Finikeli köylülerin taş ocağı tepkisi
Antalya'nın Finike ilçesinde tarım ve hayvancılıkla geçinen Yazır Vadisi köylüleri, üretim alanlarının ortasında yeni açılacak olan ocaklara karşı seferber oldular. Üreticiler bakanlık ve taş ocağı yetkililerinin düzenledikleri ÇED toplantısında, ocağa onay vermediklerini ilan etti.
Antalya'nın Finike ilçesinde tarım ve hayvancılıkla geçinen Yazır Vadisi köylüleri, yıllardır ardı adına faaliyete geçen mermer ocakları yüzünden zor günler geçiriyor. Köylüler, üretim alanlarının ortasında yeni açılacak olan ocaklara karşı seferber oldular. Yazır ve Çamlıbel köylüleri, Bakanlık ve taş ocağı yetkililerinin düzenledikleri örtülü ÇED toplantısında, taş ocağına onay vermediklerini sözlü olarak ve tutanakla ilan ettiler.
BİR ASMA ÇUBUĞU VADİNİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Bundan 100 yıl önce bir seyyahın yöreye getirdiği asma çubuğu, Yazır Vadisi'nin koynuna girdi, vadi üzüm yurdu oldu. Adı türkülerde geçen mor üzüm, yurdu Yazır'ın üzerine toz bulutları çöktü. Ne üzüm bıraktı ne zeytin ne ekin ne de bal. Batı Torosların yaylalarından bereket fışkıran Finike vadisi yıllardır taş ocaklarının kıskacı altında. Birbiri ardına açılan mermer ocakları, ekoturizm adayı olan tarım cennetini, vadiyi ve vadinin bulunduğu sedir ormanlı Alacadağ'ı tehdit ediyor. Şimdi sırada yenileri var.
Mevcut mermer ocakları nedeniyle bölgede verim giderek düştü. Üzüm bağları, zeytinlikler, bal kovanları, ekin tarlaları, ataların dedelerin kayaları yararak açtıkları üretim alanlarında kayıplar yüzde 50'yi geçti. Ürünler çiçeklenmiyor, arılar oğul vermiyor, ekin yetişmiyor.
Çamlıbel Köyü sınırları içinde açılması planlanan sıradaki mermer ocağı için köyde ‘halkın katılımı’ adı altında ÇED toplantısı yapıldı. ÇED raporunu Ankara merkezli bir firmanın hazırladığı belirtiliyor.
TARIM BİTERSE YÜZLERCE ÇİFTÇİ AMELELİK YAPACAK
Yazır ve Çamlıbel köylüleri, taş ocağı ve bakanlık yetkileri ile köy meydanında yapılan toplantıda projeye tepki gösterdi. Üreticiler tek tek söz aldı, yetkililere şöyle seslendi:
"Milleti toplamışsınız, biz bildiğimizi okuruz diyorsunuz! Cumhurbaşkanımızın size selamı var! ‘Ekilmedik arazi kalmasın’ dedi. Az önce, grup toplantısında konuştu. Bu şartlarda biz nasıl ekeceğiz bu memleketi?"
"Size soruyoruz; Finike'nin onca boş arazisi varken, neden fabrika değil de taş ocağı açıyorlar? Neden?"
"Sağlığımızı mı düşünelim, mülkümüzü mü düşünelim, satamayacağımız ürünü mü düşünelim?"
"Taş ocaklarını istemiyorum. Gördüğüm zaman, düşmanımı görmüş gibi oluyorum!"
Finike Ziraat Odası Başkanı Halil Sarıçobanoğlu, taş ocağı projesi sınırları içinde yüzlerce vatandaşın üretim yaptığını söyledi. Saraçoğlu yetkililere şöyle seslendi: "Buraya bu taş ocağı açıldığı anda Yazır üzümümüzü kaybedeceğiz, balımızı kaybedeceğiz. Siz 25 kişiye iş vereceğinizi söylediniz. Odamıza kayıtlı yüzlerce üretici her şeyini kaybedecek. Onlar ne yapacak? Gelip Finike'de toplama ameleliği mi yapacak? Bu ocağı istemiyoruz."
ÜRETİCİ KADINLAR: TAŞ MI YİYELİM?
Aydınlık'a konuşan Yazır ve Çamlıbel'in üretici kadınları, çevrede faaliyet gösteren diğer taş ocakları yüzünden büyük kayıp yaşadıklarını anlattı.
Hanife Keskinler, şunları söyledi: "Bizim idaremiz üzüm ile oluyor. Sabah namazından sonra bağa vardığımızda üzümlerimin üstü dağdan yağan beyaz tozla kaplı oluyor. On sene evveli on tane payam ağacımın her birinden 10 kilo payam çırptım. Şimdi ağaçlarım kurudu. Evde yedi kişi ne yiyeceğiz? Ekmeğin tanesi 2 lira olmuş. 10 lira beş ekmek çanta doldurmuyor. Arabalara, motorlara mazot yetişmiyor. Merkeplerle gerekirse Ankara'ya kadar gideriz, bu ocağı burada kurdurmayız. "Esma Çelik de "Gübrenin çuvalı olmuş 350 lira. Beş senedir ekin bile ekemiyoruz. Üstüne bir de taş ocağı gelmiş. Zeytinlerimiz ağacıyla beraber kurudu. Biz bu köyde taş mı yiyeceğiz? Ne yiyeceğiz?"
‘EMEĞİMİZE TOZ TIKADILAR’
Yazır Muhtarı Ramazan Çalışkan, taş ocaklarına karşı yasal yollarla da mücadele edeceklerini belirterek, "Çevremizdeki ocaklar yüzünden çiftçi yeterince zarar gördü. Şimdi ocaklar sınırımıza gelip dayandı. Bu artık çiftçiliğin sonu demek" dedi.
Üreticiler köylerini çevreleyen ormanlara ‘Bal Ormanı’ diyor. Bal üreticileri taş ocakları yüzünden Yazır ve Çamlıbel köylerinde binlerce kovanın bozulduğunu anlattı. Yusuf Özyurt köylerde akciğer hastalıklarının artışına dikkat çekerek şöyle konuştu: "Burada 120 yaşına kadar yaşayan büyüklerimiz vardı. Bu taş ocağının tozu yüzünden şimdi küçük çocuklarımız hastanelerde yatıyor. Şu gördüğünüz tepeleri 15 dakikada aşar giderdik. Şimdi gücümüz yok. Her evin ellişer, yüzer kovanı vardı. Taş ocakları açılalı beri bir bir yok oldu. Elli kovandan beş kovanım kaldı. Arılarım öldü. Biz acı soğan, kuru ekmekle sağlıklı yaşadık. Bu arazilerde taştan avuç avuç toprak çıkardık, ekip biçtik. Şimdi canımıza, emeğimize toz tıkadılar."
‘BURAYI ÇÖL HALİNE GETİRMEYİN’
Daha önce bölgede Orman Bölge Müdürü olarak görev yapan Orman Mühendisi Mehmet Posat, "Burada Allah'ın lütfu, susuz ve gübresiz yetişen bir Yazır üzümü var. Burası altın madeni. Bizi bu taş ocakları cehennemi ile baş başa bırakmayın. Burayı çöl haline getirmeye çalışıyorsunuz. Huzur-u mahşerde hepimizin elleri yakanızda olacak. Bırakın burayı, başka yerde ekmek parası kazanın! Sizin 25 kişilik amele ücretlerinize ihtiyacımız yok. Bu toplantıyı yarın da yapsanız, ihtiyarlarımızla, çocuklarımızla, kızlarımızla oğullarımızla geleceğiz. Yapamazsınız!" diye konuştu.
Doğal ürünlerinin yanı sıra, çevresinde bulunan sedir ormanları, tarihi ambarları ve antik kent kalıntıları ile zengin bir doğal turizm dokusuna sahip olan Yazır Vadisi'nin eko turizme açılması için bölge halkı uzun zamandır uğraş veriyor. Halk, Turizm Bakanlığı'na bunun için başvuru yaptıklarını, taş ocaklarının toza boğduğu vadide bunu yapmanın olanaksız olacağını söylüyorlar.
TAŞ OCAKLARINI DURDURANLARI KATLETMİŞLERDİ
Finike'de mermer ocaklarına karşı sürdürdüğü etkin hukuk mücadelesi ile bölge üreticileri adına önemli kazanımlar elde eden Ali Ulvi Büyüknohutçu ile eşi Aysin Büyüknohutçu, 2017 yılında katledilmişdi. Büyüknohutçu, birçok taş ocağının faaliyetinin durdurulmasını sağlamıştı.
YAZIR’IN ATA ÜZÜMÜ YOK OLMASIN
Yazır mahallesi eski muhtarı Recep Özkaya bizleri üzüm bağlarını gezdirdi. Yöre üzümlerinin özelliklerini anlattı. Özkaya şunları söyledi: "Yazır üzümünde ilaç yoktur. Su istemez. Suyu Allah tarafından. Tadı dersen, dillere destan. Finike, Kaş, Kumluca, Demre pazarlarında. Beş sene önce burada taş ocakları işlemeye başladı. O ocaklardan toz bulutları yayıldı, ürünlerimiz yarıya düştü. Asmalar, çiçeklerini döktü, kendini kapattı. Toz bulutu geceleri bu dağın üzerinden geliyor. Şimdi sekiz ocak birden açılacakmış tam karşımızda. O zaman burada yaşanmaz. Köyümüzü mü terk edelim?"