FERENC ALMASSY: Orban’ı otoriter olarak nitelendirenler Avrupa fonlarıyla şantaj yapanlardır

Macaristan ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ayrılık gittikçe derinleşiyor. Son olarakta Avrupa Parlamentosunun ‘AB fonlarını askıya alın’ çağrısı gerilimi tırmandırdı.Siyasi gelişmeleri değerlendiren Visegrad Post Genel Yayın Yönetmeni Ferenc Almassy Aydınlık Avrupa’ya bölgede yaşananları anlattı

Macaristan ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki kriz gittikçe derinleşiyor. Macaristan’ı ‘demokratik  olmayan bir ülke’ olarak suçlayan AB yeni yaptırımlar uygulayacağının sinyalini verdi.

Avrupa Parlamentosunun, AB bütçesinden Macaristan'a sağlanan fonların yaklaşık 7,5 milyar avroluk kısmının askıya alınması çağrısı, gerginliği tekrar gündeme taşıdı.

Visegrad Post Genel Yayın Yönetmeni Ferenc Almassy, Aydınlık Avrupa’ya Macaristan ile AB arasında yaşanan gerilimi değerlendirdi. Macar gazeteci Almassy’la Başbakan Victor Orban ile partisi Macar Yurttaş Birliği (Fidezs) yönelik "aşırı sağcı", "otoriter" ve "anti-demokratik" suçlamaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Ferenc Almassy'ye Avrupa genelinde yükselişte olan sağ-milliyetçi partilerin özelliklerini, özellikle de İtalya'da seçimleri kazanan Giorgia Meloni'yi, bu partilerin-hareketlerin ortak noktalarını ve AB'ye nasıl baktıklarını sorduk.
Almassy’la Macaristan'ın enerji politikasını ve Rusya'ya yönelik yaptırımlara nasıl yaklaşıldığını da ele aldık.

 FERENC ALMASSY
Başbakan Victor Orban ve Fidesz kimilerince "aşırı sağcı", "otoriter", "anti-demokratik" olarak adlandırılıyor. Son olarak AB'nin yürütme organı, "hukukun üstünlüğü" konusundaki sorunlar nedeniyle Macaristan'a tahsis edilmesi planlanmış olan 7,5 milyar avroluk AB fonunun askıya alınmasını teklif etti. AB ile Macaristan arasındaki anlaşmazlığın nedenleri nelerdir?

'AVRUPA FONLARIYLA ŞANTAJ'

Bu uzun bir hikaye. İki şey söylediniz ve bunlar birbiriyle bağlantılı. Victor Orban'ın hükümetini otoriter, anti-demokratik vb. olarak nitelendirenler Avrupa fonlarıyla şantaj yapanlardır. AB kurumları çoğunlukla ilerici (progressist) ve liberaller tarafından yönetiliyor. Bu insanlar Victor Orban'ın ideolojisine ve politikalarına karşılar. "Anti-demokratik" suçlaması doğru değil. Macaristan'da bu nisan ayında seçimler yapıldı ve uluslararası gözlemciler seçimi izlediler ve kesinlikle hiçbir sorun bulamadılar. Macaristan'da seçimler yüzde 100 kurallara uygun şekilde yapılıyor, dolayısıyla demokratiktir. Sonuçlar hoşumuza gitmeyebilir ama Macaristan'daki demokratik seçim süreci tartışma götürmez bir gerçek.

DEMOKRATİK OLANI LİBERAL OLANLA EŞİTLEMEK

Sorun şu ki, Batı'da pek çok insan "demokrasi" dediğinde aslında kastettiği şey "liberal". Demokrasi kelimesinin anlamını değiştiriyorlar. Yani onlar için demokrasi artık insanların özgürce oy kullanması anlamına gelmiyor. Bunun anlaşılması çok önemli. İnsanları etkilemek için kelimelerin içeriklerini değiştiriyorlar.


AB'NİN FEDERALLEŞMESİ VE BUNUN MUHALİFLERİ

Victor Orban ve Polonya'daki Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) ve şimdi de İtalya'daki Giorgia Meloni gibi müttefikleri ya da ortakları, AB'nin federalleşmesine karşılar. Geçtiğimiz yıllarda gördük ki, bilhassa Kovid-19 pandemisi döneminde çok daha belirgin hale geldi, AB'yi yöneten insanlar, AB'nin egemen ulusların işbirliği olan orijinal fikrine aykırı olan federalist bir gündemi zorluyorlar. ve Macaristan için bu kabul edilemez bir şey. Eğer Alman Şansölyesi Scholz'un AB Konseyi'nde yaşamsal hakların bastırılması anlamına gelen önerisi kabul edilirse bu bir felaket olacak ve AB'nin özünü değiştirecektir. Bu değişirse ne olacağı konusunda hiçbir fikrimiz yok çünkü bazı ülkeler istemeseler bile AB'den ayrılmak zorunda kalabilirler.

SARGENTİNİ RAPORU

"Hukukun üstünlüğü" meselesi 2018 yılında Sargentini Raporu ile başladı. Ekibimle birlikte raporu inceledik. Rapor 100-110 madde içeriyor. Yaklaşık 10 tanesi mantıklı ve araştırılması, cevaplanması gereken sorular içeriyor. Geri kalanı tamamen ideolojik. Bu rapor AB Parlamentosu tarafından oylandı ve o zamandan bu yana Macaristan'a yönelik tüm saldırılar, fonların nasıl kullanıldığına ilişkin gerçek ve meşru sorularla (ki AB'nin buna hakkı vardır) tamamen ideolojik temelli suçlamaların bir karışımına dayanıyor. Bu da Macar hükümetinin doğru dürüst cevap vermesini imkansız hale getiriyor. Bu rapor gerçekler ve birtakım görüşlerin bir karışımı, ancak AB bunların tamamını gerçekler olarak sunuyor.

Dolayısıyla Macaristan'a siyasi baskı yapmak için kullanılan gerçek bir şantaj olduğunu söylüyorum.

Avrupa genelinde sağcı hareketlerin yükselişi ve oy oranlarındaki artış şu an en hararetli konulardan biri durumunda. Bu hareketlerin yükselişinin nedenleri nelerdir?

BRÜKSEL'İN İDEOLOJİSİ

Brüksel'in seçilmemiş bürokratlarını yönlendiren ideoloji, Avrupa'yı bir tür "Avrupa Birleşik Devletleri" yapmak isteyen bir federalizm. Bunun göçle ve bölgesel-yerel sosyo-ekonomik sorunlarla ilgili çok büyük sonuçları var. Çünkü Avrupa'da bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine çok büyük farklılıklar var. Buna rağmen farklı ekonomilerin ve toplumların Avrupa ölçeğinde homojenleştirilmesine yönelik bir politika izlerseniz, farklı devletlerin farklı koşullarından kaynaklanan bazı sorunlarla yüzleşmek zorunda kalırsınız; hatta ulusal düzeylerde bile, çünkü bazı bölgelerde daha fazla kırsal alan ve daha fazla işçi varken, bir diğerinde çok sayıda yaşlı insan vardır vb. Özellikle AB'ye Batı ülkelerinden daha sonra katılan Orta Avrupa ülkelerinde pek çok kişi, AB tarafından bir zamanlar verilen sözlerin yerine getirilmediğini düşünmektedir. Örneğin AB, tüm Avrupa'da aynı düzeyde yaşam kalitesi vaat etmişti. Ancak bugün pek çok insan bu vaatlerin gerçek olmadığını görebiliyor ve kendi çıkarlarının hilafına Batı politikalarının bedelini ödüyorlar. Bence Orta Avrupa'da Brüksel oligarşisine muhalefetin temel nedenlerinden biri bu.

İtalya gibi Batı ülkeleri için mesele biraz daha farklı. İtalya AB'ye katıldığından beri yaşam kalitesi düştü. İtalya aynı zamanda yaşlanma oranı yüksek bir toplum ve çok sayıda emekli insanı var. Belli ki kitlesel göç bir çözüm olarak işe yaramıyor. Çözümden çok sorun getiriyor. Elbette bazı göçmenler gelip çalışmaya başlayabilir, böylece emekliler için bazı kaynaklar yaratabilirler, ancak kitlesel göçle birlikte daha fazla sorun ortaya çıkıyor. Her ülkenin farklı sebepleri olabilir, ancak ortak nokta tüm Batı ülkelerinin kitlesel göç ve yaşlanan toplum sorunlarına sahip olması.

'AVRUPA RÜYASI'NIN ÖLÜMÜ'

Orta Avrupa'da "Avrupa rüyası" sona erdi ve insanlar şimdi sorunlarla yüzleşiyor. Bunlara ek olarak, sizin de bahsettiğiniz değerlerin erozyona uğraması gibi başka konular da var. Bu insanlar onlarca yıl liberalizmin hakim olduğu zamanın içinden geçtiler ve bu dönemde Batı toplumlarında neler yaşandığına tanık oldular; şimdi Batı'da gördüklerinden korktukları için daha muhafazakar değerlere yöneliyorlar. Sadece sağcı politikacılar değil, başkaları da Batı'ya olan güvenlerini kaybetti. Pandemide yaşananlar bu bakımdan tetikleyici bir deneyim oldu.

Başbakan Victor Orban'ın İtalya'nın yeni Başbakanı Giorgia Meloni ile yakın ve kişisel bir ilişkisi var. Orban, Meloni'yi seçim başarısından dolayı ilk tebrik edenler arasındaydı.
İki liderin ortak noktası nedir?


‘HER İKİ LİDER TEPKİYİ TEMSİL EDİYOR’

Her ikisi de seçmenlerinin istemediği sosyal ve kültürel değişimlere karşı bir tepkiyi temsil ediyor. Bu birincisi. İkincisi ise meselenin ekonomik boyutu. İkisi de bir tür ılımlı liberal ekonomiden yana, yani devlet karşıtı değiller ama aynı zamanda girişimcilere daha fazla özgürlük vermek ve daha güçlü bir ulusal ekonomi yaratmak istiyor.
Meloni'nin başarısının ana nedenlerinden biri, araştırmaların da gösterdiği gibi, birçok insanın artık İtalya'nın vergi sistemine katlanamıyor olması. Vergi sistemi Orban'ın iktidara geldiğinde değiştirdiği ilk şeylerden biriydi ve bu değişiklik Orban’ın yeniden seçilmesini mümkün kılan etkenlerden biriydi.

 ORBAN'IN HEDEFİ: VATANSEVER MİLLÎ ORTA SINIF

Orban vergi sisteminde neleri değiştirdi?

Orban vergi sisteminde büyük değişiklikler yaptı, vergi kurumunun idaresi ve adı bile değişti. Sabit vergiyi ve küçük şirketler için yeni bir vergilendirme türünü uygulamaya koydu.

Victor Orban komünizm sonrası ülkelerin bazıları için yeni bir şey olan yükselen orta sınıfa gerçekten odaklanıyor. Komünizm döneminde bu ülkelerde orta sınıf yoktu, bunun yerine basitçe birbirlerine göreli şekilde alt ve üst katmanlarıyla işçi sınıfı ve küçük bir aparaçik sınıf vardı. Orban, vatansever, ülke içinde yatırım yapabilecek ve ulusal ekonominin düzgün ve kendi gücüne dayanarak çalışmasını sağlayacak, kendi sermayesine sahip güçlü bir ulusal orta sınıfa inanıyor. Orban'ın hedeflerinden biri budur. Vergi sistemindeki değişiklikler orta sınıfı korumak için tasarlanmıştır.

Bu politikanın anahtarlarından biri enerjiyi ucuza temin etmekti ki şu anda Macaristan Avrupa politikasının bedelini ödemek zorunda olduğu için çok sıkıntılı bir durumda. Her ne kadar Macaristan ucuz Rus enerjisi elde etmek için kendi başına her şeyi yapmaya çalışsa da, her şey AB içinde olup bitiyor. AB'nin politikası Macaristan'daki enerji fiyatlarını etkiliyor çünkü Macaristan yasal olarak Avrupa Enerji Piyasası'nın bir parçası, yani Macaristan'da fiyatı belirleyen Macaristan'ın kendisi değil, Avrupa Enerji Piyasası. Orban'ın ana hedeflerinden biri enerji fiyatlarını düşük tutmak, Orban'ın tüm sistemi bunun üzerine kurulu.

RUSYA’YA YAPTIRIMLAR

Rusya’ya yaptırım konusu AB ile Macaristan arasındaki ihtilafta bir başka etken, çünkü Macaristan'ın aksine AB Rusya'ya yaptırımlarda kararlı. Doğru mu?

Evet. Fakat bu sadece Orban'la ilgili ya da Orban'la başlamış bir şey değil. Orban 2010 yılında iktidara geldiğinde Macaristan'ın gaz, petrol ve hatta uranyum için Rusya'ya bağımlıydı. Bu durum o zamandan beri değişmedi. Bu basit bir gerçek. Macaristan'ın denize erişimi yok ve başka bir kaynağa sahip olmak için uluslararası bir manivelaya ve altyapıya sahip değiliz. Macaristan doğal gazı neredeyse sadece Rusya'dan ithal ediyor. Belki harika bir durum değil ama işe yarıyordu ve ucuzdu. Eğer Ukrayna ile ilgili tüm bu sorunlar olmasaydı Macaristan için her şey yolunda gidecekti. Macaristan'ın planı buydu.

Orban'ın, şu anda Türk Devletleri Teşkilatı’yla işbirliği konusunda çok aktif bir şekilde çalışmasının sebebi bu. Özellikle Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan ile. Orban bu ülkelerle doğrudan işbirliği istiyor. Bu noktanın anlaşılması çok önemlidir. Orban, AB ile dolaylı işbirliği yapmak istemiyor, doğrudan bir işbirliği istiyor. Macaristan için bu işbirliğindeki ana hedef petrol ve gaza erişim sağlamak. Macaristan'ın B planı bu.

Sonraki Haber