Çinli diplomatlar gençleri ağırladı: ‘Arkadaşlık sistemi’nde buluşanlar

Yoksullukla başarılı mücadelesi, imrenerek takip edilen zengin bir ülke olması, geleneksel ve çağdaş değerleri ulusal politikalarla koruyarak etnik-kültürel çeşitliliğini uyumla kaynaştırması, bilimde durmaksızın ilerleyişi...

Vatan Partisi Öncü Gençlik heyeti olarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği diplomatlarıyla bir araya geldik. Başkent Organize Sanayi Bölgesi’nde Türk-Çin ortaklığında 3 yıldır faaliyet yürüten Kalyon PV Güneş Teknolojleri Fabrikası’ndaki geziyle başlayan programımız, gençlik heyetleri arasında yapılan dolu dolu bir söyleşiyle tamamlandı.

TÜRKİYE'DE TEK, DÜNYADAKİ SAYILI ÜRETİM KOMPLEKSLERİNDEN

Genel Merkez binamızdan çıktıktan 50 dakika sonra Sincan’daki tesisin önüne araçlarımızı park ediyoruz. Biraz yürüdükten sonra ‘buggy’ arabalara (golf arabası) atlayıp bizi bekleyen kafilenin yanına varıyoruz. Yaklaşık 10 kişiden oluşan ve çoğu yaşıtımız olan Çin diplomatlarıyla Türkiye’de tek, dünyada ise sayılı güneş paneli üretim kompleksinden biri olduğunu öğreneceğimiz tesisteyiz. A’dan Z’ye güneş paneli üretim sürecini gözlemlemek üzere herkesin anlaması için İngilizce konuşacağını söyleyen Çinli rehberimizin peşindeyiz. Yabancılık çekmeyelim diye olsa gerek, Çin’in devlet kurumu Çin Elektronik Teknolojileri Grubu (CETC) yetkilisi Emrah Bey de bize eşlik ediyor. Çinli rehberimiz alana özgü terimlere yabancı olan bize hızla üretim sürecini aktardıkça, sağ olsun kendisi yardımımıza yetişiyor.

ÇİN BAŞI ÇEKİYOR

Bir yerden sonra Çinli dostlarımız kendi kanalına geçince biz de kendi kanalımıza dönüyoruz. Rehberlerimizin peşinde merakla ilerlerken sırasıyla kütük(ingot), yonga(wafer), hücre ve panel işleme süreçlerine tanıklık ediyoruz. Büyük, harıl harıl çalışan bilgisayarlı makinelerde ne olduğunu anlayabilmek için ilgiyle bakıyoruz. “Şu işlem tam olarak nasıl oluyor?”, “Bunun burasında neden şu var?”, “Bu neden bu şekilde?”, “Bu koku neyin kokusu?” türünden sorularla rehberlerimizi darlıyoruz ve merak ettiklerimize cevap alıyoruz. Sektörün Türkiye ve dünyadaki durumu hakkında da bilgi alıyoruz. Sektörde başı çekenin artık Çin olduğunu ve eski liderler ABD ile Almanya’nın Çin’in arkasından geldiğini öğreniyoruz. Ülkemiz dahil dünyadaki bir çok enerji şirketi, ham maddeyi de ağırlıklı olarak Çin’den alıyormuş. Zaten Çin’in bu alandaki iddiası, ileri teknoloji olan o kadar cihaz ve makinenin (makine de denmez de neyse, hoşgörün) Çin üretimi olmasından bile belli. Çin’in bilimsel ve ticari anlayışının öncü rolüyle Türkiye’nin ünlü girişimciliği ve yetenekli mühendisleri buluşunca ortaya güzel bir ortaklık çıkmış.

TAM BİR 'KAZAN-KAZAN' MODELİ

Uzun turun son aşamasında hijyen için koruyucu kıyafetlerimizi giyiyor, bone ve maskelerimizi takıyoruz. Hava kabininden geçtikten sonra kalite sınıflandırmasından geçmiş olan ve üzerine ısı hücrelerinin monte edildiği parlak cam yongaların, artık o bildiğimiz güneş paneli halini aldığı üretim aşamasını inceliyoruz. Gezi boyunca önceden okuyup izlediklerimden ötürü kafamda “Ya bu güneş enerjisi verimli değildi hani, neden bizimkiler ve Çinliler bu kadar yatırım yapıyor bu işe?” sorusu dönüp duruyor.

Mesela, 4 aşamalı üretim hattının maliyeti, yanlış hatırlamıyorsam 80 milyon liradan fazlaymış. Verimlilik-kâr mevzusunu sorgulayınca 4 belirleyici etken söz konusu: İleri teknolojiyle kaliteli üretim sayesinde verimli bir alternatif olarak pazarda hakimiyet; anti-damping uygulamasının teşvikiyle yerli üretimin cazip hale gelmesi; süreci tek elden yürütmeyi sağlayan yerli montaj hattına sahip olmak ve elbette Çin’in gelişkin küresel ticaret ağına erişim. Alan memnun, satan memnun durumu.

HAFTADA 300 MESLEK LİSELİ STAJ YAPIYOR

Yaklaşık 5 bin kişilik kadrosuyla tam kapasite çalıştığında günde 10 bin panel (birleşik değil) üretebilen bu enerji kompleksindeki istihdam olanaklarını ve çalışan yetiştirme politikasını soruyoruz. Aldığımız cevaptan etkileniyor ve memnun oluyoruz; haftada 300 meslek liseli bu fabrikada staj yapıyormuş.

Üniversite düzeyindeki istihdam eğilimini sorduğumuzda ise Gaziantep’teki Kalyon Üniversitesi’nin yanı sıra tahmin ettiğimiz gibi ODTÜ başta olmak üzere Ankara’daki teknik üniversiteler öne çıkıyor. Tam o esnada duvarın birinde “Milli Enerji, Güçlü Türkiye” posterini de görünce ODTÜ’deki Milli Savunma Sanayi Zirvemiz geliyor aklıma. Hani şu 2.’sini düzenlemek üzereyken öğrenci görünümlü bir avuç PKK kuyrukçusu korkak vatansızın vandallığına müsaade eden sözde rektör yüzünden ertelenen, koca koca savunma şirketleriyle ODTÜ öğrencisini bir araya getirmeyi hedeflediğimiz ve yeniden düzenleyeceğimiz güzelim etkinlik…

'HER NESİL BİR NESİLLİK İŞ YAPAR'

Ardından çelişkilerle dolu güzel ülkemizin çelişkilerini çözebilecek ufka ve birikime sahip tek gençlik örgütü olmanın verdiği haklı gururla söyleşiye geçiyoruz. Kompleksin “Solar Akademi” adlı birimindeki toplantı salonlarından birinde samimi bir oturma düzeni oluşturuyoruz. Çin Büyükelçiliği yetkilisi kıdemli hanımefendinin güleç moderatörlüğünde Çinli genç diplomat dostlarımızla başbaşayız. Türk-Çin ilişkileri ve ülkelerimiz hakkında karşılıklı olarak fikirlerimizi paylaşacak ve sorularımızı soracağız.

Ev sahiplerimiz ilk sözü bize veriyor. Heyete başkanlık ettiğim için fikirlerimi ifade etme görevi ilk bana düşüyor. Konuşmamı, tanıdıkları birine atıf yaparak açıyorum: “Her nesil bir nesillik iş yapar.” Çin Devlet Başkanı ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Sekreteri Xi Jinping’in önemli bir toplantıda partisinin kadrolarına yaptığı uzun bir konuşmayı çevirirken hafızama kazınan bu sözün, günün gerekliliğini karşıladığını düşünüyorum.

'ÇİN'E ÖZGÜ SOSYALİST MODERNLEŞMENİN BAŞARISI ÖRNEK'

Çin’in yoksullukla başarılı mücadelesi, tüm dünya tarafından imrenerek takip edilen zengin bir ülke yaratması, geleneksel ve çağdaş değerleri ulusal politikalarla koruyarak etnik-kültürel çeşitliliğini uyumla kaynaştırması, bilim ve teknolojide durdurak bilmez ilerleyişi ve ABD emperyalizminin dayandığı köhnemiş tek kutuplu uluslararası düzene karşı çok kutupluluğun güçlü önder devletlerinden biri olması gibi önemli sonuçları yaratan Çin’e özgü sosyalist modernleşmeye dikkat çekiyorum. Çin’in, her ülkenin özgün ve eşsiz koşullarıyla kendi modernleşme çabalarının olduğunu kabul eden devlet anlayışından hareketle bu çabaların karşılıklı olarak desteklenmesi için ortaya koyduğu küresel girişimlerin bir örneğinin de bulunduğumuz tesis olduğunu söylüyorum.

TÜRK-ÇİN GENÇLİĞİ ARASINDA İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ

2014’ten bu yana Atlantik emperyalizmiyle devlet düzeyinde verilen etkin mücadele sayesinde Kemalist Devrim'den kopuşun tersine döndüğü bir süreçte Türkiye’nin, Çin, Rusya ve İran’la birlikte Avrasya ikliminde nefes aldığını belirtiyorum. Ancak bunun yeterli olmadığını; pandemi, enerji ve gıda krizi, bölgesel savaşlar ve jeopolitik çatışmaların yol açtığı güvenlikte ve ekonomideki zorluklara karşı elde ettiğimiz kazanımları stratejik düzeyde ilerletmek için Türk ve Çin gençleri olarak bizim neslimize önemli görevler düştüğüne odaklanıyorum. Zengin, üretken uluslara ve güçlü devletlere sahip olmak için Öncü Gençlik ile Çin Komünist Gençlik Birliği ve Tüm Çin Gençlik Birliği gibi kurumların Türk-Çin stratejik işbirliğini gençlik sathına yayması gerektiğini vurguluyarak, ortak projeler yapmak için aramızda doğrudan bir kanal açma ihtiyacını gündeme getiriyorum.

'DAHA ÇOK ÇİNLİ ÖĞRENCİYİ İSTİYORUZ'

Benden sonra sözü Öncü Gençlik Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji öğrencisi Can Bilgicier arkadaşım alıyor. Geçen sene Ankara Üniversitesi’nde Çin Büyükelçiliği’yle yaptığımız Türk-Çin Dostluğu konulu söyleşiyi hatırlatarak, Ankara’daki üniversite öğrencilerinin Çin’in ekonomik ve siyasi ilerleyişine ilgi duyduğunu belirtiyor. Türk gençlerinin Çin kültürüne de artan bir merakı olduğunu söyleyen Can, Çin’de öğrenim gören Türk öğrencilerin sayısının her geçen gün arttığını ve böylece iki ülke gençlerinin birbirini daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu dile getiriyor. Benzer şekilde Türkiye’de öğrenim gören Çinli öğrencilerin sayısının artmasının ve Türkiye’de daha çok Çinli öğrenciyi ağırlamak için öğrenci değişim programlarının çeşitlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Kampüslerde iki ülke gençliğinin öğrenci topluluklarında daha çok ortak etkinlik düzenlemeyi öneren Can, iki ülkenin gençlik ve öğrenci değişim programlarını artırarak, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) kültür ve akademi ayağına benzersiz bir katkı yapılabileceğini vurguluyor.

'BİN FERSAHLIK YOL BİR ADIMLA BAŞLAR'

Ardından Öncü Gençlik İl Sekreteri ve ODTÜ Felsefe öğrencisi Taha Küçükuygun arkadaşım konuşmasını yapıyor. Gençliğin akademik ve kültürel gelişmelerin kalbi olduğunun altını çizen Taha, emperyalist sistemin bu yüzden gençliği ilerleme yolunda yıldırmaya ve vatanseverlik başta olmak üzere ulusal değerlerden koparmaya çalıştığını belirtiyor. Buna karşı Çin ve Türkiye gibi Asya uygarlığını ayağa kaldıran ülkelerin bu konuda yan yana durduğunu ifade eden Taha, ODTÜ’deki “Milli Savunma Sanayi Zirvesi” ile Hacettepe Üniversitesi’ndeki “Çalışan Gençlik, Üreten Türkiye Konferansı”nı örnek vererek Öncü Gençlik’in bu alandaki çalışmalara önem verdiğine dikkat çekiyor.

Bu çabaları uluslararası alana taşımak için Çinli genç mühendisler, akademisyenler, ekonomistler ve felsefecilerin katılacağı ortak organizasyonlar düzenlemeyi öneren Taha, ünlü Çin filozofu Lao Tzu’ya atıf yapıyor: “Bin fersahlık yol, bir adımla başlar”. Büyükelçilik yetkilisi güleç moderatörümüz hanımefendi, Taha’nın konuşmasını destekler nitelikte bir ifadeyle gelecekte bu etkinlikleri ortaklaşa yapmak isteyebileceklerini belirtiyor.

YARIN: BAHARI GETİRECEK YÜZLERCE ÇİÇEK

Sonraki Haber