GCHQ Başkanı Jeremy Fleming konuştu

GCHQ (Government Communications Headquarters) İngiltere'nin en önemli istihbarat kurumu. Geleneksel olarak İngiltere'nin istihbarat kurumu denince akla MI6 gelir ve doğrudur ancak MI6 daha çok insan istihbaratı ağırlıklıdır

GCHQ ise etrafı dinler, daha çok elektronik istihbarattır. MI6'yı Amerikan FBI ve CIA karşılığı gibi düşünürsek, GCHQ'yu Amerikan NSA karşılığı gibi düşünebiliriz. Misal Kıbrıs'taki, Agios Nikolaus veya Esentepe veya Aynikola (aynı bölgenin farklı isimleri) bölgesindeki İngiliz askeri üssündeki kulakların GCHQ tarafından işletildiğini söylersek herhalde yanıltmayız. İngiltere'nin bunun gibi dünyanın farklı yerlerinde birçok elektronik istihbarat tesisleri ve farklı "sigint" tesisleri mevcut.

 Mevcut MI6 başkanı bize yabancı değildir, eski Ankara büyükelçisidir, twitter'da aktiftir ve bence Türkiye için bir şanstır çünkü Türkiye'yi çok iyi tanır. Son senelerde Doğu Akdeniz bu kadar karışmışken, Türkiye'ye karşı Avrupa ve Amerika’dan bolca silah ambargosu uygulanırken, İngiltere bu toplara fazla girmemiştir. Batı dünyası ve Avrupa’nın çoğu Ermeni tehcirini soykırım olarak tanırken İngiltere bu topa da girmemiştir, buralarda kanımca bu ilişkinin olumlu etkisi vardır.

 GCHQ başkanı ise MI6 başkanı kadar ön planda olmaz ve basına çıkıp pek konuşmaz. İlginç şekilde geçende GCHQ Başkanı Jeremy Fleming çıktı konuştu. Peki ne dedi? İlk konuşmasında Ukrayna-Rusya çatışmaları hakkında ve Putin hakkında konuştu. Ukrayna'nın siber savaş ve sahada durumu tersine çevirdiğini, Putin'in muhakeme hataları yaptığını, Rusya'nın malzeme ve cephanesinin bittiğini, asker ve destekçilerinin azaldığını belirtti. GCHQ'nun Rusya'nın nükleer silah kullanım durumunu ve ön işaretleri izlediğini belirtti. Kabaca İngiltere hükümetinin pozisyonunu destekleyici yönde propaganda yaptı.

 Jeremy, birkaç gün sonra tekrar RUSI isimli bir düşünce kuruluşunun etkinliğinde konuştu ve bu sefer gündemi Çin oldu. Önce yumuşak giriş ile Çin kökenli olan Britanya'da yaşayan insanların topluma büyük katkı sunduğunu belirtti. "Çin ile hem rekabet etmek hem iş birliği yapmak istiyoruz" dedi. Çin'in İngiltere'de yaşayan bazı Çin kökenlileri politik amaçları uğruna kullanmasından duyduğu endişeyi belirtti. Çin'in gitgide daha karmaşık hale gelen küresel düzende, teknoloji ve bilimi daha çok kontrol ve etki artırımı için kullanmasından endişeli olduğunu belirtti. "Big Tech"in istihbarattaki önemine değindi. İngiltere'nin Ukrayna'nın siber güvenliğine yıllar boyunca önemli yatırım yaptığını, bunun sonuçlarını gördüklerini ve bununla gurur duyduklarını söyledi. Çin'in dünyadaki patent başvurularının yüzde 43 kadarını yaptığını ve İngiltere'nin bilimsel çıktısının yüzde 11 kadarını Çinli araştırmacıların yaptığını belirtti. Çin'in bu seviyede finansal ve araştırma gücünü sürdürmesi durumunda askeri alanda bunu kullanabileceğini, askeri imkanlar ile küresel erişimi ve ülke içindeki kontrolü artırabileceğini ve kendi bakış açısını farklı dünya bakışları üzerinde baskı unsuru yapabileceğini belirtti. Çin'in istihbarat ve askeri erişiminde kendi sınırlarındaki ülkelerden farklı bölgelere doğru genişlediğini belirtti. BRI ve SRI'yi (Kuşak Yol Projesi "Belt and Road Initiative" ve "Scientific Relations Initiative")  bu yaklaşıma örnek gösterdi. Çin'in kamuya açıklamadığı başka yöntemleri de etki artırmada kullandığını söyledi ve örnek olarak kritik bazı endüstrileri devletleştirme veya baskı ile ele geçirme, fikri mülkiyetlerin çalınması ve Çin istihbarat servislerinin artan aktivitelerinden bahsetti.

 Jeremy, Çin'in uluslararası güvenlik kurallarını tekrar yazmak istediğini belirtti. Çin'in dünya veri akışını daha çok oranda kendi ülkesi üzerine çekmek istediğini ve bu verileri dinleyip, kontrol edip teknoloji çalma politikası güttüğünü ve çeşitli alanlarda kaldıraç olarak kullandığını belirtti. Örnek olarak Çin'in önerdiği yeni internet protokolünü gösterdi. Bu önerilen yeni protokolün (Huawei'nin önerisinden sanırım bahsediyor-MA) mevcut sisteme göre büyük kabiliyet artışları vaat ettiğini ancak bu teknolojinin muhtemelen Çin devletinin yönlendirmesi ile geliştirildiği ve hem ilave devlet gözetimi sağlayacağını hem operatörler arası uyumu azaltacağını belirtti. Jeremy "Ne mutlu ki İngiltere'nin de girişimi ile bu öneri ITU'da (İlgili uluslararası düzenleyici kurum) reddedildi" dedi. "Müttefiklerimiz ile beraber çalışıp bu fikirlerin başka yerlerde hayata geçmemesini sağlamalıyız" dedi. Jeremy, Çin'in dijital parasının da yarattığı tehditlere değindi: "Bu dijital para işi ileride Çin'in Rusya benzeri finansal yaptırımlardan kurtulmasına da yardım edebilir."

Jeremy’in diğer değindiği konu ise Çin'in mevcut GPS standardına karşı uzayda "BeiDou" isminde yeni bir küresel konumlama standardını hızla geliştirmesi konusu. Bu sistemin uçaklara, füzelere, denizaltılara, gemilere ve ticaret filolarına konumlama ve seyrüsefer (navigasyon) sağlayacağını belirtti ve bu sistemin kullanıma alınması konusunda Çinli kurumlara baskı yapılacağını söyledi. Çin'in güçlü bir anti-uydu sistemi kurduğunu belirten Jeremy bu sistem ile başka ülkelere uzayda varlık hakkı tanımayabileceğini vurguladı. Bu sistem ile kişilerin de takip edilebileceği endişesini belirtti.

Jeremy şunları da ifade etti; "Peki İngiltere Çin'in bu gelişimi karşısında ne yapabilir? Çin'in bu bilimsel gelişiminin önlenemez olmadığını anlamalıyız. Güçlü taraflarımıza oynamalıyız. Etik yaklaşmalı ve işbirliği yapmalıyız ve Çin teknolojisine alternatif sunmalıyız."

Jeremy'nin açıklamalarından Türkiye'nin istihbarat ve teknoloji politikaları hakkında ne çıkartabiliriz? Öncelikle bir istihbarat kurumu başkanının belirli teknolojik gelişme alanlarındaki bilgisinin hayli üst seviyede olması ve konuşmasının büyük bölümünü bu konudaki somut politikalara ayırması çarpıcıdır. Jeremy'nin açıklamaları iletişim sistemleri, fiber kablolar, internet protokolündeki gelişmeler, uydu teknolojileri, Quantum ve yapay zeka teknolojileri, müttefikler ile ortak hareket etmenin önemi konularını kapsadı. Türkiye'deki akademiyi yeni teknolojileri üretir hale gelebilmesini hedeflemeliyiz. GPS sistemine alternatif sistemlerin geliştirilmesi, anti-uydu sistemleri, güvenli ve gelişmiş internet protokolü sistemlerini geliştirmeliyiz, ilgili alanlarda doktora ve ötesi seviyesinde araştırmacılar yetiştirmeliyiz.

Sonraki Haber