Gençler, üreticilerle buluştu: Çoğaldı ellerimiz ve ayaklarımız, tuttuğumuz her mahsulde

Türkiye’nin dört bir yanından gençler, üretim kampında buluştu. Şalvarları giydi, tarlaya girdi, ahırda keçi sağdı, değirmende un öğüttü... Köylüler gençleri başta şaşkınlıkla karşılasa da sonra evladı gibi bağrına bastı, veda günü gelince gözyaşlarıyla uğurladı.

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi gençler, İzmir-Dikili ve Antalya-Kemer yaz kamplarında edindikleri teorik bilgilerini pratiğe çevirmek, üretici ile birlikte alın teri dökerek, üreticinin halinden anlayarak üreten ve birleşen Türkiye mücadelesine omuz vermek için Çanakkale Geyikli’de üretim kampı düzenledi. Yedi gün süren kampta gençler, üreticilerle birlikte sabahın erken saatlerinde uyandı. İş bölümü yapılarak ekipler oluşturuldu. Yumurta toplama, süt sağma, tarladan mahsul toplama, çevre temizliği gibi işleri yapan gençler, topladıkları mahsullerden salça ve turşu, sağdıkları hayvanların sütünden ise peynir ürettiler. Günün farklı zamanlarında ormandan odun toplan TGB üyeleri, değirmende un öğüttü. Hava karadıktan sonra ise gün değerlendirmesinin ardından ateş etrafında şarkılar, türküler söyleyerek sohbet ettiler.

'BİZ SİZİ EĞLENMEYE GELDİNİZ SANDIK'

TGB’li gençlerin çalışkanlığı karşısında şaşırdıklarını belirten üreticiler “Biz sizi eğlenmeye geldiniz sandık, siz gerçekten çalışmaya gelmişsiniz” dediler. Yedi gün süren kampı değerlendiren TGB Genel Başkanı Dilek Çınar ve TGB İl Başkanları gençliğin Türkiye’nin geleceğini üreticilerle kuracağını söyledi. TGB Genel Başkanı Dilek Çınar şunları söyledi: “Günlerin hiç bitmeyecekmiş gibi uzun ve verimli bir o kadar da kısa hissedildiği anlar çok azdır. TGB Üretim Kampında zaman ürettikçe çoğaldı. Beş gün boyunca sabahın ilk ışıklarıyla “arkadaşlar günaydın” sesiyle her gün yeni bir şey öğrenmeye, üretmeye uyandık. Hepimiz her gün büyük bir heyecanla görev yerlerimize keçileri sağmaya, tavukların yumurtalarını toplamaya, kahvaltı hazırlamaya ve sabah hasadına dağıldık.

'FİDELERE BASMADAN YÜRÜMEYİ ÖĞRENDİK'

“Sütten peynir yapmayı, topladığımız domatesten salça yapmayı, turşu yapmayı, biber közlemeyi, kışlık odun toplamayı, kavunun olmuşunu seçmeyi, salatalık fidelerine basmadan yürümeyi, elmaların kırmızısını bulmayı, değirmende buğdaydan un yapmayı hep beraber öğrendik. Öğretmenlerimiz vardı elbet. Çanakkale, Geyikli, Üvecik ve Mahmudiye köylerinden ablalarımız ve ağabeylerimiz sabırla tüm süreçleri uygulamalı olarak öğrettiler. Türkiye’nin farklı şehirlerinden, farklı üniversitelerinden ve liselerinden gelen şalvarlı gençler alışık oldukları gençlerden farklıydı.

''GENÇLER YURTDIŞINA KAÇMAK İSTER SANIYORDU'

'Biz sizi eğlenmeye geldiniz sandık siz gerçekten çalışmaya gelmişsiniz' dediler Çanakkale’ye has şiveleriyle. Sadece onlar değil Uluova süt çiftliğinin baş veterineri Melih Bey de gençlerin yurt dışına kaçma hayalleri olduğunu sanarken üretime dair bu kadar ilgili ve bilgili gençlerle tanıştığı için çok şaşkın olduğunu ifade etti.”

‘ÇİFTÇİNİN ÜZERİNDEKİ YÜK KAMU ELİYLE KALDIRILMALI’

"Peki neden böyle bir kamp yapmaya ihtiyaç duyduk? Çünkü Türkiye’nin bugün en öncelikli sorununun ekonomik sorunlar olduğunu tespit ediyoruz. Ekonomik sorunları aşmak için üretenin sorunlarına çözümler geliştirmek için o üretim süreçlerinin içine girmeyi yani pratikten öğrenmeyi tercih ettik. Her akşam ateş başında yaptığımız değerlendirmelerde aynı sonuca vardık: Bu bereketli topraklar ekilip biçilmeli, bu güneşten ve rüzgardan enerji elde edilmeli, bu meralar büyütülmeli, çiftçinin üzerindeki yük kamu eliyle kaldırılmalı, üretici baş tacı yapılmalı. Türkiye üretmeli, üretim devrimi yapmalı.

'DEVRİMİ YAPACAK KUŞAKLA ÜRETİCİ BULUŞMASI'

“Kampımızın son gecesi Üvecik ve Mahmudiye köylerinden elliye yakın köylümüzle Üretim Kampımızı bayram yerine çevirdik. Üretim devrimini yapacak kuşakla üreticilerin buluşması zeybekler, halaylar, türküler, marşlarla taçlandı. Üretmenin mutluluğunu, erdemlerini ve ahlakını paylaştık. Kampımızı bitirdik şimdi kampüslerimize, sınıflarımıza dönüyoruz. Ama bir kere alın terimiz toprağa düştü, ellerimiz nasır tuttu. Üretmenin mutluluğu ve heyecanı yüreğimizde üretim devrimini gerçekleştirmeye, Türkiye’yi yönetmeye geliyoruz."

‘TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ ÜRETİCİLERİMİZLE KURACAĞIZ’

TGB İstanbul İl Başkanı Duygu Karabulut da üretim kampı tecrübesini şöyle anlattı: “Emek ve alın teriyle buluştuğumuz Üretim Kampımızı, geriye kucak dolusu gülümsemeler ve tecrübeler bırakarak tamamladık. Her sabah 06.30’da güne başladık ve geceye kadar her işi birlikte yaptık. Tarladan ağıla, ormandan değirmene her alanda üretirken eğlendik. Kampımızda çok şey öğrendik ve paylaştık. Ömür boyu unutamayacağımız tecrübeler ve gülümseten anılar biriktirdik. Üretmenin ve paylaşmanın mutluluğunu hep birlikte tattık. Üretimin ve üreticinin gücünü gördük. Türkiye’nin yarınlarını emeğin tohumları ile yeşerteceğimizi biliyoruz. Türkiye’nin geleceğini üreticilerimizle birlikte kuracağız.”

'İLHAM KAYNAĞIMIZ ÜRETİM YAPAN EMEKÇİLERİMİZ’

TGB Ankara İl Başkanı Kayahan Çetin kamp ile ilgili düşüncelerini ve TGB’nin devrim hedeflerini şu ifadelerle aktardı: “Önümüzde büyük devrimler var: Üretim Devrimi'ni başaracağız, Atatürk Devrimi'ni tamamlayacağız. İşte o devrimlerin paylaşımcı, çalışkan, üretken, diğerkam insanını bugünden yetiştirmeye başlıyoruz. İlham kaynağımız vatan toprağı üzerinde üretim yapan emekçilerimizdir. Üretim Kampımızda emekçilerimizle beraber hasat topladık, süt sağdık, ter döktük, ürettik, paylaştık. Emeğin değerini, milletimizin erdemlerini hatırladık. Önümüzdeki görevler için yeniden güç topladık.”

‘YAZ KAMPLARI BİLİNÇLERİMİZİ TAZELİYOR’

TGB Konya İl Yöneticisi Münire Tomana: “TGB geleneksel yaz kampları her yıl bilinçlerimizi tazeliyor unuttuklarımızı hatırlatıyor, bilmediklerimizi öğretiyordu zaten ancak Çanakkale'de gerçekleştirdiğimiz Üretim Kampı sayesinde emeğin kıymetini, üretim faaliyeti içinde olmanın verdiği o hazzı ve kendi ürettiğimizi tüketmenin verdiği o mutluluğu yaşadık. Türkiye'nin tek çıkış yolunun üretim devrimi olduğunu bir kez daha gözlemledik en yakından. Bizlere öğrenmeyi bile öğreten hayal ettiğimiz dünyayı bu kadar gerçekçi hissettiren üyesi olduğum Türkiye Gençlik Birliği'ne teşekkür ederim.”

'ÜRETİCİLERİMİZİN KADERİ TÜRK GENÇLİĞİNİN DE KADERİ’

TGB Muğla İl Başkan Yardımcısı Peri Ayhan şunları kaydetti: “Yoğun geçen bir yaz döneminin ardından Çanakkale’nin Geyikli köyünde, çiftçimizle, köylümüzle birlikte ürettiğimiz, öğrendiğimiz dolu dolu bir hafta geçirdik. Üretim kampımızı büyük tecrübelerle tamamladık. Üreticilerimizin kaderinin Türk gençliğinin de kaderi olduğunu saptadık. Türkiye’nin önündeki tek gerçekçi rota üretim devrimidir. Üreticilerin baş tacı olduğu bir Türkiye’yi el birliği ile yaratacağız.”

DUYGU DOLU VEDALAŞMA

Kamp sonundaki vedalaşmada gençler ve üreticiler arasında duygusal anlar yaşadı. Bazı üreticilerin gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Üreticilerden Gülbiye Aydoğan, Şükran çetin, Hamide Ceylan, Zeliha Aydın, Zeynep Ercan, Şengül Ekici, Cavidan Ergin ve Zümran Keskin, şöyle veda etti: “Çalışmanızı çok beğendik. Sizi çok sevdik ve çok alıştık. Elinizden geldiği kadar işleri yaptınız. Bize yardımcı oldunuz. Sizi tanıdığımıza çok sevindik. İyi ki sizi tanıdık. Çok uyumlu gençlersiniz. Bize çok uyum sağladınız. Birlikte çok güzel işler yaptık. Bize karşı ilgi duyacağınızı başta zannetmiyorduk ama tanıdık çok memnun olduk. Yine bekleriz.”

DUYANLAR DİĞER KÖYLERDEN GELDİ

Gençler, kampın son günü civar köylerden (Mahmudiye, Üvecik) gelen misafirlerle vedalaşma buluşması yapıldı.

Veda hüzünlü olsa da biriktirilen anılarla eğlenceli bir gece geçirildi. Gece, kamp boyunca neler yapıldığını anlatan "Acısıyla Tatlısıyla" videosuyla başladı. Ardından gençler zeybek oyunları sergiledi. Sonrasında koro ile geceye devam edildi. Ardından civar köylerden gelen çalgı ekibi eşliğinde şarkılar söylendi oyunlar oynandı.

AV. FAİK IŞIK: HERKES ŞİMDİDEN GELECEK KAMPI SORUYOR

TGB’nin Çanakkale Geyikli’de yaptığı Üretim Kampı'nda bulunan avukat Faik Işık, TGB’lilerin kamptan ayrılırken üreticilerle yaşadığı duygusal anlattı ve gençler için bir şiir yazdı: “Şalvarlı üniversiteli, liseli gençler ahıra, kümese, bostana girmişler. Çalışıyorlar. Bu gençleri tanıyorum. Bu gençlerden ümitliyim. Türkiye’nin çiçekleri, fidanları, ümitleri olan gençleri böyle olmalı. Yapacak işler birbirini takip ediyor. Çevremizdeki köylerin birlikte çalıştığımız bütün güzel insanları, aileleri ve pırıl pırıl gençlerimizle birlikte güzel bir kamp yaptık… Gençlerimiz köylerimizi, yerleşik ahalimiz gençlerimizi çok sevdi. Herkes şimdiden gelecek kampı soruyor” dedi.

‘ÇOCUKLARINI GÖZYAŞLARI İLE GURBETE UĞURLAR GİBİ’

Faik Işık, Üretim Kampının son günü çiftlik çalışanları ve TGB’lilerin vedalaşması sırasında ortaya çıkan duygu dolu anlarla ilgili de, “Çalışanlarımızın yüzlerindeki ifadeler, bakışlarındaki duygular, bir yerde kalmak veya bir sebeple sevdiğin sevildiğin yerden uzaklaşıp gitmek… Yedi günlük üretim kampında öyle bir kaynaşma oldu ki, Mahmudiye ve Üvecikliler; kendi çocuklarını gözyaşları ile gurbete uğurlar gibi hüzünlendiler” dedi. Üretim Kampında ter döken gençlere seslenen Işık, “Siz gençsiniz önünüzde kocaman hayatlar... Yüreği delice akanlara yavaş gelir zamanlar. Tarlalarda, bahçelerde, otlaklarda, meralarda, atölyelerde, fabrikalarda bilgi ve tecrübe ile büyüyeceksiniz. Bitmeyecekmişçesine macera dolu uzun yollar bekler” dedi.

Işık, yazdığı şiirlere gençlerin isimlerini de ekleyerek TGB’nin Üretim Kampını özetledi:

“Bu topraklarda açar çiçekler,

bulutlar toplanır,

yağmurlar yağar,

toprak şenlenir,

rüzgarlar eser,

fidanlar büyür,

kirazlar çiçek açar,

ekinler olgunlaşır,

deniz uzaktan görünür,

doğa, bahar ile şenlenir,

değişimler mevsim mevsim,

çocuklar koca adam olur,

ölüm yaşam,

hayat iman ve devrim...”

RÜZGARLARI YÜKLENDİK

Vardık ayağımızın tozuyla Troya'nın bereketli topraklarına.

Tanıştık Üvecik rüzgarları gibi çalışkan gövdeler,

Ve Çanakkale gibi fedakar canlarla.

Değdi genç yüzlerimiz tabiatın nasırlı yüzüne de

Katıştık emeğin fazileti ve kıvancıyla.

Çoğaldı ellerimiz ve ayaklarımız,

Tuttuğumuz her bir mahsulde.

Şu serin geceler ve sabahların aydınlığında,

Başımızı kaldırıp her göğe baktığımızda

Bir büyük olguda toplandı dermanımız:

Vatan insan, insansa vatan için sarf olunmuş.

Türkülerle harladığımız ateşin karşısında,

Döndü durdu aklımızda Yunus'un o meşhur lafzı:

Her bir bende bir ben daha var işte benden öte.

İşte şimdi binbir gece masallarını kıskandıran doneler kazıdık hıfzımıza.

Hayat ve vatan mücadelesine bağışlanacak,

Bavul bavul, odun odun tecrübeler taşıyoruz bilinçlerimize sıkıca kavanoz ettiğimiz.

O rüzgar gülleri gibi durmadan ve yorulmak kabul etmeden,

Edremit akıntıları gibi delice bir kuvvetle dönüyoruz yanınızdan.

Adlarını henüz bilmediğimiz,

Gözlerine henüz bakmadığımız insanlar için;

Velhasıl bu cennet memleketi

Bir, birlikte, birbiri için olanların yurdu kılmak davası için.

Şimdi siz,

Yani Hektor'un, Mehmet'in, Mustafa Kemal'in güzel ve yiğit insanları;

Mutluluk ve coşkuyla taşan selamlara bağladık vuslatımızı,

Daha uzun ve sıkı sıkı sarılmak için bir dahakine

İyi bakın kendinize."

TGB Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkan Yardımcısı Yunus Emre Özgün'ün kampın ardındna kaleme aldığı şiir.

Sonraki Haber