Filistin davasına 8 şehit veren 68 Kuşağı'ndan kimlerdi?

Filistinlilerin vatan mücadelesine Türkler de canlarıyla destek verdi. 68 Kuşağı'ndan sekiz genç İsrail tarafından şehit edildi. Aydınlıkçı fedailerin hikâyesini bu haberde okuyacaksınız.

Filistin’de ne zaman mücadele yükselse aklımıza Aydınlıkçı 8 şehit gelir. Filistinlilerin vatan mücadelesine Türkler de canlarıyla destek verdi. Bunlar Aydınlıkçı Bora Gözen ve arkadaşlarıydı. Onları bir kez daha anarken o mücadeleyi bugünlerde yeni kuşaklara hatırlatmak bir vazife… Hem de Arap ve Filistin düşmanlığının, İsrail yandaşlığı içinde boca edildiği günlerde.

Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) Merkez Komitesi üyesi Bora Gözen, bir grup arkadaşıyla Filistin’e destek için 1973 yılında Lübnan’a gitti. Hepsi de halk çocuğuydu... Bora, İTÜ Maden Mühendisliğini bitirmiş ve Parti’nin verdiği görevlerde canla başla çalışıyordu. Türk Solu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yapıyordu. Gençlik önderiydi. Kimi yerde gecekondu halkının yanında, kimi yerde de direnen işçiyle birlikte… Malatya’da köylülerin mücadelesine omuz verdiğinde, hastalığını hiçe saymıştı.

OKUMUŞ ÇOCUKLARDI

21 Şubat 1973 günü, Lübnan’ın Trablus şehrindeki Nahr-el Bared Filistin Kampına İsrail komandolarının baskını sonucu Gözen ve yedi arkadaşı (Cafer Topçu (24), Kerim Öztürk (24), Gürol İlban (25), Şükrü Öktü (23), Yücel Özbek (25), Ali Kiraz (24) ve Ahmet Özdemir (27) şehit oldu. Çoğu üniversite öğrencisiydi…
Saatlerce süren çatışmada 32 yaşındaki Gözen kurşunu bitince süngülendi. İlk vurulan nöbetçi Ali Kiraz oldu. 6 kişi ise silahsızdı ve makineli tüfeği kurmaya çalışırken katledildiler. Olayda Ali Ergun ve Hüseyin Tüysüz yaralı olarak kurtuldu. Yanlarında gazeteci Cengiz Çandar da vardı. Olay öncesi kamptan kuşkulu bir şekilde ortadan kayboldu. Faik Bulut ise esir edilerek İsrail’e götürüldü. 7,5 yıl hapis yattı. 8 arkadaşımızın kanı ise Filistin halkının mücadelesine feda oldu…

ANNEDEN OĞULA ŞİİR

Oğlunun ölümü anne Fahriye Gözen’den yıllarca saklandı. Duyduğunda ise her anne gibi kahroldu. Yolunu gözledi… Tek oğluydu… Başı dik Cumhuriyet kadınıydı. Acısını şiirlere bal etti: “İnanamadım gelmezliğine, uzun sürdü/ Günün, güneşin dayanılmaz güzel olduğu yerde/ Bir ben, bir sendik…/ Yağmura, rüzgâra, mevsimlere karşı gezerdik/ İnsan sevgisi süzülürdü duru gözlerinde/ Camgöbeği renkli denizlere/ Uğruna her şeylerini verdiğin/ Doğduğun, büyüdüğün toprakları terk ettiğin/ insan sevisi…/ Sazlıklarda, koylarda güneşten kurumuş, çatlamış/ Kıvrım kıvrım olmuş yollarda/ (…)”

PERİNÇEK’İN KALEMİNDEN BORA

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, partili arkadaşı Bora Gözen’i şöyle anlatır:

“Bora, emekçilerin devrim davasını her şeyin üzerinde tutmuştur. Onun ‘kendi’ meselesi, hayatı, her şeyi budur. 1968’de Deniz Gezmiş’le birlikte Sultanahmet Cezaevi’nde tutuklu iken, ona görüşe gitmiştim. Daha ‘merhaba’ demeden günün devrimci meselelerini konuşmaya başladık. Görüş bitti. Çıktım. Karısı Engin, Bora’ya söylemem için birçok şey tenbih etmişti. Hiçbirini anlatmaya fırsat vermemişti. Sakin, vakurlu, ağır başlıydı, abartısızdı, ölçülüydü, başı dikti, ikna ediciydi. Ne yaptığını bilirdi. Davranışları kararlıydı. Hafifliklere kapılmazdı. Sözünü tartarak söylerdi. Ve iri gözleri, ışıltılı bakışları, sıcak gülüşüyle çok güzel bir insandı. Borayı daima sakin görenler, onun aynı zamanda kitleleri harekete geçiren iyi bir ajitatör olduğunu belki tahmin edemezler. Bora, arkasından ağıt yazılacak bir sınıfın değil, senfonilerle anlatılabilen bir sınıfın, partili devrimcisidir.” (Fahriye Gözen, Bora İçin Şiirler, Kora Yayın, İstanbul, 1998, s.10-11.)

EYMÜR’ÜN İTİRAFLARI

MİT eski Kontr Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür, 8 Türk devrimcisinin Filistin kamplarında nasıl katledildiğini, kendi sitesi “atin.org”da 2010 yılında açıkladı. Eymür “operasyonun” MİT ile “ABD ve İsrail servisleri” işbirliğiyle yapıldığını yazdı.

“1973’ün ocak ayında MİT’e iki dost istihbarat servisinden bir bilgi geldi. ABD ve İsrail servislerinden gelen bu bilgiye göre ‘Kara Eylül Örgütü’ne mensup iki Filistinli terörist, Türkiye veya Avrupa’da eylem yapmak üzere, patlayıcı ve silah yüklü Mercedes marka bir araba ile Suriye üzerinden Türkiye’ye giriş yapacaklardı. Haberin alınmasından birkaç gün sonra, Kara Eylül Örgütü mensupları Mercedes otomobilleriyle Cilvegözü hudut kapısından giriş yaptılar. İstanbul girişinde Mercedes araçlı iki Kara Eylül militanı, MİT mensupları tarafından gözaltına alındı. Arabanın iki yanındaki boşluklar silah ve patlayıcı ile doluydu. Gelişmeler, MİT’in Ankara’daki karargâhı tarafından bilgi veren dost servislere bildirilmiş, İsrail’in iki uzmanını Türkiye’ye yollama talebi karargâh tarafından uygun karşılanmıştı. Neticede biri MOSSAD’dan, diğeri İsrail Hava Kuvvetleri İstihbaratından, iki görevli İstanbul’a geldiler.”

MİT İSRAİL’E BİLGİ AKTARMIŞ

“Hava Kuvvetleri’nden gelen istihbaratçı yanında bir çanta getirmişti. İsrailli uzmanlar sorguya sokulmadılar, ancak kendilerine sorgudan alınan bilgiler aktarıldı. Havacı subayın getirdiği çantada hava fotoğrafları vardı. Kampların bütün yapısı teferruatlı bir şekilde görülebiliyor, binaların kat adetinden penceredeki perdesine kadar teşhis edilebiliyordu… Kara Eylül mensupları, hava fotoğrafları üzerinden, Nahr El-Bared ve Lübnan’da bildikleri diğer terörist yerleşim yerleri hakkında, teferruatlı bilgiler verdiler.”

İSRAİL’E ÖVGÜ

“Sorgu bittiğinde MİT karargâhı, teröristler hakkında herhangi kanuni bir işlem yapılmamasını ve Suriye’ye sınır dışı edilmeleri talimatı verdi. Teröristler sınır dışı edilirken İsrailli görevliler de ülkelerine döndüler. 2-3 gün kadar kısa bir süre sonra, belki de sınır dışı edilen teröristler Lübnan’a daha ulaşamadan, dünya basın ajansları, İsrail’in FKÖ terör kamplarına baskınını haber verdiler. İsrail güvenlik teşkilatları, terör işbirliği çerçevesinde Türk servisinden aldıkları bilgiyi vakit kaybetmeden operasyona çevirmişti.”
2012 yılında FETÖ’nün Ergenekon davasında tanık olan Eymür, bir soru üzerine aynı doğrultuda olayı anlattı. Rolünü kabul etti.

‘LÜBNAN’DA CIA İLE BERABER’

MİT’in üçüncü adamı olan Sabahattin Savaşman, 1996 yılında Kaynak Yayınları’ndan çıkan kitapta Nahr-el Bared kampına yapılan saldırıda Hiram Abas ve Mehmet Eymür’ün katliamdaki rolünü şöyle aktarmıştı:
“MOSSAD’ın memleketimizde hayli geniş imkânları bulunmaktadır. Lübnan’da CIA’yla beraber operasyonlara katılan, onlardan yüklü ücret ve ikramiyeler temin eden, Filistin kamplarındaki bir kısım solcu genci hedef alan faaliyetlerde gösterdiği başarı sonucu mükâfatlandırılan bu kişinin şimdi kendisini benden daha temiz olarak göstermesini de şayanı hayret buluyorum.” (3. Adam Anlatıyor, Kaynak Yayınları, 1996, s.24.)

Sonraki Haber