Gazi Üniversitesi deprem ön raporunu hazırladı

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede inceleme yapan Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi ön inceleme raporu hazırladı. Raporda, fay yasasının bir an önce çıkarılması, afet eğitim çalışmalarına daha fazla önem verilmesi gerektiği belirtildi

Gölbaşı ilçesinde gözlenen ve sıvılaşma kaynaklı olduğu düşünülen zemin deformasyonları sebebi ile oluşan hasarlar.

Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin ön değerlendirme raporunu yayımladı. Raporda, deprem bölgelerinde en çok karşılaşılan hasar nedenleri arasında yapısal hasar olarak yumuşak kat düzensizliği ve kısa kolon uygulamalarının göze çarptığı ifade edildi. Fay yasasının bir an önce çıkarılarak diri fayların üzerinde bulunan yerleşim birimlerinin daha güvenli bir yere taşınması istenen raporda, "Afet ve acil durum yönetimi ile ilgili bütün kanun ve yönetmelikler, güncel bilimsel gelişmeler ve kurumsal yapılanmada meydana gelen değişikliler göz önüne alınarak bütüncül bir bakış açısı ile yeniden ele alınmalı." denildi.

Rapor, Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Prof. Dr. S. Oğuzhan Akbaş, Doç. Dr. Çağatay M. Belgin, öğretim üyesi Dr. Yusuf Demirel, öğretim görevlisi Dr. Erhan Tekin, öğretim görevlisi Dr. Hüseyin Kalkan, araştırma görevlisi Ömer Aldemir, inşaat mühendisleri Ömer Faruk Balalan ve Mustafa Çınar tarafından yazıldı.

AĞIR HASARLI BİNALARIN ÇOĞU 2000 YILI ÖNCESİNDEN

Sahada yapılan gözlemlere dayalı hazırlanan raporda şu saptamalar yer aldı:

  • Yıkık ve ağır hasarlı yapıların önemli bir çoğunluğunun 2000 yılı öncesinde inşa edildi.
  • Daha önceki birçok depremde ağır hasar ve yıkımlara neden olan yumuşak kat olgusu uyarılara rağmen burada da pek çok yapıda yıkımlara neden oldu.
  • Özellikle kamu binalarında, çöken asma tavan panelleri ve düzlem dışı hareketle göçen dolgu duvarlar gibi hasar durumlarının kritik öneme sahip yapıların deprem sonrası kullanımlarına engel teşkil ettiği gözlemlendi.
  • Kısa kolon hasarı ile bu depremde de karşılaşıldı. Kısa kolonlar, yapıların taşıyıcı sistem yerleşimi veya dolgu duvarlarda bırakılan boşluk nedeniyle oluşmaktadır. Genellikle bodrum katların aydınlatılması için konulan bant pencereler 50 – 60 cm kısa kolonlara neden oluyor. Bazı durumlarda ise gerek zemin şartlarından gerekse kat arası kiriş ihtiyacından dolayı kısa kolonlar oluşuyor. Tasarımlarda kısa kolon oluşumu dikkate alınmamakta ve kattaki diğer kolonlara benzer şekilde tasarlanmaktadırlar.

8 BAŞLIKTA DEPREM GÜVENLİĞİ

Raporda deprem güvenliği konusunda 8 başlık altında çalışma yapılması gerektiği ifade edildi:

  • Yapı Denetim sistemi revizyonu.
  • Kentsel dönüşüm yasası revizyonu.
  • Zemin açısından mikro-zonlama çalışmalarının yapılması.
  • Şiddetli deprem bölgelerindeki şehirlerde yapı envanterinin çıkarılması.
  • Bina deprem yönetmeliğinin uygulamasının sağlanması.
  • İmar kanunu ve yönetmeliklerindeki değişiklikler.
  • Deprem risk analizlerinin yapılması ve Depreme Dirençli Kent projelerinin yapımının hızlandırılması.
  • Sivil afet müdahale ekiplerinin kurulması/güçlendirilmesi.

'BİNA ENVANTERİ ÇIKARILIP DİJİTALLEŞTİRİLMELİ'

Sıralanan 8 uygulama ve düzenlemenin bir araya getirildiğinde, bina güvenliği ve yenileme çalışmalarının da büyük ölçekte çözülmüş olacağı ifade edilen raporda şu tespitler yer aldı:

"Ancak hepsinden önce bina envanterinin çıkarılması, ayrıntıları ile hazırlanması ve bunların dijitalleştirilmesi gerekmektedir. Yapılacak envanter çalışması sonrasında riskli binalara dair bilgilere ulaşılabilecek ve daha sağlıklı çalışmalar yapılabilecektir.

'DENETİME KATI KURALLAR'

"Denetim firmalarının denetlenmesi işi çok daha sıkı ve katı kurallara bağlanmalıdır. Bu raporda belirtilmiş olan hasar/göçme nedenleri bu depreme özel olmayıp diğer birçok depremdeki hasar/göçme nedenleri aynıdır ve bu durumun önüne mutlak suretle geçilmelidir. Bu noktada yapılabilecek en iyi iki seçenek ya yapıların (mümkünse) güçlendirilmesi, ya da kentsel dönüşüm çerçevesinde yıkılıp aynı veya farklı bir yerde yeniden yapılmasıdır."

KIYILARA DİKKAT

Türkiye’de rüzgar ve dalga etkenli su kabarmalarının ve deprem kaynaklı uzun dalgaların kıyılarda yaratacağı su basmalarının haritalarının da ivedilikle yapılması gerektiği ifade edilen raporda şu görüşlere yer verildi:

"Özellikle nehirlerin kuvvetli debileri ile fırtına ya da deprem kaynaklı deniz suyu seviye yükselmeleri çakıştığında, kıyı alanlarında önemli boyutlarda taşkın bölgeleri oluşmaktadır. Bu nedenle kıyı ve geçiş suları taşkın bölgelerinde yapılaşmaya izin verilmemeli, önceden uyarı sistemleri oluşturulmalıdır. Kıyı belediyeleri kıyı ve geçiş suyu taşkınlarının etki bölgelerini ve risk haritalarını belirlemelidirler. Riskli bölgelerde yaşayanlar, deprem ya da fırtına etkenli deniz taşkınları konusunda bilgilendirilmeli ve gerekli eğitimler sağlanmalıdır. Bütün illerimiz için hazırlanacak olan İl Afet Risk Azaltma planları bilimsel kriterlere uygun bir şekilde hazırlanmalı ve tavizsiz bir şekilde uygulanmalıdır."

YUMUŞAK KATA ÖNLEM

Yumuşak kat oluşumu nedeniyle göçen konut türü yapı.

Raporda yumuşak kat düzensizliği ve buna karşı alınabilecek tedbirler şöyle açıklandı:

"Binanın katları arasındaki rijitliğin (*) farklı olması yumuşak kat düzensizliğini oluşturur. Yapının yapacağı toplam yer değiştirmenin katlar arasında mümkün oldukça eşit olarak paylaşılması arzu edilir. Ancak herhangi bir nedenle rijitliği az olan bir kat varsa bu kat diğer katlara oranla daha fazla yer değiştirme yapar ve bu kat dilimizde yumuşak kat olarak adlandırılır. Dolgu duvarının en alt katlarda olmaması veya değişik nedenlerle kaldırılması durumunda rijitliği azalan sistemin deprem davranışı da olumsuz olarak etkilenmektedir. Yumuşak kat oluşumunun çeşitli nedenleri olabilir. Bunlardan birisinin veya birkaçının aynı anda yapı planında yer alması yumuşak kat düzensizliğine neden olacaktır. Yumuşak kat düzensizliğini önlemek için alınabilecek tedbirler vardır. Tasarım aşamasında yumuşak kat kolonları daha fazla rijitleştirilerek üst kat kolonları ile aynı miktar yer değiştirme yapacak şekilde tasarlanabilir. En önemlisi ise yapının kullanım ömrü boyunca sonradan hiçbir duvarın yıkılmasına izin verilmemesidir."

(*) Bir yük altında bükülmeye, gerilmeye, veya deformasyona dayanmasına izin veren göreceli sertlik.

KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZLANDIRILMALI

Gazi Üniversitesi tarafından hazırlanan raporun sonuç bölümünde şöyle denildi:

"Bu deprem, geçmişte yaşadığımız acı deneyimler ve bunlardan edinilen dersler ışığında bir seferberlik halinde ülkemizi depreme dirençli hale getirmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Afet ve acil durumlar sonrasında müdahale ve iyileştirme çalışmalarında gösterilen başarının deprem risklerinin azaltılması konusunda da gösterilmesi bir zorunluluktur. Oluşturacağı zarar ve yıkımların üstesinden ancak vatandaş, yerel yönetimler ve merkezi hükümetin işbirliği içinde çalışması ile gelinebilir. Zemin ve temel etüt raporları standartlara uygun yapılmalı, riskli alanlar imara açılmamalı, bilimsel normlara dayalı yer seçimleri yapılmalıdır. Çevre düzeni ve İmar planı gibi değişik ölçeklerde hazırlanması gereken planların afet/deprem tehlikesi göz önüne alınarak yapılması, kentsel dönüşüm çalışmalarının yeniden gözden geçirilerek hızlandırılması, tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya izin verilmemesi gerekmektedir."

Sonraki Haber