Filistin’in şiir hali
Filistin direnişinin şiiri haykırıyor; ‘Dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını, dişlerimle.’ ‘Ey kelimelerin ardı sıra gidenler!/ Yüklenin sırtınıza isimlerinizi/ Silin hatıralarımızdan tüm resimlerinizi/ Ve defolun!’
Yine gelecekler ve dişleriyle savunacaklar ülkelerini. Yeni Filistin şiiri de bu direnmeden çıkacak. Bu acılardan…
Filistin’in 1967 yılından beri yükselen kavga ve direniş şiirleri, dünya edebiyatına yeni şairler kazandırdı. Yüreği halkıyla çarpan bu şairler, Filistin halkına, bağımsızlık, mücadele ve direniş için umut taşıdılar. Mahmud Derviş, Tevfik el Zeyyad ve Samih el Kasım gibi büyük Filistinli şairler, aynı zamanda dünya edebiyatına yeni bir soluk oldular.
Filistin kavga şairleri bir yandan birer savaşçı, bir yandan da kalemleri ile dünya kamuoyu önünde davanın bir elçisiydiler. Bu büyük şairlerin şiirlerinde, kendini halka ve insanlığa adamış bütün şairlerin, derinliğini, yalınlığını, duru, aydınlık umutlu bakışını buluyoruz.
Umutsuzluğa, yıkılmışlığa, vaz geçmişliklere başkaldıran, öfke ve güzelliklere, umuda, kardeşliğe açılan bir kapıdır onların şiiri.
Filistinli şairler, çocukluk, anılarından çıkardıkları görüntülerle direnme günlükleri yazdı. Bunu Mahmud Derviş şöyle açıklıyordu; “Çocukluğum, tüm halkımın dramıyla ilişkili olarak, kişisel dramımın başlangıcı oldu. 1948 yazının o gecesinde, dingin bir köyde atılan mermiler ayırım gözetmedi. Altı yaşındaydım, zeytinliklere, sonra dağlara koşar buldum kendimi, bazen yalınayak, bazen yere kapaklanarak. Korkuyla susuzlukla geçen kanlı bir geceden sonra, Lübnan denen ülkede bulduk kendimizi.” Bu korku ve kırılganlıktan yılgınlık yerine büyük bir şiir çıkarır Derviş.
Bu duygu, Filistin’in çocuklarından, Samih el Kasım’ın şiirlerine de yansıdı; “Benim gerçek doğumum 1948’de oldu. Çünkü hatırladığım ilk imgeler bu yılda ortaya çıkan olayların imgeleridir. Tüm düşüncem ve hayatımın imgeleri bu “48” simgesinden başlar.” Bu simge el Kasım’ın şiirlerini de besler ve Filistinli şairi, bir dünya şairi haline getirir.
İsrail’in, Filistin halkına karşı, öncekilerden daha kanlı bir katliam yürüttüğü bu günlerde, şiirle mücadele eden şairlerin şiirlerinden bir demek alıyoruz buraya. İşgale, köleleştirmeye, kitlesel katliamlara karşı direnişin soluğunu taşıyan bu şiirler, bir dayanışma çağrısıdır aynı zamanda. Filistin şiirinin kurucuları olmuş şairleri, A. Kadir, Süleyman Salom ve Afşar Timuçin’in çevirileriyle sunuyoruz.
MEYDAN- MAHMUD DERVİŞ
Bağlayın Beni kıskıvrak.
Yasak edin bana kitap okumayı. cigara içmeyi yasak edin.
Tıkayın ağzımı kumla.
Şiir kandır şiir gözyaşı yazılır tırnaklarla yazılır gözlerle yazılır bıçaklarla.
Ben şiiri haykıracağım zindanlarda ben şiiri kamçı altında zincir altında kan ter içinde ben şiiri.
Savaş türküleri şakır bir milyon kuş gönlümün dallarında.
HAYKIRACAĞIM- SAMİH EL KASIM
Bana bir karış toprak kalana kadar bir tek zeytin ağacı kalana kadar bir tek portakal ağacı bir tek kuyu
bir ufak koru kalana kadar anılar kalana kadar bir küçük kitaplık ölmüş dedemin resmi bir duvar kalana kadar arapça sözcükler, halk türküleri şiirler, el yazmaları kalana kadar
Antar Al Absi masalları bu gözler, bu kitaplar, bu eller kalana kadar bir de bu soluk, bendeki bu soluk...
Haykıracağım dünyanın suratına özgür insanlar adına savaşı.
Doysun varsın utancın ekmeğiyle alçak domuzlar güneşin düşmanları.
Soluğum kesilene kadar kalacak soluğum.
Ekmek olacak, silâh olacak, savaşan ellerde soluğum.
GENE GELECEĞİZ- SAMİH EL KASIM
Gene geleceğiz karşılaşmanın yollarında
Bir bülbül kulağıma fısıldadı:
Gene geleceğiz. bülbüller oralarda yaşarlar henüz.
Şakırlar yazılarımızda.
Yine geleceğiz/gölgeleri arasında özlemin, yadırgamanın mezarlarında bizim de yerimiz var/bu kesin.
Yorulma gönül, dönüşün yollarında çökme sakın.
Gene geleceğiz, yine.
DİŞLERİMLE- TEVFİK EL ZEYYAT
Dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını, dişlerimle Başka yurt istemem onun yerine, assalar damarlarımdan beni istemem gene.
Burdayım hâlâ Aşkımın tutsağı, evimin çevresinde
Yurdumun peşinde.
Burdayım hâlâ.
Yıkamazlar beni ne kadar çarmıh yükleseler/omuzlarıma.
Burdayım hâlâ.
Tutarak sizi, tutarak, tutarak avuçlarımda.
Dişlerimle savunacağım yurdumun her karış toprağını, dişlerimle.”
Yine gelecekler ve dişleriyle savunacaklar ülkelerini.
Yeni Filistin şiiri de bu direnmeden çıkacak.
Bu acılardan…
Savaş pilotlarının düşünceleri değişene kadar.
Filistin’e sonsuz barış gelene kadar.
Şairler yazmayı sürdürecek.
Bunun için de;
Mahmud Derviş; haykırıyordu:
Ve ant içerim ki bir mendil işleyeceğim yarına kadar, gözlerine sunduğum şiirlerle süslü ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
Bir Filistin vardı, bir Filistin yine var.
Füze sizden, taş bizden
Kılıç sizden, kan bizden
Ateş sizden, can bizden
Saatlerinizi de alın vaktimizden
Ve defolun!
Nerede yaşayacaksanız yaşayın
Ama durmayın artık aramızda!
Nereden çağıracaksanız çağırın ecelinizi
Kirletmeyin güvercin ellerimizi
Çekin elinizi ekmeğimizden ve tuzumuzdan
Yaramızdan, suyumuzdan ve toprağımızdan
Alın hissenize düşeni de kanımızdan
Haydi defolun!
Ey kelimelerin ardı sıra gidenler!
Yüklenin sırtınıza isimlerinizi
Silin hatıralarımızdan tüm resimlerinizi
Ve defolun!