Flört şiddeti?

KLİNİK PSİKOLOG FATİME ERÇAĞ

Mor Çatı vb. kuruluşların sitelerindeki “flört döneminde sevgili şiddeti”yle ilgili yazılar dikkatimizi çekti. Flört dönemi şiddeti ve korunmak için gereken tutumlar farklı mı? Pek çok bilgi ve öneri var, hepsi de doğru ama tüm bunlar flört dönemi dışında evli veya toplum katında resmi bir bağı olmadan birlikte yaşayan çiftler için de aynı.

Yazılarda flört dönemi sevgili ilişkisinde şiddetin nasıl anlaşılacağı, sosyal, cinsel, dijital şiddetten korunma yolları tek tek anlatılmış. Şiddet, en basit tanımla kaba güç. Kendinden güçsüz gördüğüne güç kullanarak zorbalıkla isteğini yaptırmak. Yeterli sevgi görmemiş, olgunlaşmamış kişilere özgü tutumlar. Her durumda yanlış, psikososyal eğitim ve psikolojik tedavi gereken durumlar. Sevgi, hayranlık, cinsel aşk vb. duygusal ilişkilerde de sıkça rastlanan, bazen ölümle biten bir olgu. Hem de tam tersi olan sevgi ilişkisinde. O zaman öncelikle şiddet gösteren ve boyun eğen arasındaki durumu sorgulamalı, bu sevgi mi? Elbette değil, kişilik ve davranış bozuklukları aralığında psikiyatrik durum, sado-mazoşistik ilişki. Zaten şiddetin kendisi hastalıklı bir duygu.

ÇOCUKLUĞA KADAR İNDİRİLEN CİNSELLİK

'13-24 yaş arası flört döneminde cinsel birliktelik' söylemi de tuhaf; daha çocukluğun bitmediği ergenlik dönemine kadar indirilmiş. 11-12 yaşta başlayıp cinselliğin de bedenen ve ruhen hızla değişip geliştiği fırtınalı bir dönem. Duygu düşünce gelişimi, duyusal hormonal gelişime görece yavaş çünkü. Soyut düşünme, dolayısıyla güzeli çirkini, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırt etme, kendini tanıma ancak 18'e doğru.

Flört, evlilik, nişanlılık vb. ilişki dışında, yüzeysel bir cinsel yakınlık içeren arkadaşlık süreci. Fransızca “Fleurettir” sözcüğünden gelme, yani “Çiçek açmak”. Neoliberal kültürde ise gecelik veya sürekli, hatta birden fazla cinsel eşle ilişki anlamında kullanılıyor.

Bizde "çıkma" deniyor, dış görünüşle ilgili beğeni duyguları baskın. Nişanlılığa göre hafif, ergen için ciddi bir süreç. Yetişkin kurnazlıklarının bulaşmadığı, çocukça bir saflığı var duyguların. Sevgiliyi düşünüp yanında olmaktan duyulan heyecanlar, tatlı sözlerle alınan hazlar, yüzeysel yakınlıkların yanı sıra, yaşıtlarla zihinsel oyunlar, sanatsal ve sportif etkinliklerin verdiği doyum cinsel dürtüleri karşılarken, duygu ve düşüncelerin gelişimini de hızlandırıyor. Kısaca çocukluktan çıkıp yetişkin cinselliğine hazırlanma süreci, yeter ki annesi gibi bir kadın veya babası gibi bir erkek olmaya özenerek sevgi ve güvenle büyüdüğü bir ailede geçirsin.

Son söz... şiddetin olmaması için ruh ve beden gelişiminin birbiriyle uyumlu olması yeterli. Tersine çocukça ilgilerine veya korkularına takılıp kalmış bir ergen, sırf hormonal dürtülerle cinsel birliktelik yaşadığında, şiddet göstermesi veya maruz kalması kaçınılmazdır.

Sonraki Haber