Fransızlar ya ekmek ve egemenlik ya da kriz diyecek
Fransa cumhurbaşkanlığının seçimleri bugün yapılacak oylamayla sonuçlanacak. Fransa Atlantik ve Avrasya arasında bir seçime gidiyor. Fakat açık bir şekilde görünen bir şey var ki o da Batı’nın sandık demokrasinin artık tükendiği.
Çünkü seçimlere katılmayan 14 milyon Fransız var. Fransızların önünde ise iki seçenek var ya egemenlik ya da kriz.
İki hafta önce 10 Nisan 2022 Pazar günü yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda hiçbir adayın yüzde 50’nin üzerinde oy alamaması nedeniyle, seçimler ikinci tura kaldı. En çok oyu alan iki aday Emmanuel Macron ve Marine Le Pen bugün ikinci tur için yarışıyorlar.
Bir adayın seçimlere katılabilmesi için seçilmişlerden en az 500 imza toplaması gerekiyordu. Bu şartı yerine getiren 12 aday birinci tura katıldı.
BATININ SANDIK DEMOKRASİSİ TÜKENDİ
Batı’nın sandık demokrasisinin artık tıkandığını ve sonuna geldiğini bu son seçimlerinde de gözlemledik. Yaklaşık 49 milyon seçmeni olan Fransa’nın 14 milyonu sandığa gitmemiş ve gidenlerin 1 milyona yakını da boş ve geçersiz oy kullanmıştı. Hayat pahalılığı ve yoksulluk içinde kıvranan Fransız halkı genel olarak siyasi partilere güvenmiyor ve siyasete ilgi duymuyorlar.
Seçimlerde başarı kazanmanın yolu programlar ve çözüm önerileriyle değil, medya manipülasyonları, kara propaganda ve anket terörüyle kazanılıyordu. Sistem kendini korumak için her yola başvuruyordu. Marine Le Pen gibi sisteme baş kaldıranların işi zordu. Sistemin adayı Macron’a karşı ikinci tura kalan Marine Le Pen’in bizim Dede Korkut hikayelerindeki Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhaya karşı mücadelesi kadar zordu.
Sistem çırpınıyor ve çırpındıkça batacak. Gelişmenin yönü Yeni bir Dünyaya doğru. Fransa’da bu dünyanın dışında değil.
BİRİNCİ TUR SEÇİM SONUÇLARI
Birinci tur seçim sonuçlarının siyasi değerlendirmesini şöyle yapabiliriz:
1. Sistemin geleneksel sağ sol partileri yani neoliberalizmi savunan, sistemin krizini işçinin, çiftçinin ve esnafın sırtına yıkan, işsizliğin ve yoksulluğun sorumlusu olan, ülkenin egemenliğinin önemli bir kısmını AB’ye devreden, ABD emperyalizminin peşine takılarak hegemonyacı ve saldırgan bir politika izleyen sağ liberal ve sosyal demokrat partiler tarihi işlevini doldurmuş ve siyasi arenada bir karşılığı olmayan bir döneme girilmiştir. 2017’de yenilen bu partiler, 2022 birinci tur seçimlerinde de tümü yüzde 5’in altında kaldı.
2. Neoliberal küresel sistemin ulus devletler üzerinde yaptığı derin tahribat Avrupa’da olduğu gibi her alanda egemenliği savunan partileri öne çıkardı. Ekmek ve egemenliği savunan Marine Le Pen ile Jean Luc Melenchon gibi liderler 2017 seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de oylarını artırarak ikinci ve üçüncü oldular.
3. Ve Emmanuel Macron! 2017 seçimlerinin galibi ve bu seçimlerde de Marine Le Pen’in 4,5 puan önünde birinci olmuştu. Macron, yukarıda izah ettiğim tablonun ortaya çıkarıldığı bir isim. Derin devlet mi dersiniz? Tekelci burjuva sınıfı mı dersiz? Yani sistemin sahiplerinin geleneksel partileri çökünce yükselen egemenlikçi akıma karşı ortaya çıkardığı bir isim.
SİSTEMİN KORKUSU
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Fransa’da sistem hiç bu kadar sıkışmamış ve korkuya kapılmamıştı. Hiç bu kadar sistem dışı bir adayın iktidara yaklaşması görülmemişti. Küreselcilerin, neoliberallerin kısaca Atlantikçilerin korkusu sadece Fransa’da değil, Avrupa ve dünyada yankı buluyor.
Bugün Fransız seçmeni sadece Fransa’nın kaderini belirlemeyecek, Avrupa Birliği ve NATO’nun da kaderini belirlemek için oy kollanacak. Fransa ya Atlantik’te çırpınmaya devam edecek ya da Yeni Dünyanın Avrasya’nın bir parçası olacak. Ya ekmek ve egemenlik ya da kriz diyecekler.