Fidan: YPG kadroları Suriye’yi terk etmeli

Suriye’de yaşananlar üzerine soruları yanıtlayan Hakan Fidan, Doha’daki toplantının perde arkasını anlattı. PKK/YPG’nin ortadan kaldırılmasının stratejik hedef olduğuna vurgu yapan Fidan, ‘Bunlar ya kendi kendilerini feshederler ya da feshedilirler, yani yok olurlar.’ dedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NTV canlı yayınında Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı. Fidan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın görevi bırakmasına giden süreçle ilgili, “Minimum can kaybı olması için 2 önemli aktör (Rusya-İran) ile görüşmeler sürdürerek bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.” dedi.

Suriye'de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki örgütler Şam'ı ele geçirmeden önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yaptığı görüşme çağrısının sorulması üzerine Fidan, şunları söyledi:

‘NİYETİMİZ BEŞAR ESAD GİTSİN VESAİRE DEĞİL’

“Biz şunu görüyorduk, rejim bitmek ve tükenmek üzereydi. Bu kadar veri varken, rejimin ekonomisi çökmüş, kurumları çalışmıyor, halkına temel hizmetleri götüremiyor, halk temel ihtiyaçlardan mahrum, 10 milyondan fazla insan yerinden edilmiş...

"Başlatılan süreçlere rejim arkasını dönmüş durumdaydı. Bizim niyetimiz Beşar Esad gitsin vesaire değil. Bizim niyetimiz Suriye halkının tamamını mutlu eden; birliğini, bütünlüğünü, güvenliğini sağlayan; başka ülkeler için tehdit üretmeyen bir Suriye'nin ortaya çıkması. Ruslarla ve İranlılarla yürütülen süreçte biz bunu defaatle dile getirdik.

“Bunları Cumhurbaşkanımıza rapor ediyoruz. Cumhurbaşkanımız da en üst düzeyden elini uzattı. Rejim sıcak savaşın içindeyken muhaliflerle kendi eksikliklerini görecek durumda değildi. Ben o zaman da arkadaşlara diyordum, zaman zaman bu ateşkesi Halep boşaltmaları olurken çok üzülen muhalif arkadaşlar vardı, ben diyordum ki, sabredin, rejim kendi eksikleriyle baş başa kalacak o zaman asıl şey ortaya çıkacak.”

‘TÜRKİYE’NİN BİR ŞARTI YOKTU’

“Savaşın, çatışmanın olmadığı bir ortamda, 2016'dan sonraki süreçte, uzun yıllar boyunca rejim kendi eksiklerini gördü. Aslında bu bir fırsattı. Bunu gidermek için de çalışabilirdi. Ama hiçbir şekilde bu konuyu konuşmak istemediler. Biz kendilerinden bir şey istemeyecektik. Türkiye'nin bir şartı yoktu. Türkiye'nin şart diye koyduğu şey muhalefet yani kendi halkınla barış, milyonlarca insanı al, evine dönmesine izin ver.

"Başka bir şey yok. İnsani şeyler istiyoruz. 'Ben af ilan ediyorum, gelen gelsin, gelmeyen umurumda değil' dediler. Çünkü rejim karar alma noktasında yalnız değildi. Farklı stratejik hedefleri ve öncelikleri olan iki büyük gücün, Rusya ve İran'ın etkisi altındaydı. Böyle bir paralize olma durumu vardı ve bugünkü aşamaya geldik.”

‘ABD'YLE BAŞTAN BERİ TABAN TABANA ZITTIK’

“Yeni dönemde sizce Washington'ın YPG ile ilişkisi nasıl şekillenecek? Amerika’nın Suriye’deki son gelişmelere yaklaşımı nasıl?” sorusu üzerine Fidan, şunları söyledi:

“Biliyorsunuz başından beri son derece taban tabana zıt iki pozisyondaydık. Burası bizim milli güvenliğimizle ilgili yaşamsal varoluşsal bir konu yani biz bu konuyu mümkün olan en yüksek ciddiyetle ele almış bir ülkeyiz. Bunun hem sahadaki operasyonel araçlarını hem masadaki diplomatik araçlarını da her türlü ciddiyette kullandık şimdi bizim pozisyonumuz hala aynı, hiç değişmedi. ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden muazzam bir destek almıştı PKK ama Suriye'de kendisini Rusların, İranlıların ve rejimin sahibi olduğu bir zemine oturtmuştu. Bu zeminle de zımmi anlaşmaları vardı. Şimdi bu zemin çöktü.

“Yeni bir Suriye var ve toprak bütünlüğünü sağlama konusunda da kararlı olacak. Suriyeli muhaliflerin yıllardır rejime karşı savaştıklarını, inanılmaz zulümlere ve kayıplara maruz kalmışlar ve şimdi vatanlarını tekrar alıyorlar. Tabii ki ülkenin bütünlüğünü sağlama yolunda adım atacaklar. Onun için Tel Rıfat ve Menbiç’ten koridorlar açılıp çıkıp gittiler. Bundan sonra olacak olan şu; Şam'daki yönetimin kendi milli bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü sağlamak için atacağı adımlar neticesinde YPG'nin artık çok bir zemin bulamayacağını düşünüyoruz.

ANKARA’NIN YPG’Yİ TASFİYE PLANI

“YPG'nin elimine edilmesi, ortadan kaldırılması bizim stratejik hedefimiz. Yani ya bunlar kendi kendilerini feshederler ya feshedilirler yani yok olurlar. Burada belli parametreler var o parametreleri belki ifade etmek faydalı olur diye düşünüyorum.

"Birincisi ifade ettiğim gibi yani biz her ne kadar imkân ve kabiliyetlerimiz buna müsait olsa da ilk etapta Suriye'deki kardeşlerimizin kendi toprak bütünlüğünü, milli bütünlüğünü sağlamayla ilgili atacağı adımlarla bu tehdidi bertaraf etmesine yönelik adımlarını bekleyeceğiz.

"Diğer taraftan yani burada özellikle YPG elimine edilirken bölgenin kadim şehirlerinde yaşayan orada yüzyıllardır Kürtlere bir zarar gelmemesi lazım çünkü YPG'nin Araplara yaptığı, Kürtlere yaptığı zulüm her zaman için ortada. Onları baskı ile el altında tutuyor. Sivil halkın, Kürtlerin Araplara, Arapların Kürtlere bir tazyikinin olmaması lazım. Yeni yönetimin bu konuda dikkatli olması lazım.

“Birinci aşamada bir an önce YPG/PKK'nın içerisinde bulunan Suriye'deki Suriyeli olmayan uluslararası terörist savaşçı statüsünde olan unsurların ülkeyi terk etmesi. Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan ve Avrupa'dan gelen PKK kadrolarının ülkeyi terk etmeleri gerekiyor.

"İkinci aşamada YPG'nin bütün komuta kademesinin, Suriyeli olanların da ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Daha sonraki PKK'lı olmayan kadroların yeni yönetimle bir anlayış birliği içerisinde silahlarını bırakarak, normal hayatlarına dönerek artık milli, eşitlikçi Suriye içerisinde hayatlarına devam etmeleri gerekiyor. Onlara satılan bu rüyanın, kandırmacanın da halk açısından kazasız belasız bitmesi gerekiyor.”

‘HTŞ HAKKINDA ENDİŞELER NORMAL’

Seda Öğretir'in “Siz 'Farklı dini-etnik grupların sulh içinde yaşadığı bir yeni Suriye'nin hayata geçmesini bekliyoruz, intikam peşinde koşulmamalı.' dediniz. Bu noktada HTŞ’nin geçmişinden bahisle durumdan kaygılanan Batılı analistler de var. Bu endişeler için ne diyorsunuz?” sorusu üzerine Hakan Fidan, şu yanıtı verdi:

“Belli endişelerin olmasını son derece normal karşılıyorum. Bu endişelerin giderilmesi lazım.” “Bu insanlarla ilgili endişeleriniz olabilir, belirsizlikler olabilir. Bizim tanıdığımız kadar kimse tanımıyor bunları. Terörizmin olmadığı bir Suriye görmek istiyoruz, PKK ve DEAŞ'ın yer bulmadığı. Azınlıkların kötü muamele görmediği, Kürtlerin, Alevilerin, Türkmenlerin, Ezidilerin, Nusayrilerin kötü muamele görmediği bir Suriye istiyoruz.

"Kitle imha silahlarıyla kimsenin işi olmadığı, bölge ülkelerine tehdit üretmeyen kuşatıcı bir hükümet olan yapı istiyoruz. Şam'daki yönetime biz bunları iletiyoruz. Onlardan gerekli adımları atmasını istiyoruz. Dikkat ederseniz kitle imha silahlarıyla ilgili, azınlıklara dokunulmamasıyla ilgili duyurular yaptılar. Bu duyurularla yaptıkları örtüşüyor, baktılar ki iyi yoldalar, uluslararası sistemin güveni artıyor.”

‘RUSYA VE İRAN ESAD'IN KALAMAYACAĞINI GÖRDÜ’

“Rejim çöktüğü gece siz Doha Forumu’ndaydınız. Bu gelişme arifesinde Doha’da neler yaşandı? O masadakiler Esad’ın gideceğini biliyor muydu?” sorusuna Fidan, “Daha önce de bunu yaşamıştık, muhaliflerin Hama'ya kadar geldikleri bir an vardı ama İran'ın güçlerini, Rusların ağır silahlarını kullanmasıyla muhalifler maalesef çok gerilemek zorunda kaldılar.

"Daha sonra biz araya girdik, ateşkes anlaşmalarını yaptık. Daha sonra Astana süreci başladı. Son 2-3 yıldır rejim çok zayıftı. Muhalefet Halep'e neredeyse silah atılmadan girdi. Rejim çok zayıf, biz almanın bir problem olmayacağını askeri, istihbari değerlendirmelerimiz de görüyorduk.” yanıtını verdi.

Rusya ve İran'ın Esad'ın iktidarda kalamayacağını gördüğünü söyleyen Fidan, “Rusların ve İranlıların 2016'da yaptıkları tepkiyi tekrar etmesi durumunda bu sefer daha fazla kan dökülmesi ve yerinden edilme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi Suriye halkı. Yapılması gereken en kritik konu Ruslar ve İranlılarla konuşup askeri olarak denkleme girmemeleriydi. O bir hafta bunun özeti.

"Onlar da artık anladılar. İran Dışişleri Bakanı geldi, sonra Doha'da Ruslar ve İranlılarla bir araya geldik ve bazı konuları konuştuk. Burada her şeyi konuşmak istemiyorum. Bir noktadan sonra onlar da telefon ettiler, o akşam da Esad gitti. Biz minimum can kaybı olması için buranın iki tane önemli, güç kullanabilecek aktörleriyle odaklı görüşmeler sürdürerek bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.” şeklinde konuştu.

Sonraki Haber