Ergenekon davasında 729 sayfalık gerekçe

Ergenekon davasına bakan eski hakim ve savcıların yargılandığı davada kararların gerekçesi açıklandı. Kararda, yargılamaların, örgütün talimatları doğrultusunda yapıldığı saptandı

Ergenekon davasına bakan eski hakim ve savcıların yargılandığı davada Yargıtay 8. Ceza Dairesi 26 Haziran 2024’te kararını açıklamıştı. Daire, sanıklardan Hasan Hüseyin Özese, Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal'a "zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma" suçundan 2 yıl 3'er ay, Ergenekon davasında yargılanan sanıkları, hukuka aykırı şekilde "terör maksadıyla zincirleme şekilde hürriyetlerinden yoksun bıraktıkları" gerekçesiyle de 20 yıl 3'er ay olmak üzere toplam 22 yıl 6'şar ay hapse mahkum etmişti.

Sanık Hüsnü Çalmuk'u "terör maksadıyla zincirleme şekilde kişileri hürriyetinden yoksun bırakma" suçundan 20 yıl 3 ay hapisle cezalandıran mahkeme, "görevi kötüye kullanma" suçundan ise 1 yıl hapis cezası vermişti. Mehmet Ali Pekgüzel, Mehmet Murat Dalkuş ve Mehmet Murat Yönder hakkında ise atılı suçlardan beraat hükmü kurulmuştu. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin, verdiği hükmün gerekçesi de belli oldu. Yargıtay'ın 729 sayfalık gerekçeli kararına Aydınlık ulaştı.

'HUKUKA AYKIRI DAVRANDILAR'

Yargıtay kararının gerekçesinde, FETÖ'ye ilişkin olarak şu tespitlere yer verildi:

"FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür.

"Bu örgüt kuruluşundan 15 Temmuz darbe sürecine kadar örgüt lideri Fetullah Gülen tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir. Özellikle örgüt üyesi olduğu tespit edilen yargı mensuplarınca yargılama faaliyetinin örgütün emir ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiği kuşkusuzdur. Bu bağlamda haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma veya yöneticisi olma suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet kararları verilen eski yargı mensuplarının örgütün hiyerarşisi ve gizlilik içerisinde hareket ederek açıkça hukuka aykırı davrandıkları tespit edilmiştir."

'ÖRGÜTSEL AMAÇLA HAREKET ETTİ'

Daire sanıklardan Hasan Hüseyin Özese hakkında verdiği kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:

"Suç tarihinde kamu görevlisi olan sanığın hakimlik görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi sonucunda usule ve kanuna uygun olarak farklı tarihlerde tanık dinletme talebinde bulunan katılanlar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Atilla Uğur'un adil yargılanma haklarını ihlal ederek mağdur olmalarına sebep olduğundan, sanığın görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine neden olup görevi kötüye kullanma suçunu işlediği anlaşılmıştır.

"Sanığın mahkeme başkanı sıfatıyla bulunduğu celselerde, sanık olarak yargılanan katılanların esasa yönelik savunma ve delillerini sundukları esnada 15 dk ve 1' er saatlik süreyi ısrarlı bir şekilde hatırlatarak katılanlar ve vekilleri üzerinde baskı oluşturduğu; böylece o davada sanık sıfatıyla yargılanan Genelkurmay Başkanının yetkisiz ve görevsiz mahkemede ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda Anayasaya ve kanuna açıkça aykırı şekilde yargılama faaliyeti yürütmek suretiyle örgütsel amaçla hareket ettiği anlaşılmaktadır."

'PLANLI YÜRÜTÜLEN ORGANİZASYONUN PARÇASI'

Hüsnü Çalmuk hakkında verilen kararın gerekçesinde de şöyle denildi:

"Sanık tarafından yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmediği, yargı ve yargıç tarafsızlığı, bağımsızlığı açısından kamuoyu ve dava taraflarının güveninin sağlanamadığı, yargının doğruluğuna ve tutarlılığına ilişkin inancı kuvvetlendirici nitelikte davranış sergilenemediği, bu itibarla, diğer sanıklarla birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde, belirli bir amaca matuf bir şekilde, FETÖ'nün faaliyetleri kapsamında planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak mensubu olduğu örgütün emir ve talimatlarıyla hareket ederek, katılanlar hakkında dosyanın karar aşamasına geldiği celselerde dahi 27 Temmuz 2012 tarihli celsedeki tutukluğun devamına dair gerekçelere atıf yapıldığı, katılanların tahliye taleplerinin ve tahliye taleplerinin reddi üzerine yaptığı itirazların formül gerekçelerle ret edildiği, hürriyetten yoksun bırakılmaya ilişkin kararların ilgili ve yeterli gerekçe olmaksızın hürriyetten yoksun bırakmanın makul süreyi aşan bir şekilde sürdürüldüğü anlaşılmıştır."

'MAĞDURİYETE NEDEN OLDU'

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıklardan Fatih Mehmet Uslu ile ilgili olarak da şu tespitlerde bulunuldu:

"Sanığın, herkesi bağlayıcı üst norm olan Anayasa'nın 5922 sayılı Kanun'la kabul edilen ve 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla yürürlüğe giren 148/7. Maddesindeki 'Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar' emredici ve derhal uygulanması gereken usul hükmüne rağmen örgütsel saiklerle hareket ederek Yüce Divan yerine görevli olmayan Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davaya devam etmek suretiyle katılanın (İlker Başbuğ) mağduriyetine neden olduğu anlaşılmakla; sanığın katılana karşı icrai nitelikte görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kanaatine varılmıştır."

KUMPAS MANŞETLERİ KARARDA

Yargıtay'ın 729 sayfalık gerekçeli kararında, Ergenekon kumpası sırasında, Taraf ve Zaman Gazetelerinin yaptığı bazı manşetlerin görsellerine de yer verildi. Kararda şu ifadeler kullanıldı:

"Soruşturma ve dava süreçlerinde örgütün basın yayın organları, medya kuruluşları ve örgütün kontrolündeki web siteleri eliyle yapılan algı faaliyetlerinde Ergenekon operasyonlarında suçlanan ve örgütün Ergenekoncu diye suçladıkları ve çoğunluğun askeri, medya ve siyasetçi kesimlerden, toplumun ileri gelenlerinin oluşturduğu önemli görev ve pozisyonlarda bulunan ve örgütün kendi amaçlarına engel olarak gördükleri kişiler hedef gösterilerek haklarında öncelikle yönettikleri medya aracılığıyla bir algı oluşturulduğu ve Ergenekon davalarında yargılanan sanıklar hakkında masumiyet karinesi ayaklar altına alınarak mütemadiyen suçlayıcı nitelikte aleyhte yayınlar yapıldığı, örgütün güdümündeki haber kanalları ve diğer basın-yayın organlarında her gün ve her vesileyle Ergenekon konusunun işlendiği, mahkeme kararından önce adeta medya ve kamuoyu nezdinde yargılamaların algılarla yapıldığı ifade edilmiştir."

Sonraki Haber