Filistin’in baş eğmeyen kadınları
ZERRİN ÖZTÜRK
İsrail’in 15 Mayıs 1948’deki kuruluş (İşgal) gününe Filistin halkının verdiği ad, “El-Nakba” yani Felaket Günü’dür. O günden bu yana Filistin 75 yıldır dişiyle tırnağıyla, kadın erkek savaşçıları, sanatçılarıyla direniyor.
Filistin kadınları ellerinden alınan, yıllardır küçültülen vatanlarının yakılan zeytin ve limon ağaçlarına sarıldılar, direniş türküleri yaktılar. Onların söyledikleri şarkılar, dünya kadınlarının dilinde dolaşır oldu. Emperyalizmin karşısında asla yılmadılar.
Kırıldılar ama eğilmediler. Sesleri seslerimize karıştı her zaman. Vatana bağlılıkları, kurtuluşu ve zaferi ateşleyen iradeleriyle var oldular. Bu bir seçim değildi, bir zorunluluktu. İsrail’in siyasi, ekonomik, askeri, kültürel kuşatması on binlerce Filistinlinin canına mal oldu. Toprakları işgal edildikçe, onların direnme kararlılığı arttı.
21. Yüzyılla birlikte Yükselen Asya’da, direnen Afrika’da ekonomik, siyasi, askeri dengeler değişti. Özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin öncülük ettiği çok kutuplu dünya anlayışı mazlumlara cesaret verdi, kararlılık aşıladı.
İsrail’in gücüne en çok güvendiği bir anda, tam saldırıya geçecekken faka basıldı. Filistinli anaların yakarışları karşılık buldu. Hamas’ın Kassam Tugayları “Aksa Tufanı” diyerek İsrail’e sızdılar, askeri merkezlerini hedef aldılar ve onlarca subaylarını esir ettiler.
İsrail’in karşılık olarak, Gazze şehrini bomba, füze, top yağmuruna tutarak çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden katletmesi neredeyse bir soykırıma dönüşmüş durumda.
Kadınlar ve çocuklar yine yıkıntıların arasında direnişe simge oluyorlar. Ellerinden Filistin bayrakları düşmüyor. İnancı, bombalar alt edemiyor.
FKHC Siyasi Büro üyesi Meryem Ebu Dikka, 2015’te “Filistin kadınları, direniş tarihi boyunca mücadeleye katılmıştır,” demişti. Filistinli kadın milletvekili Sahar Fahed Kavasmi, her ailede sembol olan kadınlar olduğunu dile getirmişti. İsrail hapishanelerinde çocuk yaşta kızların şiddete ve tacize uğradıklarını anlatmıştı.
Filistin’de çekilen acıları görüp stratejik olarak itidal önerilerinde bulunanları hayretle izliyoruz. Milletimizin Balkan ve Çanakkale savaşlarından, Milli Mücadelemizin zorlu savaşlarından çıkardığı derslerden bildiği bir söz vardır: “Su uyur, düşman uyumaz.” Bugün bile milli birliğimize, toprak bütünlüğümüze göz dikenlerin saldırılarına ve terörüne karşı kıyasıya bir savaş yürütürken, aynı söz hâlâ geçerliliğini koruyor.
Filistin 75 yıldır düşmanıyla sıcak bir savaşın içinde. Bir avuç kalan toprağında yaşadığı zulme direnen Filistinli kadınlar yaşamı sahiplenmişler, giden oğullarının kızlarının yerine yenilerini yetiştiriyorlar. Dünyanın gözü önündeki katliamlara karşı duran direnişçilere saldıran kalemşörlere ve ekran kuşlarına sözümüz “İt ürür kervan yürür” olur. Biz Batı emperyalizmine karşı kazandığı zaferin 100. Yılını kutlayan Türk kadınları olarak, Filistin’in baş eğmeyen kadınlarının, Filistin direnişinin yanındayız ve hep yanlarında olacağız.