Faize para için satılık ahır
Aydın Süt Üreticileri Birliği Başkanı Servet Başkaya hükümetin yüksek faiz politikasına karşı esti gürledi. Besicinin üretimden nasıl koptuğunu gözler önüne serdi, ‘Enflasyonla mücadele edeyim derken süt üreticisi yıllardır zarar ettiriliyor’ dedi
Yılların süt üreticisi Servet Başkaya, feryat etti: Süt Üretim tesisim 50 milyon. 45 Milyon verene burayı satıyorum. Banka faizlerini görünce bizim üretmemize ne gerek var? 50 milyona yüzde 40 faiz veriyorlar. Bankaya bu parayı koysam ayda cebime 2 milyon lira para girecek. Yani neden uğraşıp duracağım ben satayım bu ahırı bankaya yatırayım Uygulanan politikalar bu yöne gitmekte...
SÜT ÜRETİMİ ETİ DE KURTARIR
Çiğ süt fiyatlarının düşük olmasının hayvancılığı zora soktuğunu belirten Başkaya, “Girdi maliyetleri düşürülmeli, üretici desteklenmeli’’ dedi.
Et ve süt üretiminin birbirinden ayrı olmadığını belirten Başkaya, sütü üretenin para kazanmasıyla et açığının çözüleceğini vurguladı, şunları kaydetti:
“Hayvancılığın kurtulması için ilk yapılacak iş, süt üreten insanların para kazanmasıdır! Para kazanması için de maliyetlerinin düşmesi lazım. Sütçü para kazanırsa 2 yılın içerisinde Türkiye hayvan ithal etmekten kurtulur. Ben yıllardan beri ithalatın karşısındayım, fakat her nedense bizim bazı birliklerimiz de dahil olmak üzere kolaylıkla para kazanmak isteyen birileri bu işin içinde! Pek çok Damızlık Birliği hayvan ithal ediyor, Süt Birlikleri hayvan ithal ediyor, kooperatifler hayvan ithal ediyor! Devlet zaten Et Süt Kurumu vasıtasıyla hayvan ithal ediyor. Bu ithalatın durması lazım.”
KAÇ HAYVAN VAR BELLİ DEĞİL
Başkaya, hayvan sayısının bilinmediğine de işaret etti ve şunları önerdi: “Elimizde ne kadar hayvanımız var, kesin belli olmalı. Bunun bir örneğini Aydın'da görüyorum. Aydın'daki verilere göre 3 tane sayı var. Birincisi diyor ki, Aydın da TÜİK verisinde 30.000 üretici, 490 küsür bin hayvan var. Bir de soy kütük dediğimiz bir veri var. Damızlık Birlik’in kütüğüne göre Aydın’da 28 bin işletme var, 412 bin hayvan diyor. E, yerlerine gidip bakıyoruz ki, Aydın'da 467 bin hayvan var. Şimdi bu verilere göre hangisine inanacağız? Doğru bir veriolmazsa nasıl planlama yapacağız? İşe nereden başlayacağız? Bu yıl 600 bin hayvan ithal edeceğiz deniyor. İyi ama 600 bin mi lazım? 300 bin mi? Yoksa 700 bin mi? Ona göre program yapalım...”
ET NEDEN PAHALI
Aydın Süt Üreticileri Birliği Başkanı, et pahalılığını da bu dengesizlikle şöyle açıklıyor: Bu işin başlangıcı son beş yıldır kesilen hayvanlardır. Sütçü para kazanmadığı için devamlı surette hayvan kesildi. Bugün etteki sıkıntı ve fiyat yükselişlerinin sebebi budur. Sütçü kazanamadığı için hayvancılık yapar. Bir başka durum da şu: Tarımla uğraşan insanlarımızın yaşları geldi. Artık çoğu emekli ve 70-60, hatta 50 yaşın üzerindeler. Arkadan gelenler ne yapacak? Hayvancılık zarar ettiği için işlerine sahip çıkmıyorlar, işi bırakıyorlar. Her geçen gün hayvanını satıyor veya kestiriyorlar.”
DESTEK ÖNERİSİ
Başkaya, süt üreticisine verilen desteğin artırılmasını da istedi. “Üreticinin kuruşu kalmadı” diyen Başkan, üreticinin birliklerden ve üretimden vazgeçmemesi için en kısa yolu şöyle özetledi: “Küçük üreticiye en az 15 TL fiyat verilmeli, 1 liradan az olmamak kaydıyla 1-1,5 TL civarında da toplama soğutma gideri olarak destek verilmeli. Bakanlık acilen çıkıp hayvanlarda sayım yapacak, desteklemeleri bir miktar arttıracak, yağ-protein kalitesine veriyorum, diyecek. Sütü toplayan pazarlayan arkadaşlarımızın kaliteye dikkat etmesi lazım. Üretici de para kazanırsa hayvanına iyi bakacaktır, kaliteyi yakalayacaktır.”
BAKANLIK NAVİGASYONU
Başkaya, süt üreticileri adına işaret ettiği sorunları ve talepleri yol haritasına benzetti: “Yol haritaları çiziliyor, fakat arızalı olduğundan 20 yıldır hedefe varamıyoruz” diye Birlik Başkanı, şunları kaydetti: “Tarım Türkiye'de tam olarak kayıt altında değil. Önce tarımın kayıt altına girmesine lazım. Sanayicinin girdileri pahalı! Bugün 1 litre sütün rafa gitmesi için kullanılan tetra pak, elektrik, nakliye, doğal gaz, yani üretimde kullanılan enerji faktörüyle 10-15 lira daha artıyor. Etiket üzerinde alış ve satış fiyatı koymalıyız. Etiketler yasadaki kar marjına göre belirlenmeli. Ama şu anda etiketlerde kar marjı yok! Serbest piyasası ekonomisine göre kaça alınıyo kaça satılıyor, bilen yok! Kayıt dışılık ve rekabette sıkıntı var. Tarım ürünlerini kayıt altına almak lazım.
YONCA VE SLAŞ PARASI VAR YA!
“Bu ahırda hayvanların bin ton yani 1 milyon kilogram civarında slaş ihtiyacı var. Biz 200 ton civarında samandır arpa hasılıdır diye kaba yem alıyoruz. Yaklaşık yine 200 ton civarında da yonca kullanıyoruz. Bunun dışında mısır veya arpa ezmesi, pamuk küspesi gibi fabrika yemi takıyorlar. Bugün yem sanayinde kullanılan ham maddelerin % 60'ı yurt dışından dolar bazında geldi. Dolar ve elektrik fiyatlar arttıkça kilo başına toplam maliyet de 11 lira cıvarında oldu. 1 kilo süt için 1,5 kilo yem almamız lazım... Buna yem paritesi diyoruz. Bu hesapla sütün fiyatı 16,5 lira 17 lira arasında olmalı.
KISIR DÖNGÜNÜN EN BASİT HALİ
Başkaya’nın basit bir dille anlattığı döngüye göre, hesap ortada:
“Benim Birliğimde şu anda binin üzerinde üretici ‘Birlik üyeliğinden vazgeçiyorum’ diye dilekçe verdi! Neden? Birliği aidatı asgari ücret artışından dolayı geçen sene 10 liraydı, bu sene 200 lira! Tarsim dayatması çıktı bir de... Tarsim yaptırmazsanız destekleme vermeyeceğiz, dediler. Küçük bir işletmenin Tarsim ödemesi aşağı yukarı 1500-2000 lira tutuyor. Biz üreticiye diyoruz ki; ver 3.500-4 bin lira, ondan sonra ben seni estekleyeceğim! Zaten ürettiği süt miktarı 10 ton 15 ton. Sen elinden 4 bin lirayı peşin al, ondan sonra ben sana 1 yıl içinde 4.500 lira vereceğim, de! Böyle olunca insanlar üretimden kaçıyor üretim düşüyor. Halbuki burada yapılacak olan iş, desteklemelerin üreticinin ürettiğine verilmeli!”