GAP kanalları üreticinin elektrik ihtiyacını azaltır

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde altı ilde (Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt) 2.2 milyon aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik yetkilileri dün İstanbul'da bir sohbet toplantısı düzenledi.

Toplantıda yapılan sunumda kayıp kaçak ile ilgili veriler dikkatimizi çekti. Dicle Elektrik'in Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay'ın aktardığına göre, “Tarımsal sulama abonelerinin; Şanlıurfa’da yüzde 89’u, Mardin’de yüzde 85’i, Şırnak’ta yüzde 83’ü, Diyarbakır’da yüzde 59’u, Batman’da yüzde 24’ü ve Siirt’te yüzde 28’i borçlu durumda. Bunlarla birlikte 18 milyar TL'yi aşan bir ödenmemiş fatura yükü var. Bölgede kayıp kaçak oranı yüzde 43. On yıl önce bu oran yüzde 76'ydı.”

SORUN ELEKTRİK DEĞİL SULAMA

“Bölge insanının kaçak elektrikle anılmaktan rahatsız olduğunu” dile getiren Atalay'ın verdiği bilgilere göre, “Kaçağın yüzde 75'ini abonelerin yüzde 4'ü kullanıyor. Kaçak kullanım 70-80 bin abonede yoğunlaşıyor. Bunların önemli kısmı tarımsal sulama alanında. Ciddi bir israf söz konusu. Çünkü vahşi sulama yapılıyor. Kaçak trafolara da zarar verdiği için kesintiler yaşanıyor.” Bunun üzerine Atalay'a bölgedeki üreticilerin kesintiler ve yüksek faturalara yönelik gazetemizde de haberleştirdiğimiz şikayetleri sorduk ve ekledik: “Burada sorun elektrikten çok sulamadan kaynaklı bunun çözümü için kamu devreye girmeli.” Atalay sorumuz üzerine, “Türkiye'de yılda ortalama 16 milyar kwh elektrik tarımsal sulamada kullanılıyor. Bu elektriğin yüzde 47'si bizim bölgede. 78 ilde yaklaştık 7.5-8 milyar bizim orada da tam o kadar. Burada bir üretim var ama bu üretimin çok çok üzerinde bir tüketim var. 25 binin üzerindeki tarımsal sulama trafosunda ortalama tüketim 200 kwh'nin üzerinde. Her çiftçi 250 meskenlik köy kadar elektrik tüketiyor. Sayaç yok. Bir israf söz konusu. Damlama sulama ile yüzde 30 daha fazla verim ve yüzde 40 daha az enerji kullanımı sağlanabilir. Ama alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. GAP projesi kapsamında sulama kanallarının tarla başlarına kadar getirilmesiyle elektrik tasarrufunun sağlanması öngörülüyor.” dedi.

BORCU OLANA ELEKTRİK VERMEYECEK!

Burada anlıyoruz ki şirket elektriğin kaçak kullanılması, bu yolla ciddi bir kamusal yük çıkmasından (2013-2017 döneminde yıllık 600-700 milyon dolar. Son beş yılda yük azalmış.) ve faturaların ödenmemesinden şikayetçi. Üretici ise tarımdan elde ettiği gelirle elektrik faturasını ödeyemez hale gelmekten şikayetçi. Burada kamunun devreye girip; üreticiyi bilinçlendirmesi, vahşi sulama yerine modern sulamaya geçilmesi, su kıtlığı olan bölgede yer altı suyu ile sulu tarım yapmak yerine daha az su isteyen bitkilerin ekilmesini planlaması, yenilenebilir enerji kooperatifi ile üreticinin kendi elektriğini ucuza üretmesi sağlanmalı.

Atalay'a bu görüşlerimizi aktardığımızda, “Üreticinin mısırdan elde edeceği kazanca bakınca sarf ettiği elektrik mısırdan daha fazla para ediyor. İki Atatürk barajından daha fazla enerji tasarrufu sağladık. Sorunu çözersek bir o kadar daha sağlarız. Modern sulama yapan çiftçilere devlet yüzde 30 destek veriyor. İstekli olan çiftçiler var bunlarla proje geliştiriyoruz. Bilgilendirmeler yapıyoruz. Bu kamusal bakış açısı gerektiren bir konu. Çiftçinin modern tarıma yönlendirilmesi gereken bir konu. Yeri geldi yüzde 20 ana paradan indirim yaparak ödeme kolaylığı sağladık. Yüzde 35 devlet sübvanse etti. Ziraat Bankası faizsiz kredi verdi. Ama artık aradaki akdi ihlal eden kimseye elektrik verme gibi bir durumumuz yok. Borcunu ödeyene haksızlık yapamayız.” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber