FETÖ'den aranan Ergenekon avukatından açıklama

15 Temmuz gecesi sosyal medya üzerinden verdiği mesajlarla "darbeye destek" ve "FETÖ'nün avukat yapılanmasına üye olmak" suçlamasıyla hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Ergenekon davası avukatlarından Vural Ergül açıklama yaptı.

Önce Ergenekon tertibinde Sevgi Erenerol’un avukatlığını üstlendi. Sonrasında MİT TIR’ları davasında Hamza Celepoğlu’nun vekili oldu ve 15 Temmuz darbe girişimi gecesi sosyal medya üzerinden Amerikancı FETÖ’cü cunta yapılanması “Yurtta Sulh Konseyi”ne verdiği destekle gündeme geldi. FETÖ avukat yapılanmasına üye olma gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan Vural Ergül, suçlamalara yönelik kamuoyuna bir açıklama gönderdi.

İşte o açıklamanın tam metni:

“HİÇ ŞÜPHESİZ SIKIYÖNETİM YARGISI, YANDAŞ YARGIDAN EVLADIR” DEMEKTEN UTANIYORUM.

15 Temmuz Darbe Girişimi ile birlikte twitter hesabımdan yapmış olduğum, diktatörlük ile darbeye ilişkin, ironi de içeren kimi değerlendirmelerim, anlam bütünlüğünden kopartılarak ve yalnızca bir kısmıyla alıntılanarak, olduğundan başka anlamlara taşınmaya çalışılmıştır. Sonrasında, bir çoğu Ergenekon Kumpası’nda haklarında şikayetçi olduğum eski FETÖ, şimdi AKP mensubu tetikçi medya mensubu tarafından şahsımla ilgili “FETÖCÜ”, “Kripto FETÖCÜ” olduğum iddiaları ile aleyhimde bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır.

15 Temmuz sonrası başlatılacak cadı avını tahmin etmek, Recep Tayyip Erdoğan yönetimini tanıyan hiç kimse için zor olmamıştır. Bu sebeple, zaten hakkımda sürdürülmekte olan çeşitli soruşturmalar nedeniyle sadece twitter mesajlarımı paylaşanların, beğenenlerin bile karşı karşıya kalabileceği tehlikeleri düşünerek twitter hesabımı kapamış bulunmaktayım.

Nitekim, ne “Recep Tayyip Erdoğan’ın halkına zulm ediyor” dediği Esad rejiminde, ne de başkaca bir diktatörlükte bile soruşturma konusu olmayacak kimi twitter mesajlarımı paylaşanların bile sorgulanması, haklılığımı ortaya çıkarmıştır.

DİKTAKÖRLÜKLER, DARBELERE KAPI AÇAR

Anayasal parlamenter işleyiş esaslarına göre hiçbir yönetime, hiçbir “seçilmiş”e, darbe yahut benzeri parlamento dışı bir müdahaleyi savunamayacağımı açıklama gereği dahi duymuyorum. Ancak, Anayasa’yı, parlamenter demokrasiyi hiçe sayan, elinde bulundurduğu güç ile çoğunluk diktatoryası oluşturan her yapının, kaçınılmaz olarak beraberinde Anayasa ve parlamento dışı çözüm arayışlarına kapı açtığını da her zaman ve özellikle vurguladığımı belirtmek istiyorum.

Bu çerçevede, 15 Temmuz darbe girişiminin bile kendi mantığı içerisinde hiçbir surette izahı yapılamayan TBMM’nin bombalanması ve onlarca yurttaşın öldürülmesi eylemlerini, hiç tereddütsüz darbe girişimi olarak bile değil, düpedüz terör faaliyeti olarak değerlendiriyorum.

Sonuçları itibarıyla, 15 Temmuz darbe girişimi, kuşkusuz ABD’nin, BOP’ne hizmet etmiş, TSK’yı tasfiye amacını sağlamıştır.

HEM ERGENEKON HEM FETÖ ŞÜPHELİSİ OLDUM !

En başında söylemeye gerek bile yok ki, FETÖCÜ olmadığımı açıklamaya çalışmak dahi benim için zuldür. 2008 yılından beri FETÖ karşısında sürdürdüğüm mücadelem, kamuoyunca gayet iyi bilinir. Bilmeyenler google’da adımı aradıklarında ne ifade etmek istediğimi gayet iyi anlayacaklardır.

Halen Ergenekon Kumpası’nda, Hükümet’e ve FETÖ’ye karşı verdiğim hukuk mücadelemden ötürü Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan bir davam, biri Yargıtay’da temyiz aşamasında, diğeri ertelenmiş iki mahkumiyetim ve Silivri Savcılığı’nda Bakanlık oluru bekleyen tam 10 soruşturmam var.

FETÖCÜ değil, açık bir Erdoğan-AKP muhalifi olmamın yanında, hiçbir siyasi yapıya mensup olmaksızın, yalın bir birey olarak, açıkça “dinci diktatorya”ya karşı mücadele ediyorum. Nitekim, yandaş operasyon basını Sabah, Yeni Şafak ve kimi internet sitelerinde hakkımda çıkan haberlerde de açıkça vurgulandığı üzere, benden beklenilen de, ortalıktaki kimi Ergenekon davası sanıkları gibi Hükümet’e karşı hiç söz etmeden sadece “FETÖ”ye karşı mücadele etmemdir.

En başından beri ısrarla dile getirdiğim üzere, Ergenekon ve diğer kumpasların hesabı FETÖ’den olduğu kadar Hükümet’ten de sorulmadan adalet asla yerini bulmayacaktır. Hatta Ergenekon ve diğer tüm kumpasların hesabının Hükümet’ten sorulması, zaten FETÖ’den de hesap sorulmasını içermektedir. Bu nedenle, gücü elinde bulunduran Hükümet’in “Biz yapmadık, FETÖ yaptı” savunmasına itibar ederek yalnızca FETÖ’den hesap sormakla yetinmek, ya da Hükümet’ten hesap sormayı şimdilik bir kenara bırakmak, “semerden hınç almaktan” öte bir anlam taşımamaktadır.

HAKKIMDAKİ YAKALAMA KARARININ BAHANESİ, FETÖ ÜYELİĞİ İDDİASI

Halen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015/61304 Sayı ile başlatılmış bir soruşturma nedeniyle hakkımda yakalama kararı verilmiş olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Dahil edildiğim soruşturma, 05/05/2015 tarihinde başlatılmış “FETÖ Örgütü üyeliği ve FETÖ Avukatlık Yapılanması” iddiası ile ilgilidir.

Sözünü ettiğim soruşturmada 40 avukat, “şüpheli” olarak yer almaktadır. Listeye en son sırada, 40’ncı şüpheli olarak tarafımı eklemişler. Sizlere bu FETÖ Avukat Yapılanması Soruşturması dosyasına ne zaman, nasıl ve hangi delillerle dahil edildiğimi daha sonra belgeleriyle açıklayacağım.

Hakkımda kaçtığım yolunda çıkartılan yalan-yanlış haberlerin aksine kaçmadığımı ve şu an yayına hazırlamakta olduğum Danıştay suikastini aydınlatan “İŞTE O SUİKAST” kitabımı tamamladıktan sonra ifade vermek için başvuracağımı özellikle belirtmek istiyorum.

Ancak bu aşamada bilmeniz istediğim odur ki; hakkımda başlatılan soruşturmanın tek nedeni, Yargıda ve Emniyetteki hukuk dışı yapılanmanın, MİT TIR’ı Kumpası’nda planladıkları kurguyu bozmuş olmam ve davanın gizli tanıklarının kimliğini açıklamamdır.

Ama nasıl beceriksiz ve gülünç bir kurgu ile FETÖ Avukat Yapılanması Soruşturması dosyasına dahil edildiğimi, şimdiden bilmenizi istiyorum. Nasıl FETÖ örgütü avukatı olarak şüpheli haline getirildiysem, birlikte soruşturulduğum 39 avukattan birini dahi tanımıyorum. Tanımadığım için de, hiçbiriyle aramda bırakın bir dosya, para alışverişini, bir telefon görüşmesi dahi mevcut değildir!

ZEKERİYA ÖZ’Ü ONLARCA KEZ ŞİKAYET EDEN BEN, ÖZ’Ü KAÇIRAN AVUKATLA AYNI ÖRGÜTE ÜYE!

Üstelik, beni de dahil ettikleri sözde yapılanmanın gülünçlüğüne bakınız ki, kendisini askerliğe elverişsiz hale getirmekten tutun da evrakta sahtecilik, delil karartma, terör örgütü yöneticiliği, yalan beyan, görevi kötüye kullanma, siyasi ve askeri casusluğa kadar onlarca kez şikayet ettiğim Zekeriya ÖZ’ü kaçırdığı iddia edilen avukat ile birlikte aynı örgüt torbasına atılmışım...

Google’a girilip Zekeriya ÖZ ve Vural ERGÜL isimleri birlikte araştırıldığında, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

Sahi, nasıl örgüt üyesi yapıldım? By-Lock uygulamasında, FETÖ ağında telefon numaram mı bulunmuştur, yoksa evimden ya da üzerimden 1 dolar mı çıkmıştır? Ya da Fethullah GÜLEN için ağladığım veya kendisine şiir okuduğum mu tespit edilmiştir?

Gerçekten bu durum, Türk Yargısı adına açık bir ayıp ve utançtır! Ergenekon Kumpası ile başlayan süreçte yine, yeni bir kumpas ile bir savunma avukatı, cezalandırılmak, engellenmek istenmektedir. Hem de en kanunsuz, en haksız, en korkunç yöntemlerle.

Ergenekon Kumpası’ndan beri hep söylüyorum; “sıkıyönetim yargısı”, kumpas yargılamalarından evlâdır. Siz hiç, bir Dev-Sol mensubunu TİT üyeliğinden yargılayan sıkıyönetim mahkemesi biliyor musunuz, duydunuz mu? Ama bakınız, şimdi günümüzün yandaş yargısında FETÖ mensubu olarak soruşturuluyorum.

Öylesine gülünç ve Yargı adına utanç verici bir kurgu ile FETÖ örgütü avukat yapılanmasına dahil edildim ki… Oysa 22 yıllık avukatlık geçmişimde, bugüne dek FETÖ mensubu iddia edilen yalnızca bir tek müvekkilim olmuştur. Tekrar vurguluyorum ki, hangi ihbar üzerine soruşturmaya dahil edildiğimi ve “hangi toplantıda”, “kime verilen söz gereği” tutuklattırılmamın kararlaştırıldığını önümüzdeki günlerde belgesi ile paylaşacağım.

FETÖ örgütü avukat yapılanmasına dahil edilmemin ve FETÖCÜ ilan edilmek istenilmemin yegâne dayanağı; müvekkilim olan ve MİT TIR’ı Kumpası’nda hiçbir mülki yahut adli yetki, görev ve sorumluluğu bulunmayan Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza CELEPOĞLU’nun avukatlığını yapmamdır.

General H. CELEPOĞLU hakkında ileri sürülen “FETÖ mensubu” iddiaları yeni değil. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ceridelerinde de, MİT kayıtlarında da apaçık yer alıyor; H. CELEPOĞLU hakkındaki iddialar araştırılmış, ama doğrulayan bir tek kanıt dahi elde edilememiştir. Bu durumda ben bir avukat olarak, aleyhinde hiçbir kanıt bulunmayan, açıkça ve ısrarla “FETÖCÜ değilim” diyen müvekkilime mi itibar etmeliydim, yoksa ortaya atılan mesnetsiz dedikodulara mı? Müvekkilim CELEPOĞLU’nun MİT TIR’ı dosyasında sorumlu tutulup haksız yere tutuklandığına inandığım için, hiç tereddütsüz vekil oldum.

Ergenekon Kumpas süreci hukuk tecrübemle de, ilk olarak müvekkilim hakkındaki delillere baktım. Daha önce dava dosyasının delillerini kamuoyu ile paylaştığım üzere, bırakın müvekkilimi, MİT TIR’ı Kumpası’nda hiçbir asker aleyhine FETÖ mensubu olduğuna dair bir tek delil dahi mevcut değildir.

AÇIKLADIĞIM GERÇEKLERİN BİR TEKİNİ BİLE YALANLAYABİLEN VAR MI?

Yine Ergenekon Kumpası’nda olduğu gibi avukat olarak yapacağım ilk iş, müvekkilim hakkındaki sahte delilleri, yalan beyanları açığa çıkarıp, maddi gerçeği ortaya koymak olmalıydı. Öyle de yaptım.

Önce o güne dek 50’ye yakın avukat olduğu halde dava dosyasında hiçbir avukatın sormayı aklına getiremediği eksikliği tespit ederek sordum; “İfadesiyle soruşturma dosyasını İstanbul’a taşıyan ve biri tuğgeneral, diğeri tümgeneral olmak üzere 30’u aşkın askerimizin tutuklanmasına gerekçe gösterilen delil olan, HARPUT kod adlı Gizli Tanık beyanı nerede, neden dosyada yok?”.

KİMLİĞİNİ AÇIKLADIĞIM GİZLİ TANIK HARPUT,ERGENEKON’DA VE 2 SORUŞTURMADA DAHA TANIK!

Sonra, başlangıçta dava dosyasından bile saklanan HARPUT kod adlı Gizli Tanık beyanını buldum. Daha sonra da Gizli Tanık HARPUT’un kim olduğunu. Gizli Tanık HARPUT, Ergenekon Kumpası’ndan tanıdığım bir isimdi; Mehmet AVLAR. Ergenekon Kumpası’nda, Mehmet EYMÜR’ün Danıştay suikasti kurgusuna ufak bazı değişikliklerle “tanık” olmuş, kimi sanıklar aleyhine açıkça yalan beyanda bulunmuş ve bu nedenle de mahkum olmuştu. Zaten sonra yine kendisinden öğrendim ki, 2 soruşturma ve dava dosyasında daha MERT ve DUMLUPINAR kodlarıyla da gizli tanıklık yapmış.

KİMLİĞİNİ AÇIKLADIĞIM DİĞER GİZLİ TANIK ALPARSLAN, İŞİD SANIĞI

Sonra dosyanın ikinci delili olan ALPARSLAN kod adlı Gizli Tanığın da kim olduğunu öğrendim. O da, terör örgütü İŞİD şüphelisiydi. Halen Dazkırı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan ve “Soğan TIR”ı olarak bildiğiniz soruşturmada İŞİD’e tam 20 ton patlayıcı satmaktan sanık. Bir jandarma üsteğmen olan ALPARSLAN kod adlı gizli tanık Ahmet Yasin GÜNEŞ’inde kimliğini açıklayarak, hakkında şikayette bulundum. Türkiye Soğan TIR’ı dosyasını benden öğrendi.

Sonra MİT TIR’ı Kumpası’nda gerçeği ortaya çıkarma mücadelemi, tüm tehditlere rağmen ısrarla sürdürdüm ve gerçekte “Jandarma’nın MİT’i dinlediği” iddiasının yalan olduğunu, MİT’in, “TIR’lar Türkmenlere yardım taşıyordu” yalanının gerçeği yansıtmadığını, yine MİT’in resmi yazısıyla ortaya çıkardım. MİT TIR’ı Kumpası’nda gerçekte bir soruşturma yapılmadığını, Can DÜNDAR’ın yayınladığı görüntülerin nasıl sızdığının hiç araştırılmadığını, bir kısım delillerin dava dosyasından kaybedildiğini tespit ettim ve bu hususları twitter hesabımdan açıkladım.

Açıkladığım gerçekleri bir kısım Ulusalcı Basın, “Bu gerçekler FETÖ’ye yarayacak” deyip görmezden geldi. Yalnızca Cumhuriyet ve Yeniyüzyıl gazeteleri ile Cemaat Basını açıklamalarımı haberleştirdi.

Ne yani, sonuçta FETÖ’ye yarayacak diye gerçekleri ortaya çıkarmasa mıydım? Ergenekon’dan devşirme Gizli Tanık Harput’un yalancı bir tanık olduğunu, diğer gizli tanık Alparslan’ın İŞİD Şüphelisi olduğunu açıklamasa mıydım? Açıkça söylüyorum; eğer gerçekten Yargıda, Emniyette FETÖ mensubu arayan varsa, MİT TIR’ı Kumpası’nda gizli tanıklığı iş edinmiş yalancı bir meczuptan, terör örgütü İŞİD şüphelisinden delil üretenlere baksın!

FETÖCÜ ARAYANLAR, FETÖ SORUŞTURMALARINI AKAMETE UĞRATANLARA BAKSIN.

Hem MİT TIR’ı Kumpası’nı kurgulanmış yalancı gizli tanıklarla amacından saptıran, hem beni FETÖ Avukat Yapılanması soruşturmasına dahil ederek gerçekte FETÖ soruşturmalarını sekteye uğratan kimlerse, FETÖCÜ de onlardır.

Daha önce de açıkladım; Erdoğan’ı UCM’de yargılatmak isteyenler yakın çevresindekilerdir. Sorduğum sorulara cevap arandığında, Erdoğan’ı UCM’de yargılatmak isteyenlerin hangi kurumlarda ve kimler olduğu kabak gibi ortaya çıkacaktır. Sorularıma cevap arandığında, intikam için FETÖ soruşturmasına kimler tarafından, niçin dahil edildiğim de ortaya çıkacaktır.

Yandaş Yargının hüküm sürdüğü, evrensel ölçütlerde demokrasiden yoksun çoğunluk diktatörlüklerinde, hükümetin ve istihbarat örgütünün bizzat taraf olduğu davalarda avukatlık hiç kolay değildir elbet.

Pahası candır, özgürlüktür. Bunu bilmiyor değilim.

Ancak ben bir avukatım. Kumpas Hukukçusuyum. Adli Terörle Mücadele uzmanıyım. İşimi yapmasaydım olur muydu? Ne yani, masumiyetine inandığım 30’u aşkın jandarma personeline atılan iftirayı, kurulan kumpası, korkup açıklığa kavuşturmasa mıydım?

MİT TIR’ı Kumpası’nda gösterdiğim gayret ve kararlılık ile Ergenekon Kumpası’nda verdiğim mücadele ve kararlılığım arasında fark var mıdır? Yalnızca avukat olarak, namusum ve şerefim ile görevimi yaptım ve gerçeği açığa çıkardım. Gururluyum.

Süreçte tutuklanabileceğimi, oğluma ve kızıma yıllarca hasret kalabileceğimi öngörmedim mi sanıyorsunuz? Tutuklattırılacağımı adım gibi biliyordum. Peki, sırf bu nedenle yıllarca evlatlarına hasret bırakılacak olan masum askerlerimizi görmezden mi gelmeliydim?

KORKUSUNU YENMEK ISTEYEN, DIKTATÖRLER TARIHI’NE BAKSIN

Başıma gelecekleri biliyordum. Bile bile hukuk ve adalet için savaşıyorum. Elbette, bunun bir ceremesi olacaktı. Ama hiç unutulmasın ki, hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Şimdiye dek ne Ergenekon Kumpası’nda ne tarafıma kurulan FETÖ Kumpası’nda hiç ama hiç korkmadım. Tavsiyem odur ki; korkusunu yenmek isteyen var ise, Diktatörler Tarihi’ne baksınlar.

Hukuku hiçe sayanlar hiç şüphesiz ki, er ya da geç yargılanacak ve cezalandırılacaklar.

Saygılarımla.

Av. Vural ERGÜL

Sonraki Haber