Felâtun Bey ile Râkım Efendi ne anlatıyor? İşte Ahmet Mithat Efendi'nin klasik romanı hakkında hiç bilmedikleriniz

Tanzimat Dönemi yazarlarından birisi olan ve Romantizm akımının Türkiye'deki temsilcileri arasında yer alan Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey ile Rakım Efendi romanı ne anlatıyor? İşte Felatun Bey ile Rakım Efendi ve Ahmet Mithat Efendi hakkında bilmeniz gerekenler.

Türk Edebiyatı'nın çağdaş biçimlere kavuştuğu dönem olan Tanzimat Edebiyatı döneminin öne çıkan romanlarından bir tanesi "Yazı Makinesi" lakabıyla bilinen Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'le Râkım Efendi romanıdır. Peki Felatun Bey ile Rakım Efendi ne anlatır? Felatun Bey ile Rakım Efendi roman türü nedir? Felatun Bey ile Rakım Efendi romanında kim züppe? Felatun Bey ile Rakım Efendi hangi edebi akım? Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki temel karşıtlık nedir? İşte bütün bu soruların yanıtı.

TANZİMAT DÖNEMİNİN TİP YARATAN ROMANI: FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ

Tanzimat döneminde Batıcılığa karşı olan isimlerinden biri olan Ahmet Mithat Efendi'nin Romantizm akımından etkilenerek yazdığı Felatun Bey ile Rakım Efendi romanında Batılı züppe karakter Platon'un adını alan Felâtun Bey'dir. Buna karşın Rakım Efendi, Batılı, hesapçı, ama kendi kökleri de olan bir tiptir. Felatun Bey ile Rakım Efendi'de Felatun Bey'le alafranga tip çizilmiştir. Felatun Bey'in karşısında ise Rakım Efendi yer alır.

PEKİ FELATUN BEY'LE RAKIM EFENDİ NE ANLATIYOR?

Ahmet Mithat Efendi’nin Felâtun Bey ile Rakım Efendi romanı Tanzimat’ın aydın tipini eleştiren ilk romandır. İsminden anlaşılacağı üzere Felâtun Bey, Batılı Tanzimat aydınını temsil eder.

Râkım Efendi ise adından anlaşılacağı üzere çağdaş Osmanlı efendisini temsil edecektir. Her iki tiplemede toplumsal konum açısından eşittir. Aynı mekânlarda eğlenebilecek, aynı masrafları yapabilecek düzeydedir. Ortak arkadaş çevreleri vardır. Mithat Efendi, Râkım Efendi tiplemesiyle doğru olduğuna inandığı örnek kişiliği göstermek istemiştir. Bunu yaparken de Râkım Efendi’nin kusurlarını gizlememiş fakat ondan taraf alarak “Biz bir meleğin tasvirini yapmıyoruz.” demiştir. (Felatun Bey ile Râkım Efendi, 2018, s. 66)

Felâtun Bey ile Râkım Efendi arasında esasında üç çelişki vardır:

  • Birincisi tüketim, tembellik ile üretmenin ve çalışkanlığın çelişkisidir.
  • İkincisi, çarpık yaşam tarzıyla, görece daha doğru bir yaşam tarzının çelişkisidir.
  • Üçüncüsü Batılılaşma ile çağdaşlaşma arasındaki çelişkidir.

PLATON DEĞİL FELATUN

Felâtun Bey ismini markalara Fransızca yazar, Beyoğlu’ndaki hiçbir eğlenceyi kaçırmaz, kumara düşkündür. Felâtun Bey’in babası Merakî lakabını almıştır. Evini Üsküdar’dan Beyoğlu’na taşıyan bu adam Kastamonulu uşağıyla Fransızca konuşur. Merâki Bey, çorbaya supe der, uşak sopa anlar. Felatun Bey’e Pantolon Bey der.

MUSTAFA MERAKİ EFENDİ'DEN FELATUN BEY'E BATICILIK

Romanda Mustafa Meraki Bey, “Bizim Mustafa Merakî Efendi alafranga meşrep bir adam idi. Hâl ü vakti pek yolunda hem de ziyadece yolunda olduğundan kendisi zaten Üsküdarlı olduğu ve orada güzel konağı, bağı, bahçesi dahi bulunduğu hâlde mücerret alafranga, yani rahat yaşamak için cümlesini ucuza pahalıya bakmayarak satıp gelmiş, Tophane’nin Beyoğlu’na civar bir mahallesinde müceddeden güzel bir hane inşa ettirip sâkin olmuştu.” ifadeleriyle anlatılır.

Felâtun Bey büyük bir kalemde memurdur ama kaleme uğradığı pek görülmez. Bütün gününü gezmekle geçirir. Felâtun Bey, yeni aldığı kitapların üzerine A.P harflerini yani isminin Fransızcasını bastırmayı ihmâl etmez. Felâtun Bey bahsedildiği üzere Beyoğlu’nda C. Oteli’nde eğlenir. Orada kuruş değil frank geçer. Orada içki içmemek ayıptır.

FELATUN BEY'İN GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞMESİ

Yazar Felâtun Bey’le alay eder, Mister Ziklas’ın evinde geçen olaylarla Felâtun Bey gülünç bir duruma düşer.

Arkasından ise Mister Ziklas’ın kızlarıyla Râkım arasında şöyle bir sohbet geçer:

“Can-Felâtun Bey salon adamı değildir.

Margrit-Kahvehanede bulunacak olsa tab’a en muvafık olan adam kendisi olurdu.

Rakım Efendi: Niçin böyle hükmediyorsunuz efendim? Gençtir, zekidir, fatindir, âlimdir.

Margrit- Amma yaptınız ha! Lisanının huruf-ı hecesi üzerinde istimal-i efkâr etmemiş, bir şarkının iftitahında yanlışı meydana çıkmış olan adam genç olmuş güzel olmuş ne fayda!

Can: Asıl mesele o değil efendim. Ben salon adamı değildir dedim. Onu ispat etmek için şunu da ilâve edeyim ki kendisi Margrit’in dediği gibi kahve adamı olduğundan bir salon içinde gördüğü kızı dahi kahvehanede gördüğü kızlar gibi zannediyor.

Râkım- Çocuktur.

Margrit- Sizden daha yaşlı bir çocuktur.” (Felâtun Bey ile Râkım Efendi, 2018)

ÖRNEK AYDIN: RAKIM EFENDİ

Râkım Efendi ise Tophaneli bir yetim olarak karşımıza çıkar. Bir arap cariyesi ve annesiyle birlikte yaşar. Osmanlıca, Arapça ve Farsçayı iyi derecede bilir. Râkım Efendi neredeyse durmaksızın çalışır, ders verir, yazı yazar, özel kâtiplik yapar. Öte yandan Râkım Efendi evine cariye de alır. Ancak ona bir köle gibi davranmaz. Piyano dersi aldırır, birikimiyle mücevherler alır

AHMET MİTHAT EFENDİ BATI'YA TÜRKLÜĞÜN FAZİLETİNİ KANITLIYOR

Öte yandan Râkım Efendi vasıtasıyla Ahmet Mithat Efendi ilk defa Batı’yı Şark’a getirir. Mister Ziklas yer sofrasında yemek yemeye çalışır, fasıl dinler. Râkım Ziklas’ın kızlarına Hafîz’dan şiirler okur. Piyano öğretmeni Yozefino’nun ağzından Türklerin misafirperverliğini över. Niyeti “pis Türk” algısını kırmaktır. Râkım Efendi “Şarklı” yaşam tarzını evde bırakır. Arap kalfası, cariyesi evdedir. Ancak burada dikkat çeken Türklerin barbar olmadığını Batılılara ispata kalkışır. Bir taraftan Batılıların yaptığı her şeyi yapabilen Râkım, bir yandan da eski adetleri unutmaz. Felâtun’un babası öldüğünde yas tutmayı eleştiren Râkım’a, Felâtun “kaba Türk” deyince, alafrangalığı sırnaştıramadım der.

'BİZ BİR MELEĞİN TASVİRİNİ YAPMIYORUZ'

Öte yandan Râkım, bir hesap adamıdır. Bu bir yandan tutumluluk bir yandan da hesaplı bir ahlak demektir. Felâtun Bey onu saman altından su yürütmekle suçlar. Yazar Felâtun ile Râkım arasında Râkım’dan yana tutum alır. Ama “biz bir meleğin tasvirini yapmıyoruz” diyerek de onun kusursuz olmadığını ifade eder. Nitekim Yozefino’yla olan aşkı, bir yandan Mister Ziklas’la ve kızlarıyla olan ilişkisi romanda farklı biçimlerde gösterilir.

YABANCI KARAKTERLERİN ORYANTALİST BAKIŞ AÇISI

Romanda yabancı kişilerin olması da dikkat çekicidir. Yozefino, Baron T., Mister Ziklas, eşi ve kızları ve onların Türklere oryantalist bir bakışla bakması tam da Tanzimat havasıdır. Mister Ziklas’ın kızlarına Osmanlıca dersi aldırması, fasılları merak etmesi bu oryantalist merakın tezahürüdür. Demek ki Doğu’dan Merakî Bey, Beyoğlu’nu yani “Batı”yı merak ederken, yolu İstanbul’a düşen İngilizler de Doğu’nun fasıllarını, yaşam tarzlarını ve şiirlerini merak etmişlerdir. Ya da yazar yabancı kişiler aracılığıyla Osmanlı toplumunu Batı’ya tanıtmayı hedeflemiştir.

Sonraki Haber