Faizi beklerken yatırımlar geldi

Merkez Bankası yüksek enflasyonla mücadelede faiz silahını kararlı bir şekilde kullanmayı sürdürüyor. Faizlerin yükselmeye başladığı dönemde beklenenin aksine üst üste yeni yatırımların açıklanması dikkatlerden kaçmadı

Ülke yönetimi kasım ayından itibaren negatif reel faiz ısrarından geçici ricat ederken yüksek faiz partikasına doğru yönelim dün alınan kararla hız kazandı. Merkez Bankası beklentilerin üst sınırı olan 200 baz puan faiz artırımı yaptı. Böylece daha önce sadece politika faizinden piyasayı fonlayacağı sözü veren ve öngörülebilir bir patika çizeceğini açıklayan Merkez Bankası faizi yüzde 17'ye çıkarmış oldu. Hatırlanacağı üzere kasım ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısında fiili politika faizi ile resmiyetteki faiz yüzde 15'te eşitlenmiş, politikada sadeleştirmeye gidilmişti.

Faiz kararı sonrası dün dolar kuru 7.50 TL seviyelerine çekildi. Merkez Bankası'nın bu ay yaptığı piyasa anketine göre, uzmanlar 12 ay sonraki enflasyonu yüzde 10.84 olarak tahmin etti. Halihazırda ise enflasyon yüzde 14.03 düzeyinde. Üretici fiyatları tarafındaki artışlar son aylarda kur kaynaklı gelişen maliyetler ve dünya emtia fiyatlarındaki ki özellikle tarımsal ürünleri fiyatlarında oluşan artışlar dikkate alındığında yılın ilk çeyreğinde yüzde 15'leri aşan bir enflasyonla karşılaşabiliriz. Yurt içi mudilerin son birkaç yıldır negatif reel faiz ısrarı yüzünden tasarruflarını dövize kaydırarak dolarizasyonun ciddi oranlara çıkması da dikkate alındığında Merkez Bankası el mahkum yüksek faiz patikasına geri dönmek zorunda kaldı. Mevcut durumda yüzde 17'lik faiz esasen yüzde 14 enflasyon, 3.3 puan da kredi risk primi CDS dikkate alındığında gayet makul düzeyde bir faize işaret ediyor.

YÜZDE 30'LUK ARTIŞ OLDU

Elbette yüksek faiz kaynakların yatırıma gitmesini önlüyor. Bu anlamda yukarıda da vurguladık. Bu geçici bir ricat. Ekonomi yönetiminin bir an evvel enflasyonu kabul edilebilir seviyeye çekerek gerçek anlamda tek haneli faizlere kavuşmamızı sağlamalı. Halihazırda yüksek faiz uygulansa da ilginç çekilde yatırımlar tarafında hareketlenmeler görüyoruz. Dün Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank açıkladı: “Kasım ayında bin 9 teşvik belgesi düzenleyip, 25.3 milyar liralık sabit yatırımın ve 33 bin 903 kişilik ilave istihdamın önünü açtık.” Varank'ın Twitter paylaşımında yer alan infografiğe göre, kasımda düzenlenen teşvik belgeleri kapsamında yapılacak yatırımların yüzde 57'sini imalat, yüzde 24'ünü hizmetler, yüzde 11'ini enerji, yüzde 6'sını madencilik ve yüzde 2'sini tarım sektörü oluşturdu. Yatırımların bölgelere göre dağılımı incelendiğinde de en fazla yatırımı 1. Bölge'nin çektiği görüldü. Bu yılın ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre düzenlenen yatırım teşvik belgesi sayısında yüzde 91, belgelerde öngörülen istihdam sayısında yüzde 55 ve sabit yatırım tutarında yüzde 30 artış oldu. Bakalım bu ivme yüzde 17'lik faiz ortamında da sürecek mi? Yine geçen gün BloombergHT'nin haberine dayanarak sizlere duyurduk: Dünyanın en büyük akıllı telefon üreticilerinden Oppo, Türkiye'deki büyümesine paralel olarak bölgeye yatırım yapma kararı aldı. Dün ise bir açıklama yapan Oppo Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou, "Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı yetkilileriyle olumlu görüşmeler yaptıktan sonra yatırım kararımızla ilgili yakında sizlerle daha fazla bilgi paylaşmayı umuyoruz. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı'na da gösterdikleri çaba ve olumlu destekleri için teşekkür ederiz" dedi.

BİRDEN FAZLA NEDENİ VAR

Yine Güney Koreli telefon üreticisi Samsung'un da Türkiye'ye yatırım yapacağı belirtilirken, bir başka Çin hakim ortaklı Finlandiyalı akıllı telefon parçaları üreten teknoloji firması Salcomp Acılar'daki önümüzdeki yıl tesis açacağını resmen duyurdu. Türkiye pazarında etkin olan Çinli dev Huawei'nin de bu adımlar sonrası bir yatırım kararı alması beklenebilir. Hatırlanacağı üzere Ford da yeni elektrikli ticari aracını Kocaeli'de üreteceğini açıklamıştı. Yabancı doğrudan yatırımların gelmesinde Hükümetin sağladığı teşviklerin yanında ithal nihai ürünlere yönelik ilave gümrük vergilerinin de etkili olduğu söylenebilir. Bunun yanında döviz bazınca ücretlerin düşmüş olması Türkiye'yi cazip kılarken tedariğin yakın coğrafyalara kaydırılması eğilimi de bir başka etken. Yatırımlardaki artışa ilişkin İMES Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Akar ile konuştuğumuzda, “Faizlerin yükselmesiyle durum ne olur bilemeyiz ama şu anda İMES'te ne satılık ne kiralık yer yok. Önümüzdeki yıl bir başka bölgedeki OSB bölgesinde de fabrika temelleri atılacak detaylarını sizlerle paylaşacağız” dedi.

EN YÜKSEK REEL FAİZ BİZDE

Merkez Bankası faiz kararını açıkldığı metinde artışa gerekçe olarak, “İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir” denildi. Diğer yandan yurt dışında yerleşik kişiler, 18 Aralık haftasında net 244 milyon dolarlık hisse senedi ve 1 milyar 661 milyon dolarlık DİBS (devlet iç borçlanma senedi) aldı. Yurt dışında yerleşik kişilerin haftalık DİBS alışı, Temmuz 2017'den beri en yüksek seviyeye çıktı. Aynı hafta itibarıyla Merkez Bankası'nın rezervleri 3 milyar 629 milyon dolar artarak 91 milyar 806 milyon dolara çıktı. InvestAZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu yaptığı değerlendirmede, “Borsada iki aydır devam eden rallinin devamı, artan faiz ortamında bankalar öncülüğünde bir süre daha devam edebilir” dedi.

Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan ise, “Reel faizde, diğer gelişmekte olan ülkelere göre güçlü bir konum elde ettik. Yüzde 17’lik politika faizi, yüzde 14’lük enflasyon ile düzeltildiğinde yüzde 2.6 oranına gelen reel faiz bizi gelişen ülkeler arasında en yüksek getirisi olanlardan birisi haline getiriyor. Bu durumun, yabancı portföy girişlerini olumlu etkilemesini ve sürekli hale gelen yabancı girişlerinin de yerellerin güvenini artırmasını bekleriz” ifadelerini kullandı. Diğer yandan Finansal Hizmetler Güven Endeksi (FHGE), aralıkta bir önceki aya göre dört puan azalarak 154.6 seviyesine geriledi.

Sonraki Haber