Gençlerbirliği çıkış yolu arıyor: Çözüm değerlerini hatırlamakta
Yıl1981, 1978 yılında kısa bir dönem yaptığı yöneticiliği saymazsak, İlhan Cavcav ve Gençlerbirliği’nin yolu buluştu. Bu buluşmanın, Türk futbol tarihinde daha önce örneğine rastlanmamış çok uzun yıllar sürecek bir birlikteliğe dönüşeceğini herhalde kimse kestiremezdi.
Başkan olduğu ilk dönemde 2'nci Lig'den aldığı takımı, şimdiki adıyla Süper Lig'in gediklisi haline getirecek bir yapıya dönüştürdü İlhan Cavcav. Bu süreçte tabii ki dönem dönem sıkıntılar yaşandı ama 1989/90 sezonundan sonra Gençlerbirliği, uzun yıllar Türkiye’nin birinci liginden düşmedi.
ÇIĞIR AÇAN İDARECİLİK
İlhan Cavcav yalnızca Gençlerbirliği'nde değil, Türk futbolunda çığır açan bir yönetim anlayışı gösterdi. Afrika'dan kendi izlediği futbolcuları kulübe kazandırıp daha sonra çok büyük paralara dev kulüplere sattı. Bunların en bilinenleri Kona, Kusche, Mosche ve Geremi'dir. Hatta Geremi, Gençlerbirliği’nden direkt olarak Real Madrid'e transfer olmuş, o dönem için çok büyük bir işe imza atılmıştır. Cavcav, bu transferlerden kulübe kazandırdığı parayla Gençlerbirliği'ne ve Türk futboluna "Gençlerbirliği İlhan Cavcav Tesisleri" olarak bildiğimiz Avrupa standartlarında bir tesis kazandırmıştır. Bugün bile Süper Lig'de mücadele eden kulüpler de dahil olmak üzere bu kadar gelişmiş bir tesise sahip olan kulüp sayısı azdır. Bu tesis bir futbolcu üretim fabrikasına dönmüş ve Türk futboluna birçok oyuncu kazandırmıştır.
Bu yapılanmayla beraber kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayan, borçsuz bir kulüp inşa edilmişti. Taraflı tarafsız bütün futbolseverlerin parmağıyla örnek gösterdiği bir kulüp olmuştu Gençlerbirliği. Bu yapılanma sadece maddi anlamda olmadı ve bence en önemlisi de buydu. İlhan Cavcav bir futbol kültürü oluşturdu Gençlerbirliği’nde. Futbol okulundan A takıma kadar gerçekten centilmen, Mustafa Kemal Atatürk’ün meşhur sözüne uygun, zeki, çevik ve ahlaklı futbolcular yetiştirilmeye başlandı. UEFA Avrupa Ligi'nde çok önemli başarılar elde edildi, Gençlerbirliği büyük olarak addedilen kulüplerin her daim çekindiği bir futbol takımı oldu.
ANKARA'YA MÂL OLAMAMAK
İlhan Cavcav, Gençlerbirliği'ne bir yandan bahsettiklerimizi kazandırırken bir yandan da hatalar yaptı. Bence en büyük eksiği Gençlerbirliği’ni Ankara halkına mâl edememek oldu. Gençlerbirliği kuruluş hikayesiyle bile aslında halkın çok ilgisini çekebilecek, tarihi ve yaşanmışlıklarıyla halkın göz bebeği olabilecek bir takımdı. Maalesef bu konuda hatalar yapıldı. Ankara’nın sokaklarında büyüyen çocuklar Gençlerbirliği’ni değil, İstanbul takımlarını tutarak top peşinde koştu ve bu problem bana göre Gençlerbirliği’nin bugün yaşadığı sıkıntıların ana sebebi oldu.
2017 yılına geldiğimizde İlhan Cavcav ve evladı olarak gördüğü Gençlerbirliği’nin yolları fiziksel olarak ayrıldı. İlhan Cavcav borçsuz ve kasasında iyi miktarda para bulunan bir kulüp bıraktı. İlhan Cavcav'ın ölümünden sonra kulübün yönetimi oğlu Murat Cavcav’a geçti. Bu dönemden sonra Gençlerbirliği için işler pek iyi gitmedi. İlhan Cavcav isminin verildiği 2017/2018 futbol sezonunda Gençlerbirliği 27 yıldır aralıksız mücadele ettiği Süper Lig'den düştü...
İLHAN CAVCAV SONRASI EROZYON
İlhan Cavcav'ın en önemli özelliklerinden biri bizzat izlediği oyuncuları transfer etmesiydi. Dünya futbolunun etrafını adeta akbabalar gibi saran hokkabaz menajerlerle iş yapmadı. Kulübün bir kuruşunu dahi çöpe atmadı. Ancak vefatından sonra oğlu Murat Cavcav aynı politikayı izlemedi. Bahsettiğimiz menajerler Gençlerbirliği’ni yolunacak bir kaz gibi görüyordu, çünkü Türkiye’de mali açıdan bu kadar sorunsuz bir kulüp yoktu ve bu da tam onların istediği bir yapıydı. Murat Cavcav işte tüm bunlara göz yumarak ve bu menajerlerle çalışarak Gençlerbirliği’ni geri dönülmesi zor bir yola soktu.
Gençlerbirliği, küme düştüğü sezonun ardından her şeye rağmen önceki dönemlerden gelen güçlü kulüp yapısının da etkisiyle toparlanıp ait olduğu yere döndü. Ama bu süreç içerisinde kulübün hem iç yapısı, hem taraftarlarla olan ilişkisi çok zarar gördü ve yine aynı menajerlerle çalışmaya devam edildi. 2019/2020 sezonunda yeterli bir kadro kurulamadı, o sezon biraz da Hamza Hamzaoğlu’nun sayesinde kıl payı ligde kalındı.
O sezonun ardından kulüp, elindeki kısıtlı kadroyla gerçekten çok iyi iş çıkartan Hamza Hamzaoğlu'nu ikna edip kulüpte tutmak yerine 2020/2021 sezonunda takımı daha önce hiç teknik direktörlük tecrübesi olmayan Mert Nobre'ye emanet etti. Yine çok yetersiz bir kadro kuruldu. Camianın neredeyse tamamı sezon başında kulübün ligden düşeceğini tahmin ediyordu. Ama Murat Cavcav her zaman olduğu gibi camiadan çıkan hiçbir sözü dikkate almadı. Nobre'nin görevine başarısız bir başlangıç ardından son verildi ve tüm teknik direktörlük hayatı Hacettepe-Ankaragücü-Gençlerbirliği üçgeninde geçen, daha önce takımı 3 defa çalıştırmış, sezona sportif direktör olarak başlayan, taraftarla da arası oldukça kötü olan Mustafa Kaplan göreve getirildi. Kaplan zaten bu yetersiz kadronun da baş mimarıydı. Onun döneminde işler şaşırtıcı olmayan bir şekilde kötü gitti ve Kaplan'ın da görevine son verildi.
Ardından Gençlerbirliği camiası tarafından çok saygı duyulan, takımın eski futbolcularından Mehmet Altıparmak göreve getirildi. İlk başta işler düzelmiş gibi görünse de sonunda Mehmet Altıparmak da başarılı olamadı ve kamuoyu artık Gençlerbirliği’nin ligde kalmasının çok zor olduğunu konuşmaya başladı. Tüm bunların ardından önceden Ersun Yanal ile birlikte kulüpte çalışmış, altyapı koordinatörlüğü görevini yapmış Özcan Bizati teknik direktörlüğe getirildi. Bu dönemde herkes kümede kalmanın imkansıza yakın olduğunu biliyordu. Ancak Özcan Hoca göreve gelişiyle beraber zihniyetleri değiştirmeye başladı, seri galibiyetler alındı. Taraftarların umutları arttı ancak buna rağmen işler zordu. Özcan Bizati umutları son haftaya kadar taşımayı başardı ve bence çok değerli bir iş yaptı. Tüm bunlar Gençlerbirliği'nin ligde kalması için yeterli olmadı.
BİR DEVİR KAPANIYOR
Gençlerbirliği, Haziran ayında genel kurulunu topluyor. Yaklaşık 41 yıllık Cavcav idaresinin artık Gençlerbirliği ile yollarının ayrılması bekleniyor. İyisiyle, kötüsüyle bir devir kapanıyor.
Bugüne kadar sadece Arda Çakmak başkan adaylığını açıkladı. Basında Murat Cavcav’ın yönetim kurulunda bulunan Şahin Kartal'ın da başkanlığa aday olabileceği konuşuluyor. Kim başkan seçilirse seçilsin artık son 4 yılda iyice bozulan kulüp yapısının düzeltilmesi gerekiyor. Murat Cavcav tarafından kongre üyesi yapılan, Gençlerbirliği taraftarı dahi olmayan naylon üyelerin üyelikten çıkarılması, Beştepe’de huzursuzluk çıkartan ve mevcut düzensizlikten beslenen kişilerin kulüpten uzaklaştırılması gerekiyor.
Gençlerbirliği, İlhan Cavcav'ın bıraktığı mali yapıyı koruyamadı. Kulübün yaklaşık 100 milyon lira borçlandığı biliniyor. Bunun düzelmesi ancak planlı çalışan, altyapıya önem veren, akbaba menajerlerden uzak duran bir yönetimle mümkün olur.
TELLERİ AŞMAK
"Telleri aşmak" ifadesi Gençlerbirliği tesislerinde çokça kullanılan bir sözdür. Futbol okulu, altyapı ve A Takımın idman yaptığı sahalar birbirinden sadece bir tel örgüyle ayrılır. Genç futbolcular bir gün o telleri aşmak ve A Takıma katılmanın hayaliyle mücadele eder. Maalesef bu süreçte Gençlerbirliği’nin altyapısı çok zarar gördü. Önceden yılda altyapıdan çıkardığı en az 1 futbolcusunu büyük kulüplere gönderen Gençlerbirliği, son 4 yılda Mert Çetin ve Berat Ayberk Özdemir dışında futbolcu çıkartamadı.
Özcan Bizati, katıldığı bir programda altyapıya uzun süredir hiç önem verilmediğini, genç futbolcuların sadece yetenekleriyle buralara geldiğini, gençlerin yaşadığı sorunların üzerine hiç düşülmediğini söyledi. Sezon bittikten sonra altyapı futbolcularıyla çalışmaya başlayan Bizati, gençlerin yeterli seviyeye uzak olduğunu, idmanlarda neredeyse temel seviyeye inerek bazı şeyleri anlattığını da belirtiyor. Bu, yıllarca oyuncu geliştirmesiyle örnek olmuş Gençlerbirliği’nin son yıllarda nasıl bir duruma getirildiğinin bir özeti niteliğinde.
EN BÜYÜK ŞANS: ÖZCAN BİZATİ
Sezon sonunda takımın küme düşmesine rağmen tüm taraftarların kulüpte kalmasını istediği bir kişi oldu Özcan Bizati. Çok kısıtlı kadroyla oynattığı futbol ve genel olarak futbola bakış açısı herkes tarafından takdir topladı. Sezon bittikten sonra dahi tatile çıkmak yerine altyapı oyuncularıyla idman yapan bir hocasının olması Gençlerbirliği için büyük bir şans. Ersun Yanal, Şenol Güneş gibi hocaların yanında uzun zamanlar çalışmış ve tecrübe edinmiş olması da çok önemli. Bizati'yi katıldığı programlarda dinlediğiniz zaman kafasında bir yapı olduğunu ve bunu oluşturmak için gerekli donanıma sahip olduğunu görüyorsunuz. Haziran ayında kim başkan seçilirse seçilsin Özcan hoca ile yola devam etmek zorunda.
Gençlerbirliği için işler zor ama bu kulüp ilk defa zorluk yaşamıyor. Her büyük sıkıntı beraberinde büyük çözümleri de getiriyor. Gençlerbirliği yok olma tehlikesine girmesin, sonu bazı Anadolu kulüplerine benzemesin. En büyük isteğimiz budur. Bu, ancak camianın söylediklerine kulak veren, İlhan Cavcav’ın bıraktığı futbol mirasını benimseyen bir yapıyla olabilir.