Fransa’da seçimin mesajı: NATO ve ABD karşıtlığı arttı

Fransa’da ilk tur seçimleri tamamlandı. Emmanuel Macron ve Marine Le Pen ikinci tura kaldı. Birbirlerinden çok da uzak sonuç almayan adaylardaki temel farklılık NATO’ya ilişkin tutumları. Aydınlık’a konuşan uzmanlar Ukrayna krizinin seçimde etkili olduğunu söyledi

Fransa'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Marine Le Pen ikinci tura kaldı. Ülkede 12 adayın yarıştığı cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasında hiçbir aday, cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk turda gerekli yüzde 50 salt çoğunluğu elde edemedi. Buna göre, Macron oyların yüzde 28,1'sini alarak seçimin ilk turundan birinci çıktı. Le Pen de yüzde 23,3 ile ikinci oldu.

Jean-Luc Melenchon yüzde 20,1, Eric Zemmour yüzde 7,2 ve merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisinin adayı Valerie Pecresse yüzde 5 oy aldı.

Yeşiller Partisinin Başkanı ve Avrupa Parlamentosu milletvekili Yannick Jadot yüzde 4,4 ve Sosyalist Partisinin (PS) adayı Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo da yüzde 2,1 oyda kaldı. İlk turda ilk iki sırayı alan Macron ve Le Pen, 24 Nisan’da düzenlenecek ikinci tur oylamada yarışacak. İlk tur seçimin resmi sonuçları Anayasa Mahkemesi tarafından 13 Nisan’da açıklanacak. İkinci turda kazanan aday, 13 Mayıs'a kadar görevini devralacak.

Macron ve Le Pen, 2017'de de cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunu ilk iki sırada bitiren adaylar olmuştu.

İkinci turda yüzde 66,1 oy alan Macron cumhurbaşkanı seçilmişti.

Siyaset Bilimci Öznur Küçüker Sirene ve Darya Platonova ilk tur seçimlerini Aydınlık’a değerlendirdi. Fransa siyaseti üzerine eğilen uzmanlar, Fransız seçmeninin NATO ve ABD karşıtlığına dikkat çekti. NATO ve ABD karşıtlığının yükseldiğini belirten uzmanlar, bu seçmenlerin Le Pen’e oy verdiğini belirtti.

‘KÖKLÜ PARTİLER İÇİN YIKIM OLDU’

İki adayın oylarını artırmasının sebeplerini açıklayan siyaset bilimci Öznur Küçüker Sirene, oy kullanmayanların sayısının son 20 senenin üzerinde olduğunu söyledi. Sirene, Fransızların yüzde 26,5'inin (Yaklaşık 12,7 milyon) oy kullanmadığını belirtti. Macron’a ise yaklaşık 10 milyon kişi oy verdi. Sirene, oy vermeyen kişilerin, Macron ve Le Pen’e oy verenlerden daha kalabalık olduğu sonucunu ortaya koydu ve bunu bir “tepki” olarak yorumladı. Ayrıca kullanılmayan oyların oransal olarak Macron ve Le Pen’e yaradığını söyledi.

Bir diğer önemli sebep olarak, 1958'den Macron'un iktidara geldiği 2017 yılına kadar iktidarda olan, muhafazakâr sağ ve sosyalist solu oluşturan iki geleneksel partinin oylarının bu seçimlerde erimiş olduğunu belirten Sirene, Merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi'nin adayı Valerie Pecresse’nin oyların yüzde 4,79'ünü, Sosyalist Parti'den aday olan Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun ise oyların sadece yüzde 1,74'ünü alabildiğini ve bunun uzun yıllar etkili olmuş partiler için büyük bir yıkıma ve halkın artık bu partilere güvenmeyerek farklı alternatif arayışına yöneldiğine işaret ettiğini belirtti.

Son sebep olarak ise seçimlerin olağanüstü koşullarda gerçekleşmiş olduğunu belirten Sirene, Bir yandan Kovid-19 salgını, diğer yandan Ukrayna-Rusya krizi Fransa ve Avrupa’nın genelinde oluşturduğu belirsizlik ortamının, Fransızları yeni maceralara atılmamaya ittiğini söyledi. Macron’un 2017’den beri sergilediği başarısız performansın yerini, özellikle son aylarda ülkede gözlemlenen ekonomik toparlanma ve daha ılımlı bir dış politika aldığını belirten Sirene, bunun da halkı “istikrar”a yönelttiğini söyledi.

‘FRANSIZ HALKI RUSYA’YI KARŞISINA ALMAK İSTEMİYOR’

Sirene Ukrayna krizi ile Fransa’da NATO ve ABD karşıtlığının arttığını ve ülkenin tekrar egemenliğini ele geçirmesi, NATO ve ABD’nin boyunduruğundan çıkması gerektiğine inananların Le Pen’e yöneldiğini belirtti.

Ukrayna krizi öncesi yapılan anketlerde, Macron'un oy oranının yüzde 34, Le Pen'in ise yüzde 16 seviyesinde çıkacağı tahmin edildiğini belirten Sirene, Krizden sonra ise anketlerde Macron’un oyları yüzde 26,5’e geriledi, Le Pen'in ise yüzde 24’e çıktı. Böyle olmasında Macron’un Rusya-Ukrayna arasında yürüttüğü başarısız arabuluculuk girişimlerinin rol oynadığını söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Putin-Macron görüşmesindeki “uzun masa”yı hatırlatan Sirene, “Bu masa, Putin’in başka devlet başkanları ile görüşmesinde de tekrar karşımıza çıktı. Ancak Fransızlar bunu ‘Rusya karşısında küçük düşürülme’ olarak algıladı. Her ne kadar Fransızlar genel olarak Ukrayna taraftarlığı sergileseler de doğrudan Rusya’yı karşılarına almak istemiyorlar ve bu savaşın ‘kendi savaşları’ olmadığı fikrini savunuyorlar.” ifadelerini kullandı. Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire gibilerin Rusya’ya karşı ekonomik savaş açacağız söylemlerinin halkta tepki yarattığını belirten Sirene, bu açıklama sonrası Dmitriy Medvedev’in “İnsanlık tarihinde, ekonomik savaşlar çoğu zaman gerçek savaşlara dönüşmüştür.” cevabı vermesiyle, çoğu Fransız’ın, Macron hükümetinin müdahil olmaması gereken bir savaşta sert söylem ve eylemlerle ülkeyi bir felakete sürüklediği fikrini savunduğunu belirtti.

Aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa Partisi’nin lideri Jean-Luc Melenchon’un, iyi bir performans sergilediğini söyleyen Sirene, “İki ‘aşırıcı’ partinin temsilcileri olarak Le Pen ve Melenchon’un benzer fikirleri olmasına rağmen, ayrıştıkları çok önemli noktalar da mevcut.” dedi.

Sirene, Le Pen’in, kamuya açık alanlarda başörtüsünün yasaklanmasını istediğini ve Cumhurbaşkanı seçilirse, göç konusu hakkında, sert bir yasa tasarısı önerecek bir referandum düzenleyeceğini de bildirdiğini hatırlattı.

Melenchon’un ise, Müslümanlara ve göçmenlere çok daha ılımlı olmasıyla tanındığını sölyeyen Sirene, Melenchon’nun, Macron hükümetini Müslümanları hedef aldığı için eleştirdiğini ve Müslümanların büyük çoğunluğunun başta Melenchon olmak üzere sol partilerin adaylarına yöneldiğini belirtti. Ayrıca, Melenchon, aşırı sağcı adayların aksine “hümanist ve gerçekçi bir göç politikası” fikrini de savunuyor.

Sirene bu yüzden, aşırı sağ ile ideolojik farklılıklar nedeniyle aşırı solcu aday Melenchon’un seçmenleri ikinci turda Macron’a oy vermeye davet ettiğini söyledi.

‘SONUÇLAR AB VE NATO’YA AZALAN GÜVENİN YANSIMASI’

Sirene, Macron döneminde, eşitsizlik, adaletsizlik, sağlık sisteminde aksaklıklar, güvenlik endişesi ve Afrika’da olduğu gibi dış dünyada zayıflayan Fransa gibi birçok sorunun yaşandığını belirtti.

2017 yılında Macron’un “aşırı sağın iktidara gelmesini engellemek” için seçildiğini belirten Sirene, “Oysa aşırı sağdan da aşırıcı bir politika izleyen Macron hükümeti, aşırı sağı tarihte hiç olmadığı kadar güçlendirdi.” ifadelerini kullandı. Seçimdeki sonuçlara göre “Her 3 Fransız’dan biri aşırı sağ için oy verdi.” diyen Sirene bunun başta Almanya ve Avrupa’da çok tartışıldığını söyledi. AB ve NATO karşıtlarının neden destek gördüğü sorgulanırken Sirene, Zemmour’un Ukrayna krizinde “Rusya suçlu ama durmadan genişleyen NATO güçleri de sorumlu.” sözlerini ve Le Pen’in de 2017 seçiminde Putin tarafından finanse edildiği iddialarını hatırlattı.

Sonuçların Fransızların AB ve NATO’ya olan güvenlerinin zayıfladığının en bariz göstergesi olduğunu belirten Sirene, Fransızların güvenli, istikrarlı ve bağımsız bir Fransa hayal ettiklerini söyledi. Sirene ayrıca, Rus karşıtlığı olsa da enflasyon karşısında Fransızların Rusya ile köprülerin atılmaması gerektiğini düşündüğünü belirtti.

‘LE PEN KAZANIRSA NATO VE ABD İÇİN ŞOK OLUR’

Yüksek ihtimalle Macron’un kazanacağını belirten Sirene, fakat Macron için ikinci turun zor olacağını söyledi. Adaylarda Türkiye ve İslam karşıtlığının olduğunu söyleyen Sirene, “Türkiye’nin son dönemde sorun yaşadığı BAE, İsrail, Ermenistan gibi birçok ülkeyle ilişkilerini normalleştirmesi, Ukrayna-Rusya krizinde oynadığı başarılı arabuluculuk rolü, Türkiye’nin sahip olduğu jeostratejik konumu ve askeri yetkinliğiyle NATO’daki öneminin Avrupalı halklar tarafından daha iyi idrak edilmesi, Türk SİHA’larının Ukrayna’daki başarısı gibi konular Türkiye’nin Avrupa kamuoyundaki imajını olumlu yönde etkiledi.” ifadelerini kullandı.

Fransızca yayın yapan TRT Français’de yayımlanan “Erdoğan ve Macron arasında yeni bir başlangıç mı olacak?” başlıklı yazısında iki liderin birbirlerine karşı yapıcı adımlar atmaya başladıklarından bahseden Sirene. Macron’un “Türkiye ve Yunanistan ile Mariupol'de insani operasyon düzenleyeceğiz” çıkışını ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, “İtalya ve Fransa, Eurosam üretimini Türkiye’de gerçekleştirmek için daha ciddi düşünüyor” açıklamasını, Türkiye-Fransa ilişkilerindeki yumuşamaya en somut örnekler olarak değerlendirdi.

Sirene, Macron’un seçilirse, Türkiye’ye karşı yeni yaklaşım deneyeceğini ve Türkiye’nin de Fransa ile iyi ilişkiler kurarak birçok noktada kazançlı çıkabileceğini belirtti.

Le Pen’in seçilmesiyle tüm dünyada şok dalgasının oluşacağını söyleyen Sirene, “Demokrasi beşiği” olarak bilinen bir ülkenin liderinin aşırı sağcı bir aday olması dünyaya değişik bir mesaj vereceğini fakat Türkiye ile ilişkilerinin değişmeyeceğini söyledi. Fakat Sirene, Fransa’nın Le Pen’le AB ve NATO’daki yerinin, hatta ABD ve Almanya ile ilişkilerinde bile ciddi değişikliklere gidebileceğini belirtti.

‘MACRON KÜRESELCİ LE PEN AVRUPA’CI’

Aydınlık’a konuşan Fransa siyaseti üzerine uzmanlaşan siyaset bilimci Darya Platonova Le Pen ve Macron’un Ukrayna konusundaki farklı politikalarına dikkat çekti. Öncelikle Buça’da meydana gelen olayla ilgili Macron’un ABD’nin yanındaki küreselci konumunu koruyarak Rusya’yı suçladığını belirten Platonova, “Le Pen ise olayların araştırılması gerektiğini ve Rusya’yı suçlamak için erken olduğunu söyledi.” dedi. Platonova ayrıca Buça’da görünürde bir “False Flag” yani sahte bayrak operasyonuna benzer bir durum olabileceğini belirtti.

Platonova Le Pen ve Macron’u pratikte ayırarak, “Macron Ukrayna’da, ABD Suriye’yi bombaladığı zamandaki gibi küreselci konumunu korudu ve ABD’nin yanında yer aldı. Le Pen ise küreselciliğin değil Avrupa’nın tarafında. Aynı zamanda Le Pen NATO’nun askeri kanadından çıkmak istedi tıpkı eski Cumhurbaşkanı De Gaulle gibi. Bu tavır Avrupa’nın duruşu ve bağımsızlığı için önemli bir durum. Bu şekilde Ukrayna krizinin nasıl Fransa seçimlerine etki ettiğini görebiliriz.” ifadelerini kullandı.

‘EKONOMİK DURUMU GÖRENLER LE PEN’İ SEÇTİ’

Le Pen’in akıllıca bir tavır aldığını çünkü Avrupa’nın ve Fransa’nın egemenliğini savunduğunu belirten Platonova, “Bu Fransız halkı için çok önemli çünkü Fransız halkı da küreselcilerin ve ABD’nin hegemonyasına karşı geliyor. Le Pen, dış politika anlamında akıllı bir strateji izliyor, özellikle de ekonomik politikada. Le Pen, 2017’den itibaren sol bir ekonomik politika programı belirledi. Bunun en belirgin noktası Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşı gelmesiydi. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, Fransa’da enflasyona yol açtı. Başta enerji fiyatları olmak üzere çiftçilerin üretimlerinin maliyetleri arttı. İnsanlar bu durumu çok iyi gördüğü için Le Pen’in ekonomik programından dolayı kendisine oy verdi. Le Pen Rusya’ya yaptırımlara karşı gelerek Fransız ekonomisini savundu.” ifadelerini kullandı.

‘NATO KARŞITLIĞI OYUNU ARTTIRDI’

Le Pen’in NATO’ya karşı yaptığı çıkışların kesinlikle oylarını arttırdığını belirten Platonova, “Sadece Le Pen’de değil, birçok adayın ortak noktalarından birisi NATO karşıtı bir ajandalarının olması. Sol adaylardan Melenchon NATO’dan çıkmayı savunuyordu. Yannick Jadot, Valérie Pécresse ve Macron dışındaki adayların ajandalarında NATO’dan çıkmak vardı. Fransız halkının çoğunluğu NATO’nun kendi egemenliklerini yok ettiğini net bir şekilde görebiliyor.” ifadelerini kullandı.

Fransızların özellikle Ukrayna çatışmasından sonra NATO’ya daha da olumsuz baktığını belirten Platonova, “Çünkü Fransızlar, NATO’yu Ukrayna çatışmasında gerginliği arttıran önemli bir etken olarak not ettiler. Adaylardan Zemmour ve Le Pen de bunu belirtti. NATO için Rusya’dan bazı garantiler almak çok önemliydi. Çünkü NATO kendi küresel ajandasını yürütmek için buna ihtiyacı vardı. Ve Fransızlar Ukrayna’daki çatışmanın aslında bir medeniyet çatışması olduğunu gördüler.” ifadelerini kullandı.

‘LE PEN KAZANIRSA FRANSA BAĞIMSIZLAŞIR’

Macron’un ikinci turda seçimi kazanmasıyla Rusya ile Fransa arasındaki gerilimin süreceğini söyleyen Platonova, “Bu hem Fransa’yı hem de Rusya’yı ekonomik olarak etkiler ve Fransa’da Rusya karşıtlığı büyük derecede artar. Rus düşmanlığına karşı Macron hiçbir şey yapmayacaktır. Fakat Le Pen seçimi kazanırsa, bu Rusya ve Fransa’nın ilişkilerini önemli ölçüde geliştirecektir. Aynı zamanda bu, tüm Avrupa’nın Rusya ile ilişkisinde yeni bir dönem başlatacaktır. Fransız halkı Le Pen’i seçer ise Avrupa, Atlantik ve Avrasya arasında bağımsız kutbuna geri döner. Bu durum Avrupa için barışçıl ve doğru bir çözüm olur. Bu yol ABD hegemonyasından kurtulmanın yoludur.” ifadelerini kullandı.

MACRON’U ADRES GÖSTERDİLER

Seçimlerin ikinci tura kalmasından sonra adayların çoğu, seçmenleri Marine Le Pen'e karşı Macron'a oy vermeye çağırdı.

Sosyalist Partisi'nin (PS) cumhurbaşkanı adayı Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, yaptığı açıklamada, seçimin ikinci turunda Macron'a oy verilmesi çağrısında bulundu.

Merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisinin adayı Valerie Pecresse, mücadelesinin tamamını aşırı sağa ve aşırı sola karşı inşa ettiğini ifade ederek, "Marine Le Pen'in projesi ülkeyi güçsüzlüğe ve iflasa itecek. (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin ile yakınlığı Le Pen'i itibarsızlaştırıyor. Onun (cumhurbaşkanı) seçilmesi Fransa'nın uluslararası ve Avrupa arenalarından silinmesine neden olur." dedi.

Pecresse, ikinci turda Le Pen'in iktidara gelmesini engellemek için Macron'a oy vereceğini söyledi.

Yeşiller Partisinin (EELV) Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Yannick Jadot, demokrasiye ve Avrupa'ya karşı tehditleri iyi görmek gerektiğini belirterek, Macron'a oy verilmesi çağrısı yaptı.

Jean-Luc Melenchon da yaptığı açıklamada, "Le Pen'e tek bir oy bile vermemelisiniz." dedi.

İlk tur seçimlerinde ilk iki sırayı Macron ve Le Pen alırken, yüzde 50 salt çoğunluğa kimse ulaşamadı
Sonraki Haber