Hava sahaları sivil uçuşlara bile kapalı. Turistler gittikleri ülkelerde kaldılar.

Sanatçılar, orkestralardan çıkartılıyor.

Engelli sporcular güya bağımsız spor organizasyonlarından Amerikancı Avrupa ile engelleniyor.

Basın kısıtlanıyor ve yasaklanıyor.

Kitaplardan Rus yazarlarının adı çıkartılıyor...

Kudurmuş ve şahsiyetsiz bir Avrupayı gerçek yüzüyle görüyoruz.

Ticaretin bütün kuralları yaptırım alçaklıklarıyla iğfal ediliyor. Ülkelerin egemenlik alanları bu suretle çiğneniyor. ABD'nin keyfi yaptırımları altında Batı Avrupa'da şamar oğlanı olmuş durumda. Karşı çıkacak onurlu bir Avrupa yok ortada. Eziktir bugün Almanya, Fransa, Hollanda... ve tüm Avrupa. Bağımsız, şahsiyetli bir Avrupa uygulaması ortaya koyamamaktalar.

RUSYA SAVAŞMIYOR, DÜNYA İÇİN DİRENİYOR

Yeni bir dünya kuruluyor. Afrika'sı, Güney Amerika'sı, Asya'sı ve en Avrupası ile çok kutuplu, adil bir dünya kurmalıyız. ABD başkanı tüm dünyanın başkanı diye kabul edenlere karşı, Rusya'nın bu durumu direniştir.

Dünyanın gıda fiyatları, enerji fiyatları üzerinden karaborsa oluşturan ABD ve NATO’nun eylemleridir .

Çin’e karşı tutumlarda dünyayı bambaşka şartlara sokacak.

AVRUPA, İNSANLARA RENKLERİNE GÖRE DAVRANIR

Emperyalizm ve faşizmin en şaşmaz ölçüsü budur. İki dünya savaşından ders almayan Avrupa, eski sömürge genlerini modern yöntemlerle sürdürmektedir. “Bizim gibi cafe’lere gider, bizim arabalarımıza binen, bizim gibi yaşayan, sarı saç ve mavi gözü olanlar…” gibi pek çok sefil cümleleri söylemekten kendilerini alamadılar.

SINIR KAPILARINDA AFRİKALIYIZ BİZ

Savaştan kaçmak isteyen Ukraynalılara, Avrupa’nın sınır kapılarından itibaren her türlü kolaylık sağlanmakta iken; Ukrayna’da okuyan veya çalışan Afrikalılar aşağılandılar. Gizli ırkçı Avrupa’da Afrikalıların, Asyalıların ve Müslümanların insan olarak değeri ikinci sınıftır.
Batı, dünyalıları ikinci ve üçüncü sınıflara ayırmaktan vazgeçmiş değildir. Sınıf kavramı, onların gözünde ideolojik değil genetiktir.

BAŞKA TANRININ ÇOCUKLARI

Batının Allah'ı dini, silah zalimliğinin üstünlüğü ve paradır. Dünya bakışları nettir:
ya onların acımaz silahlarıyla veya para finans oyunları ile dize getirecek hakimiyet alanlarıdır diğer ürkeler. Kameralarla çocuk hikayeleri üzerinden duygusal harekât yapan ahmaklara sorum şudur:
Ege’de, Akdeniz’de kıyıya vuran çocuklar içinde bu kadar üzüldünüz mü? Onları denizde boğdurma, denizlerde terk etmeye iten Avrupa ülkeleri yasa bile çıkarttılar. Göçmen kayıkları, botları devrildi, delindi, batırıldı. Onları kurtarmak isteyenlere hapis ve para cezası öngördüler. O sahneleri medya mensupları yansıtmak için çabalamadı. Sadece birkaç iyi kalpli birkaç insanın birkaç kare fotoğrafını görebildi dünya. Basına yasak mı vardı? Avrupalının ruhunda var bu aşağılık iki yüzlülük. Bizim kamplaşmış politik bülten basınımızda öyle. Hepsi toplanmışlar Ukrayna tarafına.

BİZE UYGULANAN YAPTIRIMLARI GÖRMEYENLER

Savurma sanayimizin üst yönetimi ve hatta bakanlarımız aleyhine yaptırım kararlarını dile getirmeyen basınımız ve politik aktörlerimiz var.
Halkbank'ımıza, İran’dan aldığımız doğalgaz bedelini ödedi diye hiçbir hakkı yokken küstahça ABD mahkemelerinde hegemonya yargılamasını sevinç gösterileriyle seyredenler oldu. FETÖ’nün elemanları bunlara tercümanlık ve ajanlık yaptı. PKK’nın basını sevinçle destekledi. TBMM’de parti gruplarından kimileri, bu aşağılık tutumdan lehine oy devşirmeye kalktı. Egemen devletlere bunların yapılması kabul edilemez.

ŞİŞKİN AVRUPA, EZİKTİR

Avrupa bankalarına da yaptırımlar yapıldı. Küba’dan puro alan Hollandalı parasını swift ile ödedi diye ülkeler ve bankalar cezalandırıldı. İran’dan, Afganistan kilim veya otantik elbise alanlar parasını swift ile ödedi diye cezalandırıldılar. Batı Avrupa, ABD’nin karşısında eziktir, altlarında kalmaya alışmıştır.
Marshall yardımı alan ülkeler, halen üzerlerinden aşağılık kompleksi psikolojinden kurtulamadılar.
Göçmen ABD’nin emrinde “hazırol” da olmasa da, “rahat”ta beklemektedirler.

Savunma sanayinde bağımsız olmamamız için her türlü engelleme yapılmaktadır. S400’ler konusunda Amerikan uşakları, Tbmm içinden dahi bu Amerikan mandasını sahiplenmektedir.
Bunlar bu ülkede yönetime,
AB-Abd elçi ve ajanlarıyla işbirliği içinde hazırlanmaktadır.

TC yurttaşları elbette iktidarları değiştirebilirler.
Gerektiğinde değiştirmeliler de.
Ancak AB-Abd uşaklığı yapanların iktidar olması, TC’nin istiklal harbindeki ihanet cephesinin kazanması olur. İstiklal harbi kadro ve kurumlarına, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına maskeli düşmanlık budur.

PAHALILIĞIN SEBEBİ

Abd-NATO işgal savaşları ve Abd yaptırımlarıdır. Benzerlerini her gittiğinizde göreceğiniz fiyat artışlarının sebebi, yaptırımlardır, ambargolardır. Bunlara direnen Putin’dir, Şi Cinping’dir, Maduro’dur, Erdoğan’dır… Bunlar bu yüzden şeytanlaştırılmaktalar. Doğru düzgün, âdil ve dürüst, bağımsız bir Avrupa kurulsa;
Rusya ve Türkiye’ye hak ettiği yer verilse; hem dünya düzelir, hem Avrupa.
Hem de Rusya ve Türkiye’ye yönelik eleştiriler kalmaz.

Sonraki Haber