Gençleri tarikatların pençesinden böyle kurtarırız
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki Enes Kara'nın Nurculara ait yurtta maruz kaldığı baskılara dayanamayarak intihar etmesi yükseköğretimdeki yurt sorununu yeniden gündeme getirdi. Öğrencilerin barınma ihtiyacının karşılanmasında KYK tek çözüm.
Geçen yıl pandemi nedeniyle kapalı olan üniversitelerin açılmasıyla hemen hemen bütün kentlerde kiralar fahiş oranlarda yükselmiş, yetersiz yurt kapasitesi tepkilere neden olmuştu. Son dönemde tarikat yurtlarında yaşanan gelişmeler ise gözlerin bu yurtlara çevrilmesine neden oldu.
3,5 ÖĞRENCİYE 1 YATAK
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2019-2020 eğitim-öğretim yılı için yayınladığı Örgün Eğitim İstatistikleri Raporuna göre yükseköğretimde kamu ve özel toplam 1 milyon 171 bin 932 yatak kapasitesi bulunuyor. Devlete ait Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK)'nun ülke genelindeki 793 yurdunda toplam 703 bin 175 öğrenci barınıyor. Buna karşılık sadece devlet üniversitelerinde örgün olarak önlisans ve lisans eğitimi alan toplam 2 milyon 310 bin 296 öğrenci var. Yani yaklaşık her 3,5 öğrenciye bir yatak düşüyor. Bu hesaba vakıf üniversitesi öğrencileri ile yüksek lisans, doktora, uzaktan eğitim ve açık öğretim öğrencileri dahil değil.
VELİLER MECBUR KALIYOR
KYK yurtlarının neredeyse tamamı dolu. Bu nedenle üniversiteye yeni yerleşen öğrenciler sıra beklemek zorunda kalıyor, büyük çoğunluk yerleşemiyor. Burada devreye dernek ya da vakıf adı altında faaliyet yürüten tarikat yurtları ve şirket yurtları devreye giriyor. Şirket statüsünde faaliyet yürüten yurtların fahiş fiyatları ve yüksek kira bedelleri öğrenci velilerini büyük çoğunlukla ücretsiz olan tarikat yurtlarına yönlendiriyor. Burada öğrencilere Enes Kara örneğinde olduğu gibi ağır ders yükünün yanı sıra tarikat faaliyetlerine de katılmak dayatılıyor. Birçok öğrenci dayatmaya bir süre katlanıp, uygun anda başka bir çözüm arıyor. Bazı tarikatlar ise, bir biçimde devlet denetimine tabi olacağı için yurt açmak yerine apartman dairelerini kaçak yurtlara çevirmeyi tercih ediyor. Normal şekilde kiralanmış ya da satın alınmış görülen bu evlerde, tarikatlar örgütsel faaliyet yürütüyor. Enes Kara'nın intihar ettiği bina da resmi bir yurt değil, böyle bir ev.
FETÖ'nün temel örgütlenme araçları da öğrenci yurtları ve Işık Evi adını verdikleri örgüt hücreleriydi. Bu yapılanmaya müsaade edildiğinde ucunun nereye vardığını 15 Temmuz 2016 ABD-FETÖ darbe teşebbüsünde gördük.
KYK yurdu çıkmayan ancak çocuğunun tarikat yurtlarında da kalmasını istemeyen birçok dar gelirli aile, üniversite hayalini ertelemek zorunda kalıyor.
ÖZEL YURTLARIN YARIDAN FAZLASI BOŞ
Ortaokul, lise ve yükseköğretim düzeyinde toplam 4 bin 614 özel yurt bulunuyor. Bu yurtların 3 bin 155'i dernek ve vakıflara geri kalanı ise özel işletmelere ait. Özel yurtların toplam yatak kapasitesi ise 468 bin 757. Bu kapasitenin yaklaşık 363 binini yükseköğretim yurtları oluşturuyor.175 bin üniversite öğrencisi bu yurtlarda kalıyor. Yani, tarikatlara ve özel şirketlere ait yurt kapasitesinin yarısı boş.
Bu tablo, öğrencilerin büyük çoğunluğunun tarikat yurtlarını ve özel yurtları tercih etmediğini gösteriyor. Buna karşılık KYK'nın kapasitesi ise ihtiyacı karşılayamıyor. Bu durumda bir kamu yükümlülüğü olan öğrencilerin barınma sorununun yine kamu eliyle çözülmesi bir zorunluluk haline geliyor.
ÇÖZÜM
İşte yapılması gerekenler;
- Başta dernek ya da vakıf adı altında faaliyet yürüten tarikat-cemaat yurtları olmak üzere, bütün özel yurtlar KYK'ya devredilmeli. KYK bu konuda tekel olmalı. Böylece yükseköğretimde KYK kontrolündeki yatak kapasitesi ilk anda 703 binden, 1 milyon 172 bine çıkacaktır. Ayrıca ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde de özel yurt uygulmasına son verilmeli.
- Yurt kapasitesinin yine de yeterli olmaması durumunda kentlerde biriken boş konut stoku bu amaçla değerlendirilmeli ya da TOKİ-KYK işbirliğiyle hızla yeni yurt binaları inşa edilmeli.
- Hükümet, emniyet ve yargı, ev görünümlü tarikat yurtlarıyla mücadele etmelidir. Yararlandıkları yasal boşluklar ortadan kaldırılmalı, siyasi kaygılarla bundan vazgeçilmemelidir.
- Asıl çözüm, toplumu dönüştürmekle mümkün. Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti,şeyhler,dervişler,müritler, mensuplar memleketi olamaz." sözü yol gösterici olmalıdır. Tarikatlardan çok devletine ve vatanına bağlı kuşaklar yetiştirmek ancak bu felsefeyle mümkün. Devletin eğitim başta olmak üzere bütün faaliyetinde bu yaklaşım yol gösterici olmalıdır.