FDD kurucusu: Erdoğan NATO'nun problemli çocuğu

Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD) Başkanı Clifford D. May, Erdoğan’ın NATO tutumunun İttifak’a aykırı olduğunu belirtti. Erdoğan’ın değiştiğini söyleyen May, Kürtlere de özerklik istedi.

Demokrasileri Savunma Vakfı’nın (FDD) kurucusu ve başkanı Clifford D. May, yayınladığı son makalesinde Türkiye’nin NATO sürecini ve Erdoğan’ın son İsveç ve Finlandiya çıkışını değerlendirdi. Türkiye’yi “Kuzey Atlantik'ten çok uzakta olmasına rağmen, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün bir üyesi” olarak tanımlayan May, Erdoğan için “NATO’nun problemli çocuğu” ifadesini kullanıyor. Türkiye Avrupa ve Orta Doğu'yu kucaklayan laik Müslüman çoğunluklu bir devlet olarak Türkiye’yi her zaman benzersiz bir NATO müttefiki olarak niteleyen May, Türkiye’nin petrol olmamasına rağmen ekonomik olarak dinamik bir ülke olarak görüldüğünü aktarıyor.

‘İRAN’A AMBARGOYU DELDİ, S-400 ALDI’

Ancak 2003'ten bu yana, Recep Tayyip Erdoğan’ın önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olarak 2017'de daha fazla yetki kazandığını belirten May, on yıl önceki Erdoğan’ın şimdikinden farklı olduğunu söylüyor. İran’a uygulanan ambargoyu delmesinin göz ardı edilemez olduğunu yazan May, “Sayın Erdoğan başka açılardan da sorunlu bir çocuk haline geldi.” ifadelerini kullanıyor. Erdoğan’ın 2017 yılında Rusya'dan S-400 karadan havaya füze sistemini satın almaya karar verdiğini yazan May bunun, ABD'yi Türkiye'yi F-35 avcı programından çıkarmaya zorladığını belirtiyor. May, F-35 konusunda “Pentagon'un istediği son şeyin, Rus teknik uzmanlara F-35'i tanımlama, takip etme ve hedefleme konusunda prova yapma fırsatı vermektir (Moskova'nın daha sonra stratejik ortağı Pekin ile paylaşabileceği bilgiler.)” ifadelerini kullanıyor.

‘TÜRKİYE’DEKİ KÜRTLER ÖZERKLİKTEN MAHRUM’

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma sürecine tek karşı çıkanın Erdoğan olduğunu söyleyen May, Erdoğan’ın İskandinav demokrasilerini karartmakla tehdit ettiğini iddia ediyor. Erdoğan’ın, "Bu ülkelerin hiçbirinin terör örgütlerine karşı net ve açık bir tavrı yok. Onlara nasıl güvenebiliriz?” ifadelerini değerlendiren May, Kürt gruplar olarak nitelendirdiği terör örgütü YPG/PKK’yı DEAŞ’a karşı savaşan örgütler olarak tanımlıyor. “Kürtler Kuzey Irak'ta önemli bir özerkliğe sahipler.” ifadesini kullanan May, o bölgedeki Kuzey Irak’ın bölünme sürecinin Saddam Hüseyin'in devrilmesinin olumlu bir sonucu olarak değerlendiriyor. Ancak İran ve Türkiye’de yaşayan Kürtler için, “İran ve Türkiye’de yaşayan Kürtler, özerklikten (Bağımsızlıktan daha mütevazı bir istek) mahrum bırakılıyor.” değerlendirmesini yapıyor. Suriye'deki Kürtler için de “Atalarının topraklarında, kendi kaderini tayin için savaşıyorlar.” ifadesini kullanıyor.

‘ÜYELİKLERİNİ KABUL EDECEK’

May, “Güvendiğim Türkiye uzmanları” olarak nitelendirdiği kişilerden aldığı bilgiye dayanarak “Sayın Erdoğan'ın uzun vadede NATO'yu güçlendirme ve Sayın Putin'in savaş amaçlarından birine ulaşmasını engelleme fırsatını bloklayan çapulcu olmanın kendisine fayda sağlamadığını anlayacak kadar bilgili olduğuna inanıyor.” ifadelerini kullanıyor. May, “Eğer bu doğruysa, sıkı pazarlık yapacak, bazı tavizler kazanacak ve zafer ilan edecek, böylece yerli izleyicilerine kibirli Avrupalılara ve Amerikalılara nasıl karşı çıktığını gösterecek. Ardından İsveç ve Finlandiya'yı kulübe davet edecek.” iddiasında bulunuyor. May, yine de bu tezatın, NATO'nun Amerika'dan sonra en büyük ordusuna sahip olan Türkiye'nin en az güvenilir NATO üyesi haline geldiğini ve NATO’nun içinde giderek daha otoriter bir cumhurbaşkanına sahip olduğunu hatırlattığını yazıyor. May son olarak Türkiye’nin Avrupa ve Orta Doğu arasında bir köprü olduğu iddiasının tarihi bir hayal kırıklığı olduğunu belirtiyor.

Sonraki Haber