Fatma Hemşire ‘saha’dan konuştu: ‘Sızlanma değil çözüm zamanı’
İstanbul’da görev yapan Fatma Hemşire, sağlık nedenlerinden dolayı, son birkaç yıldır poliklinikte çalışıyor. Fatma Hemşire, onun deyimiyle “cephede“ ya da “sahada“ çalışan meslektaşlarının ruh halini Aydınlık’a anlattı.
Fatma Utkan, gencecik ama tecrübeli bir hemşire. Resmen atanma tarihiyle konuşursak dokuz yıldır, yoğun bakım ve onkoloji bölümlerindeki çalışmasını sayarsak on yıldan fazladır meslekte. Aynı zamanda sağlık haber portalı Medikritik’te yazıyor, editörlük yapıyor. Halen İstanbul’da görev yapan Fatma Hemşire, sağlık nedenlerinden dolayı, son birkaç yıldır poliklinikte çalışıyor. Fatma Hemşire, onun deyimiyle “cephede“ ya da “sahada“ çalışan meslektaşlarının ruh halini Aydınlık’a anlattı.
'CEPHE GERİSİNDEYİZ AKLIMIZ ALANDA'
Fatma Utkan, Sağlık Meslek Lisesinde, ardından Hemşirelik Yüksek Okulunda yetişmiş bir hemşire. Küçük yaşından itibaren aile çevresinde tanık olduğu kanser vakaları ve yol açtığı kayıplar onu derinden etkilemiş, kararını vermiş: Sağlıkçı olacak, şifa dağıtacak!
Daha lise yıllarında, onkoloji ve yoğun bakım servislerini gözüne kestirmiş. Belki en meşakkatli, en ağır bölümler, ama “Yapacaksam en iyisi olmalı, mesleğin hakkını vermeli“ demiş. Lise ve üniversite stajlarında hep bu bölümlerde çalışmaya gönüllü olmuş, son sınıfta da Yoğun Bakım intörn eğitimi almış. Ancak, 2015 sonu, 2016 başında ortaya çıkan sağlık sorunu nedeniyle zorunlu olarak polikliniklere geçiş yapmış, her bölümde çalışmış, tecrübe edinmiş, son olarak da cerrahi bilimlerde göreve başlamış. Önüne koyduğu yeni hedefi halk sağlığı ve sağlık hukukunda uzmanlaşmak. Şu korona vartasını atlatınca bu yolda ilerleyecek, adını şimdiden bir kenara yazalım…
'GİDEBİLEN HERKESİ ALANA GÖNDERELİM'
Her bölümde tecrübesi olan Fatma Hemşire, koronadan önce on kişinin yaptığı işi, bugün dört-beş kişinin üslendiğini söyledi. Arkadaşlarının “Alana gidebilen herkesi alana gönderelim“ noktasında hemfikir olduğunu vurguladı: “Kalanların da aklı alanda. Bir arkadaşımız, 35 yıllık hemşire, yaşı 50'nin üstünde olduğu için gönderilmedi, ‘Kendimi savaştan kaçan asker gibi hissediyorum‘ diyor! Düşünsenize! Hâlâ savaşa girmek istiyor, ‘Beni de alın‘ diyor. Gurur verici bir tepki. Şu anda biz cephe gerisindeyiz. Avrupa’daki sürekli ağlayan hemşireler gibi değiliz.
"Alanda olmayan dört kişiyiz. Birinin çocuğunda ciddi sorun var, ikimizin sağlık nedenleri var, bir de bu ablamız. İhtiyaç olduğunda takviyeye de gideriz. Başhemşireliğe de bunu söylüyoruz zaten.“
'YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİ FARKLIDIR'
Fatma Utkan’ın yoğun bakımda da yoğun bir tecrübesi var. Diğer servis hemşirelerinin de kutsal bir görev üslendiğini unutmayarak farkı şöyle anlattı:
“Bizim 'özellikli birimler' dediğimiz yoğun bakım, acil ve diyaliz, ayrı kategoridedir. Farkı şöyle: Diyelim lisans eğitimini aldınız, hemşire oldunuz. Sonra yoğun bakıma gitmek için üç aylık bir eğitim ve pratik eğitim alıyorsunuz. İntörn eğitimi almasaydım, hayatım boyunca yoğun bakım göremeyecektim. Bütün alanların yaptığı işleri yoğun bakımda yapıyorsunuz. Diğer servislerde tansiyon ölçeriz ama hepsine sonda takmayız, beslenme tüpü olmaz mesela. Yatan hastayla 24 saat berabersin, en rahat hangi pozisyonda nefes alıyor takip edeceksin. Kendi annenin babanın altını değiştirmezsin ama burada yaparsın.“
MORAL NE ZAMAN BOZULUR
Peki, kayıplarda ne yaşıyorlar? Moral çöküntüsü olmuyor mu, diye sorduk, “Moral bozulması, ancak siz hata yaptıysanız olur“ yanıtını aldık. Fatma Utkan, şöyle devam etti:
"Siz, bütün imkanları seferber ederek hastaya en iyi kalitede bir hizmet sunduysanız, yapacak bir şey yok. Biz elimizden geleni yaparız. Şunu eksik yaptım, derse o zaman üzülür.“
Panik havası ise bakın şöyle başlamış: “Bu sürecin başında panik ihtimali ortaya çıktı, ama konunun malzeme yetersizliğiyle ilgisi yoktu. Bazı eksikler sıkıntılar var, ama moral bozan bunlar değil! Moral bozan ortalıkta gezen videolar. Hıçkıra hıçkıra ağlayanlar, bize neden yemek bırakılmadı diye öfkelenenler, bunlar! Bizden böyle fotoğraf çıkmaz! Bizim hemşire arkadaşların morali bunları görünce bozuldu.“
'AVRUPA'DAKİ HEMŞİRELERDEN FARKLIYIZ'
"Sıkıntımız yok mu, elbette var, ama çözüm üretmek peşindeyiz. Yapıcı öneriler geliştirmeye çalışırız" diye konuşan Hemşire Fatma Utkan, hemşire arkadaşlarının ne zaman gözyaşı döktüğünü ise şöyle anlattı:
“Ağlamadı değil ağladılar, onu da gördüm. O videolardan etkilenip, halkımızı düşünüp ya halkımıza yetemezsek diye korktukları için ağladılar. Askerlerimizin savaşta kanayan yaralarını gizlemesi gibiydi, hiçbir farkı yok. Bizimkiler asla ekranlara çıkıp hıçkıra hıçkıra ‘Öldük bittik‘ der mi? Asla demezler! Bizim de kayıplarımız oldu, ama Türkiye’de böyle bir feryat figan olmaz. Kültürümüzde yok, velveleye vermeyiz. Sızlanan kişileri de sevmeyiz. Avrupa'dan gelen videolara bakıyoruz, feryat ediyor, halkı korkutuyor, meslektaşlarının da moralini bozuyorsun. Neye yarar? İşe katkısı, faydası yok, kaos isteyenlere faydası var. Hayatını kaybeden sağlıkçılarımız ve vatandaşlarımız için üzülüyoruz, başsağlığı diliyoruz.“