Gazeteci Soner Yalçın’dan dikkat çeken yazı: Narin cinayeti onlar için kriminal seyirlik haber

Soner Yalçın bugünkü köşesinde, Narin cinayeti üzerinden reyting kovalayan yayınları sert eleştirdi. 12 Eylül sansürünün ürünü olduğunu söylediği yayınların asıl sebeplere yoğunlaşmadığını söyledi, ‘Cinayetler üzerinden ‘seyirlik bellek inşası’ yapıyorlar.’ dedi.

21 Ağustos’ta Diyarbakır Tavşatepe’de kaybolan Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylül’de bulundu. O güne kadar Nadir’in nerede olabileceğine dair yapılan yayınlar adeta bir televizyon mahkemesine dönüştürüldü. Her gün emniyetçiler, hukuçular, adli tıpçılar televizyon yayınlarında boy gösteriyor. Aynı gelişmeleri, aynı verileri evire çevire konuşuyor. “Çuval”, “amca”, “ceset”, “çürüme”, “istismar”, “aile”… Anahtar kelimeler sürekli kulaklarımıza geliyor.

Cumhuriyet savcıları soluksuz soruşturma yürütedursun, televizyon mahkemeleri varsayımlarla mahkumiyet kararları veriyor… Medyanın bu tavrı eleştiri konusu oldu. Aydınlık da bu eleştirileri gündeme getirdi.

Bir eleştiri de Sözcü yazarı Soner Yalçın’dan geldi. Sorunun derinini işlemekten çekinen medyanın içine düştüğü poziyonu ele alan Yalçın “Bu medya ısrarla şunu sormuyor; bu toplum niçin hınçla çocuklara-kadınlara saldırıyor? Toplumsal dönüşüm niçin geriye doğru gidiyor? Bununla yüzleşmeyip neden Sartre’ın deyimiyle gerçeklikten uzak ‘sahte şuur’ yaratıyorlar? Evet, toplumun ‘kültürel DNA’sı’ ile, ekonomik egemenlik ilişkileriyle yüz yüze gelemiyorlar.” diye sordu.

Yalçın’ın “Narin cinayetindeki asıl suskun” başlıklı yazısından öne çıkanlar şöyle (Arabaşlıklar Aydınlık’a ait):

12 EYLÜL SONRASI POLİTİKADAN UZAKLAŞMAK

“Ölüm, dehşet, kötülük ve suçun hakim medya içeriği olmasının bugün Türkiye özelinde önemli nedeni var: 12 Eylül askeri darbesinin getirdiği sansür ortamının yarattığı politikadan uzaklaşmak...

“Askeri darbenin ardından kitle iletişim araçları siyasi haberlerden uzak durdukları oranda ölüm, skandal içeriklerine yöneldi…

“Yazar Gürbilek, ‘bu dönemden (12 Eylül’den) itibaren ölüm ve dehşetin, kötülük ve suçun seyirlik hâle geldiğini, ölümün kitle iletişim araçlarında bir aşırılık, bir facia, bir skandal olursa temsil edildiği’ gözlemini aktardı…

“Bu hâl; günümüz iktidar medyasının, Narin Güran cinayetini vd. ‘dehşetin simgesi’ olarak ele alış nedenine benziyor mu? Özünde dedikleri şu çünkü:

KRİMİNAL SEYİRLİK HABER

- Gündemi değiştirmek için ‘okuyucu/dinleyici/müşterinin heves ve iştahına’ göre toplumsal içeriğine girmeden kriminal seyirlik haber sunmak... (Kimi televizyon ana haber bültenlerinin tamamen; ‘olağandışı/aşırı/facia/skandal/sapkın’ dediği adli vakaları ekrana taşıması tesadüf mü sanıyorsunuz?)

“Medya yöneticilerinin siyasetin dışına çıkma taktikleri ‘koltukları’ için sağlam dayanaktır. Bu tercihin ‘yabancılaşma’ gibi topluma yansıması kimin umurundadır?

“İktidar medyasının Narin Güran cinayetini ele alış biçimi akademik araştırma konusudur. Bu medya ısrarla şunu sormuyor; bu toplum niçin hınçla çocuklara-kadınlara saldırıyor? Toplumsal dönüşüm niçin geriye doğru gidiyor?

ANA NEDENİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYORLAR

“Bununla yüzleşmeyip neden Sartre’ın deyimiyle gerçeklikten uzak ‘sahte şuur’ yaratıyorlar? Evet, siyasi, ekonomik, kültürel/toplumsal gerçekler ile yüzleşmek istemiyorlar.

“Evet, toplumun ‘kültürel DNA’sı’ ile, ekonomik egemenlik ilişkileriyle yüz yüze gelemiyorlar.

“Olayları münferitleştirmek işlerine/kolaylarına geliyor. Böylece ana nedenin üzerini örtüyorlar. Cinayetleri sıradanlaştırarak dedektifçilik oynuyorlar…

Soner Yalçın

“Öte yandan:

“Sözde ‘uyanık’ muhalif medyanın da önemli bölümü ‘iktidar algısına’ kanıp ‘poliscilik’ yapıyor, derine kazamıyor. Fikir kaynağı çürümüş, bilinç körelmesi yaşıyor gibi… Ve itibariyle ‘toplumsal uyandırma’ görevini gerçekleştiremiyor! Baksanıza… Haberciliği daima aşırı biçimde adli vakalar üzerinden dile getiriyorlar. Neyse.

SUSAN SADECE KÖY MÜ?

“İktidar ve muhalefet, 12 Eylül mirası ‘haberciliği’ sürdürüyor. Cinayetler üzerinden “seyirlik bellek inşası” yapıyorlar. Peki ya asıl sebep? Geçiniz efendim geçiniz; şematik seyirliğe devam…

“Sanıyor musunuz ki; sadece Narin Güran’ın ailesi, köyü Tavşantepe suskun, gerçeklerle, sorunlarla yüzleş(e)meyen Türkiye’dir asıl suskun bırakılan…”

Sonraki Haber