Filistin İslami Cihat Hareketi Merkez Komite Üyesi Nasır Ebu Şerif: Aynı cephedeyiz

Filistin İslami Cihat Hareketi Merkez Komite Üyesi Nasır Ebu Şerif, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı: 'Siyonizme karşı tüm İslam ümmetinin bir arada savaşmasına inanıyoruz.

İsrail’in son kanlı saldırılarına karşı yürütülen “Kudüs’ün Kılıcı” operasyonunda, İslami Cihat Hareketi, Hamas başta olmak üzere direniş gruplarının birlikte hareket ettiği görüldü. Aynı zamanda bölgede ve İslam dünyasında bir bütünleşmeye şahit olduk. Bu konuyu, Filistin İslami Cihat Hareketi Merkez Komite Üyesi Nasır Ebu Şerif ile konuştuk. Şerif’in sorularımıza verdiği yanıtları sunuyoruz:

‘KUDÜS HEDEFİNDE BİRLEŞMELİYİZ’

Sizin de dahil olduğunuz direniş gruplarının birlikteliği devam edecek mi?

İslami Cihat Hareketi, Kudüs'ü barbarların insanlık dışı saldırılarına ve yaratılan vahşi durum/kargaşa ile baş başa yalnız bırakmamakta, Kudüs’ün özgürleştirilmesi hedefine uygun davranmaktadır. Lakin son zamanlarda olumlu gelişmeler var. Kudüs'ün özgürleşmesini, bağımsızlığının gerçekleşmesini, düşmanlarından temizlenmesini isteyen çok farklı güçler, taraflar ortaya çıkarak Filistin direnişine katılıp destek oldular. Filistin direnişini kapsayan, kucaklayan Lübnan direnişiyle, İran direnişiyle, geniş, güçlü bir cephe oluştu. Tabi bu büyük cephe, İran tarafından Kudüs kuvvetleri eliyle desteklenmektedir. Suriye de çok önemli destekleyici kuvvetler arasındadır. Basında da açıkça ilan edilmiş, edilmekte olan bilgilerden de biliyorsunuz. 2014 direnişinin ve hatta şimdiki direnişin başarısında çok olumlu katkılar sağlayan Kornet Roketleri, Suriye’nin direnişe desteğidir. Bu roketlerin hem geçmişte 2014 direnişinde hem de şimdiki direnişin büyük başarıya ulaşmasındaki katkıları önemlidir. Son yıllarda çok açıkça görüldüğü gibi Siyonist düşmana, güce, planlara karşı biz (Suriye, Lübnan direnişi ve İran ile) aynı cephedeyiz. Aslında biz kendimizi bir cephe veya eksenle de sınırlamıyoruz. Kudüs’ün İslam kutsalı olduğuna inanan herkesin Kudüs hedefinde birleşmesine, bölünmüşlüğe cepheleşmeye değil birlikteliğe, tüm İslam ümmetinin aynı ortak Kudüs hedefinde birlikte olmasına ve Siyonizme karşı tüm İslam ümmetinin bir arada savaşmasına inanıyoruz.

‘BİZ GÜÇLÜ OLDUĞUMUZDA MECBUREN YAPACAKLAR’

Ateşkes konusuna gelelim. Siz İsrail’in ilan ettiği ateşkes kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail ile anlaşarak kazanmak mümkün mü?

Filistin halkı bunun bedelini ödedi, sadece Filistin halkı değil Kudüs'te tüm bedeli Filistin halkı ödedi. Sadece Filistin halkı da değil ne yazık ki tüm İslam ve Arap alemi Kudüs ateşinin içerisinde saklanmış (Filistin sorunudur) bahaneleri ile gerçeği değiştirerek, İslam ve Arap halklarının dikkatini dağıtarak, Arap ülkelerindeki yönetimler eliyle Siyonistlerle anlaşmaları, Siyonist düşmanın amaçlarına destek olmaları sağlanarak, ihanete, utanca uğratılma yoluyla bedel ödemişlerdir.

Siyonistlerin hiçbir şekilde anlaşmalarına, sözlerine, alınmış kararlara sadık kalmadıklarından ve kalmayacaklarından, kesinlikle eminiz. Bugüne kadar ancak kendi silahlı gücümüzle onlara geri adım attırdık. Bizim zorlamamızla mecbur kalarak geri adım attıklarında, hata yaptıklarını gördüklerinden değil, sadece zorda kaldıklarından dolayı istediklerimizi yaptırabildiğimizi biliyoruz. Biz güçlü olduğumuzda Siyonist oluşum bizim istediklerimizi zorla ve mecburen yapacaklardır.

Burada size Siyonist oluşumun (İsrail) insanlık suçu işleyen katiller, suçlular olduğunu anımsatmak isterim. İnsanlık suçu işleyen Siyonistler nasıl olur da anlaşmalara ve verilmiş sözlere uyabilirler ki? Onların bizimle ilişkilerinde gücümüzden kaynaklı geri adım atmaları durumu vardır. Son savaşın 11 gün sonra durmasını istemesinin nedeni insani kaygıları değil, sadece bizim onlarla eşit güce ulaşmamızdır. Gücümüzün karşısında duramayacaklarını anlamaları sonucunda geri adım atmışlardır. Bizim karşımızda geri adım atmalarının nedeni davamızdaki haklılığımız, saldırılarına güçlü bir şekilde yanıt vermemiz, kazanacağımıza olan imanımız, dik duruşumuz ve asla vazgeçmeyeceğimizi kanıtlamamızdır. Biz gücümüzü arttırarak, haklılığımız konusundaki dik duruşumuzu daha da sağlamlaştırarak koruduğumuz sürece Siyonist oluşum, bizimle bizim koşullarımız çerçevesinde anlaşmak zorunda kalacaklardır.

Geçmişte direniş adına konuşan bazı ülkelerin liderleri, Siyonist oluşuma “sözünüzden dönerseniz biz de döneriz”, kimisi de “döner ve bize saldırırsanız, size daha şiddetli ve gücü arttırarak saldıracağız” diyorlardı. Fakat tam aksini yaptılar. Tepkilerini çoğaltmak yerine Siyonistlerle anlaştılar ve onlarla birlik oldular. Onlar Siyonistlerin safına geçerek direnişi zafiyete uğrattılar ve zayıfladılar. Çünkü onlar ilahi yoldan ayrıldılar. Siyonistlerle aynı yoldan yürümeye devam ederlerse onlar da İsra Suresinde belirtildiği gibi Siyonistlerle aynı şekilde cezalandırılacaklar. Bir kez daha Siyonist oluşumla anlaşan ve onlarla birlikte yürüyen hükümetlere, liderlere, reislere, krallara, emirlere, duruşlarını değiştirmelerini söylüyoruz. Halklarının onlardan beklediğini, istediğini yaparak eski hallerine dönsünler ve direnişin etrafında saf tutsunlar. Bu halleri onlara ne dünya da ne de ahirette bir fayda sağlamaz. Zarar verir.

Yanımızda durarak direnişimizi destekleyen herkese, halklara ve hükümetlere, görevlerini yerine getirerek, vacip olanı gerçekleştirip ayağa kalkarak direnişe destek oldukları için çok teşekkür ediyoruz. Onlar, direnişe destek olmak yerine Siyonistlerle anlaşabilmek için İslam davasını Filistin’in şahsi sorunu gibi göstermeye çalışarak Siyonistlere destek olan liderlerinin yolundan gitmediler, Allah’ın emrettiği yoldan gittiler.

‘İRAN HER KONUYA KUDÜS TERAZİSİYLE YAKLAŞTI’

Zaferin ardından İslami Cihat Hareketi ve Hamas’ın, İran İslam Cumhuriyeti’ne teşekkür ettiklerine şahit olduk. Bu özel teşekkürün nedeni nedir?

Kudüs İslam kutsallarındandır ve sadece bir kesimin değil dünyadaki tüm Müslümanların kutsalıdır. Tüm İslam dünyasının Kudüs'ü savunması zorunluluktur, vaciptir. Kudüs’ün durumu öncelikli konumuzdur derken mecazi anlamda söylemiyoruz. Kudüs’ü en önemli konuları arasında görenler, özellikle İran İslam Cumhuriyeti, devrim zaferinden sonra Kudüs'ün durumunu tüm sorun ve konularının odağına almış ve her konuya Kudüs sorunu terazisi ile yaklaşmıştır, İran İslam devriminden sonra İran, hem iç hem de dış siyasetini belirleyen mihenk taşı olarak Kudüs’ün durumunu siyasetinin merkezine oturtmuş ve tüm İslam dünyasının da esas davası olarak gördüğümüz Kudüs sorununun çözümünü görev listesinin ilk sırasına almıştır.

Sonraki Haber